Keder aslında hepimizin içmesi gereken acı bir reçetedir; yudumladığımızda tadı her ne kadar içimizi yaksa da bize birçok dersler öğretir ve tabii ki kanayan yaralarımız…
Yaralarımızı saran ise kapıldığımız ıstırap okyanusudur. Fırtına dindiğinde geriye kalan ise yara izlerimizdir.
Kariyerinde 20 yılı aşkın zamanı geride bırakan Swallow the Sun, son albümü “Moonflowers” ile 2019′da “When a Shadow is Forced into the Light” ile bıraktığı karanlık atmosfere bıraktığı yerden devam ediyor.
Bu albümde de grubun bestecisi ve her şeyi olan Juha Raivio’nun sevgilisi Aleah Starbridge’i 2016 yılında kaybedişinin etkilerini görüyoruz.
Albüm 2020 sonbaharında, yani pandemi döneminde kaydedilmiş, bu sebeple albüm genelinde pandeminin yarattığı boğucu etkiyi de görmek zor değil.
Juha Raivio “Moonflowers”da grubun diğer albümlerinden farklı olarak oldukça ilginç bir sürpriz yapıyor ve belki de vahşice bir dürtüyle kapaktaki Ay’ı kendi kanıyla boyayıp Ay’ın etrafını ise 2016 baharında toplayıp kuruttuğu çiçeklerle süslüyor.
Juha Raivio tarafından derin bir hayal kırıklığının aynası olarak tanımlanan “Moonflowers”, Swallow the Sun’ın kendi kimliği ekseninde bolca hüzün ve acı barındırıyor.
Albüme gelirsek, ik şarkı Moonflowers Bloom in Misery’den itibaren dinleyicinin içine vuran ve dinleyiciyi içine çeken bir atmosfer var. Özellikle “Songs From The North” ve “When a Shadow is Forced into the Light”ta olan kapalı ve dinledikçe bütünleştiğiniz anlatım bu albümde yok. “Moonflowers”a daha anlaşılır bir sound hâkim.
The Fight Of Your Life albümün balladı ve gizli hitlerinden biri. Akustik pasajlar ve sonrasındaki yükseliş albümün zirve noktalarından biri olarak göze çarpıyor. This House Has No Home ise albümün en hararetli şarkısı ve hemen her albümde gördüğümüz black metal esintili Swallow the sun parçalarından biri. Şarkı sözlerindeki kelime oyunları da grubun sözler konusunda kendini ne kadar geliştirdiğinin bir göstergesi.
Albümün en vurucu şarkılarından biri olan All Hallows’ Grieve’de Oceans Of Slumber vokalisti Cammie Gilbert olağanüstü sesiyle “Moonflowers”daki kedere ortak oluyor ve şarkıyı başka bir boyuta taşıyor.
Son olarak, albümdeki parçaların Trio N O X ile Finlandiya’daki Sipoo Kilisesi’nde kaydedilen klasik müzik versiyonları da mevcut ki albümdeki atmosfer bu versiyonlarda da olduğu gibi devam ediyor. Dinlemenizi öneririm.
Grubun die-hard fanları ile doom/death dinleyicilerinin albümden fazlasıyla tatmin olacağını düşünüyorum, ki zaten “Moonflowers”a dair pek çok platformdaki yorumlar da bu doğrultuda.
Kadro Juha Raivio: Gitar, klavye, besteler, sözler
Mikko Kotamäki: Vokal
Juho Räihä: Gitar
Matti Honkonen: Bas
Juuso Raatikainen: Davul
Jaani Peuhu: Geri vokal
Şarkılar 1. Moonflowers Bloom in Misery
2. Enemy
3. Woven into Sorrow 0
4. Keep Your Heart Safe from Me
5. All Hallows' Grieve
6. The Void
7. The Fight of Your Life
8. This House Has No Home
The morning that never came kritiğini de sizden okumak isterdim oğuz bey. Bu albümü henüz dinlemedim ama gruba pozitif bir ön yargım var zaten. Hemen dalıyorum
Bu sene dinledigim en depresif is. Onceki STS albumlerinde yandan bir horror theme oluyordu, bunda onu goremedim. Sozlere falan bakinca kendimi kesesim geldi, inanilmaz karanlik bir atmosfer olmus. Ben cok cok begendim albumu, cok fena carpti gece gece.
Diger yandan Raivio’nun akil sagligindan suphe etmeye basladim. Kiz Arkadasi Aleah’i (bkz: Trees of Eternity) kaybetmesiyle adam ilginc bir seye donustu, klipte de Aleah’in oldugu yil topladigi cicekleri falan kullanmis kurutup, kendi kaniyla falan. Allah sabir versin bir yerlerden atlamasa bari.
Score > 8.6 /10.
(Aslinda birkac kez daha dinledim, 8 / 10 daha oturakli bir skor.)
Bende yeri ayrı olan gruplardan biridir Swallow The Sun. Yani biraz torpil yaptığım anları olmadı değil ama bu albüm gerçekten müthiş olmuş. Baştan sona o kederi, çaresizliği adeta damarlarımda hissettim. Juha abim Aleah öldüğünden bu yana beste anlamında kendini aşmış durumda ama umarım içindeki hüznü yalnızca böyle müzik yoluyla atıyordur ve kendine iyi bakıyordur. Böyle söyleyince kendimden nefret ediyorum ama müzisyenler için her zaman en büyük ilham kaynaklarından biri olmuştur yakınlarından birini kaybetmek.
The morning that never came kritiğini de sizden okumak isterdim oğuz bey. Bu albümü henüz dinlemedim ama gruba pozitif bir ön yargım var zaten. Hemen dalıyorum
bence bir şans vermelisiniz
Animasyon kliplerinin altina yazdiklarimi aynen yapistiriyorum musadenizle:
Bu sene dinledigim en depresif is. Onceki STS albumlerinde yandan bir horror theme oluyordu, bunda onu goremedim. Sozlere falan bakinca kendimi kesesim geldi, inanilmaz karanlik bir atmosfer olmus. Ben cok cok begendim albumu, cok fena carpti gece gece.
Diger yandan Raivio’nun akil sagligindan suphe etmeye basladim. Kiz Arkadasi Aleah’i (bkz: Trees of Eternity) kaybetmesiyle adam ilginc bir seye donustu, klipte de Aleah’in oldugu yil topladigi cicekleri falan kullanmis kurutup, kendi kaniyla falan. Allah sabir versin bir yerlerden atlamasa bari.
Score > 8.6 /10.
(Aslinda birkac kez daha dinledim, 8 / 10 daha oturakli bir skor.)
Bende yeri ayrı olan gruplardan biridir Swallow The Sun. Yani biraz torpil yaptığım anları olmadı değil ama bu albüm gerçekten müthiş olmuş. Baştan sona o kederi, çaresizliği adeta damarlarımda hissettim. Juha abim Aleah öldüğünden bu yana beste anlamında kendini aşmış durumda ama umarım içindeki hüznü yalnızca böyle müzik yoluyla atıyordur ve kendine iyi bakıyordur. Böyle söyleyince kendimden nefret ediyorum ama müzisyenler için her zaman en büyük ilham kaynaklarından biri olmuştur yakınlarından birini kaybetmek.