SOILWORK’ü çok seviyorum. Her albümüne bayıldığımı söyleyemem ancak formunda bir SOILWORK gerçekten mükemmel bir şeydi. “Figure Number Five”a kadarki diskografilerini çok başarılı, sonrasını ise inişli çıkışlı olarak gördüğüm grubun arada vasat albümleri olsa da prime döneminde melodik death metal ve onun bir uzantısı olan modern metalin en önemli gruplarından biri olduğunu apaçık ortada.
2005 yılında canlı izlediğim ve kadrosuna katılan yeni elemanlar ve özellikle Björn’ün performansını giderek mükemmelleştirmesi sonucunda çok çok iyi bir konser grubuna da dönüşen SOILWORK, melodik death metal dendiğinde genelde biraz geri planda anılsa da aslında IN FLAMES’in “Reroute to Remain”de büründüğü şeyde de Amerikalı grupların İsveç sound’unu kopyalamaya başladığı süreçte de çok önemli bir rol oynuyordu. Bugün gidin bakın, 2000 sonrasında kurulmuş ve “A Predator’s Portrait”i, “Natural Born Chaos”u hatmetmemiş ABD’li metalcore, melodeath grubu elamanı zor bulursunuz. O enerjiden, o nakaratlardan mutlaka etkilenmiştir, mutlaka ilham almıştır. Bunun kaçarı yoktur.
Adlarını duyurmaları konusunda en çok yardım aldıkları albüm olan “Stabbing the Drama”dan bu yana bence sadece “The Living Infinite”ta çok iyi bir iş çıkaran grup, diğer albümlerinde alışık olunan akılda kalıcı ve yaratıcı seviyesinin bir miktar altında kalmıştı. 2019’da çıkan “Verkligheten”de Björn’ün yan projesi THE NIGHT FLIGHT ORCHESTRA etkisiyle şekillenen olaylara giren grup şimdi de İsveççe isimli diğer bir albümle; terk ediş, bırakış anlamlarına gelen “Övergivenheten” ile karşımızda.
YouTube’un çok önemli bir mecra olmasından dolayı artık gruplar, hele bir de arkalarında sağlam bir şirket varsa, albümlerinin iyi ihtimalle üçte birini, kötü ihtimalle yarısına yakınını albüm çıkmadan single olarak yayınlıyorlar. Bunun albümlerin neredeyse tüm havasını, sürprizini, hatta anlamını ortadan kaldırdığını düşündüğüm için son zamanlarda single dinleme sıklığımı azaltmış durumdayım. Albümler şarkılardan oluşur ve bir albümün değeri hem bu şarkıların tekil değerlerinden hem de bir araya geldiklerinde oluşturdukları sinerjiden meydana gelir. Bir albümün çıkışından 3-4 ay önce klip yayınlamaya başlar, albüm çıktığında da 5-6 şarkıyı belirli aralıklarla paylaşmış olursanız, o albüm benim için artık bir “albüm” değil, “çeşitli single’lardan oluşan bir toplama ve yanlarına eklenen 4-5 şarkılık bir EP” gibi hissettiriyor. Bunu SOILWORK özelinde veya “Övergivenheten” için söylemiyorum. SOILWORK bu 14 şarkılık uzun albümden sadece 4 klip yayınladı, ancak ben grubu sevdiğim ve albümlerini albüm gibi deneyimlemek istediğim için yayınlanan single’ları dinlemedim.
Albümü bütün hâlinde dinlediğimde gördüğüm şey, SOILWORK gibi hit şarkı yazma konusunda türünün belki de en iyi olan bir grubun tıpkı bir önceki albümde olduğu gibi “Övergivenheten”de de orta karar bir işe imza atmış olduğu. Klip şarkıları arasından çok fazla güvendikleri ve bugüne dek yaptığımız en iyi şarkılardan biri diye bahsettikleri “Övergivenheten”, yani albüme adını veren şarkı bile bence bir SOILWORK klasiği olacak özelliklere sahip değil. Genel anlamda bakıldığında “Övergivenheten” SOILWORK’ün en ılıman, sakin albümlerinden biri, belki de birincisi. Albümde clean vokal arkasına blast beat dinlediğimiz “Is It in Your Darkness”, “This Godless Universe” gibi atarlı şarkılar da var ancak genel itibarıyla albüm ılıman, hard rock karakterli şarkıların egemenliğinde. SOILWORK açısından bence bu iyi, mantıklı, desteklenesi bir şey değil. Bu şarkılarda dahi olaya dâhil edilen yaylılarla oluşturulmaya çalışılan farklılık katma, yenilikçi fikir oluşturma girişimlerine gerek olduğunu düşünmüyorum.
