Bazı grupların karşı tarafa iletmekle sorumlu oldukları duyguları tam olması gerektiği gibi iletemediklerini düşünüyorum. Kulaklarınızda mesela bir isyanın ya da bir öfke halinin resmini canlandırmaya çalışan her grup bunun üstesinden öyle kolay kolay gelemiyor; Size hissettirilmek istenen o duygu, o gruba ya da o anki şarkıya bağlı olarak kendisini tatminkar bir şekilde ifade edemiyor iken siz yine de anlayacağınızı anlamış ama alacağınızı alamamış oluyorsunuz. Fakat bazen öyle şeylere denk geliyoruz ki işittiğimizde o şeyin bu konuda ne kadar iyi olduğuyla alakalı içimizde en ufak bir kuşku barınamıyor.
Geçtiğimiz hafta ”Noktvrn” ile 4 sene sonra tekrar görücüye çıkan, derin kederleri feryad figan çığıran asil duyguların grubu DER WEG EINER FREIHEIT’in ”Finisterre”sini ilk dinlediğimde düşündüğüm şey buydu. ”Finisterre” gerçekten o kadar iyiydi ki onun ne kadar güzel olduğunu anlamak için hakkında yazılmış olan yorumları önceden okumaya, albümü sindirmeye ya da bir şekilde zamanının gelmesine falan gerek yoktu. ”Finisterre” ile hayata geçirilen her detay, her durum-duygu oldukça çıplak ve vurucuydu.
Geçmişine bakarak geleceğinin de çoktan garanti altında olduğunu görebildiğimiz DER WEG EINER FREIHEIT ”Noktvrn” ile yıllardır süslediği sır perdesini aralıyor, risk alıyor, risk alırken denemekten korkmayarak artık bir şeyleri kanıtlama ihtiyacı hissetmiyor ve bunların bir sonucu olarak sütlerine azıcık su katmakta da bir mahsur görmüyor. Şöyle ki:
”Noktvrn” DER WEG EINER FREIHEIT’in bu zamana kadar yaptığı en deneysel ve en özgür iş. Grup ”Finisterre” ile zirveye ulaştırdığı melankolik benzersizliğini ve enstrümantal becerisini olduğu gibi devam ettirirken daha önce karşılaşmadığımız birtakım vizyoner hareketleri de uyguluyor; Immortal ve Haven parçalarında ilk kez İngilizce sözlere yer veren ve yine Immortal şarkısını clean vokaller ile süsleyen, bunların yanı sıra son zamanlarda MØL ve DEAFHEAVEN gibi toplulukların başarıyla uyguladığı Shoegaze tarzı yaklaşımlarla da kendi öz biçimlerini şekilden şekile sokan ama bunu yaparken bu biçime de sadık kalmayı tercih eden grup, görünen o ki ”Noktvrn” ile daha uğrayacak çok yeri olduğunu gösteriyor bizlere.
Grubun albümün açılış şarkısı olan Finisterre II’ya rağmen ikinci bir ”Finisterre” yapmaya hiç niyetli olmadığı fakat kendilerini başarıya ulaştıran formülü ezmek istemediği de ortada; Bu manada Black metalin bilindik tarafının yine grubun kendi tınısıyla birleştirildiği, öküze dinletseniz kederden şaftını kaydıracak mütemadiyen temiz ve yavaş clean gitar bölümlerinin ve önceki albümde atmosfere oynayan bazı şarkılarda yer alan son derece derin kısımların bu sefer ”Noktvrn”da bir hayli ön plana çıkarıldığı rahatlıkla söylenebilir. Akustik gitarla başlayıp derdini Shoegaze sularına girerek bitiren, albümün en uzun şarkısının introsunda yine oldukça uzun bir clean gitar partisyonu bulunduran albümün bence en önemli ve konuşulması gereken yanı da bu diye düşünüyorum.
Şahsen ”Noktvrn”un beğenilmemesi diye bir durumun söz konusu olabileceğini bile sanmıyorum. DER WEG EINER FREIHEIT kendini tekrara düşmemek için alması gereken risk dozunu çok dengeli ayarlayarak DEAFHEAVEN, HAVOK gibi grupların kendi kariyerlerinde düştüğü hatalara düşmekten sakınmış ve grubun kariyerinde pırıl pırıl parlayacak olan, her haliyle sevenlerini memnun edeceğinden emin olduğum bir yapıt yaratmış.
