Mainstream metal dünyası içerisinde MACHINE HEAD kadar istikrarsız, ne zaman ne yapacağı belli olmayan pek az grup var. “Burn My Eyes” gibi çok önemli bir albümle kariyerine başlayan MACHINE HEAD, o zamandan günümüze dek hem ortalama ve üstü denebilecek albümlere imza atmış hem de dönemin trendlerinin peşinde koşması dolayısıyla omurgasızlık olarak nitelenen “The Burning Red” gibi bir iş yapmaktan da çekinmemişti.
Metal dünyasının genelinin beğendiği, hatta kimilerince başyapıt olarak nitelenen -bence ortalama- “The Blackening” ile 2000’lerdeki en iddialı ürününü sunan grup, sonra alışık olunan ortalamalığını devam ettirmiş ve 2018 yılında da hayatımda dinlediğim en kötü metal albümlerinden biri olan “Catharsis”i çıkararak grubun sıkı destekçilerini bile sıkıntıya sokacak bir rezilliğe imza atmıştı.
Of, o “Catharsis” gerçekten de neydi öyle… MACHINE HEAD’i savunan biriyle karşılaştığınızda ve grubu kötülemek istediğinizde, sadece “Abi Catharsis” diyerek bile tartışmayı kazanabileceğiniz düzeyde skandal bir albümdü. Dolayısıyla da MACHINE HEAD’in bir sonraki albümünün işi nispeten kolaydı, zira böyle bir kepazeliğin ardından grubun çıtayı yükseltmesi çok da zor olmayacaktı. Çıta yerlerdeydi, daha kötüsü olamazdı.
Daha kötüsünü MACHINE HEAD bile yapamazdı.
Diğer yandan MACHINE HEAD’in “The Burning Red” de dâhil -“Catharsis” hariç- tüm albümlerinde hissettirdiği bir gücü, bir cevheri elbette vardı ve kafayı koymuş bir Robb Flynn’in gününde olduğu takdirde iyi şeyler çıkartabileceğini herkes biliyordu. MACHINE HEAD zaten başından beri gazdı, groovy’ydi, atarlıydı. İstediğinde “Imperium” gibi, “Aesthetics of Hate” gibi şarkılar yazabiliyordu. Sadece odaklanması ve sağlam bir ilham yakalaması gerekiyordu.
Grubun yakın zamanda çıkardığı EP’si “Arrows in Words from the Sky”da gördüğümüz birinci detay Robb Flynn’in “Catharsis”teki utanç tablosunu unutturmak adına MACHINE HEAD sound’unu sertleştirme yoluna gittiğiydi. Şarkılar belirgin şekilde sertleşmiş, üstüne üstlük daha görkemli bir şeyler sunma isteğini gösteren bir karaktere bürünmüşlerdi. Peki albüm de böyle mi olacaktı? MACHINE HEAD uzun zaman sonra herkesin mutabık kalacağı düzeyde üst düzey bir şey çıkarabilecek miydi? Şimdi gelin, EP’nin tam anlamıyla bir ara sıcak, bir fragman niteliği taşıdığını saniyesinde görmemizi sağlayan yeni albüm “Of Kingdom and Crown”a derinlemesine eğilelim ve bu iniş çıkışı bol grubun kariyer zirvelerinden birine daha yakından bakalım.
Yıllardır MACHINE HEAD’le ilgili en büyük sıkıntım grubun epik, ihtişamlı gibi göstermek istediği veya böyle algılanmasını sağladığı uzun şarkılarındaki epikliği ve ihtişamı alamıyor ve bu şarkıların büyük kısmını özellikle sıkıcı buluyor oluşum. Bana kalırsa MACHINE HEAD sertleştiği anlarda akılda kalıcılıktan uzak ve sıkıcı, yumuşadığı anlarda ise sik gibi olmaya müsait bir grup ve esas gücünü de bu iki tuzağı aşıp bir şekilde etkileyici şarkılar yazabildiği -nadir- anlarda gösteriyor. En baştan söylemek gerekirse “Of Kingdom and Crown” MACHINE HEAD’in bu tür tuzaklara düşme riskiyle en çok karşılaştığı, ancak mükemmel tercihler yaparak bunlardan en etkili şekilde sıyrıldığı ve bu vesileyle kariyerinin en olgun, en dehşet işlerinden birine imza attığı bir albüm.
