Tüm dünyadaki metalci kitlesini PORCUPINE TREE’yle tanıştıran faktörlerin başında, Steven Wilson’ın OPETH’le olan ilişkisi, 2001′deki “Blackwater Park” şaheserine pek çok açıdan el atması ve Mikael Åkerfeldt’le örtüşen progresif rock zevkleri geliyor elbet. 1999′dan itibaren yeni gruplar keşfetmeye sapıkça ve saplantılı şekilde ilgi duyan bir insan olarak PORCUPINE TREE ile tanışmam bu iş birliğinin öncesine, 2000 yılındaki “Lightbulb Sun”a dayanıyor. Bu konudaki detayları “Fear of a Blank Planet” incelemesinin ilk iki paragrafından okuyabilirsiniz.
“In Absentia” yazısının girişinde dediğim birtakım şeylerin, esasında gerçek bir PORCUPINE TREE dinleyicisi olmadığım gibi ifadelerin zaman içerisinde değiştiğini söylememe gerek olduğunu sanmıyorum. Sonuçta aradan 12 yıl geçmiş. Bu süre zarfında hem gerçek bir PORCUPINE TREE dinleyicisi hem Steven Wilson dinleyicisi oldum, kendisini canlı izledim ve 12 yılın ardından gelen o yeni PORCUPINE TREE albümü haberine şaşıran kitle arasına adımı altın harflerle yazdırdım.
PORCUPINE TREE’siz geçen süredeki dominasyonu sırasında “The Raven That Refused to Sing (And Other Stories)” ile 70′lerin progresif rock duayenlerine ve dönemin müziğine saygı duruşunda bulunan Wilson, “Hand.Cannot.Erase.“de sunduğu konsept bazlı karanlıkla müzikal bakış açısının dış çeperlerini de göstermiş, “To the Bone“da prog karakterini pop müzik süzgecinden geçirmiş, “The Future Bites”ta ise elektronik unsurlar, deneysel dokunuşlar ve beklenmedik tercihlerle “distopik bir pop albümü” çıkarma yoluna gitmişti.
Ekim 2021′de gelen aşırı beklenmedik sosyal medya paylaşımlarıyla birlikte PORCUPINE TREE’nin geri dönüş haberi müzik dünyasında geniş bir yankı buldu. Bu önemli bir şeydi, çünkü PORCUPINE TREE kökleri 1987′lere kadar dayanan ve progresif rock’ın 90′lar ve 2000′lerdeki en önemli oluşumlarından biriydi. Progresif rock’taki önemini geçtim, bugün baktığınızda KATATONIA bile sert vokalleri bıraktıktan sonraki müzikal karakterinde PORCUPINE TREE’nin çok önemli bir ilham kaynağı olduğunu ifade ediyordu. GORGUTS insanı Luc Lemay, “The Incident”ın kendisi için bir devrim olduğunu ve “Colored Sands“deki, “Pleiades’ Dust“taki şarkı yazımına etki ettiğini söylüyordu.
2000 yılından beri 41 yaşında gözükmesine rağmen aslında 55′ine merdiven dayayan Steven Wilson öncülüğündeki grubun müzik dünyasının en usta davulcularından olan Gavin Harrison ve klavyeci Richard Barbieri’yle olan bu kuntiz yeni albüm planı esasında bundan çok öncesine, grubun faaliyetlerini sonlandırdığı döneme rastlıyor. “Closure / Continuation”daki şarkılara baktığımızda karşımıza çıkan deneysellik ve farklı noktalara temas etme hevesi bize sanki albümün son birkaç yılda oluştuğu, bu yüzden de farklı çiçeklerden bal almaya çalıştığı, ekstra bir heyecanlı olduğu gibi bir izlenim verse de esasında “Closure / Continuation” grubun geçici sonlanmasından bu yana devam eden bir beste sürecinin meyvesi. On bir yıldır devam eden ve kimsenin haberdar olmadığı bu sürecin sonunda karşımıza çıkan şarkıların, muhtemel bir alışma sürecinin ardından PORCUPINE TREE’nin bugünü adına gayet makul ve mantıklı adımlar olduklarının görüleceğini düşündüğümü belirterek albüme dalıyorum.