Birkaç şarkıdan örnek verecek olursam “Nous Sommes La Guerre”de veya “Death, I Hear You Calling”de hissedilen bariz bir THE NIGHT FLIGHT ORCHESTRA karakteri var. Bunun oluşmasını sağlayan sadece müzikal, beste odaklı tercihler değil, Björn’ün THE NIGHT FLIGHT ORCHESTRA’da yaptığı AOR’vari, hard rock tabanlı vokallerinin SOILWORK’ün clean vokalli bölümlerine sirayet etmesinde bir beis görmemesi. Bu kötü bir şey mi, değil. Sonuçta Björn hayvan gibi vokalist, THE NIGHT FLIGHT ORCHESTRA da mis gibi grup. Ama SOILWORK de mis gibi grup, üstelik THE NIGHT FLIGHT ORCHESTRA’dan 12 yıl önce kurulmuş, içinde bulunduğu türün dinamiklerini, normlarını belirlemiş bir grup. O yüzden SOILWORK’ün yan projeden etkilenmesi benim çok bayıldığım bir durum değil. Ne var ki bunu belirli oranda, bir önceki albümleri “Verkligheten”dekini çok altında bir dozda görüyoruz; bu da bir şeydir.
Albümle ilgili canımı sıkan ufak noktalardan biri de çok iyi gitarist olan Sylvain Coudret ve David Andersson’un albümdeki sololardan bazılarını resmen yuvarlamış olmaları. Peter Wichers’lı, Ola Frenning’li efsane kadroyla çıkardıkları albümlerdeki her biri birbirinden yaratıcı, ilham verici, ders niteliğindeki sololardan sonra böyle blues gamını yapıştırdıkları sololar duymak beni üzüyor. Ne var ki buna da çok kızamıyorum, zira dediğim gibi albümde hissedilen belirgin bir progresif rock kafası var ve bu doğrultuda bu tür sololar kullanmak çok da şaşırtıcı değil.
SOILWORK, grubun özü olan Björn ne yapmak isterse oraya giden ve gidecek bir grup. Björn’ün son 10 küsur yılda vokallerini ne kadar geliştirdiğinin farkındayım ve bunu sergileme istediğini de gayet iyi anlıyorum. Ancak vokal karakterindeki bu değişim, bu “görkemli şarkıcılık” performansı ister istemez SOILWORK’ün yırtıcı tarafını törpülüyor, müziğe yansıyor ve biraz daha vahimi SOILWORK’ün THE NIGHT FLIGHT ORCHESTRA’ya çok yaklaştığı anlar ortaya çıkmasına neden oluyor.
“Övergivenheten” bu yönden baktığımda canımı sıkan epey bir şey içeriyor. Yine ölüp bitmediğim ancak has SOILWORK karakterini barındıran “The Ride Majestic”in ardından çıkan İsveççe isimli bu iki albüm ne yazık ki benim için yok hükmünde olmaya yakın çalışmalar oldu. Farklı şeyler denemekte, yeteneklerini sergilemekte özgürler tabii ama 22 yıllık bir dinleyicileri olarak ben artık tat alamıyorum. Neyse, gidip “Live in the Heart of Helsinki” DVD’sini açayım da prime SOILWORK’e, taş gibi performansa doyayım.
Kadro Björn "Speed" Strid: Vokal
Sylvain Coudret: Gitar
David Andersson: Gitar
Sven Karlsson: Klavye
Rasmus Ehrnborn: Bas
Bastian Thusgaard: Davul
Şarkılar 1. Övergivenheten
2. Nous sommes la guerre
3. Electric Again
4. Valleys of Gloam
5. Is It in Your Darkness
6. Vultures
7. Morgongåva / Stormfågel
8. Death, I Hear You Calling
9. This Godless Universe
10. Dreams of Nowhere
11. The Everlasting Flame
12. Golgata
13. Harvest Spine
14. On the Wings of a Goddess Through Flaming Sheets of Rain
Kritiğin altına imzamı atıyorum.Haber altında yaptığım yorumda da içimi dökmüştüm, o düşünceler albümü dinleyince daha da perçinlendi.Severek dinliyorum ama beklediğim müzik bildiğim grup değil bu.2001-2013 arası tüm albümlerini hatmetmiş biri için garip bir his haliyle.
