1. Spectre of Extinction
2. The Paradox
3. The Nightmare of Being
4. Garden of Cyrus
5. Touched by the White Hands of Death
6. The Fall into Time
7. Cult of Salvation
8. The Abstract Enthroned
9. Cosmic Pessimism
10. Eternal Winter of Reason
Vokalist Tomas Lindberg, albümün genel itibarıyla pesimizme, pesimist düşünürlerin fikirlerine odaklandığını ifade etmişti. Tompa, konuyla ilgili olarak “Tema olarak pesimizme giriş niteliğinde olduğunu söyleyebiliriz. Çok karanlık, ancak negatif bir albüm değil” şeklinde konuşmuştu. Grup ayrıca yeni albümün “özgürleşmiş ve maceracı bir AT THE GATES sunacağını” ve “grubun bu güne kadarki en cesur ve büyüleyici anlarından bazılarını barındıracağını” da belirtmişti.
Tompa daha önce de albümle ilgili yorumunda insanların yeni albüme nasıl tepki vereceğini çok merak ettiğini ve albümün çıkmasını iple çektiği ifade etmişti. Tompa’ya göre albümde 5-6 klasik AT THE GATES şarkısının yanı sıra, daha önce bir AT THE GATES albümünde duyulmamış enteresan şeyler de varmış. AT THE GATES dinleyicilerinin çok yönlü bir albüm duymaya hazır olması gerektiğini vurgulayan Tompa, yeni albümü “hâlâ death metal, ama evrime uğramış şekilde” olarak özetlemişti.
“Garden of Cyrus” klibi yayınlandı.
“Cosmic Pessimism” klibi yayında.
Albüme adını veren şarkının klibi yayınlandı.
“The Fall into Time”ın klibi yayınlandı.
“The Paradox” yayınlandı.
Albümün açılış şarkısı “Spectre of Extinction”ın klibi sunuldu.
Tomas Lindberg babanın Brutal vokali günden güne erise de köklü bir gruptan 1. sınıf Melodik Death Metal dinlemenin tadı başka. Albüm için sabırsızlanıyorum.
At the Gates fanı olmadığım için mi beğendim bilmiyorum ama beğendim parçayı. Vokaller söylendiği gibi zayıf, nedenini bilen Atg takipçisi varsa söylesin. Yine de Fortitude gevezeliğinden sonra iyi geldi.
@Erhan Yiğit, Bunu herkes tahmin edebilir, farklı bir yorum beklemiştim ahaha. Çok takip ettiğim bir grup değil; ama bariz bir şekilde vokalin zorlandığını görebiliyoruz. Yaşlanmadan ziyade zorlanma var. Sanki bir şey olmuş da böyle olmuş. Hetfield veya Bruce babalarınki yaşlanmaya güzel örnekler. Yıllar içinde yaşlılığın getirdiği etkileri gördük.
At war with reality prodüksiyonuyla kaydedilmiş to drink the night itself şarkısı gibi. bahsettikleri sürprizler bu şarkıda yok heralde. ben nötr kaldım şarkıya.
Sözü edilen “değişim”in vokallerle ilgili olacağını düşünmemiştim açıkçası. Çok zayıf bir vokal kaydı var maalesef karşımızda. Müzik ise Terminal Spirit Disease günlerine dönmüş ve bence çok güzel olmuş. Vokalleri tümüyle değerlendirmeden genel bir yorum yapmamalı bence.
Tompa şu an aktif şekilde müzik yapmaya devam eden en yaşlı Death Metal vokali olabilir. Slaughter of the Soul performansı beklemek hata olur adamdan. Şarkı güzel, klasik At the Gates. Prodüksiyon yine benim çok hoşuma gitmedi ama çekilmez seviyede değil. Bir sonraki single albümün deneysel parçalarından olur umarım odağımı full oraya çevirdim.
@Opethsevenbiri, Tompa’dan yaşlı onlarca death metal vokalisti var. En bilinenlerinden Martin van Drunen 55, Karl Willetts 54, Glen Benton 53 yaşında ve öküz gibi böğürüyorlar. 48 gayet sıradan bir yaş death metal vokalistliği için.
@Ahmet Saraçoğlu, Sübhanallah abi Benton hariç 50+ olduklarını bilmiyordum. Memoriam’ın son albümünde vokaller gayet iyiydi. Belki Tompa’nın daha tiz bir vokali olduğu için daha çok yıpranmış falan olabilir. Ben gayet memnunum da vokalleri beğenmeyenler için kılıf arıyorum.
@Opethsevenbiri, death metalin 90′larda yaygınlaştığını ve popülerleştiğini düşünürsek doğru, ahmet abinin dediği doğru.
çoğu vokalist o zamanlar 17-20 yaşında genç falandı. 55 üzeri death metal vokali bulamazsın ama çok rahat 70 yaş üzeri heavy metal vokalisti bulabilirsin mesela.
Şarkı çok iyi. Ancak vokal konusunda söylenenlere katılıyorum. Crossover/Hardcore/Thrash vokalleri dinliyormuşuz gibi biraz. Aslında son albüm To Drink From the Night Itself’te de çok farklı değildi ancak bu prodüksiyonla sanki daha bir belirgin hale gelmiş.
Kayıt sürecinde Andy LaRocque ile çalışmışlardı, sanki soloyu atan da o gibi geldi. King Diamond’a çok hakim olmadığım için tam karar veremedim. Var mı fikri olan?
@All2, solonun en sonundaki “notayı ezme” numarası dışında LaRocque havası alamadım ben ama söylediğiniz doğru, albümün gitar kayıtlarını LaRocque yapmış ve zaten To Drink…’teki In Nameless Sleep şarkısında da konuk solosu vardı.
@koca, Evet, ek olarak tam 3.33 teki birkaç saniyelik an. Ancak dediğim gibi hiç emin olmadan ortaya atıp siteye sormak istemiştim.
Teşekkür ediyorum cevap için.
Yeni parça standart ATG kalibresinde olmuş ancak bunu kötü anlamda söylemiyorum. Sadece sürpriz yok. Yine de To Drink from the Night Itself’ten ilk single çıktığındakine göre daha bir memnunum şu an. Özellikle kayıt çok daha iyi. Vokal meh olmuş sanki bi yorgunluk var gibi herifte :)
Şarkı fena değil, hatta gayet de iyi ama vokaller daha iyi olabilirmiş bence de. Ben pek tutkun bir At the Gates hayranı değilim ama bu zamana kadar dinlediklerime bakınca bir şeyler dikkatimi çekti. Mesela 02.17 ile 02.30 arasında Tompa abimizin baya coşturması lazımdı normalde ama dümdüz okuyup geçmeyi tercih etmiş.
@Melkor, Cuma gününü hayırlı kılan bir detay oldu.
Albümün kendisini merak ettiğim kadar Ahmet abinin kritiğini de merak ediyorum. Son iki albüme tam puan vermişti. İlk single’a hiç yorum yapmadı, iyiye delalet değil.
Bence ilk şarkı daha iyiydi. Bu şarkıda güzel denemeler var albümün ilerleyen kısımlarında artacaktır ama ilk 2 şarkıya göre konuşursak maceracı, farklı bir At the Gates göremedim. Tompa’nın vokali zayıf gelebilir ama bu hali bile çok güzel
Şarkı güzel. At the Gates fanı olmadığım için mi beğeniyorum şarkıları bilmiyorum ama iki şarkıyı da beğendim. Vokal ise yine zayıf. Tompa, sigara yüzünden robotik şekilde konuşan kamu spotundaki adama dönmüş. İlkine göre daha iyi olmasına rağmen yine zayıf kalmış bir vokal. Enstrümantal olsaydı albüm daha iyi olurdu.
Yayınlanan parçalara bakılırsa bir önceki albümdeki o sevmediğim boğul sound yerine At war with reality albümündeki sounda dönmüşler ki bu çok sevindirici. Ama yenilik falan göremiyorum Tompa’nın söylediği gibi hatta şarkı yapısı itibarıyla Paradox, A Stare Bound in Stone’ u da baya bir andırıyor.
Özetle önceki iki albümün iyi taraflarının karışımı gibi olacağını düşünüyorum yeni albümün ben
@Rzeczom, 5000. defa Blinded by Fear tarzı parça yapmalarını tercih etmene saygı duyuyorum. At the Gates takipçisi olmayan biri olarak bayıldım parçaya.
3. şarkı acayip olmuş, deneysel bir şeyler yapacağız açıklamaları meyvesini verdi. Solo bölümler Riverside, Opeth dinliyormuşum hissi verdi. Bence harika olmuş. İncelikli bir sound elde edilmiş. Baslar ise çok seksi olmuş.
İlk başlarda biraz soğuktum açıkçası ama şu an 3 şarkı hakkında da çok olumlu şeyler düşünmeye başladım. Özellikle The Paradox ciddi manada sağlam bir parça.
