# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
ACHERONTAS – Malocchio – The Seven Tongues of Δαημων
| 31.07.2022

Üçüncü döngüyle açılan yeni mührün ilk meyvesi.

Oğuz Sel

2020’nin aşağı yukarı bu aylarında, 401. kritiğim vesilesiyle Acherontas’ın “Psychic Death – The Shattering of Perceptions” albümünü ele almıştım. Bu defa, az sonra değineceğim nedenlerle adı değişen ama esasen aynı olan grubun son albümünü 499. kritiğim olarak PA sayfalarına sunuyorum. Bu, sadece ilginç bir tesadüf mü yoksa birtakım güçler tarafından özellikle ayarlanan bir mevzu mu, bunu bilebilmem mümkün değil.

2007 yılından 2021’e kadar Acherontas adıyla varlığını sürdüren Yunan dostlarımız, kendi iç dünyalarında yaşadıkları birtakım deneyimler ve edindikleri karanlık bilgi birikimleri neticesinde üçüncü döngülerini tamamladıklarını ifade ederek gruplarının isimlerini Yunan harfleriyle yazarak değiştirmeye karar verdiler bir süre önce. Adı artık “Αχέροντας” olan grupta isim değişikliği, bununla da sınırlı kalmamış elbette. Grubun beyni olan V. Priest kişisi de adını önce V.P. Sorcerer sonra V.P. Adept olarak değiştirmiş. Kendi fikrî ve inanç düzlemlerinden hareketle bu değişimin gerekli olduğunu söyleyen ve “üçüncü döngü” ile açılan yeni mührün kendilerine Αχέροντας adını kazandırmasının yanında, çalışmalarının geleceğini şekillendireceğini beyan eden grup; mistisizm, büyü, okült sanatlar ve ritüel kelimelerinin, kendilerini en iyi şekilde ifade ettiğini söylüyor.

Bu kadar debdebeli bir nümayişle, yaldızlı ve bana göre abartılı cümlelerle grubun bu mevzuları anlatması, aklıma “Hayırdır, acaba yeni albümde ne gibi ilginçliklerle karşılaşacağız?” sorusunu getiriyor. Döngüler, kapanan devirler, “coven”ın birer üyesi olarak adlandırılan grup elemanlarından bazılarının isim değiştirmesi, dahası, grubun albümü V.P. Adpet’in plak şirketinden yayımlaması, az önce aktardığım soruya ister istemez yenilerini ekliyor.

Grubun kariyerindeki dokuzuncu stüdyo albümü olan “The Seven Tongues of Δαημων”, tamamen tematik bir altyapıya sahip ve şarkı isimlerinden/sözlerinden de anlayacağınız üzere şeytan ve birtakım şeytani varlıkları anlatma/anma/yüceltme üzerine kurulu sözlerle donatılmış durumda. Bunda şaşılacak bir şey yok tabii, adamların çok ilginç bir iç dünyaları var ve doğal olarak iç dünyanın sanatsal yönden dışa vurumu da böyle oluyor.

Birkaç albümdür müzikal karakterini oturtmuş olan Acherontas’ın, az önce aktardığım bu değişim meselelerini müzikal tarafa o kadar da keskin şekilde aktarabildiğini çok düşünmüyorum. Yaşanan üçüncü döngüyle açılan yeni mühür, yeni albümün sound’unu biraz değiştirmiş -ki bu tarz sound değişiklikleri mucizevi ya da birtakım metafizik olaylar olmadan da gerçekleşebiliyor malumunuz- o kadar. Elimizde, üzerine epey çalışılmış, “Amarta” dönemine yer yer göz kırpan, grubun önceki birkaç albümünden de tanıdık gelebilecek lead gitarın alıp yürüttüğü, bazen dağlara tepelere çıkardığı, bazense -olumlu anlamda- süründürdüğü parçalardan oluşan bir albüm var.

