Açık konuşmak gerekirse ARCH ENEMY’nin son bilmem kaç albümündeki gidişatından dolayı bu albüme nasıl bir inceleme yazacağım konusunda düşünceliydim. Muhtemelen beğenmeyecek, grubun ne kadar sıkıcılaştığından bahsedecek ve mizah soslu çeşitli eleştirilerle ARCH ENEMY’nin ne kadar boktan bir iş yaptığını falan söyleyecektim.
18 yıldır albüm incelemesi yazan bir insan olarak -biraz geç de olsa- öğrendiğim şeylerden biri yeni çıkacak albümler konusunda peşin hükümlü olmamak, ön yargının davetkâr kucağına oturmamak ve daha da önemlisi bu kadar emek harcayan gruplara haksızlık etmemek gerektiği. Bunu her zaman yapamadığımın farkındayım. Özellikle çok sevdiğim; belki de belli bir dönemde hayatımın en önemli grubu olmuş birtakım topluluklarla ilgili olarak sert çıktığım, fazlasıyla gömdüğüm durumlar oldu. Misal OPETH, misal IN FLAMES. Ne var ki bu gruplarla ilgili esas konu; müziklerinde çok net biçimde sıçmaları ve kötü müzik yapmalarından ziyade grup olarak büyüdükçe müziklerini neredeyse tamamen değiştirip başarısız örnekler sunmalarıydı.
Bugün bu grupların en önemlilerinden biri olan ARCH ENEMY’yle karşı karşıyayız. 2000 yılının Eylül ayı başlarında Göteborg’da gezerken tren istasyonunun duvarında gördüğüm IN FLAMES, DARK TRANQUILLITY, CHILDREN OF BODOM, ARCH ENEMY konser afişine bakmış ve o dönem her biri müthiş albümler çıkarmış bu dört melodik death metal grubunun yaklaşan konserini kaçıracak olmaktan dolayı üzülmüştüm. Aradan geçen 22 yılda IN FLAMES bambaşka müzikal kararlar eşliğinde o zamankinin 10 katı kadar büyüdü, DARK TRANQUILLITY çizgisini bozmadan bir miktar büyüdü, CHILDREN OF BODOM ne yazık ki çok trajik biçimde aramızdan ayrıldı ve ARCH ENEMY de metal dünyasının adından en çok söz ettiren gruplarından biri hâline geldi.
ARCH ENEMY’yle 1998 yılında Akmar’daki Hammer Müzik’in “Bir CD alana ayakkabı kutusundaki çekme kasetlerden istediği bedava” kampanyası çerçevesinde tanışmıştım ve grubun ismini ilginç bularak rastgele seçtiğim “Stigmata” sayesinde olağanüstü bir grup keşfetmenin mutluluğunu yaşamıştım. Çok kısa bahsetmem gerekirse ARCH ENEMY ilk dört albümüyle bence müthiş bir iş ortaya koyan; harikulade şarkılar yazan ve son derece karakteristik bir sound yaratan enfes bir gruptu. Johan Liiva’sıyla, “Wages of Sin”de prime dönemini yaşan Angela Gossow’uyla, Amott biraderlerin müthiş soloları ve unutulmaz şarkılarıyla 1996-2001 arası ARCH ENEMY bence her anlamda ganimettir, altındır, pırlantadır.
Birkaç hafta önce yazdığım CARNAGE yazısından da görülebileceği üzere Michael Amott İsveç metal piyasası için çok önemli bir figürdür ve her ne kadar ARCH ENEMY sayesinde ünlenmiş olsa da ülkenin metal sahnesine esas büyük etkisini CARNAGE vesilesiyle yapmıştır. CARNAGE bünyesinde yer alan müzisyenler birkaç yıl içerisinde DISMEMBER, ENTOMBED gibi gruplarla İsveç’i death metal haritasının merkezine oturtmuş ve türün kaderini değiştirmişti.
Gelelim “baş düşman” anlamına gelen ARCH ENEMY’nin her yeni albümüyle birlikte metal dinleyen belli bir kesimin “baş düşmanı”na dönüşmesine.
Herkesin zevki başka tabii ancak ben “Anthems of Rebellion”dan beri ARCH ENEMY’nin dikiş tutturamadığını düşünüyorum. Elbet çok büyüdüler, dev bir kitle yarattılar ancak müzikal olarak giderek daha formülize bir hâle gelerek heyecanlarını yitirdiler. Bu belki AMON AMARTH’ınki kadar tekdüze bir heyecan yitimi değildi; grup hâlâ bambaşka karakterde şarkılar yazmayı sürdürüyordu ancak bir şekilde bir yapaylık, bir vasata akışma, bir aynı tornadan çıkan şarkı istilası söz konusuydu.
Alissa’nın varlığı, grubun “peki ya saçlar hazır mı?” tarzındaki imajı, Jeff Loomis gibi bir gitar tanrısının gruba katılmasına rağmen ondan herkesin istediği oranda faydalanılamaması gibi etmenler de eklenince ARCH ENEMY metal kitlesinin belli bir kesimi için açık hedef hâline gelmiş, gömülmeye en müsait gruplardan birine dönüşmüştü.
Yazının başında da dediğim gibi “Yapılabilecek tüm entelektüel eleştirileri yaptık, şimdi sıra küfürde” başlığını bundan aylar önce belirlemiş ve “albüm zaten kötü olacağı için” yazıyı bu ilgi çekici başlıkla yayınlamayı ta o zamandan kararlaştırmıştım. Yayınlanan single’ları çıkar çıkmaz dinlemiş ve beklediğim üzere son derece vasat işler bulmuştum. Gelin o single’larla ilgili olarak yaptığım birkaç yoruma kısaca göz atalım:
“Uzun zamandır duyduğum en kes yapıştır, en kopuk solo bölümüne sahip şarkı olabilir. O kadar formülize giriyor ve çıkıyor ki sololar, dinlerken 25 yıllık bir gruptan bunu duyduğum için utandım resmen. AE özünde bunun çok daha fazlası ama kadın vokal, renkli saç bilmem ne diye deli deli yaptılar kendilerini, şimdi de önünü alamıyorlar.”