Atgyi aşırı severim ama yeni şarkıyı beğenmedim.bas yürüyüşü olan kısmı da sevemedim bir türlü, çok alakasız bir yerde giriyor ve ordan itibaren atg ruhunu alamıyorum artık. Tompa’nın vokali de olayı kurtaramıyor. Şu an sıralamam spectre of extinction>the paradox>the fall into time
Şarkıyı dinlemelere doyamıyorum ya. Tompa bi önceki albümün aksine çok fazla sembolik sözler yazmayı bırakmış. nihilist filozofları ve korku edebiyatından yazarları hatim edip çiçek gibi sözler yazmış. Kaç gündür our course diye dolanıyorum.
@Unanimated, malesef the fall into time’ı ne kadar fazla dinlesem de kendimi sevmeye zorlasam da olmuyor. Atg’nin kendine yeni alanlar açmaya çalışması harika bir şey ama ne bileyim. Atg’den duymak istediklerimin bu olmadığına eminim.
Albüm ortamlarda. 2 tur döndürdüm. Albümün death metal yanı da progressive kaslarını esnettiği kısımlarda çok güçlü geldi. Jazz fusion elementler ve yaylılar yine müthiş yedirilmiş. Şuan bayıldım diyebilirim. Bakalım dinledikçe nereye oturacak.
@Melkor, Albüm tam bir ustalık eseri ya. prog kısımlarla, cayır cayır riffler arasında müthiş bir manyetizma yakalanmış. Grup böylelikle eski kitlesini üzmezken, yenilikçi kitleyi de yakalayabilir. İyi ki at the gates diye bir grup var. Çok büyüksünüz aq.
@Melkor, Kesinlikle öyle. Benim için yılın sürprizi oldu. Manyak gibi yeni At the Gates albümü dinleyeceğim hiç aklıma gelmezdi. Grup ders vermiş tökez-metal gruplarına.
Albüm ortamlarda. İlk izlenimim, yeni şeyler denemeleri can suyu olmuş çok beğendim. Cosmic Pessimism özellikle muazzam. Yalnız Tompa’nın sesi sıkıntılı. Reis içe içe üfürmüş sesini valla üzüldüm. Prodüksiyon sağolsun yer yer öne çıkıyor çok güzel ve çok güçlü bir şekilde ama bazen de kötü gerçekten.Bu albümde yaptığı gibi yeni bir şeyler denemeye devam eder ve şarkı sözünü haykırma olayını azaltır umarım. Vallahi lazy writing kalas gibi dümdüz gidiyor vokalleri. Özellikle To Drink It From The Night Itself’de baymıştım bu durumdan.
@Ahmet Saraçoğlu, Ben de çıktığı günden beri her gün en az 4 kere falan atıyorum. Arada şarkı yerlerini değiştirip öyle dinliyorum çok güzel oluyor.
Geçen sene Moment’i de böyle yapmıştım ona 8 puan vermiştim. Sonradan açtı kendini o. Aynı durumu bunda da yaşamamak için daha dikkatli davranıyorum ahaha.
2020′de Moment ne ise bu TBON’de o benim için. İkisi de harikulade.
Kendi adıma senenin en iyi albümleri şimdilik At the Gates, Darkthrone ve Cannibal Corpse’dan geldi.
Ya aşırı sıkıcı dümdüz metalciyim yada ne varsa eskilerde var.
Tartışmasız bu sene dinlediğim en iyi albüm. Rakibi bile yok. Tek başına tahtta oturuyor. Müzisyenlik başka bir şey. İşin ilginç tarafı hunharca övülen son iki albümlerine bayılmamıştım. Daha doğrusu hiçbir zaman çok sevdiğim bir grup olmamıştı ATG. Fakat bu albüm bir başka.
Ustaların yaptığı belli oluyor. Her şey yerli yerinde.
@deadhouse, Cosmic Pessimism nasıl bir parça lan. Onlar nasıl gitarlar, nasıl bir prodüksiyon bu, şarkı kulağa nasıl kadar “rahat bestelenmiş ve çalınmış” gelebiliyor. Şarkının sonundaki yaylılar ve Opethvari kısım.
Bu sene dinlediğim en iyi şarkı. Adamlar benim hayalimdeki müziği yapmış.
@Ahmet Saraçoğlu, Teşekkürler öneri için. Yalnız avangart metal diyor. Avangart metal kolay kolay beğenemiyorum. Yine de dinleyeceğim. Igorr gibi değil değil mi?
Bu sene sanırım Taake albümüyle birlikte en cok şaşırdığım ama aynı zamanda lıkır lıkır içtiğim iki albümden birisi olacak bu album. Tam bir ustalık eseri olmuş.
Albümü beğendim ancak ‘üff ne yapmışlar, muhteşem oha!’ falan olamadım. Yılın albümü olarak da bambaşka adaylarım var üzgünüm.
Bir önceki albüme göre kayıt kalitesinin fersah fersah ilerde olmasını, death metale kimi şarkılarda yedirdikleri yenilikçi kısımları sevdim. Vokalleri çok sevemedim ve birkaç şarkıyı maalesef sıkıcı buldum mesela (Garden of Cyrus’ın sanırım saksafon veya ona benzeyen bölümleri çok bayık ve son şarkı da vasat bir kapanış bence) Albümdeki favorim Cosmic Pessimism. Zaten şarkı listesi açıklandığında belliydi benzer durumu bir önceki albümde Seas of Starvation’da yaşamıştım eheh
@Noumena, baştan sona katılıyorum. Çok iyi olmuş, sıkmadan kendini defalarca kez dinletecek bir iş ama “oha oha bu ne!” dedirtecek bir şey kesinlikle değil. Vokaller de bir tık olmamışlık hissettiriyor maalesef.
Agresif musikide metal klipleri konuşulduktan sonra “The Nightmare of Being” klibinin sikkoluğunu görmek baya üzdü. Ha şarkı ve albüme dair çok güzel hislerim var. Uzun uzun dinlemek istiyorum, muhteşem bir albüm. Her anından aşırı keyif aldım şimdiye kadar.
Albümü 20 kereden fazla dinledim. Kritiği cuma günü sitede olacak, o zamana kadar 50 tur falan dinlemiş olurum. Yazıya başlamadım ama şimdiden yarım sayfadan fazla not aldım. Öyle bir albüm.
At the Gates’in diskografisindeki en “radyo dostu” ama bir yandan en en en karanlık olanı da bu galiba. Bu iki kavramı aynı anda hissettirmek bambaşka bir tartışma konusu tabi.
Babalar yapmış ya, sertlik olmadan da nasıl sikerizin cevabı bu.
@deadhouse, “Storm of the Light’s Bane” ile “Slaughter of the Soul”un 3 gün arayla yayınlanmış olması gerçeği her düşündüğümde beni dehşete düşürüyor. Keşke At the Gates Jon Nödtveidt’e adadığı bir şarkı yapsa bu tarz black metal dokunuşları içeren. O albümler çıktıktan hemen sonra 2 grup birlikte turneye de çıkmıştı, belli bir hukukları da var aslında.
@Ahmet Saraçoğlu, Yeni şeyler deneyeceğiz dediklerinde çoğu insanın aklına elektronik öğeler gelmişti. ben ise black metal dokunuşlu şarkılara yaylı ve saksafon giydirmiş olabilirler demiştim. O kadar ileri gitmemişler. Keşke olsaydı.
@Melkor, Belki bir dahaki albümde onu da yaparlar. Ya da Tompa elektronik müzik sevmiyordur. Bu arada tahminin için tebrik ederim. Gerçekten tam isabet olmuş.
@deadhouse, @Yiğit, Kanada’da okurken bizim sınıfta şu konsere giden Jamie diye bir çocuk vardı. Bunu bana söyleyince “oh fuck off” demiştim çocuğa ahah
Albümü spotify’ın boktan kalitesiyle dinleyince tompa zorlanıyomuş gibiyken flac dinleyince normal olarak daha tok geliyo. lan aslında gayet iyi okumuş diyo insan. flac dinleyin haha. kaç gündür aralıklarla açıyorum gram sıkmıyor ve kulaklarım acıyana kadar dinliyorum. kritik gelince 9′u basar geçeriz.
@Melkor, şu hi-fi ses formatlarının tamamen düzmece olduklarını düşünüyorum. Yüzlerce/binlerce dolarlık ekipmanlar ile çok dikkatli dinlemeler yapıldığında ve neye dikkat edileceği bilindiğinde ufak farklar hissedilir ancak değil flac, dsd gibi formatların bile 320lik mp3′ten gram farkı olduklarını düşünmüyorum. Ha kaynak farklıdır, olaya mastering girer işler değişir ama durum %99 placebo. O yüzden Spotiden yapıştırın geçin arkadaşlar.
@Yiğit, Yüksek seviye ekipmanlarla hiç test etmedim. Orta seviye kulaklıkla dinliyorum. Spotify’ın son sesinde aldığım verimle, flac arasında ses seviyesi ve tokluk anlamında farkı rahat hissediyorum. Spotify 320kbps bile vermiyo gibi. Tidal’ı da denedim o da ses seviyesini kısıp tokluk veriyo memnun kalmadım.
@deadhouse, Spotify’ı ister istemez kullanıyorum da Netflix algoritmasıyla ve içeriğiyle çoğunlukla çöp. En son Kaufman’ın filmini izlemiştim. Mindhunter falan iyiydi.