Bu seneyi Nikita’nın yürek söken böğürtülerine, Tobias’ın gavura vurur gibi vurduğu davulculuk performansına, gitarların gözyaşıyla ıslatılmış, dertlerle örülmüş, keder yüklü nota dokunuşlarına, kısaca DER WEG EINER FREIHEIT’ın tartışmasız kalitesine tekrar tanık olmadan ve bu yıl yapılmış en iyi albümlerden birini cebe atıp sene sonuna bol keseden yazmadan kapatmayın. 2021′i ”Noktvrn”u dinlemeden geçen adam bu sene Black metal’e doyduk falan da demesin.
Eline sağlık Erhan. Daha önce de dediğim gibi, kopyala yapıştır yapıyorum:
……………………………………….
Uzun bir dinleme seansından sonra, albüm kritiğini bekleyemicem kimse kusura bakmasın. Kritik yazılırsa kopyala yapıştır yaparım.
Öncelikle, ‘finisterre’ bu albümü sikerken sağa sola tavana çarpar bayıltır, fenalık geçirtir. Elbette bu durum albümün klasından ve kalitesinden zerre bir şey eksiltmez. Bu yılın açık ara en iyilerinden. Artık finisterre ne seviye, müsait olduğunuz bir vakit onu sorgulayın.
Burada kendimi bir tık avantajlı gördüğüm yer, hazırlıklı olmam ve tam da bu yapıda bir albüm bekliyor olmam. Bir önceki albümden daha iyisini beklemek gruba baya bir haksızlık olurdu, yanılmadım. O yüzden sunulan müziği tek bir albümmüş gibi benimsedim, gerçi buna ihtiyacı yok bu arkadaşların ama bu olay tamamen benimle alakalı. Her ne olursa olsun benim ağzımı yüzümü daha alkol almadan yamultmayı başardıkları için çok uzun zaman öveceğim bir iş var ortada. Monument hayatımda dinlediğim en iyi parçalardan biri. Teşekkürler d.w.e.f.
Der weg Einer Freiheit..Her albümünü, her şarkısını hatmettiğim, taptığım gruplardan biri. Grup tepe noktasını Finisterre’de öyle bir yere taşıdı ki, sonradan düşününce Noktvrn’un yapılabilecek en doğru hamle olduğuna hak verdim. Çünkü benzer bir işle çıkagelselerdi birçoğu albümü önyargıyla karşılayacaktı. Monument ilk çıktığında oldukça beğenmiş ve bir o kadar da şaşırmıştım çünkü grup o alışılagelmiş tavizsiz müziği yerine daha kederli, daha içe dönük bir karanlık sunuyordu. Ama bunu da çok güzel başarmışlar yahu!
Sözün özü gayet iyi kotarılmış bir albüm. Yine de ben 9 vermezdim (önceki albümlerinden ötürü) Ancak temizinden 8,5 diyorum.
“Abilerim siz neler yaşadınız da ortaya bu albüm çıktı?” konu başlığımızın yeni durağı Der Weg Einer Freiheit oluyor. Bildiğin dert yanıyorlar albüm boyunca. Amenra’yla tura çıkarlarsa her konser sonrası en az 10-15 ölü çıkar mekanlardan.
Yıl sonu listelerinde gördükçe “der weg einer freiheit diye bir grubu hiç dinlememiş olmama rağmen bu grubun adı bana niye tanıdık geliyo lan” diye soruyodum kendime. Şimdi metal archives’tan bakınca anladım. Fuck you and die’daki elemanlar grubun aktif olduğu dönemde bu grupta çalıyomuş, ordan tanıdık geliyomuş bu isim. Stream servislerde olmadığı için kimse adamların adını anmıyo ama baya iyi gruptu fuck you and die. Elements of instability türün kıymeti bilinmeyen albümlerindendir. İlgilisine tavsiye ederim.
Herkese selamlar ,Tobias bu haftasonu Türkiye ye geldi ve benim misafirim oldu 4-5 gün daha beraberiz .Önümüzde ki sene Eylül gibi yeni albümleri çıkacak .Yeni albümlerinden 10 dk lık bir parça paylaştı benimle ve çıkaracağımız bugüne kadar ki en iyi albüm olacak dedi .Parçayı ben çok beğendim ,alışılmış olanların dışarısına çıkabilirler gibi duruyor. Sevgiler
Eline sağlık Erhan. Daha önce de dediğim gibi, kopyala yapıştır yapıyorum:
……………………………………….
Uzun bir dinleme seansından sonra, albüm kritiğini bekleyemicem kimse kusura bakmasın. Kritik yazılırsa kopyala yapıştır yaparım.