“Köpeklerin evin içine kaka yapmasını önlemek için köpeği kakanın yanına götürüp burnunu kakanın dibine kadar yaklaştırıp kakasını koklatırlar ya, hani iğrensin eve yapmasın dışarı çıkarılmayı beklesin diye. Arch Enemy’nin de burnunu son 20 yıldır yaptıklarına doğru bastırıp koklatmak istiyorum, “bak sıçınca rezalet kokuyor, buraya yapma bunu” demek için.”
“Jeff, eğer esir tutuluyorsan bir sonraki klipte şarkının bir yerinde 2-3 saniyelik bir phrygian dominant sweep at, biz anlarız kurtarma ekibini bizim oğlanla yollatırız kral.”
Bunları demiş olmama rağmen “Deceivers”ı ilk dinleyişimde kesinlikle bir peşin hüküm söz konusu değildi. “Klipler, single’lar böyleyse albümde geri planda kalan ne shitstorm’lar vardır” gibi bir şeyi asla düşünmedim ve grubun zamanında neler yaptığını bilen biri olarak “Deceivers”ı dinlemeye başladım.
ARCH ENEMY’yi çılgınca gömeceğimi umanlar varsa kusura bakmasınlar; açıkçası benim de niyetim oydu ve aylardır -muhtemelen 5/10 civarı bir not vereceğim- bu albümü nasıl gömsem diye kafamda hazırlıklar yapıyordum. Ancak her zaman beklediğiniz gibi olmuyor; bazen hem iyi hem kötü anlamda Tıpkı biramı, cipsimi hazırlayıp gollü bir galibiyet izlemeye hazırlandığım Galatasaray – Giresunspor maçında 45.000 kişi önünde elimize vermiş olmaları gibi ARCH ENEMY’yi ağız tadıyla bir gömmeye hazırlandığım bu yazı da kursağımda kaldı, hazırladığım tüm o ithamlar ağzıma tıkıldı. Çünkü arkadaşlar bu kez size istediğinizi; geleceğini tahmin ettiğiniz o bok gibi albümün dalga konusu edilmesini vermeyeceğim. Açıkçası veremeyeceğim, çünkü bence “Deceivers” kafamızda ön hazırlığını yaptığımız, kendimizi pek güzel şartladığımız o bok gibi albüm değil.
Önce albümün eleştirel taraflarından başlayayım. Bence “Deceivers”la ilgili en büyük sıkıntı albümün kendisi değil, pazarlanış biçimi. Elbette 2022’deyiz ve böylesi ön plandaki grupların yeni albümlerini çıkışına ilişkin belirli şirket rutinleri var. Ne var ki “Deceivers”ın çıkış tarihinin değişmesiyle birlikte bu çıkışı taze tutmak adına klipler gelmeye devam etti ve albüm çıktığında karşımızda “aylardır bildiğimiz bazı vasat şarkılar ile klip çekmeye değer görülmeyen şarkılar”dan oluşan bir albüm vardı. Bu tür durumların, yani albümün yarısının önceden, aylara yayılan bir skalada paylaşılmasının ve açık edilmesinin bazı albümlere büyük zarar verdiğini ve dinleyicinin potansiyel nihai beğenisini baltaladığını düşünüyorum.
Bu uzun analiz ve yorumlamanın ardından gelelim ARCH ENEMY’nin yeni albümü “Deceivers”a.
“Deceivers” bence yansıtıldığı kadar kötü değil. Bir kere grup yerinde saymıyor. ARCH ENEMY burada bence son 2-3 bir albümüne kıyasla daha çeşitli, daha çok yönlü bestelere imza atmış. Her şarkı bir müzik şöleni değil belki, ancak AMON AMARTH ve diğer pek çok büyük grup gibi aynı şarkıyı ısıtıp ısıtıp önümüze sermiyorlar. Alissa’ya antipati duyuyor, Michael’a ARCH ENEMY’yi getirdiği yerden dolayı kızıyor, Loomis’in bu grupta ne işi var diye düşünüyor olabilirsiniz, ancak 27 yıllık bir grubu sadece bu tür kozmetik ve psikolojik temeller üzerinden değerlendiremeyiz. “Deceivers”ı gerçekten de “bu kez nasıl canımı sıkacaklar acaba” düşüncesi eşliğinde bekledim, ancak albüm çıkınca bu şekilde bakmamam gerektiğini düşünerek dinledim ve 7-8 dinlemenin ardından ARCH ENEMY’nin son üç albümünün net üzerinde bir iş sunduğu kanısındayım.
Böyle düşünmemi, daha doğru böyle düşünebilmemi sağlayan başlıca konu ARCH ENEMY’nin geldiği noktayı dikkate alarak değerlendirme yapmam oldu. ARCH ENEMY şu an itibarıyla metal dünyasının büyük gruplarından biri ve bunu da çok iyi, iyi, ortalama ve kötü albümlerden oluşan bir diskografiyle başardılar. “Deceiver” bence bu skalanın ortalama ile iyi arası kısmında duruyor. Albümdeki kimi rif ve melodilerden doksanların ikinci yarısındaki ARCH ENEMY tadını alıyor; bazı şarkılarda ciddi anlamda iyi fikirler sunduklarını düşünüyorum.
