Özellikle seksenlerde çok önemli albümlere imza atmış gruplara değindiğim ve “boomer coşturan” adını verdiğim bu mini serinin bir diğer ayağına hoş geldiniz. Ayak diyerek tatlı bir “segue” yapma fırsatı yakaladım aslında. “Çift toynaklı” anlamına gelen ve keçi toynakları vesilesiyle Şeytan’ı ifade etmek için kullanılan “cloven hoof” ifadesini kendine isim olarak seçen Wolverhampton çıkışlı CLOVEN HOOF’la birlikteyiz bugün. 1979’da kurulan grup seksenlerde üç albüm çıkardıktan sonra dağılmış ve 2006’da tekrar faaliyete geçerek yoluna devam etmişti.
Günümüzde orijinal kadrosundan farklı bir kadroyla müzik yapmayı sürdüren, hatta iki hafta önce cayır cayır bir albüm çıkaran CLOVEN HOOF’un enteresan diskografisi içerisindeki en kült çalışma hangisidir diye sorulsa, grubu bilen pek çok kişinin cevabı muhtemelen bu acayip kapaklı albümleri olacaktır. 1989’da çıkan ve gerçekten de sıra dışı kapağıyla kafa karıştıran “A Sultan’s Ransom”, CLOVEN HOOF dinleyicileri tarafından gerçekten de kült mertebesinde görülen bir çalışma.
Yola NWOBHM yaparak başlayan, sonradan heavy metal ile power metal arasında gidip gelen bir yöne kayan CLOVEN HOOF, bu albümde bu üslupların her birini bir şekilde içinde barındıran; IRON MAIDEN sularında yüzerken bir anda Amerika kıtasına doğru uzanan enteresan işlere girmişti. Dönemin metal basınına bakıldığında, İngiliz kanadı albümü NWOBHM olarak bağrına basarken, ABD’nin daha ekstrem denebilecek dergilerinden Terrorizer daha sonradan “A Sultan’s Ransom”ı gelmiş geçmiş en iyi 10 power metal albümü arasında değerlendirmişti.
Kesin olansa albümün kendine özgü, epey enteresan bir karakterinin olduğuydu. Şarkılarda NWOBHM havasını, misal IRON MAIDEN’ı akıllara getiren armonik gitarların yanı sıra yoğun bir oryantal etki de mevcut ve her şeyin üstünü kaplayan belirgin bir teatral hava da albümün dramatik tarafını besleyen unsurlardan biri olarak öne çıkıyor. Daha ilk şarkının ilk anından farklı bir şeyler duyacağınızı belli edercesine giren “A Sultan’s Ransom”, şarkılar ilerledikçe göreceğiniz üzere beste yapıları, şarkı trafikleri konusunda ortodoks takılmayan; bilakis epey liberal sulara yelken açan bir çalışma.
Albümde birkaç tane eh diyebileceğim şarkı olsa da genel anlamda “A Sultan’s Ransom” gerçekten de cesur, son derece karakteristik, CLOVEN HOOF’ta farklı bir şeyler olduğunu hissettiren bir albüm. “Astral Ride”, “Forgotten Heroes”, “Highlander”, “Mistress of the Forest” gibi gizli kalmış metal hit’leri barındıran çalışma, türü yakından takip etmeyen dinleyicilerin aşina olmayabileceği lakin seksenlerin sonundaki NWOBHM ve heavy/power metal sound’unu sonuna kadar yansıtan yapısıyla aslında her NWOBHM severin koleksiyonunda olması gereken bir yapıt.
Yukarıda da dediğim gibi CLOVEN HOOF şu anda bu kadrodan farklı, sadece kurucu üye basçı Lee Payne’in yer aldığı bir kadroyla müzik yapmaya devam ediyor. 11 Mart’ta çıkardıkları “Time Assassin” gayet iyi bir albüm ve seksenlerdekinden farklı, daha power metal bir CLOVEN HOOF dinlemek isteyenler o albüme tereddüt etmeden göz atabilirler. “A Sultan’s Ransom” ise genel anlamda sunduğu vizyon ve çeşitlilikle epey renkli bir 45 dakika vadeden, anaakım düşünüldüğünde epey geri planda kalmış ve gördüğü ilgiden daha fazlasını hak eden bir çalışma.
Zor biliyorum, ancak henüz grupla tanışmadıysanız albüm kapağına takılmamaya çalışın ve bu korkunç kapağın altındaki güzellikleri keşfetmeye bakın.
Grubun farklı karakterini yazıda vurguladım ama bir kez daha yazayım; Astral Rider gibi bir şarkıyı her grup yazamaz arkadaşlar. Heavy metal ve türevlerini seviyorsanız o şarkı başta olmak üzere albüme mutlaka bakın derim.
@Ahmet Saraçoğlu, Ahmet abi 80ler heavy metaline pek ısınamamışımdır ama ilk şarkı olan astral riderı bi dinleyim demiştim bi baktım albümün sonuna kadar gelmişim.