Single işi çok doğru, uzun zamandır single dinlemiyorum çünkü heyecan kaçıyor, çok merak edersem 10 saniye falan, “bu neymiş lan wtf” diye bakıyorum.
Her şeyin heyecanını öldürdüler amk ya müziğin, futbolun, satrancın her şeyin heyecanı öldü amk Neşet baba diyor ya hani “thrill is gone” aynen öyle oldu amk.
Kritikte katılmadığım bir nokta da sanırım The Night Flight Orchestra etkileşimi oldu ki ben bunu biraz yüzeysel bir eleştiri olarak görüyorum zira vokal aynı vokal, Soilwork gibi bir grup demek ki belli bir yöne gitmek istiyor diye yorumluyorum ben bu durumu ki hiç şikayetçi olamayacağım.
Ahmet Hocam bence bu eleştiriler biraz MDM sevginden dolayı kaynaklanıyor, pek çok yorumda da bu sevgini çok rahat hissettiriyorsun zaten.
Koskoca DT bir ara her gruptan etkileniyordu, Portnoy çoluk çocukla çalıyordu, Lemmy Metallica coverı yapıyor, Metallica Oasis vs. gibi gruplardan etkilenip bir şeyler yapıyor, hatta Grunge akımı ile Kreator’undan tut, Def Leppard cart curt bir sürü grup etkilenip müziğinde değişimlere gitmiş. Koskoca James Hetfield Ghost tişörtü ile Efes alıyor vs. Adamın kendi grubu zaten. Sonuç olarak aynı nehirde iki kere yıkanılmaz, değişim, gelişim, olgunlaşmak şart.
@Boba Fett, MDM sevgim mutlaka rol oynuyordur. TNFO’ya benzeme konusundaki esas sıkıntım “Zaten metal olmayan ve giderek ön plana çıkan bir yan projen varken esas grubunla da bu kafaya doğru kaymaya ne gerek var?” şeklinde. Gruplar değişmesin evrilmesin kafasında değilim tabii ki ama yan projene doğru gidince biraz fazla göze çarpıyor bence.
Güzel kritik için teşekkür ederiz Ahmet abi. Birçok noktada sana katılıyorum özellikle ‘albüm öncesi single’ olayının suyu çıktı gibime geliyor o yüzden artık single pek dinlemiyorum. Bu lanet yüzünden Be’lakor’un son albümünü uzunca bir süre sevemedim mesela. Neyse..
Soilwork’e gelecek olursam. Yayınladıkları parçalardan birine de yazmıştım. Eski agresif, tam anlamıyla MDM yaptıkları günlerden ne yazık ki çok uzaktalar. Youtube’da son röportajlarında da bunu söylüyorlar zaten. Büyüdük olgunlaştık artık yeni şeyler denemek sınırlarımızı genişletmek vs. hatta gitarist elemanın boşanması bile bu albüme liriksel etkiler bırakmış (aman ne güzel). Bu durum biraz şey gibi bana göre, misal uzunca bir süre iPhone’un belli sürümüne alışırız da yeni güncelleme gelince alışamayız ya Soilwork de aynı o hesap. Albümü yaklaşık bir haftadır sürekli döndürüyorum açıkçası kafası çok karışık bir albüm bu. Şarkıların bazıları çok bayık olmasına (2,4 ve 8.şarkılar) bazıları ise gerçekten iyi ve akılda kalıcı (1,5,9 ve 12). Bahsetmediklerim de bunların arasında zamanla alışılıyor. Bir eleştirim de şarkıların aşırı formülize olması. Intro- verse-chorus- bazı yerlerde şık sololar- verse- outro şeklinde. Björn’ün vokali hem clean hem de brutal olarak her zamanki gibi iyi.
Kısacası bence bir öncekinden bir tık iyi olmasına rağmen eski Soilwork’e artık baya baya elveda dediğimiz bir albüm bu. Duman’ın dediği gibi (Belki alışman lazım) 6,5/10
Bershka’nın erkek kategorisi gibi bir albüm olmuş.
Kritiğin altına imzamı atıyorum.Haber altında yaptığım yorumda da içimi dökmüştüm, o düşünceler albümü dinleyince daha da perçinlendi.Severek dinliyorum ama beklediğim müzik bildiğim grup değil bu.2001-2013 arası tüm albümlerini hatmetmiş biri için garip bir his haliyle.
