İlk yayımlandığı dönemde tanınan metal yayınlarının bile radarından kaçacak kadar az bir kitleye ulaşan “Par le sang verse” ile 2019 yılının kuşkusuz en önemli metal olaylarından birine imza atan Véhémence üyeleri, üç senelik ayrılığın ardından sessizliklerini bozdular ve ateş hasarı da kritik şansı da yüksek “rare” kılıçlarını kuşanıp karşımıza çıktılar. Orta Çağ temasını, folk unsurlar ve black metalle harmanlama konusunda ders verebilecek derecede uzman olan grubun yeni albümündeki miss/hit oranına ufak ufak bakmaya başlayalım.
Leş black metalden başkasıyla kendini uyuşturamayan boozer pothead’lerin kendisini de dinleyicilerini de alenen hakir gördüğü, açık fikirli müzikseverlerin ise daha tadına bakarken bile hastası oldukları Véhémence, görece kırılgan türdeşlerinden farklı şekilde ikinci albümlerinin yazısında da belirttiğim üzere dinamik ve güçlü davul kullanımıyla, ayrıca etkileyici parça kurgularıyla hanesine ekstra puan yazdırıyordu. Grubun şarkı sözlerinde ağırlıklı olarak ele aldığı büyülü kılıçlar üretme ve onların kullanılmasından yola çıkarak inşa ettiği “Ordalies” ikinci albümde yer verilen albenili majör gamlarını ufaktan emekliye ayırıp daha çok minör sularda yüzen rif ve melodilerle kendini var ediyor.
Ses efektleri ve kesitleri sayesinde atmosfer yaratma konusunda hiç de zorlanmayan, bununla birlikte sound tarafında devasa değişikliklere gitmeden, armonik gitarları dile getirip konuşturan grup, flüt, hurdy gurdy gibi enstrümanlarla yapımın folk tarafını güçlendiriyor. Kimi bölümlerde şarkıların başrolünde bulunan bu enstrümanlar, kimi yerlerdeyse figüran rolüne bürünerek işitsel sahnenin daha kalabalık görünmesine katkı sağlıyor.
Süre bakımından uzun bulduğum “Par le sang verse”e kıyasla yaklaşık bir buçuk dakika fazla olan “Ordalies”, yine 10-11 dakikalık parçalar içeriyor. Yalnız şarkılar, ikinci albümdekine kıyasla bu kez uzun olduklarını gerçekten hissettiriyor. Ben bunu eserlerin kurgularına ve dolaştıkları notaların aralıklarına bağlıyorum. Kendi adıma albümün şu hâliyle normalden uzun olduğunu düşünüyorum hatta daha ileri gidiyorum ve albümdeki ilk parçayı şaşırtıcılıktan uzak, ikincisini ise gereğinden fazla sündürülmüş bulduğumdan, yapımın aslında üçüncü şarkıyla başlaması gerektiğini savunuyorum. “Ordalies” bana göre “Au blason brûlé” parçasıyla kendine geliyor ve devamındaki eserler da ya tamamen ya da içerdikleri bölümlerle dinleyeni genel anlamda memnun ediyor.
Müzisyenlik konusunda ellerinden geleni ardına koymayan Véhémence üyeleri, üçüncü albümle birlikte üç kişi olarak yola devam ediyor. İkinci albümde konuk konumundaki azman davulcu Thomas Leitner artık kadroda. Bununla birlikte “Ordalies” albümüne katkıda bulunan çok sayıda konuk var ki onlardan biri, Véhémence vokalisti Hyvermor ile birlikte Hanternoz projesinde folk black metal yapan Sparda kişisi.
Önceki albümün sonlarına doğru “Herifler bu albümde çıtayı, belki ileride kendilerinin bile ulaşamayacakları bir yere taşımışlar,” şeklinde aşırı klişe bir cümle yazmıştım. Ancak zamanın beni maalesef biraz haklı çıkardığını söylemeliyim. “Ordalies” belki kullanılan gamların, belki nota aralıklarının belki de gelen ilhamın etkisiyle ikinci albüm “Par le sang verse”in çizgisinde seyretse de onu geçemiyor. Yine de yapım, keyifle dinlenebilecek bir eserler bütünü olarak kendisiyle henüz tanışmamış dinleyicileri bekliyor.
Konuk
Leo: Bas
Raphael: Çello
Geoffroy Dell'Aria: Flüt
Eirik Val de Rance: Nyckelharpa
Sparda: Vokal (koro), Hurdy gurdy
Şarkılar 1. De feu et d'acier
2. Notre royaume... en cendres
3. La danse des pluies
4. Au blason brûlé
5. La divine sorcellerie
6. Quand l'hiver viendra
7. Un contre mille
8. Par le glaive
Kritiği oğuz abinin yazmasını merakla bekliyordum ama açıkçası tatmin olmadım. Belki şu an bana böyle gelmiştir ama grubun kendi kimliğinden ve bir önceki albümden bahsetmekten bu albüm yeterince incelenmemiş gibi. Kritiği okuyunca bu albüme dair yeterince fikir edinemedim kendi adıma. Zaten bir önceki albümün kritiğinde bu konulara yeterince değinilmişken gözüme battı. Bence neden daha geride oldukları, yaşadılarsa ne gibi müzikal değişimler/ilerlemeler yaşadıkları biraz irdelense çok daha iyi olabilirmiş. Tabii bunlar kendi fikrim. Bir önceki albümü kendisi sayesinde keşfettiğim için Oğuz abi’ye Vehemence konusunda müteşekkirim.
