Erhan Yiğit

The first angel
Sounded his trumpet
There came hail and fire
Mixed with blood

The second angel
Sounded his trumpet
Sea turned into blood
Living creatures died

The third angel
Sounded his trumpet
Blazing like a torch
Wormwood turned waters bitter

The fourth angel
Sounded his trumpet
The sun was struck
The moon turned to dark

Bu alemin en güçlü, en baskın karakterli ve en alçak gruplarından birini, Fransız death/black metal grubu AUTOKRATOR’ı ağırlıyoruz bugün. Evet, diğer gruplar kritiklere konuk olurken ya da onları burada sadece konuşurken bu grubu konuk etmek yerine onları ”ağırlıyoruz”. Bu adamların bunu hak etmek için bu yıl neler yaptığına geçmeden önce sevgili okurlarımıza kısaca AUTOKRATOR’dan bahsedeyim ki hem yazıyı okumadan önce hem de albümü dinlemeden önce neden önümüzü iliklememiz gerektiği anlaşılsın:

AUTOKRATOR, gücünü ilahi adaletsizlikten, yalanlardan, dolanlardan, tarihi referanslardan ve zalimliklerden alan ve bu saydıklarımın hakkını sadece şarkı sözleriyle değil, atmosferi ve her albümünde başarıyla uyguladığı baskın ve yürek söken sound’u ile veren Fransız menşeili bir death/black oluşumu. Dinleyenine veya müptelasına ender rastlanan gruplardan biri olan AUTOKRATOR, kuruluşu olan 2014 yılından günümüze kadar her birini ayrı bir zalimlik ürünü olarak tanımlayabileceğim toplamda 4 albüme imza atarak ağzının zehrini bilen dinleyicilere eşine zor rastlanır işler ortaya koydu.

Genel hatlarıyla ALTARAGE, PORTAL ve N.K.V.D. selefi bir müzik ortaya koyan ve her bakımdan anlaşılacağı üzere yapıtlarını bile isteye kaotik ve kirli bir zemin üzerinde besleyen grup ”Persecution” ile bu sefer daha temiz ve daha anlaşılabilir bir yola girmeyi tercih ederek gözler önünde efendi takılıp özünde hala pis ve habis kalabilmeyi başarmış. Toplamda 34 dakikadan ve özenle birbirine iliştirilmiş 6 şarkıdan meydana gelen albüm gerek temiz ve güçlü ses karakteriyle gerekse de dayağa asla ara vermeyen, gavura vurur gibi vuran, acımasız tavrıyla death metalde saf kaosu ve cehennem azabını arayanların gözdesi olacak kadar şeytani ve çirkin. Bu paragrafta sözünü ettiğim şeyi daha iyi anlamak istiyorsanız sizi şuraya alalım: –Antechristus 3:37– Ayrıca davul setinin arkasında oturan hayvan evladının son BENIGHTED davulcusu Kévin Paradis olduğunu da hatırlatmadan geçmeyeyim.

En başa yerleştirdiğim DCLXVI parçasının bir bölümündeki gibi yeri geldiğinde içeriğindeki kıyamet atmosferini dini motifler ve benzer mitler kullanarak yaratmanın yanı sıra Antechristus gibi şarkılarla da blasphemy’nin dibine vurmayı da ihmal etmeyen ”Persecution” yeri geldiğinde ise son şarkı Apocalypsis’te görüldüğü üzere sunduğu kusursuzluğu ritüelistik tatlarla tamamlıyor ve bu bağlamda death metali orta direk olarak alıp black metalin atmosferik yönüyle güçlendiren ve adeta atmosferik death metal bile diyebileceğim bir yaratım sunan AUTOKRATOR şüphesiz bu senenin en güçlü death metal yapıtlarından birini sahipleniyor.

Fazla kasmayacağım. AUTOKRATOR burada en yalın haliyle dinleyeni şoke eden, duvardan duvara vuran, hem bütünlüğü ile hem de sahip olduğu baskın atmosferi ile dikkat dağıtmayan çok değerli bir işin altına imza atmış. Eğer yüreklerinizde korkuyu, kulaklarınızda azabı hissetmek istiyor, duyabileceğiniz en iyi davul seslerinden birisini merak ediyor ve en önemlisi de ALTARAGE ve PORTAL gibi işin terörizm kısmına odaklanan şeylere tapıyor iseniz bu seneki favorilerinizden birisi kesinlikle burada. AUTOKRATOR aklınızı sökecek.