Albümle ilgili aldığım notlara baktığımda dikkatimi çeken yegâne şey, grubun, parçalarda ufak sürpriz ritim ve tempo hız değişikliklerine gitmesi ve parçaların tansiyonunu bu şekilde yükseltip azaltarak dinleyicinin dikkatini, yer yer tüm benliğini eserlerine odaklamasını istemesi olduğu yönünde. Evet, tekdüzelikten ölüp ölüp dirilen sayısız black metal albümü elimizden geldi geçti, bazılarını dinleyip buralarda paylaşmıyoruz bile. Buradan hareketle Acherontas’ın parçalarında uyguladığı, en azından uygulamayı denediği bu işlemi takdirle karşılıyorum. Bahsettiğim ritim ve tempo değişimleri birinci ve beşinci şarkıda çok bariz şekilde oluyor, özellikle dakika saniye isteyenlere gelsin; ilk şarkının 2.54’üne dikkat.

“The Seven Tongues of Δαημων” başlarda da kabaca yazdığım üzere bana göre karşı cenahın dinî bir albümü ve bunun gereğini uygulamak amacıyla Acherontas, bazı eserlerinin mistiklik düzeyini bayağı artırmayı hedeflemiş. Bunu yaparken de başkaca sanatçılardan destek istemiş; konuk sanatçı Darja Kazimira gibi. Bence epey sıkıcı şekilde başlayan “Belial – The Enn of Beliya’al”ın, açık konuşmam gerekirse bana hiçbir şey ifade etmeyen yaklaşık iki dakikası boyunca kendisini işittiğimiz sanatçı, gruba göre harika bir iş çıkarmış ama bana kalırsa şarkı ritim/tempo değişikliği yaşayıp asıl vokalin girdiği kısımla başlasa çok daha iyi olabilirdi. “İnsanlar, şarkılardan 20-30 saniyede sıkılıyorlar,” goygoyu yapmayacağım ama ben bu tür “özel” işlerde daha bir bütünlük arıyorum. Hanım ablalı kısım kısa sürmesine rağmen bence o bütünlüğü biraz baltalıyor.

Grup, albümde şaşırtıcı birkaç hareket denemiş ama zaman zaman bir iki adım sonrası tahmin edilebilir riflerle şarkı tasarlamaktan da pek kaçınmamış ya da kaçamamış. Bunun en önemli örneği “Satan – Exaltation of Unbeing” parçasının başlarında mevcut. Şarkıyı yalnızca bu nedenle dövmeyeceğim elbette ama kendi kariyerinde 20 yıla yaklaşan bir black metal grubundan da daha farklı ve tahmin edilemez işler beklemek sanırım en büyük hakkımdır. Neyse ki Acherontas, bu tahmin edilebilirlik sularında fazla kulaç atmadan “Choronzon – Webs of Alienation” gibi son dönemde yaptığı en kral işlerden birine imza atmış. Yalnızca bu albümün değil, grubun son dört albümünün en karanlık şarkılarından biri olarak gösterebileceğim eserdeki tütsülü mütsülü şeytani havayı teneffüs ederken ciğerlerinizi elinize alabilirsiniz, özellikle son dakikaya aman dikkat. Ha, unutmadan mütemadiyen belirttiğim ani tempo/ritim değişikliği meselesinin ekmeğini yiyen parçalardan biri de bu.