Bunu sağlayan başlıca şey, yukarıda da bahsettiğim o ilhamın gerçekten çok güçlü şekilde gelmiş olması. Albümdeki tüm şarkılar bir bütün hâlinde “Of Kingdom and Crown”ın değerine değer katıyor ve amaçlanan görkeme hizmet ediyorlar. Ne “Catharsis”teki gibi saf bir cringe ne de o albüm öncesindeki 2-3 işlerinde görülen altı doldurulmamış sıkıcı bir sertlik söz konusu ve resmen her bir şarkıdaki her fikir başarıya ulaşıyor, MACHINE HEAD’in bence son 928374 albümdür yapamadığını takır takır yapıyorlar. Bu cidden harika bir şey, özellikle de benim gibi grubun daha iyisini yapabileceğini düşünen ancak buna bir türlü kavuşamayanlar için, çünkü görüyoruz ki 55 yaşını geride bırakan Robb Flynn belki de ilk kez, gerçek anlamda ilk kez tüm tecrübesini bir albüme yansıtmayı ve elindeki tüm silahlardan verim almayı beceriyor. Buna clean vokallerini çok iyi kullanması da dâhil Vogg gibi bir ateş gücünü gruba entegre etmesi de. Akılda kalıcı rif yazma konusunda bulduğu ilhamı çok iyi değerlendirmesi de dâhil ANIMALS AS LEADERS’ın ilk albümünde şov yapan ve bana kalırsa sonraki yıllarda metal dünyası tarafından yeterince değerlendirilemeyen Navene Koperweis gibi bir davul ustasını albüme sokması da. “Of Kingdom and Crown”ı dinlerken gerçekten de zayıf, sıkıcı bir şey bulmakta zorlanıyorum ve resmen “yıllardır bu MACHINE HEAD’i beklediğimi” fark ediyorum.
Şarkılara detaylı şekilde baktığımızda her bir müzisyenin üst düzey performans sergilediğini görüyoruz. Bunda kadronun yenilenmesinin büyük etkisi olsa da bu performans artışını sağlayan esas unsur beste tarzındaki değişikliklerde yatıyor. MACHINE HEAD bu albümde bugünlere gelmesini sağlayan kimi klişelerinden olabildiğince sıyrılıyor ve daha dinamik bir beste anlayışı benimsiyor. Bu anlayışta death metale özgü dokunuşlar da var grubun alışıldık groove metal çizgisinin en başarılı örnekleri de. Dikkat ederseniz benzer yapıdaki bu “dü şeş gelmesine” bağlı beste durumunu yıllardır TRIVIUM’da da görüyoruz. Onlar da içinde pek çok şey bulunan, çok yönlü gözüken bir müzik yapıyorlar ancak bazen hedefi on ikiden vururken kimi zaman da kısa sürede unutulacak şarkılar yazabiliyorlar. İlk andan dü şeş atan “Of Kingdom and Crown” işte bu açıdan çok başarılı bir çalışma. “Become the Firestorm” gibi MACHINE HEAD’in veya TRIVIUM yıllardır yapmak isteyip de yapamadığı düzeyde güçlü bir şarkıyı da barındırıyor, Robb Flynn’in son dönemde edindiği birtakım ilhamları damıtarak MACHINE HEAD tarihinin en iyi şarkılarından biri olarak sonuçlandırdığı “Unhallowed” gibi bir güzelliği de. Bu şarkılara baktığımızda sadece vokal yazımından ve prodüksiyonundan bile “Of Kingdom and Crown”ın özel bir albüm olduğunu, hatta bence MACHINE HEAD tarihinin en başarılı birkaç albümünden biri olduğunu görmek mümkün.
