80′lerin sonunda Seattle’da Grunge fırtınası başlarken Seattle’lı grup Melvins de bu yola giden taşları döşüyordu. Ancak Nirvana ve diğer gruplar gibi doğuşuna öncülük ettikleri Grunge’ın kalıplarıyla yola devam etmediler, başka bir yolu seçtiler: Sınırları olmayan özgür müzik. Melvins üyeleri yaratıcılığın sınırlarını zorladı. Hardcore Punk’la Doom Metali birleştirip Sludge Metali keşfettiler. Heavy metali kullanıp Sabbath müziğini daha agresif gitarlarla, ritimlerle ileri bir safhaya taşıdılar. Kurulduğundan beri Melvins elindekiyle yetinmeyip müziğine yeni elementler eklemekten kaçınmayan bir grup oldu.
Melvins garip bir grup. Hiçbir zaman çok popüler olmadı. Çok sevilmedi. Sadık bir kitlesi her zaman vardı. Ancak grubun metal tarihindeki önemine bakınca tüm metalseverlerin en yakın mabede gidip günah çıkarması lazım. “Yüce Lord; bir metalci ve her şeyden önce sert müziğe gönül vermiş biri olarak Melvins’e hak ettiği değeri vermediğim için beni bağışla”
Melvins, grindcorecuların da sevebileceği, doom metalcilerin de punkçıların da heavy metalcilerin de ben bir tek rock dinlerim diyenin de sevebileceği bir grup. Melvins Swans’ı bile etkiledi. Bu albümdeki gitarlarla akrabalığı olan Swans’ın The Seer albümünü dinlediğinizde Melvins’in müzik tarihinde nasıl devasa bir etki yarattığını göreceksiniz. Melvins her şeyden önce, tüm kategorik, türsel etmenleri bir kenara bıraktığımızda distortion müziği yapıyor. Yarın öbür gün Distortion tapınağı yapılsa bu kavrama öncülük eden grupların heykelleri dikilse, Melvins ilk sıralarda gelir. İster Heavy Metal deyin, ister Hardcore Punk deyin, Grunge deyin, Sludge, Stoner deyin fark etmez. Çok geniş sınırlarda, özgürce müzik yapan ve ne yazık ki çok da hak ettiği değeri göremeyen nadir bir grup Melvins.
Ozma grubun ikinci albümü. Grup ilk albümü Gluey Porch Treatments ile ortalığı salladıktan sonra bence asıl başyapıtı Ozma’yı çıkardı. Kısa süreli 33 şarkıdan oluşan albüm için müzik tarihinin en öncü ve en özgür albümlerinden biri olduğunu söyleyebiliriz. Evelemeyen, gevelemeyen bir müzik var ortada. Kendilerine grunge’ın babası, sludge metalin, stoner metalin mucidi deniyor. Siz yine bu müthiş icatları boş verin. Çünkü Ozma müthiş bir albüm. Bence ön yargısını bir kenara bırakıp Melvins dinlemek isteyenler için başvurulması gereken ilk albüm.
Albümde inanılmaz seksi bir gitar tonu var. İnanılmaz seksi bir davul planlaması ve tonu var. İncelikle yazılmış davullar albümün üstün özelliklerinden biri. Eğer ki zil konusunda ağzı sulanan biriyseniz bu albündeki ziller bol peynirli iyi pişmiş bir hatay künefesi yemekle eşdeğer. Yapısı gereği tembel bir sound’u olan albümde bu ağır gitarların, bu ağır müziğin bu kadar keyifli olması ise başlı başına bir tez konusu. Melvins sizi depresyona sokmuyor. Bunu yeryüzünde Melvins’den başka hiçbir grup yapamaz. Melvins’i ardıllarından ayıran önemli bir nokta bu. Sadece tür mucidi olmaları değil, teknik olarak üzücü olması gereken bir müziği iştahlı, keyifli, tutkulu, öfkeli, alaycı şekilde icra etmeleri. Ağır gitarların kol gezdiği, yavaşlığın yer yer imparatorluğunu ilan ettiği bu müzikte Melvins, dinleyiciye güven veriyor, cesaret veriyor. Modunuzu düşürmek ne dursun, modunuzu yükseltiyor. Melvins kedere değil, insanın içindeki gizli kalan güce inanıyor. Albümdeki dinamizm son saniyeye kadar düşmüyor. Vokalist Buzz’ın kendine has ve zengin sesi müziğe ayrı bir değer katıyor. Kimi zaman Kiss, kimi zaman Gnr, kimi zaman King Diamond, kimi zaman Ramones vokallerini andıran, ancak kendine has bir ritim ve güce sahip olan eşsiz bir ses rengine sahip bir vokal. Enerjisi hiç düşmeyen bir sese sahip Buzz.
