SEPULTURA’nın halı saha arkadaşları: Geçkin grupların 35-40 yıllık anlayışlarını günümüze taşıyan birtakım orta yaşlıların görmezden gelinemez enerjisi.
Bugün Brezilya’nın Minas Gerais eyaletinin başkenti olan Bela Horizonte’ye, SEPULTURA’nın doğduğu topraklara gidiyor ve SEPULTURA elemanlarıyla mahalleden arkadaş olan birtakım insanların da yer aldığı yepyeni bir gruba konuk oluyoruz.
Brezilya metal sahnesinin uluslararası düzeyde olmasa da yerel bazda tanının simaları tarafından 2020 yılında kurulan THE TROOPS OF DOOM’la birlikteyiz bugün. Orta yaşlı ve üstü müzisyenlerden oluşan grup, kuruluşundan bu yana geçen sadece 2 yıla yakın süreye 7 single, 2 EP ve bir de albüm sığdırmayı başarmış. İncelemekte olduğumuz ilk ve şimdilik tek albümleri “Antichrist Reborn”a geçmeden önce grubun SEPULTURA’yla olan organik bağından da kısaca bahsedelim.
Grubun kurucularından Jairo Guedz hem SEPULTURA elemanlarıyla hem de Cavalera biraderlerle yakın arkadaş. Birkaç kez CAVALERA CONSPIRACY’yle sahneye çıkmışlığı da olan Guedz, SEPULTURA elemanlarıyla futbol oynamak gibi hobilere de sahip.
Çıkardıkları iki EP’de 3 adet ilk dönem SEPULTURA cover’ına da yer veren THE TROOPS OF DOOM, fark edileceği üzere adını da SEPULTURA’nın 1986 çıkışlı ilk albümü “Morbid Visions”daki “Troops of Doom”dan alıyor.
Bu temayı epey bir benimsemiş olan grup, aşağıdaki fotoğraftan da görüleceği üzere gerçek bir “troop”, yani birlik, bölük, taburmuş gibi bir örnek kostümler de diktirmiş ve imaj açısından gayet şekilli, kıyak, “karılarınızı kızlarınızı saklayın” tarzı bir şekle bürünmüş. Bu sayede daha ilk andan ciddiye alınır bir mizaca kavuşan THE TROOPS OF DOOM, bakalım “Antichrist Reborn”da nasıl olaylara giriyor, kimlerin saklanmasına neden oluyor.
Müzikal olarak bakıldığında THE TROOPS OF DOOM death metal ile thrash metalin iç içe geçtiği bir düzlemde duruyor ve bekleneceği gibi ilk dönem SEPULTURA’ya yakın duran bir müzik icra ediyor. Death metal tarafının öne çıktığı anlarda POSSESSED’den VADER’a uzanan bir şekle yakın duran grup, thrash metal konusunda da SODOM, seksenler KREATOR ve seksenler SLAYER çizgisinde seyrediyor. Bunun yanı sıra grubun ışıkları kapatıp perdeleri çektiği anlarda CELTIC FROST’un ruhunu da ortalarda dolaşırken görebiliyorsunuz. Kısacası THE TROOPS OF DOOM, geçkin grupların 35-40 yıllık anlayışlarını günümüze taşıyan birtakım orta yaşlıların görmezden gelinemez enerjisinden vücut buluyor.
Yeni bir şeyler ortaya koymak gibi bir düşüncesi olmayan THE TROOPS OF DOOM’un işi gücü olay çıkarmak, adam kaçırmak, evrakta sahtecilik, terör örgütüne yardım ve yataklık yapmak diyebiliriz. Son derece tavizsiz bir death/thrash metal harmanı sunan grup hem ülkesinden çıkan SEPULTURA’dan da karanlık birtakım oluşumlara göz kırpıyor hem de türün bazıları artık aramızda dahi olmayan devlerine selamlar çakan olaylara giriyor.
Metalin bu türü bence riflerle ayakta kalan ve sadece hayvanlığa, yırtıcılığa bel bağladığı durumlarda çok da uzun ömürlü olamayan bir yapıya sahip. Çatır çatır çalıyor ancak akılda kalıcı rifler yazamıyorsanız, ömrünüz de bilinirliğiniz de belirli bir raddeye erişebiliyor. THE TROOPS OF DOOM bu açıdan bakıldığında kısıtlı bir çevreyle yetinmesi daha muhtemel gözüken bir grup. Şarkılar ölümüne gaz, leş, tavizsiz ve bir o kadar da hafızalara kazınmaz nitelikte. Bu tür pis müzik yaptığınızda elbette ki bu durum ikinci, üçüncü planda kalabilir, hatta yaptığınız müziğin akılda kalıcı, hatırlanası oluşuna en ufak bir ehemmiyet vermiyor da olabilirsiniz. Yine de bu takdir edilesi çabanın daha geniş bir kitleye ulaşması veya en azından daha fazla takdir görmesi adına grubun son 35-40 yıldır defalarca tekrar edilen formüllerini biraz daha parıltılı fikirlerle çatlatması kendileri adına yararlı olur kanısındayım.
“Death metalin hayvanlığı, thrash metalin yırtıcılığı bana yeter; isterlerse birkaç hafta dinleyip bir daha da aklıma gelmeyecek şarkılar yapsınlar, ben o süreçte istediğimi alırım” diyorsanız THE TROOPS OF DOOM sizi metalin çirkinliğine doyurabilir. Derseniz ki “dinlediğim şey 1985 yılında yapılan bir şeyin güncellenmiş hâlinden daha fazlası olsun, beni biraz da olsun şaşırtsın”, o zaman bu birkaç haftalık süreç birkaç güne de inebilir.
Aforizma, özlü söz falan zerre hoşlanmam ama Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin de dediği gibi (oha death/thrash metal albüm yazısına sokuşturduğum referansa bak), “İnsan nasıl bakarsa öyle görür.”
Kadro Alex Kafer: Vokal, bas
Jairo "Tormentor" Guedz: Gitar
Marcelo Vasco: Gitar
Alexandre Oliveira: Davul
Konuk:
Moyses Kolesne: Belli değil
Alex Camargo: Belli değil
João Gordo: Vokal (9)
Şarkılar 1. Dethroned Messiah
2. Far from Your God
3. Altar of Delusion
4. Grief
5. Pray into the Abyss
6. The Rebellion
7. Deserters from Paradise
8. Apocalypse MMXXII
9. A Queda
10. Preacher's Paradox
11. The Usurper (CELTIC FROST cover'ı)
Kütür kütür thrash/death. Böyle işlerin hastasıyım; bir iş yapmaya odaklanırken fena motive ediyor, enerjimi yükseltiyor. Benden 8 çalışır bu albüme. Sepultura elemanlarıyla yakınlıkları güzel bir ayrıntı olmuş. Kritik için teşekkürler.
Kütür kütür thrash/death. Böyle işlerin hastasıyım; bir iş yapmaya odaklanırken fena motive ediyor, enerjimi yükseltiyor. Benden 8 çalışır bu albüme. Sepultura elemanlarıyla yakınlıkları güzel bir ayrıntı olmuş. Kritik için teşekkürler.
Bir thrash/death diyarı olarak Brezilya.
Tam konserlik bir albüm. Baştan sona kafa göz dalmışlar resmen. Dinlerken evin içinde koşturasım geldi.