2019’un aşağı yukarı bu zamanlarında ele aldığım Babymetal albümü “Metal Galaxy”nin ardından PA’da yalnızca 4 (dört) Japon gruba yer verildiğini görmemle sitedeki Japon grup açığını bir an önce kapatmak üzere işe koyuldum. Ningen Isu aka “Japon Dedeler” de geçtiğimiz haftalarda yeni albümlerini çıkardılar. Ama onların son albümünden önce yazmazsam ve değişik müzikler peşinde koşan PA takipçilerini bu gruptan/albümden haberdar etmezsem hakikaten kendimi kötü hissedeceğim Wagakki Band’in ilk albümü “Vocalo Zanmai”ye dair bir şeyler anlatmaya karar verdim. Fakat albüm, grup elemanları ve parçalar hakkında konuşmadan evvel bana “Teknolojiyi demek ki o kadar da iyi takip etmiyormuşum,” dedirten Vocaloid konusuna kısaca değineyim.
Farklı kollarda faaliyet gösteren ama müzik enstrümanı tarafında da oldukça güçlü Yamaha’nın 2004’te piyasaya çıkardığı şarkı ve ses sentezleyici olan Vocaloid, temelinde gerçek bir ses sanatçısına ihtiyaç duyulmadan sözleriyle, vokal melodileriyle, gerçek bir insanı aratmayacak kompozisyonlar hazırlanabilmesini mümkün kılan bir yazılım. Hâlihazırda beşinci sürümü bulunan yazılımla oluşturulan şarkıların ve bu şarkıları seslendiren dijital karakterlerin namı, almış yürümüş durumda. Bunlardan en meşhuru, illaki duymuşsunuzdur, Hatsune Miku diye bir arkadaş. Zaten bu albümdeki birkaç parça da Hatsune Miku şarkıları.
2013 yılında kurulan Wagakki Band de tanınırlık kazanmasını Vocaloid temelli dijital/sanal şarkıcıların eserlerine borçlu biraz. Rock ve metali, geleneksel Japon müzik enstrümanlarıyla harmanlayan grup, o dönem Japonya’da epey popüler olan Vocaloid parçalarından bazılarını cover’layarak ilk albümlerini hazırlıyor. Grubun, albüm özelinde şarkı seçkisinin çok başarılı olduğunu, vokalist Yuko Suzuhana’nın tahminlerinizin çok ötesinde bir vokal kabiliyeti bulunduğunu vurgulamalıyım, ki bunların ayrıntılarına gireceğim birazdan.
Kendilerini, Japon geleneksel ve modern kültürünü dünyaya tanıtmak üzere yola çıkan bir oluşum olarak nitelendiren Wagakki Band, bunu, rock-metal müzik içinde; shamisen (telli çalgı), koto (kanuna benzer telli çalgı) ve shakuhachi (flüt), wadaiko (farklı çaplara sahip davullar bütünü) gibi enstrümanları konumlandırarak başarıyor. Elbette iş, yalnızca enstrümanlarda bitmiyor. Grup, iki kadın ve altı erkek üyeden oluşuyor, üyelerin tamamı, albüm çıktığı zamanlarda, Sengoku ve Edo Dönemi’ne ait kıyafetlerle sahne alıyor. Bu, grubun yaptığı müziğin otantikliğini sunum tarafında da zirveye taşıyor.
Az önce ifade ettiğim üzere “Vocalo Zanmai”nin tamamı, Vocaloid parçalarının cover’larından meydana geliyor. Şarkıların büyük kısmı, orijinal yapısı korunarak metalleştirilmiş ve geleneksel enstrümanların zenginliğiyle büyüleyici hâle getirilmiş. Dahası, Shigin şeklinde isimlendirilen Japon geleneksel şiir okuma tekniğiyle beş yaşında tanışan Yuko Suzuhana, alışılageldik bir vokal tekniği kullanmıyor. Kendisi, Batılı vokal stiline ek olarak bolca ses çatlatmalı, derin vibrasyonlu bir vokal tarzına da sıklıkla başvuruyor ki söz konusu, gerçek bir insandan ziyade yazılımın sunabileceği şekilde bestelenen ve vokal melodisi, zaman zaman imkânsıza doğru yol alan şarkılarda Suzuhana’nın bu vokallerin altından nasıl kalkabildiğini anlamakta güçlük çekiyorum. Açıp grubun konserlerine bakıyorum ve hanım kızın, albüm performansının aynısını canlıda da sergileyebildiğini görüyorum. Tabii hakkını yemeyelim, grubun virtüöz seviyesindeki gitaristi Machiya da yer yer Suzuhana’ya eşlik edebiliyor.
