Varlığını büyük oranda başka bir gruba borçlu bir grubun aşırı üretken olması ne kadar mantıklı çok emin değilim. EREB ALTOR, BATHORY karakterine çok yakın müzik yapan bir grup ve içinde bulundukları pagan metal klasmanının uçsuz bucaksız denemelere uygun olmadığı da düşünüldüğünde grubun son 7 yılda 5 albüm çıkarmış olmasının çok harika bir karar olması konusunda bazı şüphelerim var.
Zaten ne duyacağınızı bildiğiniz türde bir müzik icra etmelerinden ve amaçladıkları şeyi çok iyi yapıyor oluşlarından dolayı EREB ALTOR konusunda öyle büyük sıkıntılar çeken kimse olduğunu sanmıyorum. Adamlar pagan kimliğini yansıtan kuzeyli metallerini gayet güçlü, olabildiğince epik şekilde yapıyorlar ve nihayetinde her zaman eli yüzü düzgün albümler sunuyorlar. Ne var ki bu “deneme yapmaya elverişli olmama” durumu ister istemez beste konusunda biraz yerinde saymalarına neden oluyor.
2019’da çıkan “Järtecken”e 5,5 vermiş ve grubun bahsettiğim sorundan muzdarip olduğunu düşündüğümü söylemiştim. O albümde beni üzen başlıca konulardan biri, bu denli kuzeyli ve gelenek görenek tabanlı bir grubun albümünün 2 şarkı dışında tamamen İngilizce olmasıydı. “Vargtimman”daki gelişim kalemlerinden biri, bu konunun tam tersine dönmesi ve albümün 2 şarkı dışında tamamen İsveççe olması. Bu sayede verilmek istenen hisler, yaratılmak istenen atmosferler çok daha yere sağlam basar şekilde verilebiliyor, yaratılabiliyor.
Beste tarafına baktığımızda grubun albümü epik şarkılar ve yırtıcı şarkılar arasında dengeli şekilde bölüştürdüğünü görüyoruz. “Fenris”den itibaren albüm büyük oranda bir epik ve yırtıcı şeklinde ilerliyor. Bunun dinleyicide bir miktar “ne duyacağını bilme” hissi oluşturduğunu ve bunun da heyecanı azalttığını söylemeliyim. Yırtıcı karakterliler hadi neyse de epik olma çabası güden şarkıların, özellikle clean vokaller nedeniyle bir miktar birbirine benzemeleri gibi bir durum söz konusu.
“Järtecken”de olduğu gibi “Vargtimman”da çok baskın, ortamı domine eden bir vokal kullanımı var. Vokalist/gitarist Mats clean vokalleriyle saf kuzeyli havasını kulaklarımıza üflerken yırtıcı, agresif vokalleriyle de olayın şiddet yönünü öne çıkarmayı ihmal etmiyor. Riflerdeki bilinçli primitif kimlik vokaller için bir baz görevi görüyor ve vokallerin öne çıkmasını sağlıyor. Pagan, Viking karakterli gruplarda bunu her zaman görmüşüzdür; MITHOTYN’den EINHERJER’e kadar bu tarz olayları defalarca gördük, görüyoruz. EREB ALTOR da basit rif motifleriyle bu Viking kimliğini, pagan karakterini başarıyla yansıtıyor.
Kendini tekrarlama noktasına dönersem, bazı şarkılar kendilerinden önceki şarkıların sunmadığı türde yeni şeyler sunma konusunda çok da çaba sarf etmiyorlar. “Kuzeyli havasını veriyor mu, veriyor” ile yetinen bu şarkılar albümün uzun ömürlü olması ve heyecan katsayısını artırması konusunda pek bir rol üstlenmiyorlar.
Ne var ki grubun sahip olduğu genel hava, yani BATHORY’den gelen o “öz”ün çok lezzetli olması ister istemez EREB ALTOR’un da belli bir lezzete, kıvama ulaşmasını sağlıyor. O açıdan bakınca adamların sağlam yere dükkân açtığı gün gibi ortada.
Eğer iflah olmaz bir BATHORY aşığıysanız ve kuzey karakterine asla doyamıyorsanız; kara kaşlı, kara gözlü bir kavruk olmanıza rağmen mjölnir kolyesi takacak kadar İskandinav köpeğiyseniz “Vargtimman” sizi elbette ki mutlu edecektir. O açıdan bakınca albümün kuzeyliliğine, İskandinavlığına zerre laf edilemez. Dahası EREB ALTOR “Vargtimman”da önceki albümdeki monotonluğu aşan bir fikir çeşitliliği ve akılda kalıcılık da sunmayı başarıyor. Dolayısıyla bu tarz müziklerin alıcısıysanız “Vargtimman” tam da bu Ocak ayına uygun bir formatta sizi mutlu ve mesut edecektir; ona şüphe yok.
bergman’ın vargtimmen’ini izleyin.