Albümün nasıl bütünlüklü ve güçlü olduğunu ifade etmek için şunu da söyleyeyim: Geçtiğimiz günlerde yazdığım yeni SOILWORK albümü “Övergivenheten”in incelemesinde albümden önce yayınlanan single’ların albüm deneyimini baltaladığından söz etmiş ve artık grupların yayınladığı single’ları dinleme konusunda eskisi kadar istekli olmadığımdan bahsetmiştim. “Of Kingdom and Crown”a baktığımızda, albümdeki 13 şarkıdan 3 tanesinin bundan 14 ay önce EP olarak yayınlandığını görüyoruz ve inanır mısınız albüm içerisinde dinlendiğinde de gram eğreti durmuyorlar, albümle bütünleşiyorlar ve bütünlüğü bozmuyorlar. Üçü de albümde tam olmaları gereken yerdeymiş gibi hissettiriyorlar ve aylardır dinliyor olmamıza rağmen diğer şarkılarla bir araya geldiklerinde heyecanı düşürmüyorlar. Bu önemli bir şey. Bu “Of Kingdom and Crown”ın başardığı bir şey.
MACHINE HEAD’le 1999 yılında “The Burning Red”in korsan CD’sini yer tezgâhından satın alarak tanışmıştım. Yıllar geçtikçe grupla itişmeli kakışmalı, beğeniler ve hayal kırıklıklarıyla dolu bir ilişkim oldu. “Burn My Eyes”ın dönemsel olarak önemini düşünürken bir yandan da kimi vasat albümler nedeniyle grubu bir türlü benimseyemiyor, bazı şarkılarını deliler gibi dinlerken bazı şarkılarını ise ömür törpüsü olarak niteliyordum. Şimdi “Of Kingdom and Crown”a bakınca, yukarıda bir yerde dediğim şeyi fark ediyorum: Meğer ben yıllardır işte bu MACHINE HEAD’i bekliyormuşum. İyi ki de kavuştuk, umarım bundan sonra da irtibatımızı koparmayız
Kadro Robb Flynn: Vokal, gitar
Jared MacEachern: Bas, geri vokal
Vogg: Lead gitar
Konuk:
Navene Koperweis: Davul
Logan Mader: Gitar (5)
Şarkılar 1. Slaughter the Martyr
2. Choke on the Ashes of Your Hate
3. Become the Firestorm
4. Overdose
5. My Hands Are Empty
6. Unhallowed
7. Assimilate
8. Kill Thy Enemies
9. No Gods, No Masters
10. Bloodshot
11. Rotten
12. Terminus
13. Arrows in Words from the Sky
14. Exteroception (Bonus)
15. Arrows in Words from the Sky (Acoustic) (Bonus)
Böyle bir albümü Trivium ya da ne bileyim KSE falan yapsa muhtemelen çok severdim ama son zamanlarda Robb Flynn’e feci ayar olmam nedeniyle dinlerken bir türlü havaya giremiyorum. Şimdi 6 falan diye oylasam öğrenciye takmış hoca gibi olacağım, o yüzden hiç ellemeyeyim.
Grup önerme paylaşma şeysine yazdığım gibi anasının amı gibi bir albüm olmuş. Robb’a “Ulan köpek madem böyle şeylerin vardı niye söylemiyorsun köpek?” demek istiyorum.
15 sene aradan sonra Robb fark etmiş olacak ki büyük grup olmanın getirdiği sorumluluklar var ve bunların bir şekilde halledilmesi lazım, Halletmiş de zaten.
Artık Machine Head tişörtü giymek haram olmayacak.
@Bloodshot, kulağına sokmam elbette ama yakın metal tarihinin travmatik seviyede korkunç ve aşırı kötü olan iki albümü var bence. Biri Catharsis diğeri de Suicide Silence’ın self-titled albümü.