Vokalden bahsettim ama müziklerden, dikkat ettiğiniz üzere seçkinin başarılı olması haricinde pek bahis açmadım. Bol melodili, bol sololu, çok çok kaliteli vokal melodili rock-metal parçalarından hoşlanıyorsanız, albümün neredeyse tamamına bayılabilirsiniz. Albümdeki Vocaloid parçalarının tamamı, Japonya’nın ünlü müzisyenleri ve grupları tarafından, bu dijital sanatçıların parlatılması, nam yapması amacıyla hazırlandığı için her bir saniyelerinde, her bir bölümlerinde ayrı bir kalite var. En kendi hâlinde, slow parçaların bile bir albenisi mevcut ve abartı olacak belki ama şarkıların tamamı, güçlü prodüksiyon ve iyi enstrüman kullanımı sayesinde akılda kalıcılık konusunda birbiriyle yarışıyor. Bu müzikal zenginlik içinde meze olmaktan çıkarılıp bizzat şarkıların asli unsuru kılınan Japon geleneksel müzik enstrümanlarına da değinmeden edemeyeceğim. İşitsel açıdan en baskın enstrümanın koto ve shakuhachi olduğunu ifade edebilirim. Ancak kulak kesildiğinizde bolca shamisen de duyabilirsiniz. Zaten shamisen çalan Beni Ninagawa’yı ve kendisinin konser performanslarındaki karizmatiklikle karışık şirinliğini gördükten sonra shamisen’lere otomatikman odaklanacaksınız. Ben denedim, bende çalışıyor. Bu arada Beni’ye âşık olan pek çok kişi var, dünyanın genelinde olduğu gibi Türkiye’de de… Ama peşin peşin uyarayım, kendisi çok zeki ve çok zengin erkeklerden hoşlanıyor. Çok zekilik kısmı benim için check edilmiş durumda, şimdi çok zengin olmaya çalışıyorum. Para işini hallettikten sonra Japonya’ya gidip kendisine -benden önce davranan olmazsa- ilanıaşk edeceğim. Üzgünüm Onielar, seninle yollarımız burada ayrılıyor maalesef. (“Onielar ne alaka?” diyenler için bkz. Darkened Nocturn Slaughtercult – Mardom kritiği.)
Grup, “Vocalo Zanmai” ile büyük bir başarı yakalayıp acayip ünlü olmuş ama bir şekilde radarımdan kaçmış nedense. Tanışmak bu zamanlara kısmetmiş diyorum. Size önerim, albümdeki milyonlarca dinlemeye sahip parçalardan başlayıp diğer eserleri dikkatle dinlemeniz yönünde. Zaten şarkılardan birkaçı size kanca attıktan sonra diğer parçaları da albümleri de sırasıyla dinlemeye ve YouTube’da grubun konser performanslarını gözlerinizi fal taşı gibi açarak seyretmeye başlayacaksınız. Ha bir de Vocaloid parçalarının orijinallerine göz atıp insan faktörünün müzik için ne kadar önemli ve değerli olduğunu da kendiniz tecrübe edebilirsiniz. Lafı daha fazla uzatmayayım da sizi albümle baş başa bırakayım. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.
Vocaloid acayip bir dünya. Aynı şarkının 99999 farklı versiyonu yapılıyor farklı müzisyenler tarafından. Benim için şimdilik bunu en iyi başaran kişi Utsu-P olmuştur. Adam metalcore’den death metal’e her tarzla bağdaştırabiliyor vocaloid şarkılarını.