İlk olarak belirtmek istediğim konu albümde Colin Edwin’in yer almaması. PORCUPINE TREE’nin dört taşıyıcı kolonundan biri olan Edwin’in zaten grup yıllar önce faaliyetlerini durdurduğunda PORCUPINE TREE’yle olan bağlarını koparmış olmasından kelli, bas gitarı da üstlenen Wilson bu enstrümanı da beste sürecine daha içselleştirilmiş bir anlayışla dâhil etmiş diye düşünüyorum. Belki de böyle bir niyeti yoktu, ancak 13 yıl aradan sonra gelen ve grubun tüm albümlerinde çalan Colin Edwin olmadan çıkan ilk PORCUPINE TREE albümünün löngür löngür çıplak bas gitarla başlaması tesadüf olmasa gerek.
Ortasındaki coşmaya kadar neredeyse sadece bas gitar ve davulun sürüklediği açılış şarkısı “Harridan”, bu karakteriyle bana “Anesthesize”ın uzun bas/davul partisini hatırlatan bir şarkı. 05.39′da duyulan “prog rock’çı OPETH” havası ve akabinde elektroniğe bağlamasıyla PORCUPINE TREE’nin dolambaçlı yolları tercih ederek ilerleyeceği bir albümle karşı karşıya olduğumuzu zaten en baştan anlıyoruz. THE BEATLES sularına açılan “Of the New Day”den, yukarıda bahsettiğim bas gitar odaklı beste anlayışını devam ettiren “Rats Return”e kadar albümün dört bir yanında farklı fikirler ve denemeler bulmak mümkün. “Denemeler” ifadesi belli açılardan tedirgin edici, hatta korkutucu olsa da bu denli usta ellerden ve zihinlerden bu şarkıların, alışma sürecinin ardından değerli taraflarını sergilemeye başladıklarını düşünüyorum. Hepsini geçtim, PORCUPINE TREE’nin bu kadar farklı duyguyu aynı albüm, hatta bazen aynı şarkı içine işlemeyi başarmış olması gerçekten takdire şayan. Bazısı bunu konsantrasyon dağılması, odaklanamama, fikir çorbası olarak görebilir; ne var ki “Chimera’s Wreck” gibi bir şarkıyı dinlediğimizde karşımıza çıkan duygusal dalgalanmalar bile burada sunulan 65 dakikanın içerisinde hayranlık uyandıran pek çok an olduğunun kanıtı diye düşünüyorum.
“Closure / Continuation”ın ardından Steven Wilson bu albümle istedikleri seviyeyi yakaladıklarına inandıklarını ve bu yüzden de bu çalışmanın muhtemelen son PORCUPINE TREE albümü olduğunu söylemişti. Ne var ki hepimiz insanız, hepimiz arada gaza gelip beylik laflar edebiliyoruz. Wilson da bu dediğini yuttu ve daha birkaç haftaki bir röportajında “Closure / Continuation”ın büyük ihtimalle son PORCUPINE TREE albümü olmayacağını ve klavyenin daha baskın olacağı yeni bir PORCUPINE TREE albümü daha çıkarmak istediğini ifade etti.
11 yılda yazılan ve son derece deneysel özellikler barındıran bu değişken albümden, Wilson’ın bu süreçte çıkardığı solo albümlerinin değişkenliğinden ve yeni albüm sonrasında gelen birbirine tezat açıklamalardan da görülüyor ki Steven Wilson ve şürekâsının kafasında daha pek çok şey var. “Closure / Continuation” bu açıdan bakıldığında hem bu 11 yılın dağınıklığını hem de bu 11 yılın zamansal lüksünü içinde barındıran bir çalışma. Bence biraz dağınık olduğu kesin. Lakin bu dağınıklık, usta ellerde ve bu kadar bol zamanda bir şekilde yerini bularak “kabul edilebilir” ile “gayet iyi” arasında gezinen bir skalada konumlanmış ve ortaya da -bence- grubun zirvelerinden biri olmamasına rağmen kendi değerini yaratmasını bilen; arkasında durulabilecek bir PORCUPINE TREE albümü çıkmasını sağlamış. Dinleyicinin beğenip beğenmemesi de bu skala içerisinde, artık kime nasıl denk gelirse o şekilde sağlanacak diye düşünüyorum. Şimdiye kadar gördüğüm yorumlardan grubun dinleyici kitlesinin görece geniş bir beğenme/beğenmeme alanda konumlandığını görüyorum ve bunu da gayet makul, olası ve doğal görüyorum.
