2000′li yılların başları post-rock ve post-metal türleri için oldukça verimli ve üretken yıllardı. Post-metal, ekstrem metalin karanlığını ve yoğunluğunu “ambient”, “noise”, “psychedelic”, “progressive”, klasik müzik türleri ile birleştiriyordu. Bu yıllarda pek çok önemli albüme imza atılmıştı. NEUROSIS, birçoklarına göre post-metal türünü başlatan “Through Silver in Blood” albümünün ardından ses getiren albümlere imza atmaya devam ediyordu. Aynı yıllarda türün bir başka önemli temsilcisi olan ISIS, bu müziğin daha enstrümantal ve melodik yapılabileceğini “Oceanic” ve “Panopticon” isimli baş yapıtları ile gösteriyordu.
Farklı bir coğrafyadan, pek çok kült metal grubu çıkarmış İsveç’ten CULT OF LUNA, post-metalin bir diğer mihenk taşı olarak kabul edilen “Somewhere Along the Highway”i yayınlamıştı. Yapılan müzik belki metal müziğin en popüler alt türlerinden biri değildi ama bu albümler birçok genç müzisyeni derinden etkilemiş ve pek çok grubun kurulmasını sağlamıştı. Daha önceden aktif olarak müzik ile uğraşıyor olsalar da ABD’nin Chicago şehrinde bir araya gelen üç müzisyen, Russian Circles adı altında toplanarak bu müziğe farklı dokular entegre edecekti.
Müzik medyası ve müzik platformları Russian Circles’ı post-rock ve post-metal başlıkları altında değerlendirdi. Ancak grubun gitaristi Mike Sullivan yaptıkları müzik hakkında “Dürüst olmak gerekirse, post-rock grubu olmaktansa prog grubu olarak anılmayı tercih ederim.” diyecekti. Metalstorm web sitesinde yayınlanan bir başka röportajda ise grubun bas gitaristi ve aynı zamanda SUMAC grubunun da üyesi Brian Cook “Grubunu post-metal olarak etiketlemenin indirgeyici olduğunu düşünüyor musun?” sorusuna “Post-metal etiketlemesinden nefret ediyorum.
Post-metal ve post-rock türleri ile pek ilgilenmiyorum. Her tür müziği severiz ve her türlü şeyi müziğimize dâhil etmeye çalışırız. Sonuçta metali seviyorum ama eğer diyetimdeki tek müzik olsaydı, kendimi aşırı derecede yetersiz beslenmiş hissederdim.” şeklinde cevap verecekti. Gerçekten de yaptıkları müzik post-rock ve post-metal gruplarını anımsatsa da sadece bundan ibaret değildi ve türe yeni soluklar getirecek pek çok sos barındırıyordu.
Grup bir istisna hariç hiçbir şekilde vokal kullanmıyordu. Mike Sullivan riff tabanlı gitarları ve loop tekniklerini aktif ve etkili bir şekilde kullanması ile öne çıkıyordu. Brian Cook bas gitarını birçok pedal ile zenginleştirerek orijinal tonlar elde ediyordu. Dave Turncrantz ise ritimlerinde kasnak vuruşlarına ve floor tom’lara bolca yer vererek ve yeri geldiğinde aksak ritimleri ile adeta bir krautrock davulcusu gibiydi. Bireysel yeteneklerinin yanı sıra birbirlerini çok iyi tamamlıyorlardı. Müziklerinde en önem verdikleri şeylerden biri dinamizmdi. Örneğin tüm enstrümanlar yoğun bir şekilde ilerlerken bir tanesini yalnız bırakarak vurucu bir etki yaratabiliyorlardı. Bazen de bir enstrümanı solo başlatıyor, ardından diğer enstrümanları tek tek dâhil ediyorlardı. Bunun en güzel örneklerinden biri ikinci albümden Harper Lewis’tir. Grup, vermek istediği duyguyu bu gibi örnekler ile vurucu bir şekilde veriyordu.
Gnosis grubun tüm bu müzikal temellerini başarılı bir şekilde devam ettiren bir albüm. Özellikle albümle aynı isimli parça Russian Circles karakterinin muhteşem bir örneği. Şarkı Mike Sullivan’ın loop kullanarak üst üste bindirdiği gitar melodileri ile başlıyor. Ardından önce aksak ritimleri ile Dave Turncrantz, sonra efektli bas gitarıyla Brian Cook dâhil oluyor. Şarkının ilerleyen bölümü ise ilk paragrafta da belirttiğim, Mike Sullivan’ın grubun prog grubu olarak anılmasını daha doğru bulduğu ifadesini bir hayli destekler nitelikte bir değişim içeriyor. Finalden hemen önce post-rock melodilerinden sludge sound’una geçiş yapılıyor. “Gnosis” albümde en beğendiğim şarkı ve Russian Circles diskografisinde de önemli bir yere sahip olacağını düşünüyorum.