@deadhouse, gayet alakası var. Aynı volüm normalizasyonundan geçmiş ve aynı kaynaktan elde edilmiş ses ister flac olsun ister 320lik mp3 olsun isterse spotify olsun insan kulağı pratikte kolay kolay ayırt edemez. Belli başlı noktalara, örneğin zillerin sönüşü gibi pek de dikkat etmeyeceğin şeylere, bakarak ufak farklılıklar tespit edilir ama kör testte tamamen rastgeleye yakın sonuçlar çıkar. Bunun hakkında yapılmış tonla kör test var, ben farkı hissedemediğim için böyle konuşmuyorum yani. Arada fark var ancak pür dikkat dinleyip nereye bakacağını bilmek gerekiyor. O yüzden de günlük pratikte bir fark yok.
Melkor’un bahsettiği de fark ettiysen volüm normalizasyonuyla alakalı. O çok farklı bir konu. Yaş aldıkça birçok frekansı duymamaya başlıyorsun eğer ki yarasa falan değilsen. Yaş almak dediğim öyle yaşlanmak falan da değil, bildiğin 12-13 yaştan sonrasını kastediyorum. Absolut kulaklar bile yetişkin olunca bitiyor, senin flac’te veya wav formatındaki o kaybolmamış veriyi duyabilmenin pek olanağı yok.
Özetle bu farklar hiçbir zaman 128lik mp3 ile 320lik mp3 arasındaki kadar değil. İstersen dsd256 olarak dinle, duyacağın fark (eğer ki duyabilirsen) minimal şeyler olacaktır. Meraklısı kullanır sistemi de iyidir ama günümüzdeki hiçbir platform yetersiz veya kalitesiz hissettirmez ses konusunda.
@Yiğit, Daha az önce Aces High’ın Flac versiyonunu dinledim. Spotify, Youtube versiyonlarını dinle. Bak bakalım fark var mı yok mu. Çok yazmışsın, ama boş yazmışsın.
Aslında tartışmaya açık bir konu bile değil. Bu fark etmeyle ilgili. Sen fark edemiyorsun demek ki.
@deadhouse, boş mu yazmışım? Aç oku araştır kurban olayım ya. Gel bir gün sana volümü eşitlenmiş olarak aynı kaynaktan aynı şarkıyı hem flac hem de mp3 olarak dinleteyim sonra görelim farkı (!). Farkın volümden geldiğini anlatmışım halen daha fark var mı yok mu diyorsun.
Açıkla bakalım farklar nelermiş, hangi frekansları duyuyormuşsun, yoksa tüm mesele daha volümlü duymak mıymış. Aynı CD’den hatta SACD’den (malum CD kalitesi 24 bit değil) bir wav ya da flac çek, bir de düzgün encode edilmiş mp3 çek sonra kör teste gir anlayabiliyor musun bakalım?
Buyur oku. Ya da okuma ben sana söyleyeyim: 3 seçenekli testte WAV seçeneğini bilenlerin oranı %36. Yani rastgele yapılan seçimin oranından sadece %3 fazla. Aman ne kadar da farklıymış.
Konu benim fark edemememle hiç ilgili değil. Çünkü ben de önceden fark ettiğimi sanıyordum. Değil CD kalitesindeki flac’ler, 24bit 192khz olanlarından dinliyordum. Öyle direkt kulaklığı bağlayıp falan da değil. DAC ve kulaklık amfisi ile dinliyordum. Sonradan fark ettim ki gelen sesin kalitesi kullandığım dac ve kulaklıktan ibaretmiş tamamen.
https://eksisozluk.com/entry/106268885
Fikrin olmadan ”ama ben duyuyorummmm sen duyamıyorsunnn boş konuşuyorsunn .s.s.s” diyorsun. Yani bilmediğiniz konularda internette o kadar güzel atıp tutup yargıya varıyorsunuz ki şaşırıyorum. Adama teknik olarak o frekansları duyman mümkün değil diyoruz ama ben duyuyorum tartışmaya kapalı diyor. Allah iflas etsin. Şu salak saçma konuya patladım bu yüzden durduk yere.
@Yiğit, bu arada attığım yazıdaki testten 4/6 ile geçtiğimi (kalan ikisinde de 320kbps’yi seçtim, yani hiç 128 yok) de belirtmek istiyorum. Aradaki farkı anlıyorum, ancak dikkate değerlik oranı 0′a çok yakın ve pür dikkat dinlemediğin zaman hiç fark etmiyor. Senin sonucunu da beklerim bakalım ne kadar iyi duyuyorsun.
@Yiğit, Adam ekşi sözlüğü kaynak olarak gösteriyor haha. Müzik kulağı diye bir şey duydun mu? Herkeste olmayan bir şey. Müzik kulağı demek, temelde iyi müziği fark edebilen ve tanıyabilen demek. İkinci anlamı ise net ve kaliteli kayıt ile vasat kayıt arasındaki farkı anlayabilen demek. Kalkmışsın bana araştırma maraştırma atıyorsun.
Ben sana diyorum ki flac ile 320kbps arasında fark var. Bariz biçimde kalite farkı var ve ben bu kalite fatkını fark ediyorum. Bırak başkalarının fikirlerini, kendi fikirlerin olsun.
Senin farkında olmadan savunduğun şey 540p ile 720p arasında fark yok demek gibi bir şey.
@deadhouse, ben artık troll olduğunu düşünüyorum. Yazdıklarını okurken kendimi malum parti seçmenine laf anlatmaya çalışıyormuşum gibi hissediyorum. Kolay gelsin sana.
@deadhouse, ben dün tanıştım. 7 saat kadar oturduk siteden 5 kişi. Saygısız ve küstah olmadığını çok net söyleyebilirim. Gayet iyi çocuk. :)
Bu konunun burada bu şekilde konuşulabileceğine inanmadığımdan tartışmaya katılmadım. Şu anda da aynı şekilde düşünüyorum. Yan yana olsanız bilgisayar başına oturup örnekleri açıp sinyal seviyelerine falan bakıp fikirlerinizi söyleyip 3 dakikada çözüp anlaşabileceğiniz bir konu ama buradan konuşunca soyutlaşıyor, bir sonuca varmıyor.
@Ahmet Saraçoğlu, katılıyorum ve hatta iddia ediyorum: kör testte arka arkaya iki kez mp3 kaynaktan dinletsem ve hangisi flac’ti diye sorsam a ya da b şeklinde bir cevap alırdım.
@Ahmet Saraçoğlu, Seninle nasıl bir iletişim kurdu bilmiyorum. Benimle sağlıklı bir iletişim kurmadığı kesin. Ben bu sitede kimseye “malum partinin seçmeni gibi vs.” demem. Troll de demem. Herkes kendi seviyesini belirler.
Ben malum partinin seçmeni ile de malum olmayan partilerin seçmenleri ile de apolitiğim diyenle de anarko-kapitalistle de, teröristle de konuşurken insanları küçümsemeyen, aşağılamayan biriyim. 5 yaşındaki çocuğu da pür dikkat dinler, anlamaya çalışırım.
Mesele birbirimize katılmamamız değil.
Z kuşağı diyince kızıyorlar sonra.
Sana karşı belki küstah ve saygısız tavırlar sergilememiş olabilir. Bana karşı üstteki yorumda görüldüğü üzere “küstah ve saygısız” şekilde davrandı. Ben böyle şeylere gelemiyorum. Göstersin bakayım ona hakaret ettiğim bir yorumu.
@deadhouse, “metallica diye bir grup keşfettim çok süper ya abi” desem ve bu muhabbet kapansa nasil olur? Çünkü sonu hiç bir yere varmiyacak bir şeye dönüşmüş durumda.
Ayrica Yiğit dun senin kritiklerinden övgüyle bahsetti. Bence sende ona karşı boş değilsin. :) bence bu muhabbet hiç dönmemiş gibi dusunup devam edin.
@deadhouse, evet argümanlara ”boş yazmışsın” diyen birisin. Cevapların tartışma safsataları kaynıyor. Bunu hakaret olarak da söylemiyorum.
Malum parti seçmeni gibisin demedim, öyle birine laf anlatmaya çalışırken hissettiğim duruma düşmeme benzettim. Troll olduğunu düşünmemin de hakaret ve küstahlık olduğunu sanmıyorum. Hele hele sunulan argümanlara (ki bu argümanların az da olsa teknik bilgiler, matematiksel temeller üzerine kurulu görece sağlam savlar olduğu fikrindeyim) boş yazmışsın demekten daha hakaretvari ya da küstahça olduğunu hiç sanmıyorum. Dediğim gibi konuşmalarında birçok safsata var. İki üç yorum öncesinde de söylediğim gibi ”Araştırmanı öneririm xD” buraya tek tek düştüğün mantık hatalarını ve safsataları da yazardım ama bu son yorum olsun gereksiz uzadı çünkü.