Wagakki’ye gelirsek bir anda aşırı derecede büyük bir çıkış yakaladılar. Yuko’nun geneksel boğazları falan metal müziğe çok uyuyor. Rokuchounen to Ichiya Monogatari şarkısını hala nasıl canlı da bile söyleyebiliyor anlamıyorum. Çünkü Yuko’dan önce sanırsam hiç kimse o kadar temiz söylememişti şarkıyı. Nedeniyse şarkının vocaloid’ler için yazıldığından aşırıya kaçılmıştı ve bazı kısımlarda bildiğin x2 suratiyle söyleniyordu sözleri. Bu arada Yuko, Daisuke ve Kiyoshi birlikte çalışıyordu bu grup kurulmadan önce. Wagakki’yle ipi kopardılar sadece. Gruptaki müzisyenler hepsi ülke çapında gayet başarılı ve kendilerine göre bir meşhurlukları vardı. Japonya’da bir nevi supergrup olarak görüldüler ilk başlarda ve açıkcası ben bile üye değişimi olmadan bu kadar uzun süre beraber kalacaklarına pek ihtimal vermiyordum.
Albümle ilgili zaten Ouz söylenecek çok şeyi söylemiş. Bu albümün hemen ardından gelen Yasou Emaki albümü de gayet başarılıydı ama sonrasında bence fazla pop şarkısı yapmaya başladılar. Otonoe’de mesela dinlerken aşırı sıkılmıştım. Ama her ne olursa olsun mutlaka canlı performanslarını izleyin. Bildiğin festival tadında geçiyor. Zaten adamlar büyük oranda hayvan gibi büyük arenalarda konserverler verdiği için izlemesi de ayrı bir keyifli oluyor.
@Rashid, Yorumun için teşekkür ederim, epey şaşırdım doğrusu. Buralarda Wagakki Band hakkında bir şeyler bilen birileri olduğunu hiç tahmin etmemiştim. :) Vocaloid konusunda biraz yeniyim, keşfedecek çok şey var önümde.
Yuko, küçüklüğünden bu yana eğitim almasının ekmeğini yiyor sanırım, performansı hakikaten çok acayip. Bir yandan koşturup bir yandan çeşitli figürler yapıp diğer yandan şarkıları, kayıt kalitesinde söyleyebilmesi inanılmaz bir olay.
İşte tam bu nedenle grubu ilk albümleriyle tanıtmak istedim, dediğin gibi son işlerinde pek bir hayır yok. Galiba popüler olunca dinleyici yelpazelerini rock/metal kitlesiyle sınırlı tutmak istemediler. Dediğin gibi ikinci albümleri de süper, belki günün birinde onu da ele alırım.
@Ouz, Ben biraz Asya, özellikle Japonya hastası olduğumdan Japonya çıkışlı bir çok şeyden otomatikman haberim oluyor :D Utsu-P’ni mutlaka dene. Herif acayip şeyler yapıyor.
Küçüklüğünden Shigin ve Kenshibu eğitimi aldığından şuan da hem okuyup hem söylemesi onun için pek zor gelmiyordur. Hatta baya kolaydır bile söyleyebilirim. Çünkü shigin’de baya eski japonca falan metnleri okuyorlar ki, şimdi okuduklarının yanında baya zordur onlar.
Japonlarda şirketlerin gruplar üzerinde sözleri batıdan daha fazla oluyor her zaman. Büyük ihtimalle şirketin tavsiyesi olmuştur. Son albümlerinde ise Universal’e geçmiştiler. Gittikce daha da mainstream şarkılar yapacaklardır maalesef. O ikinci albümlerinin çıktığı zamanda Japonyada yaşayan bir arkadaşım grubu tanımamasına rağmen konserlerine gitmişti. Konser çıkışında günlerce ne kadar hayran kaldığından bahsediyordu :D
@Rashid, Utsu-P’yi takip listesine ekledim. İlk baktığım örnekler ilginç. :) Ben de bu albüm vesilesiyle bestecilerden Yuuyu ve Last Note.’un diğer işlerine göz atmaya başladım ufak ufak.
