“Topraklarımızın mirasını ve tarihini, müziğimizle daha fazla büyütmeyi ve yaymayı sürdüreceğiz.”
Oksitanya milliyetçisi dostlarımız Aorlhac’ın önceki albümlerinin çıkışını takiben gerçekleştirdikleri bir röportajın son cümlesiydi yukarıda okuduğunuz. Müziklerini üretirken belli ki tarihlerini aktarma motivasyonu ağır basan ve buradan hareketle, black metal dinleyicisini hemen yakalayabilmek adına olabildiğince albenili şarkılar hazırlamaya gayret eden Aorlhac, bundan üç yıl sekiz ay önce yazdığım albümleriyle “Rüzgârlar” üçlemesini tamamlamıştı.
Üçleme tamamlansa da müzisyenlerin Oksitanya tarihini anlatma konusundaki kararlılıkları, röportajlarında belirttikleri gibi son bulmadı ve “Pierres brûlées” ile kendilerini müzikal yönden aştıkları bir albüm çıktı.
Orta Çağ temasından yola çıkarak iyice albümlere imza atan Fransız black metal gruplarının, geçtiğimiz birkaç senede neler yaptığına siz de tanıklık ettiniz. Aorlhac, müziğindeki kompozisyon çeşitliliği ve melodik zenginliğiyle bu grupların arasında yine parlıyor.
Doğrudan bir konsepte bağlı kalmadan ilerleyen ve her bir parçada farklı farklı konuların ele alındığı “Pierres brûlées”, grubun imzası niteliğindeki bol melodili rif ve pasajlarla dolup taşıyor. Melodik bölümlerin bazıları, doğal olarak folk etkilenimli ve oldukça sürükleyici.
Daha ilk parçadan dikkatinizi çekebilecek armonik çift gitar kullanımının hayranlık uyandıran sonuçları, albüme hemen bağlanmanızı sağlıyor. Her iki gitardan dökülen nota zengini kısımların farklı ama uyumlu oluşu, şarkıların ana gövdelerine kusursuzca dâhil edilmeleri, grubun dördüncü albümünde ulaştığı müzikal olgunluğunu sergilemesine de vesile oluyor.
Bu noktada yazmadan devam etmeyeyim. Geçen zaman içinde grubun kadrosunda ufak çaplı değişimler yaşansa da topluluğa katılan yeni isimlerin herhangi bir kan uyuşmazlığı yaşamadığı ilk şarkıdan son parçaya kadar görülebiliyor. Aorlhac ruhu, sanki kadro değişikliği olmamışçasına korunmuş.
Bir iki parçayı ayrı tutarsak genel itibarıyla yüksek tempoda seyreden “Pierres brûlées” son derece coşkulu, melodik black metale teşne müzikseverlerin arka arkaya dinleyebilecekleri bir eser. Yapımın böyle art arda dinlenebilmesinde etkili olabilecek unsurların başında, önceki albüme kıyasla geriye çekilmiş ve yüksek frekansları törpülenmiş gitarlar, yine tiz tonlardan arındırılmış davullar geliyor. Açıkçası sound konusuna eskisi kadar takılmıyorum ve parçaların, toplamda yaşattığı deneyime odaklanıyorum. Buradan hareketle albüm özelinde karşıma çıkan sesler bütününün organikliği ve ayırt edilebilirliği karşısında, çoğu zaman yaptığım gibi görünmez şapkamı çıkarıyorum. Oksitanya tarihindeki bazı figürlerin başının kesilip gövdesinin parçalara ayrılmasından tutun da soyut konuların dile getirilmesine dek liriklerin işlediği her alanda, ciğerlerindeki son oksijeni tüketircesine vokal yapan Spellbound’a da saygılarımı iletiyorum. Kadroda, vokallerden sorumlu olarak görünen Wÿntër Ärvn kişisi, Spellbound’la vokal işini iyi kotarıyor. “Bu herifin sesi nasıl?” diye merak ederseniz, ilk saniyelerinden itibaren çılgın atan yedinci parçada ikinci vokalisti rahatça duyabilirsiniz.
Puanlama konusunda kararsız kaldım ve acaba yine fazla mı gaza geldim diye düşündüm ama yok. Aorlhac, bu albümde kendini aşmaya oynamış ve bunu başarmış. Heriflerin müzik üretim motivasyonlarının bir motivasyondan ziyade bir misyon olması ve Aorlhac üyelerinin bu misyonu ilanihaye sürdürme noktasındaki kararlılıkları, “Pierres brûlées”yi diskografinin en iyi albümü yapıyor.
Şarkılar 1. La colère du volcan
2. Au travers de nos cris
3. Vingt sièges, cent assauts
4. Nos hameaux désespérés
5. Nos âmes aux mornes idées
6. Averses sur Peyre-Arse
7. Les vésanies d'Aymérigot Marchès
8. La guerre des esclops
9. Pierres brûlées
Eline sağlık Oğuzum. Albümü dinledim. Cidden nefis albüm. Adamlar resmen Oksitanya kültür elçisi gibi savunuyorlar işledikleri temayı. Rüzgârlar muhabbeti bitince daha farklı bir motivasyonla girişmişler gibi bu albüme.
Eline sağlık Oğuzum. Albümü dinledim. Cidden nefis albüm. Adamlar resmen Oksitanya kültür elçisi gibi savunuyorlar işledikleri temayı. Rüzgârlar muhabbeti bitince daha farklı bir motivasyonla girişmişler gibi bu albüme.
22.11.2021
@Ahmet Saraçoğlu, Sağ olasın Ahmet 🤘
şarkı isimlerini googletranslate ile türkçeye çevirirken en sevdiğim tatlının türkçesinin “yanmış krema” olduğunun farkına varmam.