@ismail vilehand, işin aslı MH ile zerre alakam yok, çok eski zamanlarda TV de çıkan bir kaç klibine bakmışlığım var, sonra da kendilerine hiç ilgim olmadı. Linç edilen albümlere merak duyan biri olarak catharsis’ i dinlediğimde de fena olmayan bi nu metal albümü buldum. Hayran mı oldum, tabi ki hayır ama bi kaç kez döndürüp fena değilmiş dedim. Aslında durum bundan ibaret :)
“My Hands are Empty”nin girişinin ilk birkaç saniyesi, Bölzer’in “Decima”sı ile pişti olmuş. Robb, anladık etkilenmişsin filan da bari aynı notadan söylemeseydin.
@owlbos, “The Blackening ÇOK iyi albüm değil arkadaşlar, lütfen.” sonuna kadar katılıyorum ve hatta altına imzamı atıyorum. İlk 3 şarkı mükemmel ama sonrası filler bir albüm. Bu albüm The Blackening’i kucağında gezdirir.
@ismail vilehand, Şimdi bir sıra yapsam o sırada ilk 5′e garanti girer katılıyorum. Beklediğim çok albüm var ne olacağını hiç bilemiyorum. Beklediğim Log’un albümü var, Drudkh var, Bloodbath’in yeni albümünü henüz dinlemeye fırsatım olmadı, Darkthrone’un albümünü bekliyorum, Osbourne’un yeni albümüne göz atamadım, Blind Guardian dinleyemedim, Gaerea var, var da var yani yıl sonunda sıra yapmak çok zor olacak.
Albüm çok çok iyi. Belki The Blackening ve ya Burn My Eyes kalibresinde değil ama Through The Ashes Of Empires ile kapışır (sitede kritiği yok). Vogg da bu yıl 2 muhteşem albümde yer aldı. Kendi albümü bence hala yılın albümü ama bu da rahat ilk ona girer bence
Catharsis çıktığında el birliğiyle grubu gömerken, kimileri bizim sürü psikolojisine kapıldığımızı yazmıştı. Sebebi de Phil Anselmo skandalı sonrası Robb’un totoş davranışlaydı. Gördüğünüz gibi alakası yokmuş. İyi bir albümle geldiler ve övüyoruz. O zamanki tavırlarından dolayı Robb Flynn’i hala itici bulmama rağmen albümü çok beğendim.
Vogg’un etkisi ile Decapitated albümü dinliyormuşum gibi hissettiren kısımlar oldu. Albümün kalitesine dair bir şey demiyorum ama tıpkı Cancer Culture’de olduğu gibi ne kadar dinlediysem de sarmadı. Ve zaten genel olarak Machine Head bir türlü ısınamadığım bir grup.
Machine Head hiç bir zaman devamlı dinlediğim bir grup olmadı. Albüme yapılan övgülerden sonra bakınca beklediğimden de fazlasını aldım. Övmelere ben de katılırım dinledikçe.
Albüm:9/10
Yılın gitaristi Vogg:20/10
@enemyofgod, güncel sene sonu listemde Decapitated birinci, Machine Head ikinci. Muhtemelen Gaerea çıkınca birinci olup, ikisini de aşağı itecek ama her ne olursa olsun, Vogg yıla damgasını vurdu. Güncel olarak şu an metal camiasının en iyi gitaristi bence.
Machine Head sevdiğim bir grup genel itibarıyla. Sevilmeyen, vasat denilen işlerine bile pek burun kıvırmış değilim. Robb’u kimse sevmez oraya girmeyelim şimdi. Albümü gayet iyi bulmakla birlikte en fazla iyi kotarılmış eli ayağı düzgün anaakım metal albümü diyebilirim. Verilen puanlara, dizilen övgülere çok katılamayacağım. Öyle süper bir albüm olduğunu düşünmüyorum. 7-7,5 yeterli bir puan bence.