Eski Japonca metinlere ve okunuşlarındaki zorluğa dair bir bilgim yok ama Yuko’nun her bir kelimeyi tertemiz okumasında demek ki shigin’in etkisi büyük.
Doğrudur, benzer bir durumu -şirket değişikliği oldu mu hatırlamıyorum ama- Babymetal’de de görmüştük. İlk iki albümleri metal camiası için fena değilken son albümleri bayağı mainstream’di. Genele hitap etmek adına müzikal kimliklerini köşeye bırakmaları bayağı tat kaçırıcı.
Bu arada arkadaşın çok şanslıymış grubu yerinde ve zamanında izleyebildiği için. :)
@Ouz, Albüm olarak Warufuzake’yi öneririm. Japonyada böyle ilginç gruplar azbuz değil ama çoğu aşırı Japonya odaklı olduğu için diğer Asya ülkelerinde bile fazla bilinmiyorlar. Youtube/Spotify gibi siteleri de doğru düzün kullanmadıklarından dolayı tamamen ağır Japonya fanları dışında hiç kimsenin haberi olmuyor varlıklarından.
Eski metinler Çinceye benzediği için okuması zordur. Bir nevi eski Türkçe gibi. Evet, japonca bir tane kelime bilmesen bile dinlerken her kelimeyi harfi harfine duyabiliyorsun.
Adamlar metal müziği bizim gibi underground bir tarz olarak görmedikleri için biraz ün kazandıkları an şarkılarda yumuşama başlıyor. Ne yazık ki bu tarz grupların çoğu daha fazla para kazanma odaklı oldukları için oluyor bunlar. Şarkı bestecisi isimleri grup üyeleri olmamaya başladığı kavrıyorsun zaten olacakları. Mesela Galneryus, Onmyouza, Lovebites tarzı grupların olayı metal yapmak olduğundan 10 yıl da geçse yine aynı müziği yapmaya devam ediyorlar.
İndie rock hastası olduğundan her hafta gittiği konserlerden bahsediyordu, bi yerden sonra artık alışmıştım :D Ama Japonyada konser alanında telefon bulundurmak yasak olduğundan en fazla biletinin resmini gösterebiliyordu :D
@Rashid, Bahsettiğin albümü dinleyeceğim. Adamın kendi Spotify sayfasında yok ama albüm YouTube’da var. Muhtemelen dediğin gibi platformu düzgün kullanmadığındandır. Benzer bir şeyi ben de başka Japon sanatçılarda gördüm. Sanki sadece Japonya’da dinlensin diye yalnızca albümleri o tarafa gösteriyorlar gibi, özellikle Spotify’da. Mesela, Vaporwave sample’ları sayesinde haberdar olduğum Japon kadın sanatçı Yoshie Kashiwabara’nın Luster albümünü bir türlü baştan sona dinleyemedim. Ta ki geçen sene albümü tamamen YouTube’a yükleyen bir kanal çıkana kadar. Herkes her şeye rahatça ulaşabilirken kendilerini dünyaya kapatmaları şaşılası.
Proje grupların akıbeti o zaman hep bu şekilde olacak. Tam metalci Japon gruplarından ayrılmamak lazım hayal kırıklığı yaşamamak adına. :)
Bu vesileyle Japonya’da konserlere telefon alınmadığını da senden öğrenmiş oldum. Belki de en iyisini yapıyorlar.
