2006 yılında, şimdinin PERIPHERY gitaristi Mark Holcomb tarafından bir metalcore grubu olarak kurulan HAUNTED SHORES, Holcomb’un 2011’de PERIPHERY’ye katılmasıyla birlikte noktalanır gibi olmuş ancak sonradan diğer PERIPHERY gitaristi Misha Mansoor’un da katılımıyla birlikte iki kişilik enstrümantal bir progresif metal oluşumuna evrilmişti.
HAUNTED SHORES’un hikâyesi enteresan aslında. PERIPHERY’nin belki de en meşhur şarkısı olan “Scarlet”, aslında Holcomb tarafından yazılan ve HAUNTED SHORES’un 2011 tarihli ilk albümünde yer alan bir şarkıydı ve Holcomb’un PERIPHERY’ye katılmasının ardından üzerine vokal eklenerek “PERIPHERY’leştirilmiş” ve “Periphery II: This Time It’s Personal“a konmuştu. Ben de HAUNTED SHORES’u ilk albümündeki olağanüstü güzel “Harrison Fjord” şarkısı ile tanımış ve Holcomb’un yaratıcı, akıcı gitar yazımından epey etkilenmiştim. Holcomb’un çok net şekilde karakteristik bir tarzı vardır ve özellikle akor çeşitliliği açısından çok zengin bir besteciydi. “Voicing” denen; rif içerisine yedirilmiş sıra dışı karakterde akorları müthiş güzel kullanıyor ve rengârenk, dopdolu rifler ortaya çıkarıyordu. Tarzını en saf şekilde duymak isteyenlere PERIPHERY’nin “Clear” EP’sinden tamamı Mark Holcomb imzalı “Pale Aura” şarkısını dinlemelerini öneririm. Mark’ın baştan sona HAUNTED SHORES kimliğiyle yazdığı bir şarkı ve her yanı irili ufaklı gitar oyunlarıyla dolu.
Mark şu videonun ilk 1 dakikasında da o şarkının girişini çalıyor. Harbiden ilham alınası bir gitarist.
Velhasılıkelam HAUNTED SHORES PERIPHERY’nin devasa yoğunluğundan dolayı 11 yıldır albümsüz şekilde devam ediyordu ve sadece 2015 yılında “Viscera” EP’sini çıkarmıştı. Dolayısıyla şu an incelediğim “Void” aslında bir nevi geri dönüş albümü denebilir. Misha Mansoor gerçekten çok zeki, dopdolu bir insan, keza Mark Holcomb da öyle. Bu adamlar kimileri tarafından “djent” diye küçük görülseler de esasında günümüzün progresif metalini yapıyorlar. Yaptıkları şeylerin sadece unison davul gitarlı staccato riflerden ibaret olmadığı, çok daha derinlikli ve vizyoner olduğu bakan gözler tarafından rahatça görülebilir. Bunun yanı sıra bu adamlar death metal, black metal konusunda da son derece bilgililer ve isterlerse en kralını icra edebilecek kalibredeler.
HAUNTED SHORES’un yeni albümü “Void”, Mansoor/Holcomb ikilisinin bu taraflarını; sert müziğe olan tutkularını sergiledikleri bir “black/death metal soslu progresif metal” çalışması. Albümün tamamında death metal ve black metal karakterli rifler, bu türlerin karakteristik özellikleri barındıran düzenlemeler var. Bir de tüm bunların modern bir anlayışla yorumlanması eklenince ortaya muadili çok da olmayan türde bir şey çıkıyor: “djent soslu blackened progresif death metal”.
Doksanların ilk yarısında çıkmış bir black metal albümü gibi lo-fi başlayan albüm doğrudan tremolo akorlar ve blast beat’lerde bizi neyin beklediğini ilk andan ortaya koyuyor. “OnlyFans” göndermeli “OnlyFangs” ve yine black metal referanslı “When in Oslo” ile birlikte “Void”un giderek kararan ancak bir yandan da gayet aydınlık kalabilen karakterini içimize çekebiliyoruz. Grup bu death metal aşkını, misal “Viscera”daki hayvan gibi sert “The Spire” gibi şarkılarda zaten sergilemiş ve bildiğin teknik death metal yapmıştı. Bu albümde ise ibre daha ziyade black metal tarafında ve sürekli EMPEROR tişörtüyle gezen Mark Holcomb’un black metal dağarcığının “Void”da iyice öne çıktığını görebiliyoruz.