Alissa’ya yönelik antipati konusunda yapabileceğim bir şey yok, ancak kimi şarkılarda karşımıza çıkan clean vokallerinin bir eleştiri konusu olmasına bence gerek yok. Bunu THE FACELESS yaptı, ayıla bayıla dinledik. DARK TRANQUILLITY yaptı “ooo Mikael’e bak ne kadar çok yönlü” dedik. Dolayısıyla kendi adıma bunu bir olumsuzluk olarak görmüyorum. Kız yapabiliyor ki kullanıyorlar. Enteresan olan, ARCH ENEMY’nin riflerindeki heavy metale kayma eğilimi eşliğinde karşımıza çıkan bu clean vokallerin acayip derecede Kimberly Goss’u anımsatması ve bu sayede clean vokalli bölümlerin yer yer acayip şekilde SINERGY’yi anımsatması.
Onun dışında bence albümdeki sertlik dozunda şikâyetçi olunacak bir durum yok. Gümbür gümbür yardırdıkları pek çok şarkı var, gayet iyi davullar, yerinde lead’ler ve iyi kurgulanmış aranjmanlar var. Bu görüşlerimde taraftar bulamayacağımı bilsem de irili ufaklı diğer pek çok zenginlikle birlikte albümün pek çok kişinin tahmininden, beklentisinden yukarıda bir yerlerde konumlandığı kanısındayım. Eleştirilerime gelince, belli ki Michael sololar konusunda Loomis’in belli bir noktayı geçmesini istemiyor ve grubun NEVERMORE’vari bir solo manyaklığı içermesini tercih etmiyor. İki gitaristin attığı sololar da genelde melodik karakterde; sweep picking’in, diminished arpeggio’ların yer almadığı tarzlarda. Grubun sahibinin tercihidir, diyecek bir şey yok.
Bunun dışındaki başlıca eleştirim ise zaten ARCH ENEMY’yi son bilmem kaç yıldır neden eleştiriyoruz sorusunun da cevabı olan tahmin edilebilirlik ve her şeyin kuralına göre oynanması konusu. Yukarıda albüm çıkmadan önce yayınlanan bazı single’lara yaptığım yorumları okuduysanız grubun bu tavrından ne kadar şikâyetçi olduğumu anlamışsınızdır. Ne var ki “Deceivers”ın bütününü dinlediğimde, single/klip hâlleriyle batan şarkıların bile daha bir yerli yerine oturduklarını ve canımı sıkmadıklarını gördüm. Dolayısıyla da bu ARCH ENEMY’yi gömme şenliklerinden çekilmeye ve bana kalırsa hak ettikleri övgüyü vermeye karar verdim.
Yazıda pek çok kez dediğim gibi “Deceivers”ı epey bir gömmeye hazırlanıyordum ve yazıyı “Yapılabilecek tüm entelektüel eleştirileri yaptık, şimdi sıra küfürde.” başlığıyla yayınlamaya da aylar öncesinden karar vermiştim. Ne var ki albümü epey bir dinledikten sonra bunun haksızlık olacağını gördüm. Yine bu şekilde yayınladım, ama düşüncemin bu şekilde olmadığını da nedenleriyle açıkladım. ARCH ENEMY benim yaklaşık çeyrek asırdır dinlediğim, elime gitar aldığımda onlarca şarkısını -hâlâ- baştan sona çaldığım ve özellikle ilk dört albümüne bayıldığım bir grup. Hem beste yapılarıyla hem melodileriyle hem lead gitar kullanımlarıyla son derece ilham verici şarkılar yazdılar ve bir noktadan sonra da müzikal olarak duraklayıp kariyer olarak büyümeye gittiler. “Deceivers” bence bu ikisinin dengelendiği ve olayın “müzik de yaparım kariyer de” şekline döndüğü bir albüm. Çok iyi, hayranlık uyandıran bir albüm değil belki ancak gayet eli yüzü düzgün, pek çok açıdan üst düzey bir metal albümü.
Başta ben de o linç grubundaki yerimi almış olsam ve albümle birlikte değişen fikirlerime yandaş bulamayacağımı bilsem de ben “Deceivers”ın ARCH ENEMY adına son derece yerinde bir hamle olduğunu düşünüyorum ve avucumun içi gibi bildiğim bu grubun attığı bu olumlu adımı destekliyorum.
Kadro Alissa White-Gluz: Vokal
Michael Amott: Gitar
Jeff Loomis: Lead gitar
Sharlee D'Angelo: Bas
Daniel Erlandsson: Davul, klavye, efektler
Şarkılar 1. Handshake with Hell
2. Deceiver, Deceiver
3. In the Eye of the Storm
4. The Watcher
5. Poisoned Arrow
6. Sunset over the Empire
7. House of Mirrors
8. Spreading Black Wings
9. Mourning Star
10. One Last Time
11. Exiled from Earth
Bu grubun en son beğendim albümü War Eternal’dı. O albümden sonra giderek daha kolpa bir müzik yapmaya başladılar. Bu albümü dinlerken “acaba artık müzik dinlemeyi mi bıraksam?” falan diye düşündüm. Cidden çok zayıf ve yaratıcılıktan uzak bir müzik yapıyorlar. Clean vokaller falan en son dert edilecek mesele bence şu albümde. Kritikte adı geçti diye söylüyorum, yıllardır itin götüne sokulan In Flames albümlerinden bile Trigger, My Sweet Shadow, Crawl Through Knives gibi bir dünya klasik şarkı çıkardı adamlar, bunlarda o da yok. Hiç risk almayan, tatsız tuzsuz bir hayal kırıklığı benim için bu albüm. 4/10
Yazıda biraz değindim ancak bence bu albüme ilişkin bir miktar linç söz konusu ve bu da AE’nin Alissa sonrası büründüğü kimlikten kaynaklanıyor. Davayı satma vs yok, ancak güvenli oynamalarından dolayı insanlar için kolay hedef hâline geldiler. Yazıda da yazdığım gibi single’lar yayınlanırken ben de acayip sert eleştirdim ama albüm çıktıktan sonra fikrim değişti. Bunu sağlayan da bestelere ilişkin çeşitli fikirlerle birlikte albümün -hit eksikliği çekse de- iyi kurgulanmış olduğu şeklinde değişen fikirlerim oldu.