@Ouz, Abi konu Japonlar olunca streaming’den bir hayır gelmez :D Ben çoğunu ya Asya müziklerine odaklı torrent sitelerinden indiriyorum ya da vkontakte’den bir şeyler buluyorum. Japonya’da genel anlamda streaming aşırı lokal çalışıyor. Orada hala cd grupların en büyük gelir kapısı. Ama genel olarak ülke dışını pek takmıyorlar. Nedeniyse Asya ülkelerinden yeteri kadar gelir geldiği için ingilizce bir altyapı söz konusu olunca şaşırıp kalıyorlar. Malum Japonya’da ingilizce bilen sayısı da pek fazla değil. Youtube’a bile kliplerinin full versiyonlarını yeni yeni eklemeye başladılar. Dir En Grey tarzı Avrupa ve Amerika’da aşırı meşhur gruplar bile doğru düzgün bir şeyler yapmıyor yabancılar için. Anca yabancı bir şirketle anlaşma yapılırsa spotify’a falan ekliyorlar. Eğer her hangi bir Japon albümünü bulamıyorsan seve seve yardımcı olurum.
Evet, zaten tam metalci Japon tayfası bu tarz gruplara baya nefret ediyor. Hani Gotsu Totsu Kotsu’ya falan Wagakki Band hakkında ne düşünüyorsun satılıklar sürüsü falan derse hiç şaşırmam :D
Kamera, telefon falan hiçbirine izin verilmiyor. Yani belki küçük yerlerde pek tınlamazlar ama büyük gruplar katiyyen izin vermiyor. Zaten çoğu grupta tur sonrası dvd/blu-ray çıkardığı için insanların da bir nedeni kalmıyor video çekmek için. En orta halli grubun bile en az bir tane dvd’si oluyor Japonya’da.
Hoş geldin Oğuz. Sefalar getirdin, çok iyi ettin çok güzel ettin.
30.10.2021
@Ahmet Saraçoğlu, Hoş buldum Ahmet, sağ ol. 🤘
Japon gruplardan söz açılmışken bir GALNERYUS kritiği güzel gider.
30.10.2021
@Cryosleep, Grubu tanımıyorum ama günün birinde onların da kritikleri gelir, neden olmasın.
Kalemine sağlık Oğuz abi.
30.10.2021
@owlbos, Teşekkür ederim owlbos. 🤘
Elinize sağlık, güzel bir kritik olmuş. Bana albümü merak ettirip arattırdı şu an..
31.10.2021
@hf, Çok memnun oldum, teşekkür ederim.
Vocaloid acayip bir dünya. Aynı şarkının 99999 farklı versiyonu yapılıyor farklı müzisyenler tarafından. Benim için şimdilik bunu en iyi başaran kişi Utsu-P olmuştur. Adam metalcore’den death metal’e her tarzla bağdaştırabiliyor vocaloid şarkılarını.
Wagakki’ye gelirsek bir anda aşırı derecede büyük bir çıkış yakaladılar. Yuko’nun geneksel boğazları falan metal müziğe çok uyuyor. Rokuchounen to Ichiya Monogatari şarkısını hala nasıl canlı da bile söyleyebiliyor anlamıyorum. Çünkü Yuko’dan önce sanırsam hiç kimse o kadar temiz söylememişti şarkıyı. Nedeniyse şarkının vocaloid’ler için yazıldığından aşırıya kaçılmıştı ve bazı kısımlarda bildiğin x2 suratiyle söyleniyordu sözleri. Bu arada Yuko, Daisuke ve Kiyoshi birlikte çalışıyordu bu grup kurulmadan önce. Wagakki’yle ipi kopardılar sadece. Gruptaki müzisyenler hepsi ülke çapında gayet başarılı ve kendilerine göre bir meşhurlukları vardı. Japonya’da bir nevi supergrup olarak görüldüler ilk başlarda ve açıkcası ben bile üye değişimi olmadan bu kadar uzun süre beraber kalacaklarına pek ihtimal vermiyordum.
Albümle ilgili zaten Ouz söylenecek çok şeyi söylemiş. Bu albümün hemen ardından gelen Yasou Emaki albümü de gayet başarılıydı ama sonrasında bence fazla pop şarkısı yapmaya başladılar. Otonoe’de mesela dinlerken aşırı sıkılmıştım. Ama her ne olursa olsun mutlaka canlı performanslarını izleyin. Bildiğin festival tadında geçiyor. Zaten adamlar büyük oranda hayvan gibi büyük arenalarda konserverler verdiği için izlemesi de ayrı bir keyifli oluyor.