Albümü giderek şarkı şarkı anlatmaya başladığımı hissediyorum ve son parçadan da kısaca söz edip kritiği sona doğru yaklaştırmak istiyorum. “Δρακων – Αpotheosis” oldukça akıllıca tasarlanmış albümü kapatan, yine akıllıca dizayn edilen bir eser. Şarkının açılışında yavaşlatılmış insan sesi var ve bu, gerçekten rahatsız edici bir sesler silsilesi. Daha önce Portal, Inquisition gibi nice grubun da kullandığı ve beni acayip gerdikleri bu ses, anladığım kadarıyla “Drakon” ya da bir diğer adıyla yedi başlı -dolayısıyla yedi diliyle albüme de adını veren- “Red Dragon”a ait. Nihai kötülüğün kaynağı olan bu kudretli varlığa, Acherontas’ın yavaşlatılmış insan sesini uygun görmesini biraz yadırgadığımı söyleyebilirim. Ben açıkçası, 2018 çıkışlı God of War’daki “Jörmungandr-World Serpent-Dünya Yılanı” varlığı için yapıldığı gibi kapsamlı bir ses oluşturulmasını beklerdim. Belki bütçedir sebep, belki de böyle bir şey yapmak akıllarına gelmemiştir ama Drakon’a daha heybetli bir ses olsaydı, albümün kapanışı çok daha ses getirici olabilirdi.

Bana göre müzikal açıdan genel bir düşüşte olan Acherontas’ı yeniden ayağa kaldıran “The Seven Tongues of Δαημων” içine girmesi de sindirmesi de pek kolay olmayan bir albüm. İlk 3-4 dinlemede pek beğenemediğim albümü 20+ dinleme sonrasında daha iyi anladığımı ve özümsediğimi söyleyebilirim. Başlarda gereksiz ya da anlamsız bulduğum bazı hareketleri, 10+ dinleme sonrasında anladım mesela. O yüzden bu albümü anlamak ve sevmek gibi bir derdiniz varsa, önerim, yapımı en az 5-6 defa dinlemeniz yönünde. Aksi hâlde grubun yapmak istediğini kaçırabilirsiniz. Son olarak, albümün kapağını başka pek çok web sitesi övmüş ama maalesef bu kapakta kullanılan eser, benim yıllar önce yazdığım Flamen albümü “Furor Lunae” ile biraz pişti olmuş. Keşke bu tarz detaylara daha çok dikkat etseler.

Acherontas, bu kafayı aynen koruyabilirse bir sonraki albümde çok daha can yakıcı işler ortaya koyabilir. Açıkçası eskisi kadar takip etmediğim Acherontas’ı bu albüm sonrasında yeniden büyük bir heyecanla takip etmeye başladım. Umarım bir sonraki albümü alelacele çıkarırsınız da süper bir albüm olur. Ne de olsa acele işe karışan, sizi besleyen ve doğal olarak sevdiğiniz birisi/birileri.

8/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.00/10, Toplam oy: 12)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2022
Şirket
Zazen Sounds
Kadro
V.P. Adept: Vokal, gitar
Saevus H.: Gitar
Indra: Gitar
Hierophant: Bas

Konuk:
Dothur: Davul
Darja Kazimira: Vokal
Şarkılar
1. Lucifer - Breath of Fire
2. Leviathan - The Fervent Scales in Reverence
3. Belial - The Enn of Beliya’al
4. Satan - Exaltation of Unbeing
5. Choronzon - Webs of Alienation
6. Hecate - Queen of the Crossroads
7. Δρακων - Αpotheosis
  Yorum alanı

“ACHERONTAS – Malocchio – The Seven Tongues of Δαημων” yazısına 4 yorum var

  1. Oğuz şu an yanımda oturuyorsun, yüzüne söyledim buradan da yazayım: eline sağlık.

    Ouz

    @Ahmet Saraçoğlu, Sağ olasın Ahmet. :)

  2. Koralp says:

    Son zamanlarda okuduğum en iyi kritiklerden biri, eline sağlık. Albüm için aynısını söyleyemeyeceğim fakat belki ilk dinleyişim olduğu için böyle düşünüyorumdur, tavsiye ettiğin gibi fırsat bulunca 3-4 kez daha dinleyeceğim.

    Ouz

    @Koralp, Güzel sözlerin için teşekkür ederim. İlk bir iki dinleyişte vuran bir albüm değil bu ama birkaç dinlemeden sonra her şey yerli yerine oturacaktır bence. Pas geçmemek lazım.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.