Bu açıdan bakınca HAUNTED SHORES gerçekten de bukalemun gibi bir grup. Teknik death metal de yapabiliyor, Norveç black metali de. Bunu modern bir üslupla da sunabiliyor, 1992’den çıkmışçasına da. İşte bu cidden değerli ve takdir edilesi bir şey. Albümdeki diğer bir renk de kapanışı yapan “Nocturnal Hours”. OPETH’in “Blackwater Park” albümüne çıktığı andan beri taptıklarını ve bu albüme “Blackwater Park”a saygı duruşu niteliğinde bir şarkı koymak istediklerini belirten Holcomb ve Mansoor, bu doğrultuda tamamen “Blackwater Park” referanslı, o albümden fırlamış gibi duran bir şarkı yazmışlar. SHINING elebaşı Jørgen Munkeby de şarkıda saksafonuyla HAUNTED SHORES’a eşlik ediyor ve ortaya gayet enteresan bir yapıt çıkıyor. OPETH seviyorsanız, “Blackwater Park” seviyorsanız kesin dinleyin.
TRIVIUM’dan Matt Heafy ile Ihsahn’ın yıllardır konuşulan ve nihayet dinleyebildiğimiz IBARAKI projesi bunca yıldır “TRIVIUM frontman’inin black metal projesi” olarak lanse ediledursun, HAUNTED SHORES adı altında çıkan “Void” resmen “PERIPHERY gitaristlerinin black metal projesi” olarak zirveyi görmüş bile. Elbette ki dümdüz black metal değil ve yukarıda bahsettiğim bin türlü şeyi de içeriyor ancak adamların burada yaptıkları şeyin zenginliği ve karanlık/aydınlık, kapkaralık/rengârenklik dengesi gerçekten de duyulmaya değer. Eğer yaratıcı, çağdaş ve black/death metal karakterine bulanmış enstrümantal bir progresif metal albümü dinlemek isterseniz, hatta daha da ileri gideyim, yaratıcı, çağdaş ve progresif bir anlayışla icra edilmiş enstrümantal bir black/death metal albümü dinlemek isterseniz “Void”u açıp çatır çatır dinleyebilirsiniz.
Yazıda olabildiğince vurgulamaya çalıştım ama başlıktaki Periphery adını görüp burun kıvıran arkadaşlara, özellikle gitar çalıyorlarsa grubu es geçmemelerini öneririm. Yazıdaki “OnlyFangs” gitar playthrough videosuna ve ikinci paragraftan sonra link’ini verdiğim “Pale Aura” gitar videosuna bakın bence. Gitar çalımınıza bir şeyler katabilir.
@Kürşat, aslında senin dediğini demek istemiştim de aynı cümlede 2 farklı gruptan bahsettiğim ve ikisi için de “grubun”, “gruba” ifadelerini kullandığım için hangisinden bahsettiğim karışmış. Şimdi grupların isimlerini vererek düzelttim o kısmı, daha anlaşılır oldu. Sağ ol uyardığın için.
Bu tarz türler üzerinden enstrümantal albüm yapmak her baba yiğidin harcı değil. Hiç sıkmayan, yormayan, bir birinden etkileyici taş gibi şarkılarla donatmışlar resmen albümü. Yani adamlar isteseler black/death metal dünyasında zirveye oynayacak albümler çıkarırlar da Periphery’den dolayı pek vakitleri kalmıyor :D
Yazıda olabildiğince vurgulamaya çalıştım ama başlıktaki Periphery adını görüp burun kıvıran arkadaşlara, özellikle gitar çalıyorlarsa grubu es geçmemelerini öneririm. Yazıdaki “OnlyFangs” gitar playthrough videosuna ve ikinci paragraftan sonra link’ini verdiğim “Pale Aura” gitar videosuna bakın bence. Gitar çalımınıza bir şeyler katabilir.
16.03.2022
@Ahmet Saraçoğlu, Kesinlikle, bir de Periphery burun kıvrılacak bir şey değil ki abi
16.03.2022
@Kürşat, bir de Scarlet ikinci albümün şarkısı abi, ilkte Mark yok. Bu yorumu yayınlamayıp incelemeyi düzeltebilirsin, kolay gelsin
16.03.2022
@Kürşat, aslında senin dediğini demek istemiştim de aynı cümlede 2 farklı gruptan bahsettiğim ve ikisi için de “grubun”, “gruba” ifadelerini kullandığım için hangisinden bahsettiğim karışmış. Şimdi grupların isimlerini vererek düzelttim o kısmı, daha anlaşılır oldu. Sağ ol uyardığın için.
16.03.2022
@Ahmet Saraçoğlu, Rica ederim abi ne demek
16.03.2022
@Kürşat, djent kelimesi geçtiği anda “wowowowow haram” diyen insanlar var sonuçta, onların da iyiliğini düşünüyorum. :)
Perpetual Windburn nasıl bir hayvanlıktır öyle ya
elemanın playthrough videosu gerçekten çok iyi, albüm de beklemediğim şekilde güzel çıktı
Bu tarz türler üzerinden enstrümantal albüm yapmak her baba yiğidin harcı değil. Hiç sıkmayan, yormayan, bir birinden etkileyici taş gibi şarkılarla donatmışlar resmen albümü. Yani adamlar isteseler black/death metal dünyasında zirveye oynayacak albümler çıkarırlar da Periphery’den dolayı pek vakitleri kalmıyor :D