01.11.2021
@Rashid, Yorumun için teşekkür ederim, epey şaşırdım doğrusu. Buralarda Wagakki Band hakkında bir şeyler bilen birileri olduğunu hiç tahmin etmemiştim. :) Vocaloid konusunda biraz yeniyim, keşfedecek çok şey var önümde.
Yuko, küçüklüğünden bu yana eğitim almasının ekmeğini yiyor sanırım, performansı hakikaten çok acayip. Bir yandan koşturup bir yandan çeşitli figürler yapıp diğer yandan şarkıları, kayıt kalitesinde söyleyebilmesi inanılmaz bir olay.
İşte tam bu nedenle grubu ilk albümleriyle tanıtmak istedim, dediğin gibi son işlerinde pek bir hayır yok. Galiba popüler olunca dinleyici yelpazelerini rock/metal kitlesiyle sınırlı tutmak istemediler. Dediğin gibi ikinci albümleri de süper, belki günün birinde onu da ele alırım.
02.11.2021
@Ouz, Ben biraz Asya, özellikle Japonya hastası olduğumdan Japonya çıkışlı bir çok şeyden otomatikman haberim oluyor :D Utsu-P’ni mutlaka dene. Herif acayip şeyler yapıyor.
Küçüklüğünden Shigin ve Kenshibu eğitimi aldığından şuan da hem okuyup hem söylemesi onun için pek zor gelmiyordur. Hatta baya kolaydır bile söyleyebilirim. Çünkü shigin’de baya eski japonca falan metnleri okuyorlar ki, şimdi okuduklarının yanında baya zordur onlar.
Japonlarda şirketlerin gruplar üzerinde sözleri batıdan daha fazla oluyor her zaman. Büyük ihtimalle şirketin tavsiyesi olmuştur. Son albümlerinde ise Universal’e geçmiştiler. Gittikce daha da mainstream şarkılar yapacaklardır maalesef. O ikinci albümlerinin çıktığı zamanda Japonyada yaşayan bir arkadaşım grubu tanımamasına rağmen konserlerine gitmişti. Konser çıkışında günlerce ne kadar hayran kaldığından bahsediyordu :D
03.11.2021
@Rashid, Utsu-P’yi takip listesine ekledim. İlk baktığım örnekler ilginç. :) Ben de bu albüm vesilesiyle bestecilerden Yuuyu ve Last Note.’un diğer işlerine göz atmaya başladım ufak ufak.
Eski Japonca metinlere ve okunuşlarındaki zorluğa dair bir bilgim yok ama Yuko’nun her bir kelimeyi tertemiz okumasında demek ki shigin’in etkisi büyük.
Doğrudur, benzer bir durumu -şirket değişikliği oldu mu hatırlamıyorum ama- Babymetal’de de görmüştük. İlk iki albümleri metal camiası için fena değilken son albümleri bayağı mainstream’di. Genele hitap etmek adına müzikal kimliklerini köşeye bırakmaları bayağı tat kaçırıcı.
Bu arada arkadaşın çok şanslıymış grubu yerinde ve zamanında izleyebildiği için. :)
04.11.2021
@Ouz, Albüm olarak Warufuzake’yi öneririm. Japonyada böyle ilginç gruplar azbuz değil ama çoğu aşırı Japonya odaklı olduğu için diğer Asya ülkelerinde bile fazla bilinmiyorlar. Youtube/Spotify gibi siteleri de doğru düzün kullanmadıklarından dolayı tamamen ağır Japonya fanları dışında hiç kimsenin haberi olmuyor varlıklarından.
Eski metinler Çinceye benzediği için okuması zordur. Bir nevi eski Türkçe gibi. Evet, japonca bir tane kelime bilmesen bile dinlerken her kelimeyi harfi harfine duyabiliyorsun.