Öncelikle, ‘finisterre’ bu albümü sikerken sağa sola tavana çarpar bayıltır, fenalık geçirtir. Elbette bu durum albümün klasından ve kalitesinden zerre bir şey eksiltmez. Bu yılın açık ara en iyilerinden. Artık finisterre ne seviye, müsait olduğunuz bir vakit onu sorgulayın.
Burada kendimi bir tık avantajlı gördüğüm yer, hazırlıklı olmam ve tam da bu yapıda bir albüm bekliyor olmam. Bir önceki albümden daha iyisini beklemek gruba baya bir haksızlık olurdu, yanılmadım. O yüzden sunulan müziği tek bir albümmüş gibi benimsedim, gerçi buna ihtiyacı yok bu arkadaşların ama bu olay tamamen benimle alakalı. Her ne olursa olsun benim ağzımı yüzümü daha alkol almadan yamultmayı başardıkları için çok uzun zaman öveceğim bir iş var ortada. Monument hayatımda dinlediğim en iyi parçalardan biri. Teşekkürler d.w.e.f.
……………………………………….
albüm kapağını görünce direkt daldım. inanılmaz bir müzik.
Hala saçma sapan albüm kapakları yapan metal grupları, böyle kapaklar görünce utanıyorlar mı acaba.
Dünyanın en 8/10 albümü. 8 diye bir rakam olmasa bile bu albüme 8 puan veririm.
Der weg Einer Freiheit..Her albümünü, her şarkısını hatmettiğim, taptığım gruplardan biri. Grup tepe noktasını Finisterre’de öyle bir yere taşıdı ki, sonradan düşününce Noktvrn’un yapılabilecek en doğru hamle olduğuna hak verdim. Çünkü benzer bir işle çıkagelselerdi birçoğu albümü önyargıyla karşılayacaktı. Monument ilk çıktığında oldukça beğenmiş ve bir o kadar da şaşırmıştım çünkü grup o alışılagelmiş tavizsiz müziği yerine daha kederli, daha içe dönük bir karanlık sunuyordu. Ama bunu da çok güzel başarmışlar yahu!
Sözün özü gayet iyi kotarılmış bir albüm. Yine de ben 9 vermezdim (önceki albümlerinden ötürü) Ancak temizinden 8,5 diyorum.
Monument, seni sikeceğim arslanım.
Morgen odraza şarkısı gibi olmuş. Album bu sene dinlediğim en iyi albumlerin arasına girdi hemen.
beklentimi boşa çıkarmayacağınızı biliyordum.
Cok fena bir album olmuş bu. Derdi olmayani dert sahibi eder.
Bu yil duydugum en iyi albumlerden biri. Tam bir eziyet. Adam siken turden.
“Abilerim siz neler yaşadınız da ortaya bu albüm çıktı?” konu başlığımızın yeni durağı Der Weg Einer Freiheit oluyor. Bildiğin dert yanıyorlar albüm boyunca. Amenra’yla tura çıkarlarsa her konser sonrası en az 10-15 ölü çıkar mekanlardan.
Yıl sonu listelerinde gördükçe “der weg einer freiheit diye bir grubu hiç dinlememiş olmama rağmen bu grubun adı bana niye tanıdık geliyo lan” diye soruyodum kendime. Şimdi metal archives’tan bakınca anladım. Fuck you and die’daki elemanlar grubun aktif olduğu dönemde bu grupta çalıyomuş, ordan tanıdık geliyomuş bu isim. Stream servislerde olmadığı için kimse adamların adını anmıyo ama baya iyi gruptu fuck you and die. Elements of instability türün kıymeti bilinmeyen albümlerindendir. İlgilisine tavsiye ederim.
Bu gruba da bilahare bakıcam, merak uyandırdı.
Herkese selamlar ,Tobias bu haftasonu Türkiye ye geldi ve benim misafirim oldu 4-5 gün daha beraberiz .Önümüzde ki sene Eylül gibi yeni albümleri çıkacak .Yeni albümlerinden 10 dk lık bir parça paylaştı benimle ve çıkaracağımız bugüne kadar ki en iyi albüm olacak dedi .Parçayı ben çok beğendim ,alışılmış olanların dışarısına çıkabilirler gibi duruyor. Sevgiler
07.10.2024
@İlkhan, pek güzelmiş, sağ ol.
07.10.2024
@Ahmet Saraçoğlu, cumartesi yada pazar Tobias Antalya’da olacak.
https://youtu.be/8oWxT7CzJkY
Mahvettin beni Nikita