Geçtiğimiz hafta CORPSESSED’in öküz osurtan hayvanlığını inceledikten sonra bu hafta da diğer bir balçık death metal grubuyla; INCANTATION Meslek Lisesi mezunlarından FATHER BEFOULED’un yeni albümü “Crowned in Veneficum” ile karşınızdayım. 2017’deki bir önceki albümleri “Desolate Gods”da tüm çirkinliğini gözler önüne seren grup, 2019’da da “Holy Rotten Blood” EP’sini çıkarmış ve Covid-19 salgınının bitmesini beklemişti. O süreçte albüm yazımıyla meşgul olan grup, hâlihazırdaki çirkinliğimin, leşliğimin üstüne nasıl çıkabilirim diye çok düşünmüş olacak ki “Crowned in Veneficum” ile bugüne dek çıkardığı en pislik, şeref yoksunu anlarından bazılarını içeren bir 36 dakikaya imza atmış.
Death metalin bu mağara duvarlarında yankılanan, balçık gibi nemli ve yapış yapış kimliğini yansıtmanın en iyi yolunun 35 dakika civarı albümler çıkarmak olduğunu düşünüyorum. CORPSESSED’in albümü de 36 dakikaydı, bu albüm de öyle. Bu süre bence dinleyiciyi bu rezilliğe, kepazeliğe doyurmak için tam olması gereken süre. Azı oldu mu uzunca bir EP dinlemiş gibi oluyorsunuz, fazlası oldu mu da etkisinin azaldığını düşünebiliyorsunuz. Söz konusu mağara duvarlarıysa, balçıksa, yapıştır 35 dakikayı geç.
MASTODON’un hemşerisi olan FATHER BEFOULED’un “Crowned in Veneficum”daki en büyük artısı tutarlılığı ve bütünlüğü. Bu durum hem beste hem de prodüksiyon anlamında karşımıza çıkıyor. Beste tarafında, grup yansıtmak istediği aşağılık anlayışı, her bir şarkıya farklı bir karakter katmasına rağmen ortak bir pislik paydasında buluşarak sağlıyor. Şarkıların iniş çıkışları, içerdikleri çeşitli dinamikler hep ortak bir hedefe yönelik olarak kullanılmış ve buna rağmen ortaya tekdüze bir şey çıkmamış.
Tutarlılık ve bütünlüğü sağlayan diğer -ve esas- konuysa albümün gerçekten de evlerden ırak olması gereken, toplum huzurunu bozmaya ant içmiş rezil rüsva prodüksiyonu. Kayıt ve miksaj işlerinin grubun kendi elemanları tarafından yapılıyor olması FATHER BEFOULED’un en büyük artılarından biri. Yaptıkları müziği bu kadar iyi yansıtacak bir prodüksiyon sunmaları adamları ister istemez 1-0 önce geçiriyor, üstüne üstlük mastering’i de AUTOKRATOR’ın esas adamı Loïc.F’e yaptırarak olayın hayvanlık dozunu göklere çıkarıyorlar.
Tarz olarak, yukarıda dediğim gibi INCANTATION’ın yer yer sürüngenleşen yer yer celallenen death metal anlayışı üzerinden ilerleyen grup, FENEBRARUM, DISMA, belli oranda DEAD CONGREGATION benzeri bir death metal anlayışının çürümüş tohumlarını ekiyor. Vokaller son derece derinden, hatta derini de geçtim dipten geliyor. Bu derinlik, misal VOID MEDITATION CULT ve benzeri mağara sakini grupların kullandığı türde efektli ve fısıltı benzeri vokallerden ziyade çok daha etkili bir şekilde karşımıza çıkıyor. Sanki biz mağaranın girişinden dinliyoruz, vokalist Justin Stubbs ise bize mağaranın 100 metre içinden sesleniyormuşçasına bir durum söz konusu. İşte bu derinlik albümdeki müziğin geneline çok kalıtsal bir tekinsizlik, huzursuzluk katıyor.
Benzer özellikler taşıdıkları için yukarıda referans verdiğim CORPSESSED albümü “Succumb to Rot”la karşılaştırırsam, sound’unun daha organik ve ezici olması, yavaş bölümlere bu albümdeki kadar başvurmaması ve karşı konulmaz agresifliği nedeniyle o albümü “Crowned in Veneficum”dan bir adım önde görüyorum. O albüm, başta canlı prodüksiyonu olmak üzere daha geniş bir kitleye hitap etme ve daha fazla insana çekici gelme potansiyeline sahip. “Crowned in Veneficum” ise death metalin sıfır taviz, sıfır yaşam hakkı noktasında duranlar için ayrı bir değerli, ayrı bir fetiş unsuru olabilecek bir çalışma. Bu alt türü seviyorsanız, ikisini de alın şöyle güzelce ağzınıza yüzünüze bulaştırın.
Bu yıl en sevdiğim death metal albümlerinden biri. Katabatic Deliverance favorim. Eski Immolation worship gitarlar çük sertleştiriyor.
İnsanın kafasında küllük parçalıyor.
Adnan Sikişenses
Bu tarz balçık death metalini normalde pek tutmam ama bu olmuş, baya iyi olmuş. Her şey tam dozajında kullanılmış.
Kritiği okuduktan sonra albümü dinlerken aklıma istemsizce The Descent filmi geliyor. :D
Baba sıkıntılı.