Opeth’i bozma gibi bir durum yok, Mikael zaten böyle bir müziğe er ya da geç dönecekti, yaşasaydı Chuck bile Death tarzı müzik yapacağının garantisi yoktu mesela. Değişimler kaçınılmaz.
@Boba Fett, Chuck’ın Death’le değil Control Denied’la devam edeceği biliniyor hatta. The Sound of Perseverance’daki şarkılar zaten Control Denied şarkısı olsun diye yazılmıştı, Chuck’ın vokalleriyle Death şarkısına dönüştürüldü.
@Ahmet Saraçoğlu, Biliyorum ama rahmetli belki bir kaç albüm daha çıkartırdı gibi geliyor bana, şu eski grupların 2013 civarı seri albüm çıkarmasıyla o da bir iki albüm yapardı sanki. Bunu düşündüğümden böyle yazmış bulundum.
@Opethsevenbiri, Heritage iledir muhtemelen. Ya Blackwater olsa bile adamın röportajlarından belli ne istediği, Ulver gibi bir örnek var mesela yani cidden bazı dostlar hiç sanatsal bir şey ortaya koymamışlar ki yaptıkları eleştiriler bir miktar desteksiz oluyor.
opeth’i ve orphaned land’i bozup bitiren adam olarak tarihe geçecek bir 70′ler nerd’ünün grubu, severiz ama malesef affedemeyiz.
12.07.2022
@özgür, Yazdığın bütün bilgiler yanlış.
Opeth’i bozma gibi bir durum yok, Mikael zaten böyle bir müziğe er ya da geç dönecekti, yaşasaydı Chuck bile Death tarzı müzik yapacağının garantisi yoktu mesela. Değişimler kaçınılmaz.
Orphaned Land’i bozma gibi bir olay da yok.
70′ler Nerdü değil, 80′ler Nerdü.
12.07.2022
@Boba Fett, Chuck’ın Death’le değil Control Denied’la devam edeceği biliniyor hatta. The Sound of Perseverance’daki şarkılar zaten Control Denied şarkısı olsun diye yazılmıştı, Chuck’ın vokalleriyle Death şarkısına dönüştürüldü.
12.07.2022
@Ahmet Saraçoğlu, Biliyorum ama rahmetli belki bir kaç albüm daha çıkartırdı gibi geliyor bana, şu eski grupların 2013 civarı seri albüm çıkarmasıyla o da bir iki albüm yapardı sanki. Bunu düşündüğümden böyle yazmış bulundum.
12.07.2022
@Boba Fett, steven wilson opethi bozdu muhabbetine hala gönülden inananlar olduğunu bilmiyordum, komik aslında
12.07.2022
@Rust in Peace., Baya komik, ne yaptı adam lan değiştir şunu kafa sikiyor Mikail mi dedi? Nasıl bozdu acaba?
12.07.2022
@özgür, Bozmadan kasıt Heritage ve sonrasıysa SW’ın olayda pek bir parmağı yok da kasıt Blackwater Park’sa ciddi sıkıntı var.
12.07.2022
@Opethsevenbiri, Heritage iledir muhtemelen. Ya Blackwater olsa bile adamın röportajlarından belli ne istediği, Ulver gibi bir örnek var mesela yani cidden bazı dostlar hiç sanatsal bir şey ortaya koymamışlar ki yaptıkları eleştiriler bir miktar desteksiz oluyor.
13.07.2022
@özgür, mickhaoel ile konuştum, “bozdu abi, doğru haklısın” diyor abiler.
Öyle sıkıcı ve gereksiz bir albüm ki stupid dream ne güzel albümmüş dedirtti. Çorapsız keşke ptyi hiç diriltmeseydi. Solo devam etseydi.
Chimera’s wreck cok iyi olmus kanımca,sonra Harridan geliyor.