Adamlar metal müziği bizim gibi underground bir tarz olarak görmedikleri için biraz ün kazandıkları an şarkılarda yumuşama başlıyor. Ne yazık ki bu tarz grupların çoğu daha fazla para kazanma odaklı oldukları için oluyor bunlar. Şarkı bestecisi isimleri grup üyeleri olmamaya başladığı kavrıyorsun zaten olacakları. Mesela Galneryus, Onmyouza, Lovebites tarzı grupların olayı metal yapmak olduğundan 10 yıl da geçse yine aynı müziği yapmaya devam ediyorlar.
İndie rock hastası olduğundan her hafta gittiği konserlerden bahsediyordu, bi yerden sonra artık alışmıştım :D Ama Japonyada konser alanında telefon bulundurmak yasak olduğundan en fazla biletinin resmini gösterebiliyordu :D
04.11.2021
@Rashid, Bahsettiğin albümü dinleyeceğim. Adamın kendi Spotify sayfasında yok ama albüm YouTube’da var. Muhtemelen dediğin gibi platformu düzgün kullanmadığındandır. Benzer bir şeyi ben de başka Japon sanatçılarda gördüm. Sanki sadece Japonya’da dinlensin diye yalnızca albümleri o tarafa gösteriyorlar gibi, özellikle Spotify’da. Mesela, Vaporwave sample’ları sayesinde haberdar olduğum Japon kadın sanatçı Yoshie Kashiwabara’nın Luster albümünü bir türlü baştan sona dinleyemedim. Ta ki geçen sene albümü tamamen YouTube’a yükleyen bir kanal çıkana kadar. Herkes her şeye rahatça ulaşabilirken kendilerini dünyaya kapatmaları şaşılası.
Proje grupların akıbeti o zaman hep bu şekilde olacak. Tam metalci Japon gruplarından ayrılmamak lazım hayal kırıklığı yaşamamak adına. :)
Bu vesileyle Japonya’da konserlere telefon alınmadığını da senden öğrenmiş oldum. Belki de en iyisini yapıyorlar.
14.11.2021
@Ouz, Abi konu Japonlar olunca streaming’den bir hayır gelmez :D Ben çoğunu ya Asya müziklerine odaklı torrent sitelerinden indiriyorum ya da vkontakte’den bir şeyler buluyorum. Japonya’da genel anlamda streaming aşırı lokal çalışıyor. Orada hala cd grupların en büyük gelir kapısı. Ama genel olarak ülke dışını pek takmıyorlar. Nedeniyse Asya ülkelerinden yeteri kadar gelir geldiği için ingilizce bir altyapı söz konusu olunca şaşırıp kalıyorlar. Malum Japonya’da ingilizce bilen sayısı da pek fazla değil. Youtube’a bile kliplerinin full versiyonlarını yeni yeni eklemeye başladılar. Dir En Grey tarzı Avrupa ve Amerika’da aşırı meşhur gruplar bile doğru düzgün bir şeyler yapmıyor yabancılar için. Anca yabancı bir şirketle anlaşma yapılırsa spotify’a falan ekliyorlar. Eğer her hangi bir Japon albümünü bulamıyorsan seve seve yardımcı olurum.
Evet, zaten tam metalci Japon tayfası bu tarz gruplara baya nefret ediyor. Hani Gotsu Totsu Kotsu’ya falan Wagakki Band hakkında ne düşünüyorsun satılıklar sürüsü falan derse hiç şaşırmam :D
Kamera, telefon falan hiçbirine izin verilmiyor. Yani belki küçük yerlerde pek tınlamazlar ama büyük gruplar katiyyen izin vermiyor. Zaten çoğu grupta tur sonrası dvd/blu-ray çıkardığı için insanların da bir nedeni kalmıyor video çekmek için. En orta halli grubun bile en az bir tane dvd’si oluyor Japonya’da.
Mükemmel bir grupmuş ya. Bütün albümleri harika. İnanılmaz nakaratlar yazıyorlar. Kritik için teşekkürler. Bu tarz başka bir grup önerebilecek var mı?