Bu albüm özelinde bence Arch Enemy’nin hakkı yeniyor.
Kritiğin bu mevzuyla ilgili kısmında hata olmuş sanırım. “Angela’nın varlığı, grubun “peki ya saçlar hazır mı?” tarzındaki imajı, Jeff Loomis gibi bir gitar tanrısının gruba katılmasına rağmen ondan herkesin istediği oranda faydalanılamaması gibi etmenler de eklenince ARCH ENEMY metal kitlesinin belli bir kesimi için açık hedef hâline gelmiş, gömülmeye en müsait gruplardan birine dönüşmüştü.” cümlesinin Angela yerine Alissa’yla başlaması gerektiğini tahmin ediyorum. Küçük bir düzeltme ama yine de iletmek istedim. Bu yazdığımı yorum olarak yayınlamanıza gerek yok bu arada, düzeltseniz yetecektir bence. Zaten benim gibi takıntılı tipler hariç herkes anlamıştır ne demek istediğinizi :)
elbette ki bi angela gossow dönemi gibi değil. zaten albümü biraz da o günleri aradığımızdan beğenemiyoruz. ancak bu grubun metal müziği geniş kitlelere yayma konusunu çok da ciddi tavizler vermeden başardığını düşünüyorum. michael amott’ın küçük hayali devasa bi projeye dönüştü. amott bence havayı müthiş kokluyor ve genç dinleyicileri nasıl yakalayacağını biliyor. ne kadar eleştirirsek eleştirelim sene sonu baktığımızda yılın en çok dinlenen albümlerinden biri bu olacak.
Clean vokal kullanımı gayet de başarılı bu yüzden clean vokali eleştirmek saçma olur, iyi yapabiliyorsa kullansınlar zaten derinlik katar müziklerine. Albüm ise bence bomboş bir albüm, bu grubun orta seviyede şarkılar yapıp tribüne oynaması kabul edilemez Jeff Loomis Michael Ammott gibi isimleri düşününce, bu gerçek de albümü benim gözümde daha da düşürüyor 5/10
Bahsedilen diğer gruplarla beraber Metal müziğin Marvel’ı oldu bunlar.Devamlı A24 filmi istiyorsunuz, sevdiğiniz grubu 412 kişi bilsin istiyorsunuz ama o işler öyle olmuyor malesef. Ciddiye almadan dinleyin geçin. Ofiste filan harika oluyor bence. Kusura bakmayın ama Migrosa giderken Deathspell Omega dinlenmez. Böyle şeyler de lazım.
Arch enemy dinleyecek kadar ne hayatlar yaşanıyor ve yaşatılıyor bilmiyorum ama tıvorlu ismail açar, çıkardığı seslere eşlik ederim bundan daha iyidir. En azından samimi gelir aq.
İnsanlar Arch Enemy, In Flames ile falan niye sürekli böyle yatıp kalkıyor anlam veremiyorum. Tamam sevmedin, bok gibi grup da sürekli gidip gelip şöyle böyle kötü demek nedir? Evet eskiden güzel albümler çıkarmışlardır, bağ kurmuşsundur. Sonra bozunca hayal kırıklığına uğrarsın da bu kadar da abartılmaz. Sal gitsin başka grup mu yok.
Arch Enemy haberinin altında 135 yorum var. Yarın aniden sürpriz şekilde Deathspell Omega Paracletus 2′yi çıkarsa o kadar yorum gelmez.
Bu arada arkadaşlar Türkiyede yaşadığınıza emin misiniz, cafelerde tüm gün metal mi çalıyor da Arch Enemy’ye burun kıvırıyoruz? Bu ülkenin yüzde doksanı AE’den çok daha beter şeyler dinliyorlar, AE duysanız şükredersiniz.
AE kaliteliyi ortalamaya düşürüp popülerleşme yoluna gitti. Gittikleri yolu seversiniz sevmezsiniz bilmem ama adamların hedefi bu. Metale yeni giriş yapan pek çok insan da bu tarz gruplarla başlıyor dinlemeye, böyle gruplar da lazım.
@Rust in Peace., sevdiğimiz şeyi övmek için nasıl yorum yazıyorsak beğenmediğimizi de gömmek için yazıyoruz. Zaten sitede sürekli onlarca/yüzlerce albüm/sanatçı övülüyor. Arada birkaç gruba taşak oğlanı muamelesi yapıp eğlenmenin nesi anlam verilemez, bilemedim.
DsO albüm çıkaracağında da gayet yorum yapılıyor ama onlara yorum yapmakla arch enemy’e yorum yapmak arasında nasıl bir ilişki kurdun hiç anlam veremedim.
@Rust in Peace., Katılıyorum diyebilirim biraz abartıya kaçıyor diye düşünüyorum Pa kitlesi. Herkes gömdükçe gömüyor yerin dibine sokuyor, bunun bir farklı versiyonu da bazı grupların aşırı övülmesiyle ortaya çıkıyor herkes övüyor arşa çıkarıyoruz. Rahatsız da değilim ama bu var bence. Bir grupla duygusal bağ kurmayı da anlıyorum daha sonradan bu yola sapmaları ihanet gibi geliyor olabilir ama burada da insanların hayalleri devreye giriyor ünlü olmak istiyorlar vs. derken bu yola sapıyorlar ona da saygı duyuyorum.