Dediğin gibi herkes kendi seviyesini belirler. Dün gerek tartışmamızda gerekse Ahmet abilerle tanışmamda o muazzam, über kaliteli seviyemi belirlediğimi düşünüyorum ahaha :)
Ama yanlış anlama senin yaptığın gibi alttan alta sana seviyesiz demeye çalışmıyorum. Öyle güzel yazıyorsun ki hakaret etmişsin al işte diyemiyoruz ama seviyesizliğime dem vurup küstah ve saygısızsın diyorsun. Bildiğim konularda bile tam emin değilmişim gibi konuşurum ama sen gerçekten burada bilmediğin ve yanılgıya düştüğün bir konuda boş yapıyorsun vs diyerek kendi fikirlerimin olmadığını aşılıyorsun bana. Hakikaten de seviyeni belirliyorsun (çok sevdiğim bir insanın lafıdır).
@deadhouse, Müzik kulağı iyi müziği farkedebilen değil,melodi ve sesleri duyup algılaması ve tekrarlama yeteneği olan kişilere müzik kulağı iyi denir.ibrahim tatlısesin de müzik kulağı iyidir muhtemelen.
@Yiğit, Direkt bilgisayara, telefona bağladığım orta seviye kulaklıklarla flac kovalamanın boş iş olduğunu anlayalı yıllar oluyor. Modası bitti sanıyordum.
@Dysplasia, Orta seviye kulaklıkla dinlemiyorum. Fakat en basit kulaklıkla bile farkı hemen anlıyorum. Hoparlörle dinlediğimde de iyi bir kulaklıkla dinlediğimde de kötü bir kulaklıkla dinlediğimde de fark hemen belli oluyor. Dediğim gibi herkes fark etmeyebilir. Kendinizi suçlamayın. :D
@Yiğit, kralı gelse elinde dijitali analoga çeviren bi mekanizma ve referans kulaklık olmadan pc veya telefona bağlayarak farkı anlayamaz. Elinde varsa 1000 dolarlık dap veya 2000 dolarlık dac ve 1000 dolarlık amfi + referans kulaklık o zaman fark anlaşılır. “Ama iyi kulaklık takıyorum” diye iphone’un sikko dac’ıyla bi sikim anlayamazsın. İstersen orpheus tak, elinde dönüştürücü yoksa bu farkı anlayamazsın (gerçi orpheus’un kendi dac’ı vardı yanlış hatırlamıyosam). Sadece iphone için değil, hifi piyasasında rağbet gören v30 gibi kendi quad dac’ı olan telefonlarla dahi yine pek bir şey fark edemezsin, anca amfisi işini görür yüksek empedanslı sürmesi zor bi kulaklık kullanıyosan. Fazlası olmaz. “En basit kulaklıkla bile anlıyorum :D” diyenin de sözüne itibar edilmez.
Setupın ne kadar iyiyse kayıtla bağlantılı olarak kaynaktan alacağın verim de o oranda artar. Hee bu major bi etken midir? Bence de değildir ama bu meselede iş biraz standarta alışmakla alakalı. Atıyorum 400 küsürlük superlux hd 668b kullanıyoken 4000lik sennheiser hd600′ü deneyince başta herkes “ulan tamam daha iyi de aradaki 3600′e değmez” der ama 2 hafta hd600′ü kullanıp peşinden 668b’ye dönünce kalite farkı rahatsız edici düzeye gelir çoğusu için. Bu sefer 3600′lük fark değmeye başlar. Bu kayıpsız format-sıkıştırılmış format hadisesinde de durum böyle. Farkı anlamana olanak sağlayacak ekipman varsa ve o standarta alışmışsan aşağısı kesmemeye başlayabilir.
@Marvin Yanbasanyan, emin ol kör testlerde o çok pahalı setuplar bile net bir fark gösteremiyor. İnsan kulağı ne yazık ki diğer duyu organlarımızdan bu konuda sıyrılıyor.
Dün pek sevgili Oğuz Sel ile de bunun muhabbetini yaptık, hem insan kulağının yaş aldıkça bazı frekansları duymamaya başlıyor hem de kendisi referans monitörleriyle bir fark hissedememiş. Hatta Aces High adlı malum şarkıda :D. Yine Batushka kritiğindeki Hakan Cezayirli’nin yazdıklarına da referans verdik.
Bu HI-FI sektöründe çok para vermiş olmanın getirdiği psikoloji yüzünden birçok yanılgıya düşülüyor. Çok para verdim evet daha iyi ses veriyor olgusu çokça tartışılan bir şey. Bu değerlendirmeleri yaparken psikolojiyi devre dışı bırakmak lazım. https://gizmodo.com/audiophile-deathmatch-monster-cables-vs-a-coat-hanger-363154
Mesela burada Monster Kablo vs. askılık var. Evet bildiğimiz askılık. Ve ödyofil arkadaşlarımız farkı anlayamıyor.
@Yiğit, kablo ayrı bir mesele, o noktada kesinlikle katılıyorum. 200 dolarlık kabloyla 3 dolarlık kablonun işlevsel anlamda bir farkı olmadığını bizzat deneyimledim. Ancak kayıpsız format-sıkıştırılmış format hadisesinde öyle olmadığını da bizzat gözlemledim. İyi ekipman, iyi prodükte edilmiş bir albümü dinlerken daha önce fark etmediğim ayrıntıları çokça fark etme olanağı sağladı bana. Hee son kertede bence de müzik deneyimini baştan aşağı değiştiren bi fark değil. Ben de kayıpsız formatta dinlemiyorum. Zaten özellikle metal kayıtları çok da değişkenlik göstermez. Müziğe ayırdığım vaktin %90′ı kötü veya vasat şekilde prodükte edilmiş death metal albümleri olduğu için ben de ihtiyaç duymuyorum, aac formatında veren apple music’le devam ediyorum.
La reisler bir anda Jonas Stalhammar’la yolları ayırdıydı, herif Instagram’da karı kıza sulanmış, zg daşak fotoğrafı atmış, “Tam bir seks makinesiyim.” falan diye konuşmuş sonra ifşa edilmiş. Ondan deyorlar. Biraz da magazin. :D
Vokaller gitmiş ya :( Naptin be tompa reis. Sanki şarkıyı başkası söylemiş.
abi ben çok beğendim. bir de kliple birlikte izleyince hafif hypocrisy tadı aldım. normal mi acaba?
Tomas Lindberg babanın Brutal vokali günden güne erise de köklü bir gruptan 1. sınıf Melodik Death Metal dinlemenin tadı başka. Albüm için sabırsızlanıyorum.
Beklentimin biraz altında kaldı ama güzel şarkı, umarım albümün gerisi daha iyidir
Ya sizi bilmiyorum da vokaller iyi bence? Hardcore vokali olmus iste yumm
At the Gates fanı olmadığım için mi beğendim bilmiyorum ama beğendim parçayı. Vokaller söylendiği gibi zayıf, nedenini bilen Atg takipçisi varsa söylesin. Yine de Fortitude gevezeliğinden sonra iyi geldi.
01.05.2021
@deadhouse, nedenini araştırmadim ama çok büyük ihtimal yaşlandığı içindir. Son 5 yılda tompa reisin sesine hiç bakmadığı kabak gibi ortada
01.05.2021
@Erhan Yiğit, Bunu herkes tahmin edebilir, farklı bir yorum beklemiştim ahaha. Çok takip ettiğim bir grup değil; ama bariz bir şekilde vokalin zorlandığını görebiliyoruz. Yaşlanmadan ziyade zorlanma var. Sanki bir şey olmuş da böyle olmuş. Hetfield veya Bruce babalarınki yaşlanmaya güzel örnekler. Yıllar içinde yaşlılığın getirdiği etkileri gördük.
01.05.2021
@deadhouse, sen öyle deyince içime öküz oturdu. Bir kurt düştü içime… Umarım hasta falan değildir.
01.05.2021
@deadhouse, Bu sene 49′una girecek. Normal.
01.05.2021
@deadhouse, Bruce babamızın ağız kanseri atlatmasını da unutmayalım.
01.05.2021
@Yiğit, Yine de çatır çutur söylüyordu şarkıları en son(internetteki konser videolarından anladığım kadarıyla).
Mustaine de gırtlak kanseri atlattı bakalım yeni albümde nasıl olacak.
At war with reality prodüksiyonuyla kaydedilmiş to drink the night itself şarkısı gibi. bahsettikleri sürprizler bu şarkıda yok heralde. ben nötr kaldım şarkıya.
01.05.2021
@Dysplasia, +1
Sözü edilen “değişim”in vokallerle ilgili olacağını düşünmemiştim açıkçası. Çok zayıf bir vokal kaydı var maalesef karşımızda. Müzik ise Terminal Spirit Disease günlerine dönmüş ve bence çok güzel olmuş. Vokalleri tümüyle değerlendirmeden genel bir yorum yapmamalı bence.
Tompa şu an aktif şekilde müzik yapmaya devam eden en yaşlı Death Metal vokali olabilir. Slaughter of the Soul performansı beklemek hata olur adamdan. Şarkı güzel, klasik At the Gates. Prodüksiyon yine benim çok hoşuma gitmedi ama çekilmez seviyede değil. Bir sonraki single albümün deneysel parçalarından olur umarım odağımı full oraya çevirdim.
