Geçtiğimiz hafta yazdığım SWORD – “Metalized” yazısının ardından bir de 1977’de kurulan SATAN’S HOST’u inceleyince, metal tarihinin en mükemmel vokalistlerinden biri olan Harry Conklin’in yer aldığı bir diğer proje olan TITAN FORCE’tan da bahsedeyim dedim.

Bu yazı da tıpkı “Metalized”da olduğu gibi bir albüm yorumlamasından ziyade “Titan Force”u tanıtma amacı güden bir yazı olacak.

TITAN FORCE 1983’te kurulan bir power/progresif metal grubu. Progresiften kastım elbette ki bir DREAM THEATER ve benzeri anlayıştaki gruplar değil.

TITAN FORCE’un müziğine referans gösterebileceğimiz gruplar ilk dönem QUEENSRŸCHE, ilk dönem FATES WARNING, CLOVEN HOOF, CRIMSON GLORY gibi olaya heavy metal anlayışıyla yaklaşan ancak bunu power metal dinamikleri ve progresif denebilecek dokunuşlarla süsleyen topluluklar.

İlk demoları şirketler tarafından beğenilmeyen TITAN FORCE 1989 çıkışlı “In a Blaze of Glory” demosuyla minicik bir Avrupalı şirket olan U.S. Metal Records’ın dikkatini çekmiş ve bu sayede şu anda yazmakta olduğum ilk albümünü yayınlayabilmişti.

Albüm o dönemde basından acayip övgüler alsa da plak şirketinin küçüklüğü nedeniyle çekebileceği ilginin çok azını çekmiş ve TITAN FORCE 1991’de çıkardığı “Winner / Loser”ın ardından yavaşça sessizliğe gömülmüştü.

TITAN FORCE’a ilişkin en ilginç şeylerden biri grupta tam 3 kardeşin yer alması. Gitarda Mario, davulda Stefan, bas gitarda ise John Flores’ten oluşan grubun vokalistliğini ise yukarıda da dediğim gibi kudretli insan Harry Conklin yapıyor. TITAN FORCE’un müziğini dinlediğiniz, “Titan Force”a şöyle bir göz attığınızda dahi görebileceğiniz üzere grup kesinlikle dümdüz bir heavy metal yapma arayışında değil. Henüz 22 yaşındayken JAG PANZER’in 1984’te çıkan olağanüstü ilk albümü “Ample Destruction”da yeteneklerini sergileyen Conklin “Titan Force”ta da farkını ortaya koyuyor ve grubun değişken yapılı dinamik müziğini yükseklere çıkarıyor.

Albüme dair en önemli konu, TITAN FORCE’un heavy metal, power metal, progresif metal üçgeninde enfes bir denge yakalamış ve bunu seksenler samimiyeti ve ateşi eşliğinde sunmuş oluşu. Albüm ilk saniyesinden son saniyesine kadar “METAAAAAL!!!” diye bağırmasına ve üst düzey müzisyenlik eşliğinde işitsel bir gövde gösterisi sunmasına rağmen bir an olsun müzikalliğinden bir şey yitirmiyor. Daha meşhur bir grup yapsa çok daha fazla insanın bileceği “Toll of Pain” gibi bir şarkının ortasına gayet lezzetli bir bas gitar/klavye/davul pasajı sokuşturan ve akabinde cayır cayır bir solo patlatan grup, sıra “Blaze of Glory” veya “Wings of Rage”e geldiğinde ise dominant gitar kullanımı ve yaratıcı rifler eşliğinde power metal çığlıkları atmayı ihmal etmiyor.

Son 31 yılda hiçbir şey yapmamış bir grubun çıkışından bu yana 33 yıl geçmiş ilk albümünden bahsediyorum ve bunu heyecanla, şevkle yapıyorum. Ya bende bir sorun var ya da tüm bu insanlar zamanında çok acayip tutkulu, nesilden nesile aktarılan bir dolu şey yapmışlar. Ben hâlimden memnun olduğuma göre ikinci seçeneğin geçerli olduğunu düşünüyorum. TITAN FORCE zamanında bile kısıtlı bir çevrenin bildiği, sonrasında ise sadece meraklılarının haberdar olduğu bir grup olabilir, ancak bu enfes bir albüm çıkarmış oldukları gerçeğini değiştirmez. Seksenlerde yapılan power/progresif metal karakterini seviyorsanız, üst düzey müzisyenlik ve metalin tanımı gibi vokaller dinlemek istiyorsanız alın size ders gibi bir albüm.