Övergivenheten şarkısı çok güzel, geri kalanı değil.
Single işi çok doğru, uzun zamandır single dinlemiyorum çünkü heyecan kaçıyor, çok merak edersem 10 saniye falan, “bu neymiş lan wtf” diye bakıyorum.
Her şeyin heyecanını öldürdüler amk ya müziğin, futbolun, satrancın her şeyin heyecanı öldü amk Neşet baba diyor ya hani “thrill is gone” aynen öyle oldu amk.
Kritikte katılmadığım bir nokta da sanırım The Night Flight Orchestra etkileşimi oldu ki ben bunu biraz yüzeysel bir eleştiri olarak görüyorum zira vokal aynı vokal, Soilwork gibi bir grup demek ki belli bir yöne gitmek istiyor diye yorumluyorum ben bu durumu ki hiç şikayetçi olamayacağım.
Ahmet Hocam bence bu eleştiriler biraz MDM sevginden dolayı kaynaklanıyor, pek çok yorumda da bu sevgini çok rahat hissettiriyorsun zaten.
Koskoca DT bir ara her gruptan etkileniyordu, Portnoy çoluk çocukla çalıyordu, Lemmy Metallica coverı yapıyor, Metallica Oasis vs. gibi gruplardan etkilenip bir şeyler yapıyor, hatta Grunge akımı ile Kreator’undan tut, Def Leppard cart curt bir sürü grup etkilenip müziğinde değişimlere gitmiş. Koskoca James Hetfield Ghost tişörtü ile Efes alıyor vs. Adamın kendi grubu zaten. Sonuç olarak aynı nehirde iki kere yıkanılmaz, değişim, gelişim, olgunlaşmak şart.
23.08.2022
@Boba Fett, MDM sevgim mutlaka rol oynuyordur. TNFO’ya benzeme konusundaki esas sıkıntım “Zaten metal olmayan ve giderek ön plana çıkan bir yan projen varken esas grubunla da bu kafaya doğru kaymaya ne gerek var?” şeklinde. Gruplar değişmesin evrilmesin kafasında değilim tabii ki ama yan projene doğru gidince biraz fazla göze çarpıyor bence.
Gelmiş geçmiş en iyi klip Rejection Role’dur çünkü İn flames üyelerini dövüyolar. Albüm fena olmamış bence puanını bilemem ama biraz daha döndürülür.
2. şarkının introsu porno gibi. İlk izlenimim ortalama üstü iyi sayılabilecek bir albüm.
25.08.2022
@Tuna, Bu albüm baya sardı beni ya. Sadece ben beğendim galiba.
Güzel kritik için teşekkür ederiz Ahmet abi. Birçok noktada sana katılıyorum özellikle ‘albüm öncesi single’ olayının suyu çıktı gibime geliyor o yüzden artık single pek dinlemiyorum. Bu lanet yüzünden Be’lakor’un son albümünü uzunca bir süre sevemedim mesela. Neyse..
Soilwork’e gelecek olursam. Yayınladıkları parçalardan birine de yazmıştım. Eski agresif, tam anlamıyla MDM yaptıkları günlerden ne yazık ki çok uzaktalar. Youtube’da son röportajlarında da bunu söylüyorlar zaten. Büyüdük olgunlaştık artık yeni şeyler denemek sınırlarımızı genişletmek vs. hatta gitarist elemanın boşanması bile bu albüme liriksel etkiler bırakmış (aman ne güzel). Bu durum biraz şey gibi bana göre, misal uzunca bir süre iPhone’un belli sürümüne alışırız da yeni güncelleme gelince alışamayız ya Soilwork de aynı o hesap. Albümü yaklaşık bir haftadır sürekli döndürüyorum açıkçası kafası çok karışık bir albüm bu. Şarkıların bazıları çok bayık olmasına (2,4 ve 8.şarkılar) bazıları ise gerçekten iyi ve akılda kalıcı (1,5,9 ve 12). Bahsetmediklerim de bunların arasında zamanla alışılıyor. Bir eleştirim de şarkıların aşırı formülize olması. Intro- verse-chorus- bazı yerlerde şık sololar- verse- outro şeklinde. Björn’ün vokali hem clean hem de brutal olarak her zamanki gibi iyi.
Kısacası bence bir öncekinden bir tık iyi olmasına rağmen eski Soilwork’e artık baya baya elveda dediğimiz bir albüm bu. Duman’ın dediği gibi (Belki alışman lazım) 6,5/10