2,5 puanı nereden kırdım diye sorarsanız başyapıt diyebileceğim bir albümden sıkılma sürem çok uzun sürer. Bu albümün ömrü birkaç aydan uzun olmaz gibi geliyor. Geri dönüp ulan Machine Head be diyebileceğim bir albüm olarak da görmüyorum o yüzden 7 hatta 6,5′a bile düşebilir puanım.
Burn My Eyes başka bir şeydi. Belki çok orijinal değildi. Kritiğinde Erhan’ın dediği gibi Pantera Worship şarkılarının olduğu bir albümdü. Ancak o albümün ruhu çok başka bir seviyedeydi. Doğal, organik bir albümdü. Steril ve sıkmaya meyilli diye nitelendiriyorum bunu. Ha kötü mü vasat mı asla. Gayet güzel, metal açlığını anlık giderebilecek bir albüm. Fakat bu albümün yeni metale başlamış birine önerilebilecek bir albüm olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Bu kötü bir eleştiri değil bence. Günümüzde bu türden çok albüm çıkmıyor.
@deadhouse, burn my eyes çok sevdiğim bir albüm ama davidian ve old o kadar iyi şarkılar ki albümün kalanını gölgede bırakıyorlar bence. sadece machine head ve hatta metal müzik özelinde de değil, ikisi de hayatımda dinlediğim en iyi şarkılardan. yıllardır ikisinden de azıcık olsun sıkıldığımı veya şarkı bitmeden kapattığımı hatırlamıyorum. hatırlamışken dinleyeyım bari.
“The Burning Red”in korsan CD’sini yer tezgâhından satın alarak tanışmıştım. Akmar önündeki tezgahtan aldıysan, ben alırken satan eleman çemkirmişti albüme :) İlk sevgiliden ayrıldığım dönemde olmamdan ötürü bayılarak da dinlemiştim şahsen.
Bu albüm yer yer bana hitap etmekle beraber aşırı melodik ve bana bu yönü hiçmi hiç hitap etmiyor. Albümün kalitesine lafım yok. Tarz olarak benden uzak.Şu anda dinlediğim Electrified Brain albümü daha çok hitap ediyor bana.
Machine Head’in 2003′ten beri verdiği tek fire Catharsis. Çok güzel albüm olmuş yine! Arrows in the Sky’ın akustik versiyonunun Spotify’a gelmesini bekliyoruz.
Machine Head hiç dinlemez, hiç beğenmezdim ama bu albüm gerçekten usta işi. Hem sanatsal hem de cayır cayır bir metal albümü. Kapağı da bir o kadar güzel
Çok iyi albüm uzun zamandır dinlemiyordum dün açtım ve bugün tekrar tekrar dinleyesim geliyor böyle hayvani albümlerin hastasıyız. Yıl sonu listesinde 13 gibi bir sıra ile girmişti ama en hakkı yenen albümlerden biriydi. Orada da tepki göstermiştim bu duruma :)
“No Gods, No Masters”ın davulları tek kelime ile sanat eseri. Gelecek yeni “Job for a Cowboy” albümünde de adını kopylayamadan yazamadığım arkadaşın ağır yardırmasını bekliyorum.
Bu albümdeki bazı rifler Vogg’un gençliğinde yazdığı; “Pantera, orta dönem Sepultura, Machine Head” gibimsi ama Decapitated albümlerine; “olmaz, uymaz” diye koymadığı rifler.
Robb Flynn kendisi ile tanışınca bildiğin çökmüş adamın riflerine. Navene Koperweis gibi insan üstü bir davulcuyu da kiralayınca adam orospu olmuş grubunu bu mükemmel ile kurtardı.
Metal tarihinde bu kadar götü başı dağıtıp, dibe vurup, bu kadar süper bir albüm ile geri dönen başka grup yok. Bence bundan sonra olamaz da.
Durmadan dinleyesim geliyor mükemmel albüm.
Bünyemde “işte bu” dedirtecek kadar özel bir etki yaratmasa da başarılı bir albüm. Belki dinledikçe fikrim pozitif yönde değişir. 7/10
No Gods No Masters parçasının nakaratında yoğun bir “Demons are a Girl’s Best Friend” esinlemesi mevcut.
