Doksanların başları metal açısından son derece enteresan dönemlerdi. Grunge’ın patlaması, anaakım metalin sivri taraflarını törpülemek durumunda kalması, MTV’nin yükselişi gibi çeşitli durumlar bu müzik türünün göz önünde olan tarafının gözle görülür düzeyde durulmasına yol açmış ve metalin en büyükleri olarak addedilen isimler bazı revizyonlara gitmek zorunda kalmıştı.
Diğer yandan bu dönem metalin daha ekstrem, daha sevimsiz tarafları için paha biçilmez ilhamlar sunuyor ve MTV’de yer almak gibi dertleri olmayan hatta bilakis karanlıklarda saklanmayı tercih eden gruplar için acayip bir ruh barındırıyordu. Atlas Okyanusu’nun karşı tarafında NOCTURNUS “The Key”i çoktan çıkarmış, Avrupa’da ise sayısız grup kendi sound’larını keşfetmek adına başyapıt yaratma yarışına giriyordu.
Tarihler 1993’ü gösterdiğinde ABD’de DEATH “Individual Thought Patterns” ile death metalin nasıl genişleyebileceğini uygulamalı olarak gösteriyor, CYNIC “Focus”la olayın ne kadar sınırsız olabileceğini kanıtlıyor, ATHEIST “Elements” ile türün başyapıtlarından birini yaratıyor, MORBID ANGEL “Covenant” ile büyüyordu. GORGUTS “The Erosion of Sanity” ile 5 yıl sonra yapacağı devrimin minik mumlarını yakarken, İngiltere’de CARCASS “Heartwork”ü çıkarıyor ve çaktırmadan melodik death metal denen şeyin yapı taşlarından birini döşüyordu. Bu yıllar metal dünyasının cilalı olmayan tarafı açısından o kadar verimliydi ki, yola erken çıkan ENTOMBED gibi gruplar müzikal anlamda bazı kapılarını çoktan kapatmış, ikinci dönemlerine başlıyorlardı.
1993’te çıkan bir diğer devrim niteliğindeki albüm de Fin grup DEMILICH’in metal tarihine geçen ve deneyselliği, zamanının ötesinde oluşu ve ekstremliğiyle sayısız gruba ilham veren ilk ve şimdilik tek albümü “Nespithe”ti. 1990’da kurulan ve ilk 4 demosunda müzisyenlik becerilerini olabildiğince sergileyen DEMILICH, aslında “The Spine” anlamı içeren “Nespithe” ile birlikte bir anda “kült albüm” kavramının ansiklopedik karşılığını ortaya koymuş ve underground ortamlara balyoz gibi inmişti. “Nespithe” metal dünyasının o güne dek çıkan en uç, en sert, en tavizsiz death metal albümü değildi belki, ancak içerdiği üst düzey teknik, benzersiz atmosfer ve daha bir dolu detayla en sıra dışı olanlardan biriydi. Kesin olan bir şey varsa o da Antti Boman ve arkadaşları çok başka kafadalardı ve bir anda underground sahnenin dikkatini çekmiş ve dönemi için apayrı bir yere konumlanmışlardı.
Beste tarzı ve rif yazımı açısından avangart bir yaklaşım benimseyen ve bunu olabildiğince teknik bir biçimde ele alan DEMILICH, Boman’ın albümün alametifarikalarından olan aşırı derin guttural vokalleri sayesinde o dönem çıkan neredeyse her şeyden ayrıştırılan bir karakter ortaya koymuştu. Uzun ve soyut şarkı isimleri, albümün her anına yayılan acayip karanlık atmosfer ve bunun oluşmasını sağlayan prodüksiyonla birlikte “Nespithe” resmen “ben tek, siz hepiniz”vari bir duruş sergiliyordu. Bu noktada grup belki de büyüklüğünden kendisinin bile farkında olmadığı bir şeye imza atıyordu. “Nespithe” çıktığı dönem itibarıyla sanki sadece bir albüm değil; nefes alan, çoğalan, içgüdüsel hareket eden başka bir yaşam formu gibiydi. İçerdiği pek çok unsur insanoğlunun kabul edilmiş estetik anlayışının tam zıttı olmasına, milyarlarca insan tarafından kabul edilemeyecek türde şeyler sunmasına rağmen kendi içinde kusursuz, eşsiz, kapkara bir balçık gibi genişliyor ve bulaştığı her yere yapışıyordu. “Nespithe” eşsizdi. Tartışmasız şekilde, underground metal tarihinin gördüğü en özel, en önemli, en sıra dışı albümlerden biriydi.