01.05.2021
@Opethsevenbiri, Tompa’dan yaşlı onlarca death metal vokalisti var. En bilinenlerinden Martin van Drunen 55, Karl Willetts 54, Glen Benton 53 yaşında ve öküz gibi böğürüyorlar. 48 gayet sıradan bir yaş death metal vokalistliği için.
01.05.2021
@Ahmet Saraçoğlu, Sübhanallah abi Benton hariç 50+ olduklarını bilmiyordum. Memoriam’ın son albümünde vokaller gayet iyiydi. Belki Tompa’nın daha tiz bir vokali olduğu için daha çok yıpranmış falan olabilir. Ben gayet memnunum da vokalleri beğenmeyenler için kılıf arıyorum.
01.05.2021
@Opethsevenbiri, death metalin 90′larda yaygınlaştığını ve popülerleştiğini düşünürsek doğru, ahmet abinin dediği doğru.
çoğu vokalist o zamanlar 17-20 yaşında genç falandı. 55 üzeri death metal vokali bulamazsın ama çok rahat 70 yaş üzeri heavy metal vokalisti bulabilirsin mesela.
01.05.2021
@Opethsevenbiri, Peter Tägtgren 51 yasinda olacak ve yeni Hypocrisy albumunu bitirdi, bu sene ortamlarda.
Şarkı çok iyi. Ancak vokal konusunda söylenenlere katılıyorum. Crossover/Hardcore/Thrash vokalleri dinliyormuşuz gibi biraz. Aslında son albüm To Drink From the Night Itself’te de çok farklı değildi ancak bu prodüksiyonla sanki daha bir belirgin hale gelmiş.
Kayıt sürecinde Andy LaRocque ile çalışmışlardı, sanki soloyu atan da o gibi geldi. King Diamond’a çok hakim olmadığım için tam karar veremedim. Var mı fikri olan?
01.05.2021
@All2, solonun en sonundaki “notayı ezme” numarası dışında LaRocque havası alamadım ben ama söylediğiniz doğru, albümün gitar kayıtlarını LaRocque yapmış ve zaten To Drink…’teki In Nameless Sleep şarkısında da konuk solosu vardı.
02.05.2021
@koca, Evet, ek olarak tam 3.33 teki birkaç saniyelik an. Ancak dediğim gibi hiç emin olmadan ortaya atıp siteye sormak istemiştim.
Teşekkür ediyorum cevap için.
02.05.2021
@All2, rica ederim. Klipte de gitaristlerin “solo atıyor gibi” görünmemeleri, soloyu LaRocque’un çaldığına dair güçlü bir kanıt olabilir.
Tabi At The Gates ve LaRocque solosu demişken, Slaughter of the Soul zamanlarına gidip “Cold”u da unutmayalım!
Yeni parça standart ATG kalibresinde olmuş ancak bunu kötü anlamda söylemiyorum. Sadece sürpriz yok. Yine de To Drink from the Night Itself’ten ilk single çıktığındakine göre daha bir memnunum şu an. Özellikle kayıt çok daha iyi. Vokal meh olmuş sanki bi yorgunluk var gibi herifte :)
Totalde 7,5/10
Şarkı bana in nameless sleep’i hatırlattı bayağı. Artık ikisini kardeş olarak görüyorum birini 4 5 kez dinleyip diğerine dönüyorum
Tompa’yı iki gündür kime benzettiğimi bulmaya çalışıyordum buldum sonunda. Captain Price.
Kötü değil, ama bir ATG albümünün giriş ve ilk çıkış şarkısı buysa gerçekten düşündürücü bir yanı da yok değil…
Şarkı fena değil, hatta gayet de iyi ama vokaller daha iyi olabilirmiş bence de. Ben pek tutkun bir At the Gates hayranı değilim ama bu zamana kadar dinlediklerime bakınca bir şeyler dikkatimi çekti. Mesela 02.17 ile 02.30 arasında Tompa abimizin baya coşturması lazımdı normalde ama dümdüz okuyup geçmeyi tercih etmiş.
Cuma klipli single geliyo. bu gece 24ten sonra spotifyda olur
https://twitter.com/AtthegatesGBG/status/1397916088864628750?s=19
27.05.2021
@Melkor, Cuma gününü hayırlı kılan bir detay oldu.
Albümün kendisini merak ettiğim kadar Ahmet abinin kritiğini de merak ediyorum. Son iki albüme tam puan vermişti. İlk single’a hiç yorum yapmadı, iyiye delalet değil.
Bence ilk şarkı daha iyiydi. Bu şarkıda güzel denemeler var albümün ilerleyen kısımlarında artacaktır ama ilk 2 şarkıya göre konuşursak maceracı, farklı bir At the Gates göremedim. Tompa’nın vokali zayıf gelebilir ama bu hali bile çok güzel
hayko cepkin’li kurtalan ekspres klibine benzemiş. Yapmayın olum şöyle şeyler.
Şarkı güzel. At the Gates fanı olmadığım için mi beğeniyorum şarkıları bilmiyorum ama iki şarkıyı da beğendim. Vokal ise yine zayıf. Tompa, sigara yüzünden robotik şekilde konuşan kamu spotundaki adama dönmüş. İlkine göre daha iyi olmasına rağmen yine zayıf kalmış bir vokal. Enstrümantal olsaydı albüm daha iyi olurdu.
Ben de The Paradox’ u beğendim.
Yayınlanan parçalara bakılırsa bir önceki albümdeki o sevmediğim boğul sound yerine At war with reality albümündeki sounda dönmüşler ki bu çok sevindirici. Ama yenilik falan göremiyorum Tompa’nın söylediği gibi hatta şarkı yapısı itibarıyla Paradox, A Stare Bound in Stone’ u da baya bir andırıyor.
Özetle önceki iki albümün iyi taraflarının karışımı gibi olacağını düşünüyorum yeni albümün ben
hiç at the gates gibi hissettirmiyor.
18.06.2021
@Rzeczom, 5000. defa Blinded by Fear tarzı parça yapmalarını tercih etmene saygı duyuyorum. At the Gates takipçisi olmayan biri olarak bayıldım parçaya.
18.06.2021
@deadhouse, At the Gates takipçisi biri olarak ben de bayıldım.
18.06.2021
@deadhouse, ”5000. defa Blinded by Fear tarzı parça yapmalarını tercih etmene saygı duyuyorum.”
kimden bahsettiğini bilmiyorum.
tam atg klaslığında bir şarkı. üç single da birbirinden iyi. albümü dinleyince nası hissetiricekler merak ediyorum.
3. şarkı acayip olmuş, deneysel bir şeyler yapacağız açıklamaları meyvesini verdi. Solo bölümler Riverside, Opeth dinliyormuşum hissi verdi. Bence harika olmuş. İncelikli bir sound elde edilmiş. Baslar ise çok seksi olmuş.
‘The Fall into Time’ 4. dakikadan sonrası çok klas.
“The Fall into Time” düz şarkı olarak yayınlanmıştı, klibi geldi kliple değiştirdik.
İlk başlarda biraz soğuktum açıkçası ama şu an 3 şarkı hakkında da çok olumlu şeyler düşünmeye başladım. Özellikle The Paradox ciddi manada sağlam bir parça.
Atgyi aşırı severim ama yeni şarkıyı beğenmedim.bas yürüyüşü olan kısmı da sevemedim bir türlü, çok alakasız bir yerde giriyor ve ordan itibaren atg ruhunu alamıyorum artık. Tompa’nın vokali de olayı kurtaramıyor. Şu an sıralamam spectre of extinction>the paradox>the fall into time
Şarkıyı dinlemelere doyamıyorum ya. Tompa bi önceki albümün aksine çok fazla sembolik sözler yazmayı bırakmış. nihilist filozofları ve korku edebiyatından yazarları hatim edip çiçek gibi sözler yazmış. Kaç gündür our course diye dolanıyorum.
@Unanimated, malesef the fall into time’ı ne kadar fazla dinlesem de kendimi sevmeye zorlasam da olmuyor. Atg’nin kendine yeni alanlar açmaya çalışması harika bir şey ama ne bileyim. Atg’den duymak istediklerimin bu olmadığına eminim.
Bu arada albümde saksafon solosu varmış. Garden of Cyrus ilginç bir şarkı olacak.
Albüm ortamlarda. 2 tur döndürdüm. Albümün death metal yanı da progressive kaslarını esnettiği kısımlarda çok güçlü geldi. Jazz fusion elementler ve yaylılar yine müthiş yedirilmiş. Şuan bayıldım diyebilirim. Bakalım dinledikçe nereye oturacak.
04.07.2021
@Melkor, Albüm tam bir ustalık eseri ya. prog kısımlarla, cayır cayır riffler arasında müthiş bir manyetizma yakalanmış. Grup böylelikle eski kitlesini üzmezken, yenilikçi kitleyi de yakalayabilir. İyi ki at the gates diye bir grup var. Çok büyüksünüz aq.
05.07.2021
@Melkor, Kesinlikle öyle. Benim için yılın sürprizi oldu. Manyak gibi yeni At the Gates albümü dinleyeceğim hiç aklıma gelmezdi. Grup ders vermiş tökez-metal gruplarına.