Böyle bir albümü Trivium ya da ne bileyim KSE falan yapsa muhtemelen çok severdim ama son zamanlarda Robb Flynn’e feci ayar olmam nedeniyle dinlerken bir türlü havaya giremiyorum. Şimdi 6 falan diye oylasam öğrenciye takmış hoca gibi olacağım, o yüzden hiç ellemeyeyim.
Grup önerme paylaşma şeysine yazdığım gibi anasının amı gibi bir albüm olmuş. Robb’a “Ulan köpek madem böyle şeylerin vardı niye söylemiyorsun köpek?” demek istiyorum.
15 sene aradan sonra Robb fark etmiş olacak ki büyük grup olmanın getirdiği sorumluluklar var ve bunların bir şekilde halledilmesi lazım, Halletmiş de zaten.
Artık Machine Head tişörtü giymek haram olmayacak.
Kulağına sokayım, beğenini s.kiyim, müzikten gram anlamıyorsun gibi linç yorumlara açığım :)
Bence Catharsis fena albüm değildi
30.08.2022
@Bloodshot, kulağına sokmam elbette ama yakın metal tarihinin travmatik seviyede korkunç ve aşırı kötü olan iki albümü var bence. Biri Catharsis diğeri de Suicide Silence’ın self-titled albümü.
30.08.2022
@ismail vilehand, işin aslı MH ile zerre alakam yok, çok eski zamanlarda TV de çıkan bir kaç klibine bakmışlığım var, sonra da kendilerine hiç ilgim olmadı. Linç edilen albümlere merak duyan biri olarak catharsis’ i dinlediğimde de fena olmayan bi nu metal albümü buldum. Hayran mı oldum, tabi ki hayır ama bi kaç kez döndürüp fena değilmiş dedim. Aslında durum bundan ibaret :)
31.08.2022
@Bloodshot, eski dinozorlardan olmayan, canavar gibi bir nu-metal albümü için seni şöyle alalım:
https://spoti.fi/3wHs01u
“My Hands are Empty”nin girişinin ilk birkaç saniyesi, Bölzer’in “Decima”sı ile pişti olmuş. Robb, anladık etkilenmişsin filan da bari aynı notadan söylemeseydin.
Decima:
https://youtu.be/MehRXWGruMk
Allah aşkına şu yaştan sonra MH mi övdüreceksiniz şimdi ya? Bana göre son ÇOK iyi albümünü 19 yıl önce çıkarmış bir grup zira.
The Blackening ÇOK iyi albüm değil arkadaşlar, lütfen.
29.08.2022
@owlbos, Arsenal gibi grupsun MH
30.08.2022
@owlbos, “The Blackening ÇOK iyi albüm değil arkadaşlar, lütfen.” sonuna kadar katılıyorum ve hatta altına imzamı atıyorum. İlk 3 şarkı mükemmel ama sonrası filler bir albüm. Bu albüm The Blackening’i kucağında gezdirir.
Mükemmel albüm, albüm kapağı da şahane gerçekten. Yılın en iyi albümlerinden bence çok güzel akıyor.
30.08.2022
@Drochshaol, bence de yılın en iyilerinden. Sene sonunda ilk 10, belki de ilk 5 garanti gibi.
10.09.2022
@ismail vilehand, Şimdi bir sıra yapsam o sırada ilk 5′e garanti girer katılıyorum. Beklediğim çok albüm var ne olacağını hiç bilemiyorum. Beklediğim Log’un albümü var, Drudkh var, Bloodbath’in yeni albümünü henüz dinlemeye fırsatım olmadı, Darkthrone’un albümünü bekliyorum, Osbourne’un yeni albümüne göz atamadım, Blind Guardian dinleyemedim, Gaerea var, var da var yani yıl sonunda sıra yapmak çok zor olacak.