DEMILICH’in ve “Nespithe”in gerçek değerinin anlaşılması ise grubun dağılmasından sonra oldu. Albümün satış gelirleri konusunda Necropolis Records’la anlaşamayan DEMILICH, “Nespithe”in piyasaya çıkışından kısa bir süre sonra dağıldı ve yarattığı soyut karanlık içinde kayboldu. Sonradan, ister vokal olsun ister rif yazımı olsun ister sound olsun DEMILICH’in bu 39 dakikada yaptığı şeylerden ilham alan bir dolu grup peydahlanmaya ve Fin death metal sound’unu yaşatmaya başladı. DEMILICH artık yoktu, ancak fikirleri yaşamaya devam ediyordu. Fin death metal sahnesi bir dolu grup çıkardı. Bunlardan bazıları adeta bir geleneği yaşatırcasına DEMILICH’in öğretilerini sürdürme ve o fikirler üzerinden genişleme yoluna gittiler. Tüm karakterini DEMILICH’e borçlu albümler, gruplar, hatta sadece bu grupları bünyesine katmaya meraklı underground şirketler ortaya çıktı.
“Nespithe” hiçbir zaman adı o herkesçe bilinen ilham verici albümler arasında anılmadı, sadece underground’a yakın duranlar tarafından değer gördü, ama oradaydı. Hep oradaydı. Çıkışından yaklaşık 30 yıl sonra baktığımızda, bu müziğin en soyut ve karanlık icracıları ortalarda oldukça da manen var olmaya ve en derin dehlizlerden bizi çağırmaya devam edecek.
Kadro Antti Boman: Vokal, gitar
Aki Hytönen: Gitar
Ville Koistinen: Bas
Mikko Virnes: Davul
Şarkılar 1. When the Sun Drank the Weight of Water
2. The Sixteenth Six-Tooth Son of Fourteen Four-Regional Dimensions (Still Unnamed)
3. Inherited Bowel Levitation - Reduced Without Any Effort
4. The Echo (Replacement)
5. The Putrefying Road in the Nineteenth Extremity (...Somewhere Inside the Bowels of Endlessness...)
6. (Within) The Chamber of Whispering Eyes
7. And You'll Remain... (In Pieces in Nothingness)
8. Erecshyrinol
9. The Planet That Once Used to Absorb Flesh in Order to Achieve Divinity and Immortality (Suffocated to the Flesh That It Desired...)
10. The Cry
11. Raped Embalmed Beauty Sleep
@Boba Fett, reis o değil de diziyi nasıl buldun? Mando çok iyiydi de hangarum hungarum çok iyi bitmedi sanki.serbest’ten de yazabilirsin merak ettim hahah.
albüm kült oğlu kült; vokaller çok dalgaya alınırdı bir ara ama benim o da çok hoşuma gidiyor. brutali, gutturali falan geçtim, insanlık dışı bir yaratık şarkı söylüyor gibi.
albümün ismi “nespithe”, “the spine” anlamı içeriyor derken, biraz daha açarsak; the spine’ın anagramı. yani aynı harflerle yazılan ama harfleri yer değiştirilen sözcükler. mesela “erecshyrinol” şarkı ismi de “no lyrics here”ın anagramı.
Bu albümü ilk defa dinliyorum ve ilgimi çekti. Zaten deneysel ve kurallara her daim bağlı kalmayan müzikleride severim.Hissettirdiği duygular korku,mistik ve fantastik bir dünya.Müziğin tek bir kalıpla sınırlandırılması bazen sıkıcı olabiliyor.Rahat ol ve dinle.
inanması güç ama bu grup türkiyeye geldi ve kadıköy karga barda konser verdi.o günü hatırlıyorum çok sıcaktı ve havalandırma bozuktu, ama ses sistemi iyiydi.Çok fazla dinleyemedim grubu ona yanarım.