Albüm ortamlarda. İlk izlenimim, yeni şeyler denemeleri can suyu olmuş çok beğendim. Cosmic Pessimism özellikle muazzam. Yalnız Tompa’nın sesi sıkıntılı. Reis içe içe üfürmüş sesini valla üzüldüm. Prodüksiyon sağolsun yer yer öne çıkıyor çok güzel ve çok güçlü bir şekilde ama bazen de kötü gerçekten.Bu albümde yaptığı gibi yeni bir şeyler denemeye devam eder ve şarkı sözünü haykırma olayını azaltır umarım. Vallahi lazy writing kalas gibi dümdüz gidiyor vokalleri. Özellikle To Drink It From The Night Itself’de baymıştım bu durumdan.
Albümü sabahtan beri 11 kez dinledim. Saat oldu 20.30 daha 2 saat çalışacağım, gram sıkmadan şıkır şıkır akıyo valla.
05.07.2021
@Ahmet Saraçoğlu, Ben de çıktığı günden beri her gün en az 4 kere falan atıyorum. Arada şarkı yerlerini değiştirip öyle dinliyorum çok güzel oluyor.
Geçen sene Moment’i de böyle yapmıştım ona 8 puan vermiştim. Sonradan açtı kendini o. Aynı durumu bunda da yaşamamak için daha dikkatli davranıyorum ahaha.
2020′de Moment ne ise bu TBON’de o benim için. İkisi de harikulade.
Kesin olarak son 3 albümün en iyisi diye düşünüyorum. Halı saha maçı yaptıktan sonra içilen vişne-soda gibi akıyor. Bu kadarını beklemiyordum.
Yılın albümü olur bu albüm.
Çok fena, çok. AtG resmen yarmış dağıtmış gelmiş.
The Red In The Sky Is Ours’ta Alf Svensson kaynaklı deneyselliği anımsayıp duruyorum dinlerken. Jonas Stalhammar etkisi midir acep?
06.07.2021
@Ubeydullah İndiroğlu, Jonas’ın şarkı yazımına ne kadar katkısı olmuştur bilemiyorum. fikirsel etkisi bariz bence.
Kendi adıma senenin en iyi albümleri şimdilik At the Gates, Darkthrone ve Cannibal Corpse’dan geldi.
Ya aşırı sıkıcı dümdüz metalciyim yada ne varsa eskilerde var.
Tartışmasız bu sene dinlediğim en iyi albüm. Rakibi bile yok. Tek başına tahtta oturuyor. Müzisyenlik başka bir şey. İşin ilginç tarafı hunharca övülen son iki albümlerine bayılmamıştım. Daha doğrusu hiçbir zaman çok sevdiğim bir grup olmamıştı ATG. Fakat bu albüm bir başka.
Ustaların yaptığı belli oluyor. Her şey yerli yerinde.
05.07.2021
@deadhouse, Cosmic Pessimism nasıl bir parça lan. Onlar nasıl gitarlar, nasıl bir prodüksiyon bu, şarkı kulağa nasıl kadar “rahat bestelenmiş ve çalınmış” gelebiliyor. Şarkının sonundaki yaylılar ve Opethvari kısım.
Bu sene dinlediğim en iyi şarkı. Adamlar benim hayalimdeki müziği yapmış.
06.07.2021
@deadhouse, o zaman senin hayalindeki müzik = Ved Buens Ende ve Virus, çünkü o şarkıda çok bariz Carl-Michael Eide etkisi var.
Cosmic Pessimism’i seven herkese tavsiyemdir:
Ved Buens Ende – Written in Waters
Virus – Memento Collider
06.07.2021
@Ahmet Saraçoğlu, Teşekkürler öneri için. Yalnız avangart metal diyor. Avangart metal kolay kolay beğenemiyorum. Yine de dinleyeceğim. Igorr gibi değil değil mi?
06.07.2021
@deadhouse, hiç alakası yok. Şu iki şarkıdan net anlarsın bence bahsettiğim benzerliği.
https://youtu.be/220eDjcDSlM
https://youtu.be/Q0k6Uw0VSE4
Aynı şarkıda Hail Spirit Noir tadı da alıyorum bu arada, belki akıllarına gelmiştir yazarken.
Bu sene sanırım Taake albümüyle birlikte en cok şaşırdığım ama aynı zamanda lıkır lıkır içtiğim iki albümden birisi olacak bu album. Tam bir ustalık eseri olmuş.
Albümü beğendim ancak ‘üff ne yapmışlar, muhteşem oha!’ falan olamadım. Yılın albümü olarak da bambaşka adaylarım var üzgünüm.
Bir önceki albüme göre kayıt kalitesinin fersah fersah ilerde olmasını, death metale kimi şarkılarda yedirdikleri yenilikçi kısımları sevdim. Vokalleri çok sevemedim ve birkaç şarkıyı maalesef sıkıcı buldum mesela (Garden of Cyrus’ın sanırım saksafon veya ona benzeyen bölümleri çok bayık ve son şarkı da vasat bir kapanış bence) Albümdeki favorim Cosmic Pessimism. Zaten şarkı listesi açıklandığında belliydi benzer durumu bir önceki albümde Seas of Starvation’da yaşamıştım eheh
Özetle kendini dinleten oturaklı bir ATG albümü
06.07.2021
@Noumena, baştan sona katılıyorum. Çok iyi olmuş, sıkmadan kendini defalarca kez dinletecek bir iş ama “oha oha bu ne!” dedirtecek bir şey kesinlikle değil. Vokaller de bir tık olmamışlık hissettiriyor maalesef.
Agresif musikide metal klipleri konuşulduktan sonra “The Nightmare of Being” klibinin sikkoluğunu görmek baya üzdü. Ha şarkı ve albüme dair çok güzel hislerim var. Uzun uzun dinlemek istiyorum, muhteşem bir albüm. Her anından aşırı keyif aldım şimdiye kadar.
Açıkçası yüksek beklentilerim yoktu ama suana kadar yapılan yorumlar harika. Bu aksam döndürmeye başlarım bende albümü.
07.07.2021
@owlbos, olmuş bu, bol taneli acılı şalgam gibi akıyor mübarek.
07.07.2021
@owlbos, işte adanalı
Albümü 20 kereden fazla dinledim. Kritiği cuma günü sitede olacak, o zamana kadar 50 tur falan dinlemiş olurum. Yazıya başlamadım ama şimdiden yarım sayfadan fazla not aldım. Öyle bir albüm.
At the Gates’in diskografisindeki en “radyo dostu” ama bir yandan en en en karanlık olanı da bu galiba. Bu iki kavramı aynı anda hissettirmek bambaşka bir tartışma konusu tabi.
Babalar yapmış ya, sertlik olmadan da nasıl sikerizin cevabı bu.
Eternal Winter of Reason’da Jonas Björler kendinden kopya çekmiş gibi azıcık. Şarkının girişi The Haunted – Rivers Run 2.40′a epey benziyor.
Cult of Salvation 0.43-0.44 arası minik black metal arpejine hastayım.
08.07.2021
@Ahmet Saraçoğlu, Muhteşem bir ayrıntı. Acaba birkaç saniye eklenseydi daha mı iyi olurdu.
08.07.2021
@deadhouse, “Storm of the Light’s Bane” ile “Slaughter of the Soul”un 3 gün arayla yayınlanmış olması gerçeği her düşündüğümde beni dehşete düşürüyor. Keşke At the Gates Jon Nödtveidt’e adadığı bir şarkı yapsa bu tarz black metal dokunuşları içeren. O albümler çıktıktan hemen sonra 2 grup birlikte turneye de çıkmıştı, belli bir hukukları da var aslında.
08.07.2021
@Ahmet Saraçoğlu, metal tarihinin en iyi 2 albümü olduklarını düşünürken (halen fikrim değişmedi) bu gerçeği öğrendiğimde dumura uğramıştım.
08.07.2021
@Ahmet Saraçoğlu, Yeni şeyler deneyeceğiz dediklerinde çoğu insanın aklına elektronik öğeler gelmişti. ben ise black metal dokunuşlu şarkılara yaylı ve saksafon giydirmiş olabilirler demiştim. O kadar ileri gitmemişler. Keşke olsaydı.
08.07.2021
@Melkor, Belki bir dahaki albümde onu da yaparlar. Ya da Tompa elektronik müzik sevmiyordur. Bu arada tahminin için tebrik ederim. Gerçekten tam isabet olmuş.
08.07.2021
@deadhouse, @Yiğit, Kanada’da okurken bizim sınıfta şu konsere giden Jamie diye bir çocuk vardı. Bunu bana söyleyince “oh fuck off” demiştim çocuğa ahah
https://tinyurl.com/fuvapejf
08.07.2021
@Ahmet Saraçoğlu, bu nasıl konser sağ çıkmak mümkün değil, yanlışlıkla sağ çıktın diyelim aklını kaybedersin.
Bu arada belki bilmeyen vardır, Darkthrone logosunu çizen kişi de Tompa. Ulan 1989-1995 arasında İskandinavya’da yaşamak varmış.