Dinamizmin yanı sıra Russian Circles müziğinde atmosfer de her zaman önemli bir unsurdu. Grup vermek istediği atmosferi yansıtmak için pek çok efekt ve synth kullanıyordu. 2011 ve 2013 yıllarında yayınlanan Empros ve Memorial albümlerinde bu efektlerin bolca kullanıldığı karanlık bir atmosfer mevcuttu. Hatta Memorial albümünde yer alan “Memorial” parçasını depresif eserleri ile tanıdığımız Chelsea Wolfe seslendirmişti ki bu parça grubun diskografisinde vokal içeren tek parçaydı. 2016 ve 2019 yıllarında yayınlanan Guidance ve Blood Year daha fazla majör gam içeren albümlerdi ve daha aydınlık bir sound’a sahiptiler. Gnosis ise “Vlastimil” ve geçiş parçası “Ó Braonáin” gibi yer yer karanlık, belki de grubun diskografisindeki en sert şarkı olan “Betrayal” gibi yer yer öfkeli ve kapanış parçası post-rock ağırlıklı “Bloom” gibi yer yer cesaret verici hissettirebilen bir albüm.
Hepimiz hayatımızın nispeten daha rahat olduğu veya daha mutlu hissettiğimiz dönemlerde bazı gruplar keşfetmişizdir. Gerçekten çok sevdiğimiz birçok grup olsa da hayatımızın bu döneminde yollarımızın kesiştiği gruplar hakkında buruk bir mutluluk hissederiz. Geçmişe olan özlem ile paralel bir durumdur bu. Bazen dönüp tekrar açarız o şarkıları bazen de kıyamayıp dinlememeyi tercih ederiz. Üniversite yıllarımda Russian Circles’ın ilk beş albümü sayısız gece boyunca dinledim ancak şu an bu albümleri dinlemekte zorlanıyor ve açmamayı tercih ediyorum. Bu yazı vesilesiyle birilerinin grup ile tanışmasına veya yeniden şans vermesine ve benimle benzer duygular hissetmesine vesile olabilirsem sanırım biraz olsun gruba olan borcumu ödemiş olurum. Her ne kadar hâlâ favori albümüm Enter, favori şarkım “Harper Lewis” olsa da Gnosis de grubun müzikal kimliğini yansıtan, diskografisinde güzel bir yeri olan ve metal müzikten (grup üyelerinin isteği doğrultusunda post-metal demiyorum) keyif alan herkese önereceğim bir albüm.
Çok güzel kritik olmuş. Sitedeki ilk Russian Circles kritiği olmasından dolayı grubun tarihine değinmen çok hoşuma gitti. Umarım grubun yeni sevenleri olmasını sağlar.
Albüm çıktığı dönemde tatilde olmamdan ve o zamandan beri yeni Conan albümünü, Dopesmoker’ın yeni remaster’ını ve Chat Pile’ın yeni albümünü dinlemeye çalışmamdan dolayı Gnosis’e istediğim vakti ayıramadım. Fakat gördüğüm kadarıyla son birkaç albümdür süre gelen eskisi kadar iyi rif ve yaratıcı fikirlerle gelememe problemi hala devam ediyor. Neyse ki klasları oldukça iyi bir albüm çıkartmaya yetiyor. Bu arada Dave Turncrantz çok büyük bir yetenek, en büyük esin kaynaklarımdan.
@TanSolo, teşekkür ederim TanSolo :) Ben de bundan önceki iki albümü ilk albümlere göre daha az yaratıcı bulsam da Gnosis’i beğendim. Ve Dave Turncrantz konusunda kesinlikle katılıyorum. 70′lerden Peart ve Bruford’u ayırırsak Reinert ile birlikte en sevdiğim davulcu diyebilirim.
@Fırat, en iyi albümlerinden birisi olduğunu hala düşünmüyorum fakat az dinleyerek haksızlık etmişim. Kurt Ballou ile çıkarttıkları en iyi albüm olduğu aşikar, Gnosis parçası da diskografilerindeki en iyi şarkılarından birisi.