Albüm çok çok iyi. Belki The Blackening ve ya Burn My Eyes kalibresinde değil ama Through The Ashes Of Empires ile kapışır (sitede kritiği yok). Vogg da bu yıl 2 muhteşem albümde yer aldı. Kendi albümü bence hala yılın albümü ama bu da rahat ilk ona girer bence
Cancer Culture ve Of Kingdom and Crown’a imza atan Wacław “Vogg” Kiełtyka…
Yeni bir Dimebag doğuyor.
Catharsis çıktığında el birliğiyle grubu gömerken, kimileri bizim sürü psikolojisine kapıldığımızı yazmıştı. Sebebi de Phil Anselmo skandalı sonrası Robb’un totoş davranışlaydı. Gördüğünüz gibi alakası yokmuş. İyi bir albümle geldiler ve övüyoruz. O zamanki tavırlarından dolayı Robb Flynn’i hala itici bulmama rağmen albümü çok beğendim.
Vogg’un etkisi ile Decapitated albümü dinliyormuşum gibi hissettiren kısımlar oldu. Albümün kalitesine dair bir şey demiyorum ama tıpkı Cancer Culture’de olduğu gibi ne kadar dinlediysem de sarmadı. Ve zaten genel olarak Machine Head bir türlü ısınamadığım bir grup.
Machine Head hiç bir zaman devamlı dinlediğim bir grup olmadı. Albüme yapılan övgülerden sonra bakınca beklediğimden de fazlasını aldım. Övmelere ben de katılırım dinledikçe.
Albüm:9/10
Yılın gitaristi Vogg:20/10
01.09.2022
@enemyofgod, güncel sene sonu listemde Decapitated birinci, Machine Head ikinci. Muhtemelen Gaerea çıkınca birinci olup, ikisini de aşağı itecek ama her ne olursa olsun, Vogg yıla damgasını vurdu. Güncel olarak şu an metal camiasının en iyi gitaristi bence.
01.09.2022
@ismail vilehand, kesinlikle katılıyorum. Tek başına bu kadar fark yaratabilen bir gitarist.
Machine Head sevdiğim bir grup genel itibarıyla. Sevilmeyen, vasat denilen işlerine bile pek burun kıvırmış değilim. Robb’u kimse sevmez oraya girmeyelim şimdi. Albümü gayet iyi bulmakla birlikte en fazla iyi kotarılmış eli ayağı düzgün anaakım metal albümü diyebilirim. Verilen puanlara, dizilen övgülere çok katılamayacağım. Öyle süper bir albüm olduğunu düşünmüyorum. 7-7,5 yeterli bir puan bence.
2,5 puanı nereden kırdım diye sorarsanız başyapıt diyebileceğim bir albümden sıkılma sürem çok uzun sürer. Bu albümün ömrü birkaç aydan uzun olmaz gibi geliyor. Geri dönüp ulan Machine Head be diyebileceğim bir albüm olarak da görmüyorum o yüzden 7 hatta 6,5′a bile düşebilir puanım.
Burn My Eyes başka bir şeydi. Belki çok orijinal değildi. Kritiğinde Erhan’ın dediği gibi Pantera Worship şarkılarının olduğu bir albümdü. Ancak o albümün ruhu çok başka bir seviyedeydi. Doğal, organik bir albümdü. Steril ve sıkmaya meyilli diye nitelendiriyorum bunu. Ha kötü mü vasat mı asla. Gayet güzel, metal açlığını anlık giderebilecek bir albüm. Fakat bu albümün yeni metale başlamış birine önerilebilecek bir albüm olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Bu kötü bir eleştiri değil bence. Günümüzde bu türden çok albüm çıkmıyor.
31.08.2022
@deadhouse, burn my eyes çok sevdiğim bir albüm ama davidian ve old o kadar iyi şarkılar ki albümün kalanını gölgede bırakıyorlar bence. sadece machine head ve hatta metal müzik özelinde de değil, ikisi de hayatımda dinlediğim en iyi şarkılardan. yıllardır ikisinden de azıcık olsun sıkıldığımı veya şarkı bitmeden kapattığımı hatırlamıyorum. hatırlamışken dinleyeyım bari.