İçinden geçtikleri müzikal akışa göre de, yayınladıkları single parçalara göre de beni heyecanladıracak ya da eskinin hatırına pozitif ayrımcılık ile dinleme zamanı yaratacağım bir grup değil kendileri.
Stratejik olarak bir hata olarak gördüğüm kariyerlerine ise ben ne diyebilirim ki şahsen.Resmen kendi bilecekleri iş. Dinleyenleri ve sabit fanları düşünsün.Baş düşman olarak aynada kendilerini görmeyen gruba da laf anlatmak ne gereksiz çaba. Özetle bu grubu şu aşamasında dinleyecek kadar zaman lüksüm yok. Yeni şeyler yapan, buna inanan, kendisini tanıtmak için çırpınan gruplar varken zamanımızı etkin kullanmak zorundayız.
Önemli olan hangi sanat dalında hangi akımı temsil ettiğiniz, üzerinizdeki etiket vesaire değildir. Tamam metalciyiz metali seviyoruz kimliğimizin varoluşumuzun bir parçası ama “davul distortion ve sert vokal” bir müziği “metal” yapmaya yetse de yerin yedi kat dibine gömülmeyi hakeden, zevksizliğin, çiğiliğin, anlamsızlığın gırla gittiği pespayenin pespayesi bir iş yapmanıza engel değil. Yani orhan gencebay la nihat doğanın tek ortak kesişim noktası nasıl “arabesk” müzik yapmasıysa benim şahsen metale dair sevdiğim şeylerle bu grubun kesişim noktası da o kadar dar. Mixinden imajına vokalinden sözlerine rifflerinden davul partlarına naciz nazarımca çöpe atılıp yakılmayı hakeden bir duruşu temsil eden “modern melodeath” gruplarının poster çocuğu olan bu gruptan öyle nefret ediyorum ki, içindeki ergene dair hayatta tuttuğum en güçlü his bu olabilir.
Amott ve Loomis gibi ne kadar yetenekli ve yaratıcı olduklarını fazlasıyla kanıtlamış iki adamın olduğu bi gruptan çıkan müzik buysa bu müzisyenlik değil olsa olsa tüccarlıktır, insan bu yaşta bu kadar samimiyetsiz ve SADECE para için müzik yapmaya şu klipleri çekmeye utanır
@Drochshaol, piyasada 3 ömre yetecek kadar iyi albüm ve grup varken arch enemy ye düşürecek nasıl bir yokluk olabilir? Kaset almak için şehir değiştirdiğimiz 90 larda değiliz ki.
@ben, ilginç değil milyonlarca insanın en sevdiği müzisyen jay z. Bir konuda rafine zevkin yoksa pazarlamacıların gırtlağına soktuğu ne varsa düşünmeden afiyetle yersin.
@iamthecincihodjas, Sayfadaki ilk yorumuna ve bu yorumuna yer yer katılıyorum ama Jay-Z gayet iyi müzisyen. Milyonlarca insanın en sevdiği müzisyenin Jay-Z olması bence kötü bir şey değil. Bach, Beethoven demelerini beklemek doğru değil zaten.
@iamthecincihodjas, Hayatımda kullanabileceğim harika bilgiler verdiğin için teşekkürler. Rafine zevklere hitap ettiğini düşündüğün grup ve albümlere odaklanmak yerine neden burada kimsenin iyi olduğunu iddia etmediği bir grup ve albüm hakkında vakit kaybetmeyi tercih ediyorsun?
@iamthecincihodjas, sadece 2 kere dinlediğim (o da albüme puan vermek için) albümü pazarlamacıların gırtlağıma soktuğunu düşündürten ne ya da rafine zevklere sahip olmadığıma? :D
Belki bir daha aklıma gelir mi dinler miyim belli değil bu kadar itici ve sığ yorumlara gerçekten gerek var mıydı? Biraz sakin olalım. Bence de iyi gitmiyor Arch Enemy ama grup içerisindeki belli başlı kişilere duyduğum saygıdan geçmişine duyduğum saygıdan yeni albümlerini en azından değerlendirmek için şans tanıyorum.
@Drochshaol, ben senin yorumuna sadece “yoklukta gideri olacak bir medyuma muhtaç olacak kadar yoklukta” olmanın günümüz şartlarında mümkün olmadığını ifade ettim. Bilakis günümüzde kısıtlayıcı faktör zaman ve hiç olmadığımız kadar seçici olmalıyız. İkinci mesajım genel geçer bir yargı üzerine alınmana gerek yoktu. Her konuda rafine olamayız ayrıca ben de 1 konuda rafine ve derinlemesine isem 99 konuda sıradan kullanıcıyımdır. İhsahnın son albümünden 50 kat fazla satacak bir sitede bu albümün ve grubun yerilmesinin nedeni sitenin kullanıcılarının bu konuda rafine olmaları ya da olmak istemeleridir. Eğer burger king hamburgerinin kötülenmesi zorunuza gidecekse “hamburgergurmeleri.com” sitesine de girmeyin mesela.
İlk iki single’dan sonra küfretmiştim, üçüncü single’a daha az küfretmiştim. Albümü dinledim. 6. şarkı özellikle güzel, kalanı orta veya kötü. Arkada çalarken keyif veriyor, zaten Arch Enemy de daha fazlasını yapmayı amaçlamamıştır bence. 7/10
House of mirrors gerçekten çok hoşuma gitmişti ve mükemmel bir şarkı olduğunu düşünüyordum, tüm albüm o ayarda olsaydı gerçekten 10 puanı basacağım bir albüm olurdu ama onun dışındaki tüm şarkılar bir kere dinlenip atılacak çöp parçaları maalesef; sırf mirrors için puanladım bu albümü.