Heavy metal İngiltere’deki endüstriyel ortamdan çıkıp dünyaya yayıldığında neredeyse otomatikman epikleşti. “NWOBHM sound’u” ile heavy metal arasındaki fark da aslında bu ontolojik temele dayanıyor. İlkinin doğal ortamı fabrika hayatının belirlediği kasvetli, gri mahallelerken ikincide özellikle çizgi roman kültürü aracılığıyla fantezinin alanı çok genişliyor. Klasik heavy metal’in ’82-83 sonrasında İngiltere’de neredeyse hiç tutmamasının sebebi de bu. Başta, yani 1979-80′de bugün bildiğimiz anlamıyla klasik heavy metal sound’u oturuyor. ’81 sonrasındaysa bu dünya genelinde yeniden-üretilmeye başlanıyor. Bu epik bileşim ortalama İngiliz rock dinleyicisine hiç hitap etmediği için de İngiltere klasik metal ile olan bağlantısını büyük oranda kesiyor.
Tabii İngiltere’den çıkıp dünyadaki genel epikleştirme eğilimini takip eden istisnai gruplar da var. Cloven Hoof işte bu ikinci dalga NWOBHM veya post-NWOBHM topluluklarından biri. Aslında müzikal olarak NWOBHM’dan çok sonrasındaki klasik heavy-power geleneğine yakınlar.
@Emre Görür, son paragrafla ilgili olarak, yazıdaki “İngiliz kanadı albümü NWOBHM olarak bağrına basarken, ABD’nin daha ekstrem denebilecek dergilerinden Terrorizer daha sonradan “A Sultan’s Ransom”ı gelmiş geçmiş en iyi 10 power metal albümü arasında değerlendirmişti.” bölümü de bunun göstergesi aslında.
Ben de yazının başlığını atarken “İngiltere’den 32 yıllık bir NWOBHM cevheri” mi desem, “İngiltere’den 32 yıllık bir heavy metal cevheri” mi desem, yoksa “İngiltere’den 32 yıllık bir heavy/power metal cevheri” mi desem emin olamadım, “İngiliz grubu İngiliz basını nasıl görüyorsa onu yazayım” deyip bu şekilde yazdım.
@Ahmet Saraçoğlu, tarihsel olarak NWOBHM hareketi bünyesindeki bir grup tabii, ama daha 1982′deki ilk kaydından itibaren dönemin İngiliz tarzından ayrışmaya başlıyor. Zaten yukarıdaki fotoğrafta görülebilecek ilk dönem imajları da epey farklı. Yani tarihsel aidiyet olarak NWOBHM, müzikal olarak klasik heavy/power demek en doğrusu sanırım.
“Astral Rider” şarkısı tam olarak “bir albümün ilk şarkısı nasıl olmalı?” sorusunun yanıtı. Bu şakıyı heavy Metal’i az biraz seven kime dinletsen hemen komple albümü dinlemek ister. Yer yer aşırı Iron Maiden’laşabiliyorlar ama o grubu da sevdiğimden dolayı bu benim için artı oluyor :D Besteler çok güzel işlenmiş. Vokallerden melodilere hepsi tam ayarında olmuş, dinlemesi aşırı zevkli bir albüm. Çıktığı zaman ne kadar tanındı ve ya sattı albüm bilmiyorum ama kesin yeteri kadar olmamıştır. Çünkü bu kritik olmasa grubun büyük ihtimalle gelecek 50 yıl boyunca da duymayacaktım.
Bu arada “boomer coşturan” serisi için özellikle teşekkürler Ahmet abi. Tür farketmeksizin bu seri içinde çıkan tanımadığım bütün grupları dinlemeye çalışıyorum. 80′ler filan böyle yeniden keşfedilmeyi bekleyen cevherlerle dolu.
@Ahmet Saraçoğlu, Bir kaç yıl önce 3-4 albümü kısa kısa yazarak bir kritik altında tanıtıyordunuz. Bence öyle bir şey de yapabilirsin. Tamam 3-4 değil ama 1-2 tane olursa hem senin çok vaktini almaz hem de daha fazla tanıtmış olursun.
Bu arada tag kısmına “boomer coşturan” eklerseniz böylece bu seri altında tanıtılmış gruplara daha hızlı ulaşabiliriz bence.
Grubun farklı karakterini yazıda vurguladım ama bir kez daha yazayım; Astral Rider gibi bir şarkıyı her grup yazamaz arkadaşlar. Heavy metal ve türevlerini seviyorsanız o şarkı başta olmak üzere albüme mutlaka bakın derim.
27.03.2022
@Ahmet Saraçoğlu, Ahmet abi 80ler heavy metaline pek ısınamamışımdır ama ilk şarkı olan astral riderı bi dinleyim demiştim bi baktım albümün sonuna kadar gelmişim.