bu arada albüm ile alakalı görüşlerim şöyle:
gerçekten çok orjinal ve pislik bir grup demilich,bahsettiği konular olsun,şarkı sözleri olsun 12 tane hap atmış üstüne kimyasal çekip 4 tane kırmızı tuborg çekmiş tarzda çok garip sözlü ve adamı tribe sokan hassiktir ayağım yok müziği yapıyorlar hem de teknik death metal ile,herkes vokalden rahatsız olmuş ama bana göre vokal inaılmaz iyi.Tam bu sapkın,çürümüş,ölü götü müziğe giden pislik ve hasta bir vokal.Tıpkı alemlararası habis bir bir demonun sesi gibi.konserde de aynısını yaptı adamlar valla.Eğer brainfucking morbid sıkıntılı bad trip death metal arıyorsanız buyrun gelin,hayatın anlamının genital bölgesini tersten görün
bir de bu albüm fena halde efanevi oyun silent hill i andırıyor nedense
Eline kalemine sağlık abi.
Konya’nın deyimiyle ÜFFFFFFFFFFFFFFFFFFF seviyesinde bir albüm. İnsanlık ayıbı bir albüm.
14.02.2022
@Cryosleep, sağ olasın.
10
13.02.2022
@Boba Fett, reis o değil de diziyi nasıl buldun? Mando çok iyiydi de hangarum hungarum çok iyi bitmedi sanki.serbest’ten de yazabilirsin merak ettim hahah.
14.02.2022
@Twat, Yoğunluktan ne dizilere, ne albümlere fırsat bulup dinleyemiyorum, önümüzdeki 3 hafta içerisinde unutmazsam bir şeyler karalamaya çalışırım.
albüm kült oğlu kült; vokaller çok dalgaya alınırdı bir ara ama benim o da çok hoşuma gidiyor. brutali, gutturali falan geçtim, insanlık dışı bir yaratık şarkı söylüyor gibi.
albümün ismi “nespithe”, “the spine” anlamı içeriyor derken, biraz daha açarsak; the spine’ın anagramı. yani aynı harflerle yazılan ama harfleri yer değiştirilen sözcükler. mesela “erecshyrinol” şarkı ismi de “no lyrics here”ın anagramı.
10/10
14.02.2022
@riser, evet o anagram kısmını hızlı geçtim. Sondan başa 3′lü harf grupları hâlinde yazmışlar o isimleri.
ne-spi-the
ere-csh-yri-nol
Bu albümü ilk defa dinliyorum ve ilgimi çekti. Zaten deneysel ve kurallara her daim bağlı kalmayan müzikleride severim.Hissettirdiği duygular korku,mistik ve fantastik bir dünya.Müziğin tek bir kalıpla sınırlandırılması bazen sıkıcı olabiliyor.Rahat ol ve dinle.
15 parçalık versiyonuda varmış bu albümün.Wikipediden ulaştım bu bilgiye.Sonradan güncellenmiş.
inanması güç ama bu grup türkiyeye geldi ve kadıköy karga barda konser verdi.o günü hatırlıyorum çok sıcaktı ve havalandırma bozuktu, ama ses sistemi iyiydi.Çok fazla dinleyemedim grubu ona yanarım.
bu arada albüm ile alakalı görüşlerim şöyle:
gerçekten çok orjinal ve pislik bir grup demilich,bahsettiği konular olsun,şarkı sözleri olsun 12 tane hap atmış üstüne kimyasal çekip 4 tane kırmızı tuborg çekmiş tarzda çok garip sözlü ve adamı tribe sokan hassiktir ayağım yok müziği yapıyorlar hem de teknik death metal ile,herkes vokalden rahatsız olmuş ama bana göre vokal inaılmaz iyi.Tam bu sapkın,çürümüş,ölü götü müziğe giden pislik ve hasta bir vokal.Tıpkı alemlararası habis bir bir demonun sesi gibi.konserde de aynısını yaptı adamlar valla.Eğer brainfucking morbid sıkıntılı bad trip death metal arıyorsanız buyrun gelin,hayatın anlamının genital bölgesini tersten görün
bir de bu albüm fena halde efanevi oyun silent hill i andırıyor nedense
Karı olsa sikersin bu albümü. Öyle bir albüm.