Ben bu albümü zamanla sevdim ya?!?!? İlk zamanlar resmen “yapacağınız albüme sıçayım” diyordum ama zamanla “o kadar kötü değil ya” demeye başlayıp en sonda “gayet keyifli albüm” demeye başladım. Yatacak yerin yok Arch Enemy. Michael Amott seni hem çok seviyorum hem de hiç sevmiyorum.
Siteye girilemediği üzücü zamanların güzel haberi Jeff Loomis’in Arch Enemy’den ayrılması olmuştu. Haberler bölümünde göremedik haliyle ama burada yer alsın istedim! Umarım Loomis artık gerçek potansiyelini gösterebileceği bir gruba/projeye dahil olur ve bu Megadeth olmaz.
@Seyfettin Dursun, bunu bugün yazmış olman iyi oldu çünkü birazdan Agresif Musiki yeni bölümü yayınlanacak ve konu da Arch Enemy. Bu konudan da detaylı şekilde bahsettik.
@Ahmet Saraçoğlu, eyvallah abi, içime mi doğmuş nedir, Agresif Musiki Arch Enemy haberinden bir saat önce falan yazmışım buraya:) Bilseydim biraz daha bekler, haber altına yazardım:)) Podcast için de ayrıca teşekkürler.
Tepkilere hazırım.
Bu grubun en son beğendim albümü War Eternal’dı. O albümden sonra giderek daha kolpa bir müzik yapmaya başladılar. Bu albümü dinlerken “acaba artık müzik dinlemeyi mi bıraksam?” falan diye düşündüm. Cidden çok zayıf ve yaratıcılıktan uzak bir müzik yapıyorlar. Clean vokaller falan en son dert edilecek mesele bence şu albümde. Kritikte adı geçti diye söylüyorum, yıllardır itin götüne sokulan In Flames albümlerinden bile Trigger, My Sweet Shadow, Crawl Through Knives gibi bir dünya klasik şarkı çıkardı adamlar, bunlarda o da yok. Hiç risk almayan, tatsız tuzsuz bir hayal kırıklığı benim için bu albüm. 4/10
16.08.2022
@Erutururu, IF örnekleri nokta atışı olmuş. Trigger, My Sweet Shadow ve Crawl Through Knives bence IF’in Clayman sonrasında yaptığı en iyi 3 şarkı.
Yazıda biraz değindim ancak bence bu albüme ilişkin bir miktar linç söz konusu ve bu da AE’nin Alissa sonrası büründüğü kimlikten kaynaklanıyor. Davayı satma vs yok, ancak güvenli oynamalarından dolayı insanlar için kolay hedef hâline geldiler. Yazıda da yazdığım gibi single’lar yayınlanırken ben de acayip sert eleştirdim ama albüm çıktıktan sonra fikrim değişti. Bunu sağlayan da bestelere ilişkin çeşitli fikirlerle birlikte albümün -hit eksikliği çekse de- iyi kurgulanmış olduğu şeklinde değişen fikirlerim oldu.
Bu albüm özelinde bence Arch Enemy’nin hakkı yeniyor.
17.08.2022
@Ahmet Saraçoğlu,
Kritiğin bu mevzuyla ilgili kısmında hata olmuş sanırım. “Angela’nın varlığı, grubun “peki ya saçlar hazır mı?” tarzındaki imajı, Jeff Loomis gibi bir gitar tanrısının gruba katılmasına rağmen ondan herkesin istediği oranda faydalanılamaması gibi etmenler de eklenince ARCH ENEMY metal kitlesinin belli bir kesimi için açık hedef hâline gelmiş, gömülmeye en müsait gruplardan birine dönüşmüştü.” cümlesinin Angela yerine Alissa’yla başlaması gerektiğini tahmin ediyorum. Küçük bir düzeltme ama yine de iletmek istedim. Bu yazdığımı yorum olarak yayınlamanıza gerek yok bu arada, düzeltseniz yetecektir bence. Zaten benim gibi takıntılı tipler hariç herkes anlamıştır ne demek istediğinizi :)
17.08.2022
@murat sabuncu, teşekkürler, haklısın o kısımda aklım Angela’ya gitmiş. Düzelt9tim şimdi. Bu kadar yazmışsın, yayınlamadan edemedim. :)
elbette ki bi angela gossow dönemi gibi değil. zaten albümü biraz da o günleri aradığımızdan beğenemiyoruz. ancak bu grubun metal müziği geniş kitlelere yayma konusunu çok da ciddi tavizler vermeden başardığını düşünüyorum. michael amott’ın küçük hayali devasa bi projeye dönüştü. amott bence havayı müthiş kokluyor ve genç dinleyicileri nasıl yakalayacağını biliyor. ne kadar eleştirirsek eleştirelim sene sonu baktığımızda yılın en çok dinlenen albümlerinden biri bu olacak.
0 tane single dinlemiştim, hepsine 0 veriyorum o yüzden albüme puanım 8
Albümü dinlemeye tenezzül etmedim. Single’lardan dördünü dinlemiştim. Hepsine 1 veririm. o yüzden albüme puanım 4/10
https://youtu.be/MVROBI-MHhY
Clean vokal kullanımı gayet de başarılı bu yüzden clean vokali eleştirmek saçma olur, iyi yapabiliyorsa kullansınlar zaten derinlik katar müziklerine. Albüm ise bence bomboş bir albüm, bu grubun orta seviyede şarkılar yapıp tribüne oynaması kabul edilemez Jeff Loomis Michael Ammott gibi isimleri düşününce, bu gerçek de albümü benim gözümde daha da düşürüyor 5/10
Bahsedilen diğer gruplarla beraber Metal müziğin Marvel’ı oldu bunlar.Devamlı A24 filmi istiyorsunuz, sevdiğiniz grubu 412 kişi bilsin istiyorsunuz ama o işler öyle olmuyor malesef. Ciddiye almadan dinleyin geçin. Ofiste filan harika oluyor bence. Kusura bakmayın ama Migrosa giderken Deathspell Omega dinlenmez. Böyle şeyler de lazım.