08.07.2021
@Ahmet Saraçoğlu, Darkthrone logosu Metallica’nın logosundan bile güzel bence.
Albümü spotify’ın boktan kalitesiyle dinleyince tompa zorlanıyomuş gibiyken flac dinleyince normal olarak daha tok geliyo. lan aslında gayet iyi okumuş diyo insan. flac dinleyin haha. kaç gündür aralıklarla açıyorum gram sıkmıyor ve kulaklarım acıyana kadar dinliyorum. kritik gelince 9′u basar geçeriz.
08.07.2021
@Melkor, şu hi-fi ses formatlarının tamamen düzmece olduklarını düşünüyorum. Yüzlerce/binlerce dolarlık ekipmanlar ile çok dikkatli dinlemeler yapıldığında ve neye dikkat edileceği bilindiğinde ufak farklar hissedilir ancak değil flac, dsd gibi formatların bile 320lik mp3′ten gram farkı olduklarını düşünmüyorum. Ha kaynak farklıdır, olaya mastering girer işler değişir ama durum %99 placebo. O yüzden Spotiden yapıştırın geçin arkadaşlar.
09.07.2021
@Yiğit, Yüksek seviye ekipmanlarla hiç test etmedim. Orta seviye kulaklıkla dinliyorum. Spotify’ın son sesinde aldığım verimle, flac arasında ses seviyesi ve tokluk anlamında farkı rahat hissediyorum. Spotify 320kbps bile vermiyo gibi. Tidal’ı da denedim o da ses seviyesini kısıp tokluk veriyo memnun kalmadım.
08.07.2021
@Melkor, Spotify, tıpkı Netflix gibi, kalitesiz.
09.07.2021
@deadhouse, Spotify’ı ister istemez kullanıyorum da Netflix algoritmasıyla ve içeriğiyle çoğunlukla çöp. En son Kaufman’ın filmini izlemiştim. Mindhunter falan iyiydi.
@Yiğit, Alakası bile yok. Sen farkı hissedemediğin için böyle konuşuyorsun. Bana göre çok fark var.
09.07.2021
@deadhouse, gayet alakası var. Aynı volüm normalizasyonundan geçmiş ve aynı kaynaktan elde edilmiş ses ister flac olsun ister 320lik mp3 olsun isterse spotify olsun insan kulağı pratikte kolay kolay ayırt edemez. Belli başlı noktalara, örneğin zillerin sönüşü gibi pek de dikkat etmeyeceğin şeylere, bakarak ufak farklılıklar tespit edilir ama kör testte tamamen rastgeleye yakın sonuçlar çıkar. Bunun hakkında yapılmış tonla kör test var, ben farkı hissedemediğim için böyle konuşmuyorum yani. Arada fark var ancak pür dikkat dinleyip nereye bakacağını bilmek gerekiyor. O yüzden de günlük pratikte bir fark yok.
Melkor’un bahsettiği de fark ettiysen volüm normalizasyonuyla alakalı. O çok farklı bir konu. Yaş aldıkça birçok frekansı duymamaya başlıyorsun eğer ki yarasa falan değilsen. Yaş almak dediğim öyle yaşlanmak falan da değil, bildiğin 12-13 yaştan sonrasını kastediyorum. Absolut kulaklar bile yetişkin olunca bitiyor, senin flac’te veya wav formatındaki o kaybolmamış veriyi duyabilmenin pek olanağı yok.
Özetle bu farklar hiçbir zaman 128lik mp3 ile 320lik mp3 arasındaki kadar değil. İstersen dsd256 olarak dinle, duyacağın fark (eğer ki duyabilirsen) minimal şeyler olacaktır. Meraklısı kullanır sistemi de iyidir ama günümüzdeki hiçbir platform yetersiz veya kalitesiz hissettirmez ses konusunda.
09.07.2021
@Yiğit, Daha az önce Aces High’ın Flac versiyonunu dinledim. Spotify, Youtube versiyonlarını dinle. Bak bakalım fark var mı yok mu. Çok yazmışsın, ama boş yazmışsın.
Aslında tartışmaya açık bir konu bile değil. Bu fark etmeyle ilgili. Sen fark edemiyorsun demek ki.
09.07.2021
@deadhouse, boş mu yazmışım? Aç oku araştır kurban olayım ya. Gel bir gün sana volümü eşitlenmiş olarak aynı kaynaktan aynı şarkıyı hem flac hem de mp3 olarak dinleteyim sonra görelim farkı (!). Farkın volümden geldiğini anlatmışım halen daha fark var mı yok mu diyorsun.
Açıkla bakalım farklar nelermiş, hangi frekansları duyuyormuşsun, yoksa tüm mesele daha volümlü duymak mıymış. Aynı CD’den hatta SACD’den (malum CD kalitesi 24 bit değil) bir wav ya da flac çek, bir de düzgün encode edilmiş mp3 çek sonra kör teste gir anlayabiliyor musun bakalım?
Gerçekten tartışmaya açık bir konu bile değil. Yapılmış birçok test var.
https://www.npr.org/sections/therecord/2015/06/09/412271433/audio-quality-quiz-results-you-did-slightly-better-than-guessing-randomly
Buyur oku. Ya da okuma ben sana söyleyeyim: 3 seçenekli testte WAV seçeneğini bilenlerin oranı %36. Yani rastgele yapılan seçimin oranından sadece %3 fazla. Aman ne kadar da farklıymış.
Konu benim fark edemememle hiç ilgili değil. Çünkü ben de önceden fark ettiğimi sanıyordum. Değil CD kalitesindeki flac’ler, 24bit 192khz olanlarından dinliyordum. Öyle direkt kulaklığı bağlayıp falan da değil. DAC ve kulaklık amfisi ile dinliyordum. Sonradan fark ettim ki gelen sesin kalitesi kullandığım dac ve kulaklıktan ibaretmiş tamamen.
https://eksisozluk.com/entry/106268885
Fikrin olmadan ”ama ben duyuyorummmm sen duyamıyorsunnn boş konuşuyorsunn .s.s.s” diyorsun. Yani bilmediğiniz konularda internette o kadar güzel atıp tutup yargıya varıyorsunuz ki şaşırıyorum. Adama teknik olarak o frekansları duyman mümkün değil diyoruz ama ben duyuyorum tartışmaya kapalı diyor. Allah iflas etsin. Şu salak saçma konuya patladım bu yüzden durduk yere.
09.07.2021
@Yiğit, bu arada attığım yazıdaki testten 4/6 ile geçtiğimi (kalan ikisinde de 320kbps’yi seçtim, yani hiç 128 yok) de belirtmek istiyorum. Aradaki farkı anlıyorum, ancak dikkate değerlik oranı 0′a çok yakın ve pür dikkat dinlemediğin zaman hiç fark etmiyor. Senin sonucunu da beklerim bakalım ne kadar iyi duyuyorsun.
09.07.2021
@Yiğit, Adam ekşi sözlüğü kaynak olarak gösteriyor haha. Müzik kulağı diye bir şey duydun mu? Herkeste olmayan bir şey. Müzik kulağı demek, temelde iyi müziği fark edebilen ve tanıyabilen demek. İkinci anlamı ise net ve kaliteli kayıt ile vasat kayıt arasındaki farkı anlayabilen demek. Kalkmışsın bana araştırma maraştırma atıyorsun.
Ben sana diyorum ki flac ile 320kbps arasında fark var. Bariz biçimde kalite farkı var ve ben bu kalite fatkını fark ediyorum. Bırak başkalarının fikirlerini, kendi fikirlerin olsun.
Senin farkında olmadan savunduğun şey 540p ile 720p arasında fark yok demek gibi bir şey.
10.07.2021
@deadhouse, ben artık troll olduğunu düşünüyorum. Yazdıklarını okurken kendimi malum parti seçmenine laf anlatmaya çalışıyormuşum gibi hissediyorum. Kolay gelsin sana.
10.07.2021
@Yiğit, Saygısız ve küstahsın.
11.07.2021
@deadhouse, ben dün tanıştım. 7 saat kadar oturduk siteden 5 kişi. Saygısız ve küstah olmadığını çok net söyleyebilirim. Gayet iyi çocuk. :)
Bu konunun burada bu şekilde konuşulabileceğine inanmadığımdan tartışmaya katılmadım. Şu anda da aynı şekilde düşünüyorum. Yan yana olsanız bilgisayar başına oturup örnekleri açıp sinyal seviyelerine falan bakıp fikirlerinizi söyleyip 3 dakikada çözüp anlaşabileceğiniz bir konu ama buradan konuşunca soyutlaşıyor, bir sonuca varmıyor.
11.07.2021
@Ahmet Saraçoğlu, katılıyorum ve hatta iddia ediyorum: kör testte arka arkaya iki kez mp3 kaynaktan dinletsem ve hangisi flac’ti diye sorsam a ya da b şeklinde bir cevap alırdım.
Teşekkürler güzel sözlerin ve her şey için <3
11.07.2021
@Ahmet Saraçoğlu, Seninle nasıl bir iletişim kurdu bilmiyorum. Benimle sağlıklı bir iletişim kurmadığı kesin. Ben bu sitede kimseye “malum partinin seçmeni gibi vs.” demem. Troll de demem. Herkes kendi seviyesini belirler.