@Yiğit, Yiğit selam, sağlık olsun. Bir başka kritikte bu durumu telafi ederim umarım.
Albümle ilgili uzun değerlendirmeler yapmadım, haklısın. Genel itibarıyla eksik bulduğum yanlardan kısaca söz edip kritiği toparladım. Başlığa da yansıyan majör/minör gam değişimi ve nota seçimleri, şarkıların kompozisyonları ve uygulanış şekilleri, yapımın genel karakterini değiştiren en önemli unsur.
Bununla birlikte sonlarda bahsettiğim, önceki albümün izinden gitme meselesi, grubun bir yerde çalışan formüller üzerinden kendi kendini taklit etmesine neden olmuş. Çok mu kötü, değil ama böyle bir gruptan daha fazlasını beklerdim. Elemanlar çerçevesi genişletilmeye en müsait black metal türlerinden birini yapıyorlar ama bakış açılarını geniş tutmadıklarından olsa gerek müziklerini kısırlığa mahkûm ediyorlar. Benzer sularda gemisini yüzdüren bir Obsequiae var mesela, benzer zamanların grupları olmalarına rağmen bunlar daha istikrarlı ve her albümde üstüne koya koya gidiyorlar. Belki de Véhémence’ın daha çarpıcı işler yapması için kendini biraz nadasa bırakması gerekiyordur.
Nazik ve yapıcı yorumun için ben teşekkür ederim. 🤘🏻
önceki albüm olmasa veya bunu başka bir grup yapsa 9/10 verirdim, ama bunlar için 7′ye bastım. evde birkaç kez dinlediğimde epey hayal kırıklığı yaşamıştım, sonra yağmurlu hava denk getirince kendimi doğaya atıp bu albümü açtım, o ortamda gideri oluyor biraz :) ama önceki albüm varken, niye bunu açayım onun cevabı yok.
Kritiği oğuz abinin yazmasını merakla bekliyordum ama açıkçası tatmin olmadım. Belki şu an bana böyle gelmiştir ama grubun kendi kimliğinden ve bir önceki albümden bahsetmekten bu albüm yeterince incelenmemiş gibi. Kritiği okuyunca bu albüme dair yeterince fikir edinemedim kendi adıma. Zaten bir önceki albümün kritiğinde bu konulara yeterince değinilmişken gözüme battı. Bence neden daha geride oldukları, yaşadılarsa ne gibi müzikal değişimler/ilerlemeler yaşadıkları biraz irdelense çok daha iyi olabilirmiş. Tabii bunlar kendi fikrim. Bir önceki albümü kendisi sayesinde keşfettiğim için Oğuz abi’ye Vehemence konusunda müteşekkirim.
22.05.2022
@Yiğit, Yiğit selam, sağlık olsun. Bir başka kritikte bu durumu telafi ederim umarım.
Albümle ilgili uzun değerlendirmeler yapmadım, haklısın. Genel itibarıyla eksik bulduğum yanlardan kısaca söz edip kritiği toparladım. Başlığa da yansıyan majör/minör gam değişimi ve nota seçimleri, şarkıların kompozisyonları ve uygulanış şekilleri, yapımın genel karakterini değiştiren en önemli unsur.
Bununla birlikte sonlarda bahsettiğim, önceki albümün izinden gitme meselesi, grubun bir yerde çalışan formüller üzerinden kendi kendini taklit etmesine neden olmuş. Çok mu kötü, değil ama böyle bir gruptan daha fazlasını beklerdim. Elemanlar çerçevesi genişletilmeye en müsait black metal türlerinden birini yapıyorlar ama bakış açılarını geniş tutmadıklarından olsa gerek müziklerini kısırlığa mahkûm ediyorlar. Benzer sularda gemisini yüzdüren bir Obsequiae var mesela, benzer zamanların grupları olmalarına rağmen bunlar daha istikrarlı ve her albümde üstüne koya koya gidiyorlar. Belki de Véhémence’ın daha çarpıcı işler yapması için kendini biraz nadasa bırakması gerekiyordur.
Nazik ve yapıcı yorumun için ben teşekkür ederim. 🤘🏻
önceki albüm olmasa veya bunu başka bir grup yapsa 9/10 verirdim, ama bunlar için 7′ye bastım. evde birkaç kez dinlediğimde epey hayal kırıklığı yaşamıştım, sonra yağmurlu hava denk getirince kendimi doğaya atıp bu albümü açtım, o ortamda gideri oluyor biraz :) ama önceki albüm varken, niye bunu açayım onun cevabı yok.
27.05.2022
@Kastaga, +1