31.08.2022
@hickdead, Davidian metal tarihinin en iyi parçalarından.
01.09.2022
@deadhouse, katılıyorum. Ben de çok yükseklerde göremiyorum bu albümü.
“The Burning Red”in korsan CD’sini yer tezgâhından satın alarak tanışmıştım. Akmar önündeki tezgahtan aldıysan, ben alırken satan eleman çemkirmişti albüme :) İlk sevgiliden ayrıldığım dönemde olmamdan ötürü bayılarak da dinlemiştim şahsen.
“No Gods, No Masters”da 2:55 sonrası giren kısımda moshpitte felçli dedem bile olsa tutar yere çarparım.
Bu albüm yer yer bana hitap etmekle beraber aşırı melodik ve bana bu yönü hiçmi hiç hitap etmiyor. Albümün kalitesine lafım yok. Tarz olarak benden uzak.Şu anda dinlediğim Electrified Brain albümü daha çok hitap ediyor bana.
Machine Head’in 2003′ten beri verdiği tek fire Catharsis. Çok güzel albüm olmuş yine! Arrows in the Sky’ın akustik versiyonunun Spotify’a gelmesini bekliyoruz.
Bu albüm niye Blackening gibi başlıyor
“Slaughter the Martyr”da 3:33 sonrası giren kısımda moshpitte bana denk gelirseniz koşarak kaçın. Yoksa amınızı yurdunuzu sikerim.
Machine Head hiç dinlemez, hiç beğenmezdim ama bu albüm gerçekten usta işi. Hem sanatsal hem de cayır cayır bir metal albümü. Kapağı da bir o kadar güzel
8/10
10.09.2022
@Candaş, Ama ne ya sen ilk albumlerini hic dinlememissin demek ki cope attin resmen grubun 20 yillik kariyerini.
11.09.2022
@Amaaa ?, Birkaç şarkısını dinlemiştim onları da sevmemiştim taa ki bu albüme kadar. Bu albüm dinlediğim ilk albümü oldu ve çok beğendim
Single olarak çıktığından beri “Unhallowed”un hastasıyım. Çok net yılın en iyi şarkılarından biri.
Slaughter The Martyr’i uluslararası marş yapmak için kampanyalara başlıyorum.
21.10.2022
@enemyofgod, Yılın en iyi şarkılarından gerçekten.
Ben bu albümü sene sonu listemde ilk 3′e koyarsam çok tuhaf olur sanırım.
Çok iyi albüm uzun zamandır dinlemiyordum dün açtım ve bugün tekrar tekrar dinleyesim geliyor böyle hayvani albümlerin hastasıyız. Yıl sonu listesinde 13 gibi bir sıra ile girmişti ama en hakkı yenen albümlerden biriydi. Orada da tepki göstermiştim bu duruma :)
“No Gods, No Masters”ın davulları tek kelime ile sanat eseri. Gelecek yeni “Job for a Cowboy” albümünde de adını kopylayamadan yazamadığım arkadaşın ağır yardırmasını bekliyorum.
Hazır Navene Koperweis överken şu albümü tekrar analım. “Anal”ım değil, analım. Tekrar hatırlamak anlamında analım.
Bu albümdeki bazı rifler Vogg’un gençliğinde yazdığı; “Pantera, orta dönem Sepultura, Machine Head” gibimsi ama Decapitated albümlerine; “olmaz, uymaz” diye koymadığı rifler.
Robb Flynn kendisi ile tanışınca bildiğin çökmüş adamın riflerine. Navene Koperweis gibi insan üstü bir davulcuyu da kiralayınca adam orospu olmuş grubunu bu mükemmel ile kurtardı.
Metal tarihinde bu kadar götü başı dağıtıp, dibe vurup, bu kadar süper bir albüm ile geri dönen başka grup yok. Bence bundan sonra olamaz da.