“Doğru ellerde,” ve “Yanlış ellerde,” şeklindeki cümle kalıplarını hayatınızda en az bir defa okumuş ya da işitmişsinizdir. Bu kalıp cümlelerin başına eklenen sözcük/sözcükler, ifadenin geri kalanını merak etmenizi sağlarken cümlenin sonuna eklenen kelimeler de ifadenin nihayete ererek bir anlam kazanmasını sağlar. Buradan hareketle hemen şöyle iki cümle kurayım.
Klavye, doğru ellerde ekstrem metale farklı bir hava katar.
Klavye, yanlış ellerde metalin her türlüsünü bok eder.
“Bu nasıl giriş?” sözleriniz kulaklarımda yankılanıyor ama ben bir yazıya durduk yere böyle bir giriş yapmam. Hele o yazıda, Krallice’ın bir albümü ele alınacaksa. Kimileri için çengel bulmaca tadında kimileri içinse ileri seviye sudoku ayarında müzik yapan Krallice, hız kesmeden diskografisine yeni albümler kazandırmaya devam ediyor, diyerek söze başlayayım. Bu yapımlardan biri, yılın başlarında yayımlanan ama ele almak bugüne kısmet olan, grubun onuncu uzunçaları “Crystalline Exhaustion”. Grubun beyni, Colin Marston’ın son birkaç albümdür gitarla neredeyse eş değer düzeyde kullanmaya başladığı klavyeyi merkeze alan yeni yapım, az önce klavyeyle ilgili yazdığım cümlelerden ilkini temellendirecek nitelikte bir eserler bütünü.
Ekstrem metal konusunda yeterince açık fikirliyseniz, dinlemeye başladığınız ilk birkaç dakika içinde sizi kendi istediği kıvama getiren -bu kıvam, kulak memesinden ziyade albümün inşa ettiği devasa buz mağarasındaki kırılması olanaksız buz kütlelerine daha yakın tabii- “Crystalline Exhaustion”, alabildiğine uğursuz ve kasvetli havasını kulaklarınıza boca etmeye başlıyor.
Az önce de açık ettiğim üzere gitarla eş değer düzeydeki, hatta onun da önüne geçecek seviyede bulunan Colin Marston’ın elinden çıkma klavyeler, tercih edilen ve çeşitli efektlerle kristal berraklığından çok uzağa taşınan sesleri sayesinde zihninizin bir köşesinde varlığını sürdüren ama her zaman karşılaşmak, bırakın karşılaşmayı varlığını dahi hatırlamak istemediğiniz rahatsız edici düşüncelerin ve olguların su yüzüne çıkmasını sağlıyor. Krallice’ın son 5-6 yıl içinde yayımladığı albümler arasında benim açımdan ayrı bir yeri bulunan “Go Be Forgotten”da da böyle bilinçli eskitilmeye uğratılan klavye tonları yer alıyordu ve bilhassa, albüme adını veren esere apayrı bir karakter kazandırıyordu.
“Crystalline Exhaustion” ise yapımın neredeyse başından sonuna kadar otantik taklidi yapan ama esasen çok eskiden duyduğunuz, gerek anımsamakta güçlük yaşadığınız gerekse anımsamak istemediğiniz bazı film, dizi ve tabii ki müzik eserlerindeki klavye sesleri/tonları vasıtasıyla, bu defa delirtici karmaşıklıkta olmayan parçalara kimi zaman rehberlik ediyor kimi zamansa gitardan dökülen riflere ürkütücü birer doku, katman oluşturuyor. Albüme dair bir şeyler anlatırken klavyelere fazla ağırlık verdiğimi düşünmüş olabilirsiniz ancak itiraf etmem gerekir ki metal müzik enstrümanları, yapımın meydana gelmesinde katkı sağlasa da klavyeler bu albümün belkemiği konumunda. Bununla birlikte davuldaki Lev Weinstein haricindeki grup üyelerinin farklı enstrümanlar kullanarak albüme katkı verdiği belirtiliyor. Ben belirgin bir nüans yakalayamadığımı söyleyebilirim ama değişik deneyimler yaşayan ve enstrüman kullanımında fark hisseden dinleyiciler olacaktır elbette.
2021 çıkışlı “Demonic Wealth”in aksine araba içinde ve telefon kullanılarak değil de stüdyoya girilerek kaydedilen “Crystalline Exhaustion” kendini meşum ve buz gibi bir karanlığa bırakmak isteyenler için ziyadesiyle içerik ihtiva ediyor. Size her an ayrı bir tekinsizlik hissi yaşatacak, kâbuslarınıza bile girebilecek ayarda bir albüm arayışındaysanız, analog yaylılarla dans eden çarpıtılmış glockenspiel, vibrafon, ksilofonun başrolde olduğu albümü mutlaka dinleyin.
“Demonic Wealth” abukluğundan sonra böyle bir şey bekliyordum ama açıkcası pek sarmadı beni. Deneysel olalım derken ipin ucunu kaçırmış gibiler bence. O eski heyecanı kalmamış sanki grubun. Her kafalarına eseni albüm diye çıkarmak yerine keşke biraz daha şarkılar üzerinde düşünselermiş.
“Demonic Wealth” abukluğundan sonra böyle bir şey bekliyordum ama açıkcası pek sarmadı beni. Deneysel olalım derken ipin ucunu kaçırmış gibiler bence. O eski heyecanı kalmamış sanki grubun. Her kafalarına eseni albüm diye çıkarmak yerine keşke biraz daha şarkılar üzerinde düşünselermiş.