Daha çok övülen Machine Head albümünü dinlemedim ama bu sene dinlediğim tek tük albümlerden en iyi ilk 5 e alabilirim. Çok iyi bence. Evet önceki albümlere nazaran daha az yaratıcılık var gibi fakat hala akıcı hala dinlenebilir şeyler var ortada.
Daha önce dinlememiş biri olarak kritikte grubun gelişiminden bahsedilmesi hoşuma gitti. Güzel kritik olmuş erlinize sağlık. Bir grubum olsa bu tarz bir albüm yapmak isterdim. Yıl sonu listeme not ettim.
Metal müziğe dair anlayamadığım şeylerden biri, enstrümantal müzik yapan grup sayısının neden bu kadar az olduğu. Bence şimdikinin 10 katı falan grup olması gerekiyor. Russian Circles çok özel şeyler yapmasa da sırf bu nedenden değerli.
Bu kadar minimal takılıp küçük nüanslanlarla müziklerine bir dünya katman kazandırmaları gerçekten insanı hayrete düşürüyor. Ay sonu canlı izleyeceğimden dolayı çok heyecanlıyım.
Çok güzel kritik olmuş. Sitedeki ilk Russian Circles kritiği olmasından dolayı grubun tarihine değinmen çok hoşuma gitti. Umarım grubun yeni sevenleri olmasını sağlar.
Albüm çıktığı dönemde tatilde olmamdan ve o zamandan beri yeni Conan albümünü, Dopesmoker’ın yeni remaster’ını ve Chat Pile’ın yeni albümünü dinlemeye çalışmamdan dolayı Gnosis’e istediğim vakti ayıramadım. Fakat gördüğüm kadarıyla son birkaç albümdür süre gelen eskisi kadar iyi rif ve yaratıcı fikirlerle gelememe problemi hala devam ediyor. Neyse ki klasları oldukça iyi bir albüm çıkartmaya yetiyor. Bu arada Dave Turncrantz çok büyük bir yetenek, en büyük esin kaynaklarımdan.
28.08.2022
@TanSolo, teşekkür ederim TanSolo :) Ben de bundan önceki iki albümü ilk albümlere göre daha az yaratıcı bulsam da Gnosis’i beğendim. Ve Dave Turncrantz konusunda kesinlikle katılıyorum. 70′lerden Peart ve Bruford’u ayırırsak Reinert ile birlikte en sevdiğim davulcu diyebilirim.
12.03.2023
@Fırat, en iyi albümlerinden birisi olduğunu hala düşünmüyorum fakat az dinleyerek haksızlık etmişim. Kurt Ballou ile çıkarttıkları en iyi albüm olduğu aşikar, Gnosis parçası da diskografilerindeki en iyi şarkılarından birisi.
Daha çok övülen Machine Head albümünü dinlemedim ama bu sene dinlediğim tek tük albümlerden en iyi ilk 5 e alabilirim. Çok iyi bence. Evet önceki albümlere nazaran daha az yaratıcılık var gibi fakat hala akıcı hala dinlenebilir şeyler var ortada.
Eline sağlık Fırat, gayet güzel bir yazı. Müsait olduğunda yenilerini bekliyoruz.
29.08.2022
@Ahmet Saraçoğlu, teşekkür ederim abi, tabi ki :)
Daha önce dinlememiş biri olarak kritikte grubun gelişiminden bahsedilmesi hoşuma gitti. Güzel kritik olmuş erlinize sağlık. Bir grubum olsa bu tarz bir albüm yapmak isterdim. Yıl sonu listeme not ettim.
Metal müziğe dair anlayamadığım şeylerden biri, enstrümantal müzik yapan grup sayısının neden bu kadar az olduğu. Bence şimdikinin 10 katı falan grup olması gerekiyor. Russian Circles çok özel şeyler yapmasa da sırf bu nedenden değerli.
Audiotree’de albümden Betreyal, Conduit ve Gnosis’i çaldıkları röportaj içeren bir canlı performans videoları yayınlanmış.
https://www.youtube.com/watch?v=K_oYQnv4Bsg&t=28s
Bu kadar minimal takılıp küçük nüanslanlarla müziklerine bir dünya katman kazandırmaları gerçekten insanı hayrete düşürüyor. Ay sonu canlı izleyeceğimden dolayı çok heyecanlıyım.
13.03.2023
@TanSolo, Çok keyifli video olmuş. Bu arada epey kıskandığımı söylemeden geçemeyeceğim :)