Ben malum partinin seçmeni ile de malum olmayan partilerin seçmenleri ile de apolitiğim diyenle de anarko-kapitalistle de, teröristle de konuşurken insanları küçümsemeyen, aşağılamayan biriyim. 5 yaşındaki çocuğu da pür dikkat dinler, anlamaya çalışırım.
Mesele birbirimize katılmamamız değil.
Z kuşağı diyince kızıyorlar sonra.
Sana karşı belki küstah ve saygısız tavırlar sergilememiş olabilir. Bana karşı üstteki yorumda görüldüğü üzere “küstah ve saygısız” şekilde davrandı. Ben böyle şeylere gelemiyorum. Göstersin bakayım ona hakaret ettiğim bir yorumu.
11.07.2021
@deadhouse, “metallica diye bir grup keşfettim çok süper ya abi” desem ve bu muhabbet kapansa nasil olur? Çünkü sonu hiç bir yere varmiyacak bir şeye dönüşmüş durumda.
Ayrica Yiğit dun senin kritiklerinden övgüyle bahsetti. Bence sende ona karşı boş değilsin. :) bence bu muhabbet hiç dönmemiş gibi dusunup devam edin.
11.07.2021
@deadhouse, evet argümanlara ”boş yazmışsın” diyen birisin. Cevapların tartışma safsataları kaynıyor. Bunu hakaret olarak da söylemiyorum.
Malum parti seçmeni gibisin demedim, öyle birine laf anlatmaya çalışırken hissettiğim duruma düşmeme benzettim. Troll olduğunu düşünmemin de hakaret ve küstahlık olduğunu sanmıyorum. Hele hele sunulan argümanlara (ki bu argümanların az da olsa teknik bilgiler, matematiksel temeller üzerine kurulu görece sağlam savlar olduğu fikrindeyim) boş yazmışsın demekten daha hakaretvari ya da küstahça olduğunu hiç sanmıyorum. Dediğim gibi konuşmalarında birçok safsata var. İki üç yorum öncesinde de söylediğim gibi ”Araştırmanı öneririm xD” buraya tek tek düştüğün mantık hatalarını ve safsataları da yazardım ama bu son yorum olsun gereksiz uzadı çünkü.
Dediğin gibi herkes kendi seviyesini belirler. Dün gerek tartışmamızda gerekse Ahmet abilerle tanışmamda o muazzam, über kaliteli seviyemi belirlediğimi düşünüyorum ahaha :)
Ama yanlış anlama senin yaptığın gibi alttan alta sana seviyesiz demeye çalışmıyorum. Öyle güzel yazıyorsun ki hakaret etmişsin al işte diyemiyoruz ama seviyesizliğime dem vurup küstah ve saygısızsın diyorsun. Bildiğim konularda bile tam emin değilmişim gibi konuşurum ama sen gerçekten burada bilmediğin ve yanılgıya düştüğün bir konuda boş yapıyorsun vs diyerek kendi fikirlerimin olmadığını aşılıyorsun bana. Hakikaten de seviyeni belirliyorsun (çok sevdiğim bir insanın lafıdır).
11.07.2021
@deadhouse, Müzik kulağı iyi müziği farkedebilen değil,melodi ve sesleri duyup algılaması ve tekrarlama yeteneği olan kişilere müzik kulağı iyi denir.ibrahim tatlısesin de müzik kulağı iyidir muhtemelen.
10.07.2021
@Yiğit, Direkt bilgisayara, telefona bağladığım orta seviye kulaklıklarla flac kovalamanın boş iş olduğunu anlayalı yıllar oluyor. Modası bitti sanıyordum.
10.07.2021
@Dysplasia, Orta seviye kulaklıkla dinlemiyorum. Fakat en basit kulaklıkla bile farkı hemen anlıyorum. Hoparlörle dinlediğimde de iyi bir kulaklıkla dinlediğimde de kötü bir kulaklıkla dinlediğimde de fark hemen belli oluyor. Dediğim gibi herkes fark etmeyebilir. Kendinizi suçlamayın. :D
10.07.2021
@deadhouse, Ben de mesela cızırtılı kayıtları hemen anlıyorum.
10.07.2021
@deadhouse, zil seslerinde fark var ama diğer enstrümanlarda fark görmedim.Flac da ziller sanki karşıda canlı çalınıyor gibi çok gerçekci
11.07.2021
@Yiğit, kralı gelse elinde dijitali analoga çeviren bi mekanizma ve referans kulaklık olmadan pc veya telefona bağlayarak farkı anlayamaz. Elinde varsa 1000 dolarlık dap veya 2000 dolarlık dac ve 1000 dolarlık amfi + referans kulaklık o zaman fark anlaşılır. “Ama iyi kulaklık takıyorum” diye iphone’un sikko dac’ıyla bi sikim anlayamazsın. İstersen orpheus tak, elinde dönüştürücü yoksa bu farkı anlayamazsın (gerçi orpheus’un kendi dac’ı vardı yanlış hatırlamıyosam). Sadece iphone için değil, hifi piyasasında rağbet gören v30 gibi kendi quad dac’ı olan telefonlarla dahi yine pek bir şey fark edemezsin, anca amfisi işini görür yüksek empedanslı sürmesi zor bi kulaklık kullanıyosan. Fazlası olmaz. “En basit kulaklıkla bile anlıyorum :D” diyenin de sözüne itibar edilmez.
Setupın ne kadar iyiyse kayıtla bağlantılı olarak kaynaktan alacağın verim de o oranda artar. Hee bu major bi etken midir? Bence de değildir ama bu meselede iş biraz standarta alışmakla alakalı. Atıyorum 400 küsürlük superlux hd 668b kullanıyoken 4000lik sennheiser hd600′ü deneyince başta herkes “ulan tamam daha iyi de aradaki 3600′e değmez” der ama 2 hafta hd600′ü kullanıp peşinden 668b’ye dönünce kalite farkı rahatsız edici düzeye gelir çoğusu için. Bu sefer 3600′lük fark değmeye başlar. Bu kayıpsız format-sıkıştırılmış format hadisesinde de durum böyle. Farkı anlamana olanak sağlayacak ekipman varsa ve o standarta alışmışsan aşağısı kesmemeye başlayabilir.
11.07.2021
@Marvin Yanbasanyan, emin ol kör testlerde o çok pahalı setuplar bile net bir fark gösteremiyor. İnsan kulağı ne yazık ki diğer duyu organlarımızdan bu konuda sıyrılıyor.
Dün pek sevgili Oğuz Sel ile de bunun muhabbetini yaptık, hem insan kulağının yaş aldıkça bazı frekansları duymamaya başlıyor hem de kendisi referans monitörleriyle bir fark hissedememiş. Hatta Aces High adlı malum şarkıda :D. Yine Batushka kritiğindeki Hakan Cezayirli’nin yazdıklarına da referans verdik.
Bu HI-FI sektöründe çok para vermiş olmanın getirdiği psikoloji yüzünden birçok yanılgıya düşülüyor. Çok para verdim evet daha iyi ses veriyor olgusu çokça tartışılan bir şey. Bu değerlendirmeleri yaparken psikolojiyi devre dışı bırakmak lazım.
https://gizmodo.com/audiophile-deathmatch-monster-cables-vs-a-coat-hanger-363154
Mesela burada Monster Kablo vs. askılık var. Evet bildiğimiz askılık. Ve ödyofil arkadaşlarımız farkı anlayamıyor.
11.07.2021
@Yiğit, kablo ayrı bir mesele, o noktada kesinlikle katılıyorum. 200 dolarlık kabloyla 3 dolarlık kablonun işlevsel anlamda bir farkı olmadığını bizzat deneyimledim. Ancak kayıpsız format-sıkıştırılmış format hadisesinde öyle olmadığını da bizzat gözlemledim. İyi ekipman, iyi prodükte edilmiş bir albümü dinlerken daha önce fark etmediğim ayrıntıları çokça fark etme olanağı sağladı bana. Hee son kertede bence de müzik deneyimini baştan aşağı değiştiren bi fark değil. Ben de kayıpsız formatta dinlemiyorum. Zaten özellikle metal kayıtları çok da değişkenlik göstermez. Müziğe ayırdığım vaktin %90′ı kötü veya vasat şekilde prodükte edilmiş death metal albümleri olduğu için ben de ihtiyaç duymuyorum, aac formatında veren apple music’le devam ediyorum.
Cosmic pessimism güzel şarkı da klibi beğenmedim. Özellikle adamın ağzını zoomlamaları hiç olmamış
La reisler bir anda Jonas Stalhammar’la yolları ayırdıydı, herif Instagram’da karı kıza sulanmış, zg daşak fotoğrafı atmış, “Tam bir seks makinesiyim.” falan diye konuşmuş sonra ifşa edilmiş. Ondan deyorlar. Biraz da magazin. :D
07.08.2022
@Ubeydullah İndiroğlu, Etrafında hiç karı kız yokmuş gibi sosyal medyada sikini sallayıp kendini rezil eden biri daha. toksik erkekliğin sonu yok aq.