Arch enemy dinleyecek kadar ne hayatlar yaşanıyor ve yaşatılıyor bilmiyorum ama tıvorlu ismail açar, çıkardığı seslere eşlik ederim bundan daha iyidir. En azından samimi gelir aq.
16.08.2022
@Melkor, +1 daha geçen gün migros’a giderken deathspell omega dinliyordum bu arada. Gayet dinleniyor bence.
17.08.2022
@Melkor, Komik.
İnsanlar Arch Enemy, In Flames ile falan niye sürekli böyle yatıp kalkıyor anlam veremiyorum. Tamam sevmedin, bok gibi grup da sürekli gidip gelip şöyle böyle kötü demek nedir? Evet eskiden güzel albümler çıkarmışlardır, bağ kurmuşsundur. Sonra bozunca hayal kırıklığına uğrarsın da bu kadar da abartılmaz. Sal gitsin başka grup mu yok.
Arch Enemy haberinin altında 135 yorum var. Yarın aniden sürpriz şekilde Deathspell Omega Paracletus 2′yi çıkarsa o kadar yorum gelmez.
Bu arada arkadaşlar Türkiyede yaşadığınıza emin misiniz, cafelerde tüm gün metal mi çalıyor da Arch Enemy’ye burun kıvırıyoruz? Bu ülkenin yüzde doksanı AE’den çok daha beter şeyler dinliyorlar, AE duysanız şükredersiniz.
AE kaliteliyi ortalamaya düşürüp popülerleşme yoluna gitti. Gittikleri yolu seversiniz sevmezsiniz bilmem ama adamların hedefi bu. Metale yeni giriş yapan pek çok insan da bu tarz gruplarla başlıyor dinlemeye, böyle gruplar da lazım.
17.08.2022
@Rust in Peace., sevdiğimiz şeyi övmek için nasıl yorum yazıyorsak beğenmediğimizi de gömmek için yazıyoruz. Zaten sitede sürekli onlarca/yüzlerce albüm/sanatçı övülüyor. Arada birkaç gruba taşak oğlanı muamelesi yapıp eğlenmenin nesi anlam verilemez, bilemedim.
DsO albüm çıkaracağında da gayet yorum yapılıyor ama onlara yorum yapmakla arch enemy’e yorum yapmak arasında nasıl bir ilişki kurdun hiç anlam veremedim.
17.08.2022
@Rust in Peace., Katılıyorum diyebilirim biraz abartıya kaçıyor diye düşünüyorum Pa kitlesi. Herkes gömdükçe gömüyor yerin dibine sokuyor, bunun bir farklı versiyonu da bazı grupların aşırı övülmesiyle ortaya çıkıyor herkes övüyor arşa çıkarıyoruz. Rahatsız da değilim ama bu var bence. Bir grupla duygusal bağ kurmayı da anlıyorum daha sonradan bu yola sapmaları ihanet gibi geliyor olabilir ama burada da insanların hayalleri devreye giriyor ünlü olmak istiyorlar vs. derken bu yola sapıyorlar ona da saygı duyuyorum.
17.08.2022
@Rust in Peace., bkz: Amon Amarth. Adamların yeni albümü de bok gibi ama ben saldım gitti artık. Çok kasmamak gerek bence de.
İçinden geçtikleri müzikal akışa göre de, yayınladıkları single parçalara göre de beni heyecanladıracak ya da eskinin hatırına pozitif ayrımcılık ile dinleme zamanı yaratacağım bir grup değil kendileri.
Stratejik olarak bir hata olarak gördüğüm kariyerlerine ise ben ne diyebilirim ki şahsen.Resmen kendi bilecekleri iş. Dinleyenleri ve sabit fanları düşünsün.Baş düşman olarak aynada kendilerini görmeyen gruba da laf anlatmak ne gereksiz çaba. Özetle bu grubu şu aşamasında dinleyecek kadar zaman lüksüm yok. Yeni şeyler yapan, buna inanan, kendisini tanıtmak için çırpınan gruplar varken zamanımızı etkin kullanmak zorundayız.
Tekrar şans verip ilk 5 şarkıyı dinledim fena olmamış sanki ya.
Önemli olan hangi sanat dalında hangi akımı temsil ettiğiniz, üzerinizdeki etiket vesaire değildir. Tamam metalciyiz metali seviyoruz kimliğimizin varoluşumuzun bir parçası ama “davul distortion ve sert vokal” bir müziği “metal” yapmaya yetse de yerin yedi kat dibine gömülmeyi hakeden, zevksizliğin, çiğiliğin, anlamsızlığın gırla gittiği pespayenin pespayesi bir iş yapmanıza engel değil. Yani orhan gencebay la nihat doğanın tek ortak kesişim noktası nasıl “arabesk” müzik yapmasıysa benim şahsen metale dair sevdiğim şeylerle bu grubun kesişim noktası da o kadar dar. Mixinden imajına vokalinden sözlerine rifflerinden davul partlarına naciz nazarımca çöpe atılıp yakılmayı hakeden bir duruşu temsil eden “modern melodeath” gruplarının poster çocuğu olan bu gruptan öyle nefret ediyorum ki, içindeki ergene dair hayatta tuttuğum en güçlü his bu olabilir.
18.08.2022
@iamthecincihodjas, İmza, kaşe, mühür.
verilen puanı kesinlikle hak etmeyen bir albüm.
27.10.2022
@Rzeczom, bu yorumdan sonra bir daha görünmedi.