27.03.2022
@arple, Astral Rider’ı açınca bana da aynısı oluyor.
Toprak, hava, ateş ve su, hahaha!
https://ibb.co/xqfJFzG
Heavy metal İngiltere’deki endüstriyel ortamdan çıkıp dünyaya yayıldığında neredeyse otomatikman epikleşti. “NWOBHM sound’u” ile heavy metal arasındaki fark da aslında bu ontolojik temele dayanıyor. İlkinin doğal ortamı fabrika hayatının belirlediği kasvetli, gri mahallelerken ikincide özellikle çizgi roman kültürü aracılığıyla fantezinin alanı çok genişliyor. Klasik heavy metal’in ’82-83 sonrasında İngiltere’de neredeyse hiç tutmamasının sebebi de bu. Başta, yani 1979-80′de bugün bildiğimiz anlamıyla klasik heavy metal sound’u oturuyor. ’81 sonrasındaysa bu dünya genelinde yeniden-üretilmeye başlanıyor. Bu epik bileşim ortalama İngiliz rock dinleyicisine hiç hitap etmediği için de İngiltere klasik metal ile olan bağlantısını büyük oranda kesiyor.
Tabii İngiltere’den çıkıp dünyadaki genel epikleştirme eğilimini takip eden istisnai gruplar da var. Cloven Hoof işte bu ikinci dalga NWOBHM veya post-NWOBHM topluluklarından biri. Aslında müzikal olarak NWOBHM’dan çok sonrasındaki klasik heavy-power geleneğine yakınlar.
27.03.2022
@Emre Görür, son paragrafla ilgili olarak, yazıdaki “İngiliz kanadı albümü NWOBHM olarak bağrına basarken, ABD’nin daha ekstrem denebilecek dergilerinden Terrorizer daha sonradan “A Sultan’s Ransom”ı gelmiş geçmiş en iyi 10 power metal albümü arasında değerlendirmişti.” bölümü de bunun göstergesi aslında.
Ben de yazının başlığını atarken “İngiltere’den 32 yıllık bir NWOBHM cevheri” mi desem, “İngiltere’den 32 yıllık bir heavy metal cevheri” mi desem, yoksa “İngiltere’den 32 yıllık bir heavy/power metal cevheri” mi desem emin olamadım, “İngiliz grubu İngiliz basını nasıl görüyorsa onu yazayım” deyip bu şekilde yazdım.
28.03.2022
@Ahmet Saraçoğlu, tarihsel olarak NWOBHM hareketi bünyesindeki bir grup tabii, ama daha 1982′deki ilk kaydından itibaren dönemin İngiliz tarzından ayrışmaya başlıyor. Zaten yukarıdaki fotoğrafta görülebilecek ilk dönem imajları da epey farklı. Yani tarihsel aidiyet olarak NWOBHM, müzikal olarak klasik heavy/power demek en doğrusu sanırım.
Kendi adıma harika keşifler oluyor gerçekten. Özellikle bu seri özelinde teşekkürler. 🤘
“Astral Rider” şarkısı tam olarak “bir albümün ilk şarkısı nasıl olmalı?” sorusunun yanıtı. Bu şakıyı heavy Metal’i az biraz seven kime dinletsen hemen komple albümü dinlemek ister. Yer yer aşırı Iron Maiden’laşabiliyorlar ama o grubu da sevdiğimden dolayı bu benim için artı oluyor :D Besteler çok güzel işlenmiş. Vokallerden melodilere hepsi tam ayarında olmuş, dinlemesi aşırı zevkli bir albüm. Çıktığı zaman ne kadar tanındı ve ya sattı albüm bilmiyorum ama kesin yeteri kadar olmamıştır. Çünkü bu kritik olmasa grubun büyük ihtimalle gelecek 50 yıl boyunca da duymayacaktım.
Bu arada “boomer coşturan” serisi için özellikle teşekkürler Ahmet abi. Tür farketmeksizin bu seri içinde çıkan tanımadığım bütün grupları dinlemeye çalışıyorum. 80′ler filan böyle yeniden keşfedilmeyi bekleyen cevherlerle dolu.
10.05.2022
@Rashid, rica ederim. Bu tarz çok fazla albüm var, fırsat oldukça yazacağım. Sen deyince canım istedi, ben de açtım Astral Rider’ı.
10.05.2022
@Ahmet Saraçoğlu, Bir kaç yıl önce 3-4 albümü kısa kısa yazarak bir kritik altında tanıtıyordunuz. Bence öyle bir şey de yapabilirsin. Tamam 3-4 değil ama 1-2 tane olursa hem senin çok vaktini almaz hem de daha fazla tanıtmış olursun.
Bu arada tag kısmına “boomer coşturan” eklerseniz böylece bu seri altında tanıtılmış gruplara daha hızlı ulaşabiliriz bence.