Tüm boş zamanlarını metal icra etmeye harcayan Fin halkının bizlere sunduğu bir diğer grupla daha karşınızdayız. 2003 yılında kurulmuş olmasına rağmen son 10 yıldır aktif olan melodik death/doom metal grubu CATALEPTIC’le beraberiz bugün. Pek bilinen bir grup olmadığının farkındayım ve çoğunuzun böyle bir grubun varlığından şu an haberdar olduğunuzu tahmin ediyorum. Dolayısıyla üzerimize düşeni yapalım ve CATALEPTIC neymiş ne değilmiş şöyle bir bakalım.
Grubun üçüncü albümü olan “The Tragedy”de bizleri melodik tarafı ön planda bir death/doom metal kırması karşılıyor. Ne var ki bu misal bir DAYLIGHT DIES tarzı damar, yürek parçalayan tarafından bir doom/death değil. Burada daha ziyade gaz, heybetli bir doom/death metal karakteri var. “Disarmed. Disowned. Betrayed”den de açık şekilde görülebileceği üzere CATALEPTIC’in doksanlardaki PARADISE LOST’tan öğrendiği pek çok şey olmuş.
Ne var ki grubu tek bir referansa indirgemeye gerek yok. Adamlar albüm kapağından da tahmin edilebileceği üzere muhtemelen tarihte yaşanmış belirli bir dönemi veya olayı işliyorlar ve bu doğrultuda olabildiğince görkemli olmaya çalışıyor.
Bu noktada araya girmem gerekiyor, zira albüm şu an itibarıyla ne Spotify’da ne de YouTube’da mevcut. Sadece F.D.A. Records’ın Bandcamp sayfasından tamamı dinlenebiliyor ve Bandcamp’in sıkıştırmasından mı yoksa başka bir sebepten mi bilmem, gerçekten korkunç bir kalitede sunuluyor.
Bu yüzden de grubu tanımak için YouTube’da “official video” olarak yer alan 4-5 şarkılarını dinlemenizi salık veririm, aksi takdirde Bandcamp sizi yoracak, tadınızı kaçıracak, isyan noktasına getirecektir.
Müzikal anlamda baktığımda grubun birtakım melodileri gerçekten güzel. Doksanlarda kralı yapılan melodik doom/death metal örneklerini hatırlatan, insanı geçmişe götüren melodiler mevcut ve CATALEPTIC’in atarlı karakteriyle birleşince ortaya hoş şeyler çıkıyor. Diğer yandan “Lost”ta gördüğümüz türde clean gitar/distortion atışmaları da albümün dinamik tarafını besleyen unsurlardan. Ancak tüm bunların belli bir seviyede kalmasına neden olan prodüksiyon konusu ister istemez karşımıza dikiliyor ve “The Tragedy”nin uzun ömürlü bir dinleti olmasını büyük oranda engelliyor.
Bandcamp’teki kaliteyi yok sayarsam bile, YouTube’daki videolarda dahi kulağa batan bir konu olarak davul miksajının sorunlu olduğunu ve davulların fazlaca derinden, arkalardan geldiğini söyleyebilirim. Dahası, gitarların melodiyle birlikte katman katman olduğu kısımlarda da gitarların iç içe gömüldüğünü ve net ayrıştırılamayan bir noktaya kaydıklarını görüyoruz. Bu açıdan bakıldığında albümün masa başı tarafı son zamanlarda duyduğum ve bariz sıkıntılı diyebileceğim ender prodüksiyonlarından biri.
2022’ye merdiven dayadığımız şu günlerde bir albümün prodüksiyonu yüzünden dinlenebilirliğinin azalıyor olduğunu söylemek garip, hatta komik olsa da ne yazık ki böyle bir durum söz konusu. “The Tragedy” normal bir kayıtla 7 alabilecek bir albümken, bir daha dinleme isteği duymamı engelleyen prodüksiyonu yüzünden maalesef bunun altında kalıyor.
Melodik doom/death iyi yapıldığında harika bir tür ve CATALEPTIC de -aslında- bunu iyi yapar gibi duran bir grup. “The Tragedy”yi dinlerken -aslında- iyi bir şeyler içerdiğini görmemek, bu adamların -aslında- yaptıkları şeyi iyi bildiklerini anlamamak zaten mümkün değil. Ancak gelin görün ki albüm doksanlarda çıksa bile sıkıntılı addedilebilecek bir prodüksiyona sahip ve bu yüzden de türü annesi babasından çok sevenler dışında pek kimselere tavsiye edemeyeceğim bir noktaya konumlanmak durumunda kalıyor. Aşağıdaki notu görüp albümdeki müziğin kötü olduğunu düşünenler olacaktır, ancak -aslında- durum tam da öyle değil ve bu yanılgının sorumlusu da ne yazık ki CATALEPTIC’in kendisi.