Amott ve Loomis gibi ne kadar yetenekli ve yaratıcı olduklarını fazlasıyla kanıtlamış iki adamın olduğu bi gruptan çıkan müzik buysa bu müzisyenlik değil olsa olsa tüccarlıktır, insan bu yaşta bu kadar samimiyetsiz ve SADECE para için müzik yapmaya şu klipleri çekmeye utanır
Kaç puan verdiğimi hatırlamıyorum ama umarım 7 vermemişimdir 6′lık tam bir vasat albüm yoklukta gideri var.
19.08.2022
@Drochshaol, piyasada 3 ömre yetecek kadar iyi albüm ve grup varken arch enemy ye düşürecek nasıl bir yokluk olabilir? Kaset almak için şehir değiştirdiğimiz 90 larda değiliz ki.
19.08.2022
@İamthecincihodjas, Yokluk değildir belki, insanlar seviyordur ya da bu kadar önemli bir mesele değildir onlar için? Çok ilginç değil mi?
19.08.2022
@ben, ilginç değil milyonlarca insanın en sevdiği müzisyen jay z. Bir konuda rafine zevkin yoksa pazarlamacıların gırtlağına soktuğu ne varsa düşünmeden afiyetle yersin.
19.08.2022
@iamthecincihodjas, Sayfadaki ilk yorumuna ve bu yorumuna yer yer katılıyorum ama Jay-Z gayet iyi müzisyen. Milyonlarca insanın en sevdiği müzisyenin Jay-Z olması bence kötü bir şey değil. Bach, Beethoven demelerini beklemek doğru değil zaten.
https://youtu.be/6uikJTnmtgw
Çok iyi şarkı.
19.08.2022
@iamthecincihodjas, Hayatımda kullanabileceğim harika bilgiler verdiğin için teşekkürler. Rafine zevklere hitap ettiğini düşündüğün grup ve albümlere odaklanmak yerine neden burada kimsenin iyi olduğunu iddia etmediği bir grup ve albüm hakkında vakit kaybetmeyi tercih ediyorsun?
20.08.2022
@iamthecincihodjas, sadece 2 kere dinlediğim (o da albüme puan vermek için) albümü pazarlamacıların gırtlağıma soktuğunu düşündürten ne ya da rafine zevklere sahip olmadığıma? :D
Belki bir daha aklıma gelir mi dinler miyim belli değil bu kadar itici ve sığ yorumlara gerçekten gerek var mıydı? Biraz sakin olalım. Bence de iyi gitmiyor Arch Enemy ama grup içerisindeki belli başlı kişilere duyduğum saygıdan geçmişine duyduğum saygıdan yeni albümlerini en azından değerlendirmek için şans tanıyorum.
20.08.2022
@Drochshaol, ben senin yorumuna sadece “yoklukta gideri olacak bir medyuma muhtaç olacak kadar yoklukta” olmanın günümüz şartlarında mümkün olmadığını ifade ettim. Bilakis günümüzde kısıtlayıcı faktör zaman ve hiç olmadığımız kadar seçici olmalıyız. İkinci mesajım genel geçer bir yargı üzerine alınmana gerek yoktu. Her konuda rafine olamayız ayrıca ben de 1 konuda rafine ve derinlemesine isem 99 konuda sıradan kullanıcıyımdır. İhsahnın son albümünden 50 kat fazla satacak bir sitede bu albümün ve grubun yerilmesinin nedeni sitenin kullanıcılarının bu konuda rafine olmaları ya da olmak istemeleridir. Eğer burger king hamburgerinin kötülenmesi zorunuza gidecekse “hamburgergurmeleri.com” sitesine de girmeyin mesela.
Keşke zamanında farklı bir isimle yola devam etselerdi. Ama niye yapsınlar ki di mi?.
İlk iki single’dan sonra küfretmiştim, üçüncü single’a daha az küfretmiştim. Albümü dinledim. 6. şarkı özellikle güzel, kalanı orta veya kötü. Arkada çalarken keyif veriyor, zaten Arch Enemy de daha fazlasını yapmayı amaçlamamıştır bence. 7/10
House of mirrors gerçekten çok hoşuma gitmişti ve mükemmel bir şarkı olduğunu düşünüyordum, tüm albüm o ayarda olsaydı gerçekten 10 puanı basacağım bir albüm olurdu ama onun dışındaki tüm şarkılar bir kere dinlenip atılacak çöp parçaları maalesef; sırf mirrors için puanladım bu albümü.
Ben bu albümü zamanla sevdim ya?!?!? İlk zamanlar resmen “yapacağınız albüme sıçayım” diyordum ama zamanla “o kadar kötü değil ya” demeye başlayıp en sonda “gayet keyifli albüm” demeye başladım. Yatacak yerin yok Arch Enemy. Michael Amott seni hem çok seviyorum hem de hiç sevmiyorum.
Bu albümün hakkını yemişim zamanında, güzel iş yapmışlar
Siteye girilemediği üzücü zamanların güzel haberi Jeff Loomis’in Arch Enemy’den ayrılması olmuştu. Haberler bölümünde göremedik haliyle ama burada yer alsın istedim! Umarım Loomis artık gerçek potansiyelini gösterebileceği bir gruba/projeye dahil olur ve bu Megadeth olmaz.
25.02.2024
@Seyfettin Dursun, bunu bugün yazmış olman iyi oldu çünkü birazdan Agresif Musiki yeni bölümü yayınlanacak ve konu da Arch Enemy. Bu konudan da detaylı şekilde bahsettik.
27.02.2024
@Ahmet Saraçoğlu, eyvallah abi, içime mi doğmuş nedir, Agresif Musiki Arch Enemy haberinden bir saat önce falan yazmışım buraya:) Bilseydim biraz daha bekler, haber altına yazardım:)) Podcast için de ayrıca teşekkürler.
Dream stealer diye bir şey çıkarmışlar deceivers’a şükrettiriyor ağlayacam oturup şimdi