Black metal dünyasının en acayip oluşumlarından biri olan BLUT AUS NORD’un çok konuşulan bir önceki albümü “Hallucinogen”i yazdığım koltuğun yaklaşık 10 metre ilerisindeki diğer bir koltukta oturarak yazdığım “Disharmonium – Undreamable Abysses” incelemesinden herkese merhaba.
“Memoria Vetusta” serisinin pastoral ve daha geleneksel black metal mizacınını kırmak ve BLUT AUS NORD diskografisini olabildiğince sürprizli, çok yönlü kılmak isteyen Vindsval, “Deus Salutis Meæ” gibi dinleyiciye meydan okuyan veya “Hallucinogen” gibi kalıp dışı denebilecek albümler çıkarma konusunda da mahir bir arkadaşımız.
Şimdilik çıkan son “Memoria Vetusta” olan “Memoria Vetusta III: Saturnian Poetry” çıkalı 8 yıl olmuş olsa da Vinsval’in black metalin bu tarafına olan sevgisi belli ki epey fazla. Bunu 2020’de FORHIST albümünden de görebiliyoruz.
BLUT AUS NORD tarafına baktığımızda, grubun en deneysel işlerinden olan “Deus Salutis Meæ” ve bambaşka kafaları sofralarımıza taşıyan “Hallucinogen”in ardından BLUT AUS NORD’dan nasıl bir şey geleceğini epey merak ediyordum. Ne mutlu ki Vindsval ve dadaşlar akıllı adamlar, tutan formülleri tekrarlayıp esas fikrin değerini azaltma yoluna gitmiyor ve kendilerini zorlayacak yollara sapmaktan çekinmiyorlar.
“Her metal grubu Lovecraft’ı tadacaktır” minvalinde Lovecraft dünyasına girdikleri yeni albümlerinde, karşımızda “Hallucinogen”e oranla daha alışık olduğumuz tarzda ancak yine bin bir türlü antin kuntinliği sunan şarkılar var. Bu albümü grubun diğer işlerinden ayıran ve “Disharmonium – Undreamable Abysses”ın mizacını oluşturan esas kalem, BLUT AUS NORD’un atmosfer tarafına iyice yaslanmış olmaları.
Albümde “rif” adı verilebilecek, sözlük karşılığını yerine getirecek düzeyde “melodi” olarak tanımlanabilecek kullanımlar epey az, hatta çoğu şarkıda yoka yakın. “Hallucinogen”deki baskın klavye anlayışı ve gitarların ördüğü ses duvarlarının ön planda olduğu çalışmada; mümkün olduğunca az vokal, asla hızlanmayan davullar, tekinsizliği ve gerginliği ilke edinmiş bir gitar yazımı ve bol efektli bir sound var.
Genel olarak bir efekt perdesinin arkasından seslenen vokaller, gitarlar, bas ve yoğun klavye kullanımından dolayı black metalin daha direkt tarafını seven dinleyicilerin albümü biraz yorucu ve enerjisiz bulmaları olası olsa da BLUT AUS NORD’un olayı elbette ki hayran memnun etmek değil. Kariyerleri boyunca saptıkları farklı işler neticesinde pek çok farklı sıfatla anılan grup, “Disharmonium – Undreamable Abysses”ın Lovecraft evreninden vücut bulan teması gereği bu tarz bir yolu seçmiş olması gayet anlaşılır. Dark ambient, avangart, elektronik, atmosferik gibi kavramları bir potada eriten çalışma, Lovecraft dünyasının eşsiz tekinsizliğini, uğursuzluğunu da bu yolla aktarmış oluyor.
Söylemeye gerek var mı bilmiyorum, ama Lovecraft’a ve hikâyelerine aşinaysanız “Disharmonium – Undreamable Abysses”ın kafasına elbette ki daha rahat girebilirsiniz. Benim Lovecraft’la tanışmam bundan yaklaşık 20 yıl öncesine, tam da OPETH’in “Damnation”ı çıkardığı günlere tekabül ettiğinden benim için çoğu Lovecraft hikâyesinin fon müziğini “Damnation”daki şarkılar oluşturuyor. Ne var ki onun hikâyelerindeki korku ve tekinsizlik havasını aktarmak için daha sert bir müzikal anlayış kullanmak da gayet yerinde bir yaklaşım ve BLUT AUS NORD “Disharmonium – Undreamable Abysses”da bunu büyük oranda başarıyor diyebilirim.
Albümdeki vokal azlığı ve atmosferden dolayı ben “Disharmonium – Undreamable Abysses”ı bir black metal albümünden ziyade Lovecraft hikâyeleri için yazılmış bir fon müziği olarak değerlendiriyorum ve bu hâliyle düşündüğümde başarılı bir iş olarak görüyorum. Bu şekilde bakarsanız, belki albümle birlikte bir “Dagon”, bir “Uyku Duvarının Ötesi”, “Randolph Carter’ın İfadesi”, “Ulthar’ın Kedileri” veya “Başka Tanrılar” okursanız “Disharmonium – Undreamable Abysses” deneyimini daha da yukarı çekebilirsiniz.
Kadro Vindsval: Vokal, gitar
GhÖst: Bas
W.D. Feld: Davul, klavye, elektronikler
Şarkılar 1. Chants of the Deep Ones
2. Tales of the Old Dreamer
3. Into the Woods
4. Neptune's Eye
5. That Cannot Be Dreamed
6. Keziah Mason
7. The Apotheosis of the Unnamable
Hallucinogen kadar beğenmedim bence Hallucinogen’in altında bir albüm olmuş. Benim için metalde deneysellik çok önemli çok hoşuma gidiyor ve bunun da hakkını bol bol albümü dinleyerek veriyorum. Albümü değilse de ilk çıkan iki single’ı dinlerken yorucu ve enerjisiz temposuz bulmuştum ama şimdi albümü dinledikten sonra böyle düşünmüyorum. Albümün lyrics’ini aradım ama bulamadım birileri paylaşırsa sevinirim.
1 aydir araliksiz dinliyorum cok guzel album olmus, hele benim gibi korku kitap dizi film seven biriyseniz, ayrica tam Lovecraft dunyasini hissediyosunuz, bulutlu sisli ortamlar felan cok begendim.
atmosferik black metal mutlaka yapılacaktır ,bu vokalleri yapan ne güzel vokal,bu müziği yapan ne güzel gruptur.
Hallucinogen kadar beğenmedim bence Hallucinogen’in altında bir albüm olmuş. Benim için metalde deneysellik çok önemli çok hoşuma gidiyor ve bunun da hakkını bol bol albümü dinleyerek veriyorum. Albümü değilse de ilk çıkan iki single’ı dinlerken yorucu ve enerjisiz temposuz bulmuştum ama şimdi albümü dinledikten sonra böyle düşünmüyorum. Albümün lyrics’ini aradım ama bulamadım birileri paylaşırsa sevinirim.
Alkolle alındığında bayağı tehlikeli bir albüm bu. Ben beğendim 8 çalışır.
Efekte abanmışlar, Hallucinogen’deki gitar işçiliği daha çok ilgimi çekiyor. Dinledikçe belki ısınırım.
1 aydir araliksiz dinliyorum cok guzel album olmus, hele benim gibi korku kitap dizi film seven biriyseniz, ayrica tam Lovecraft dunyasini hissediyosunuz, bulutlu sisli ortamlar felan cok begendim.