Ozma çok zengin bir albüm. Albümde ansızın karşınıza çıkabilecek sürpriz baslar, dur durak bilmeyen iyi yazılmış rifler sıkılmanıza imkan vermiyor. Oldukça komplike, kompozisyonu kusursuz bir müzik, gereksiz her şeyin atıldığı, her şeyin yerli yerinde olduğu bir albüm. Fazladan bir rif, gereksiz bir davul atağı yok. Yeterli derecede tekrarlayan ritimler, kusursuzluğun resmi. Bağımlılık yapan, distortion’a bir kez daha ilanı aşk edeceğiniz bir gitar albümü. Bu övgüye değer durumlarına rağmen Melvins yazının başında bahsettiğim üzere hiçbir zaman gereken değerini görmedi.
80′lerin sonunda Grunge patlaması yaşanınca yaptıkları çıkışa rağmen Melvins, müziklerinin zenginliğini düşündüğümüzde özellikle son 20 senede iyiden iyiye unutulan bir gruba dönüştü. Melvins muhteşem bir grup. Kısa süreli ancak etkisi uzun bu albümün yazısını uzatmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Eğer Melvins ve albümleri Ozma’yı halen dinlememişseniz hiç düşünmeyin, her şeyi bırakın ve bu müthiş güzelliği dinleyin. Pişman olmayacaksınız. Belki tarihe tanıklık edemedik, 1989′da yaşayıp bu albümün çıktığına rast gelemedik. Ancak on yıllar sonra albümü dinleyip bu başyapıtı keşfedebiliriz.
Şarkılar 1. Vile
2. Oven
3. At a Crawl
4. Let God Be Your Gardener
5. Creepy Smell
6. Kool Legged
7. Green Honey
8. Agonizer
9. Raise a Paw
10. Love Thing (KISS cover'ı)
11. Ever Since My Accident
12. Revulsion / We Reach
13. Dead Dressed
14. Cranky Messiah
15. Claude
16. My Small Percent Shows Most
Sitede asla siklenmediğini düşündüğüm ve bayıldığım gruplardan birisiydi Melvins. Kritiğini görmek de çok sevindirdi. Gitar ve davullar hakkında yapılan yorumlara birebir katılıyorum çok ayrı haz veriyorlar.
Yalnız 4. paragrafta hata olmuş, albüm 33 değil 16 şarkıdan oluşuyor. 33 şarkı olan Gluey Porch Treatments ile birlikte basılmış olan versiyonu.
Sitede asla siklenmediğini düşündüğüm ve bayıldığım gruplardan birisiydi Melvins. Kritiğini görmek de çok sevindirdi. Gitar ve davullar hakkında yapılan yorumlara birebir katılıyorum çok ayrı haz veriyorlar.
Yalnız 4. paragrafta hata olmuş, albüm 33 değil 16 şarkıdan oluşuyor. 33 şarkı olan Gluey Porch Treatments ile birlikte basılmış olan versiyonu.
vaay bu albüm
Kritik çok iyi olmuş. Honey Bucket en sevdiğim şarkılardan biri ama başka bir şarkılarını bile bilmiyorum. Güzel bi hatırlatma oldu