2009’da çıkardıkları “Souls of Damnation” albümüyle tanıştığım ve grupla aynı adı taşıyan 2013 çıkışlı albümlerinin kapağına kan kırmızısı bir taht koymaları dolayısıyla kendilerini bir mobilya olarak konumlandırmalarına içerlediğim BLOOD RED THRONE’la birlikteyiz bugün.
Geçmişi müthiş müzisyenlerle dolu olan ve CANNIBAL CORPSE, VOMITORY, ilk dönem DECAPITATED, SEVERE TORTURE gibi grupların kafa göz death metalinin yolundan ilerleyen BLOOD RED THRONE, death metal dünyasının en yetenekli basçılarından biri olan Erlend Caspersen’i de 13 yıl boyunca kadrosunda bulundurarak death metalde bas gitar kullanımı adına numunelik örneklere imza atmıştı.
Sırf Caspersen’in varlığı ve performansından dolayı kimilerinin bir teknik death metal grubu sandığı BLOOD RED THRONE, zaman zaman bu tarz olaylara da girse de esasında death metalin pek çok farklı tarafına temas eden özbeöz bir death metal grubu.
Eleman değişikliklerinin sıklığına rağmen 2001 yılından bu yana muazzam bir istikrarla albüm çıkaran Norveçli grup, yine çok bekletmeden yeni albümü “Imperial Congregation”ı ortamlara itinayla saldı.
“Imperial Congregation” her şeyiyle eli güzü düzgün, kan çanağı gibi bir death metal albümü. Yenilik peşinde olmamasına rağmen death metal nasıl yapılması gerekiyorsa o şekilde yapıyor ve sundukları pek çok fikirle sürükleyici ve adrenalin dolu bir dinleti ortaya koymayı başarıyorlar.
BLOOD RED THRONE’un bu albümde yaptığı şeyi en kısa şekilde “AEON’un yapamadığı şeyin yapılmış hâli” olarak özetleyebilirim. AEON, “İşte ben buna deliriyorum” başlığını attığım incelemesiyle sitemizde yer alan “God Ends Here”da her şeyiyle varsayılan ve bence ortaya parlak bir fikir koymayan tarzda bir death metal yaparken, BLOOD RED THRONE ise yine bilindik tarzda olmasına rağmen çok daha fazla fikir içeren, her şarkının bir diğerinden ayrıştırılabildiği; şiddeti de yaratıcılığı da içinde bir death metal yapıyor. Tüm yazıyı bu iki albümü birbirine kırdırmak üzerine kuracak değilim ancak çok yakın zamanlarda çıkan benzer karakterde işler olduklarından ister istemez kıyaslama yoluna gidiyorum.
“Imperial Congregation”ın temel değerini de işte bu varyasyon oluşturuyor. Albümü 4-5 kez dinledikten sonra, şarkı isimlerine baktığınızda kafanızda o şarkıya dair bir kimlik oluşması gayet olası. Grup death metalin çeşitli silahlarını akıllıca kullanarak yeri gelince vahşeti, yeri gelince bodos kazımasyonları, yeri gelince groove’u, yeri gelince de teknik tarafları öne çıkarıp her şarkıya farklı parıltılar katmayı başarmış. Bu sayede “Imperial Congregation”ı dinlerken aklıma gitarını almış ve bir rifi nasıl daha etkili hâle getiririm diye düşünen bir gitarist geliyor. Aynı şekilde şarkının dinamizmini nasıl artırırım diye düşünen bir davulcu geliyor. Bunlar death metali teknik yahut progresif anlamda ele almayan ama yetip de artacak düzeyde yaratıcılık katan bir grup için olumlu düşünceler.
Şarkılar ilerledikçe fark ettiğiniz ve bir yerden sonra gayet renkli bir albüm dinlediğinizi fark ederek rahatladığınız nokta da bu aslında. Hiçbir şarkı bir diğeriyle aynı şablondan çıkmamış ve hepsi farklı bir özelliği öne çıkararak yükseliyor. Güzel olansa BLOOD RED THRONE’un “buraya nasıl ilginçlik katalım? Mutlaka katalım bak kesin katalım” şeklinde bir zorlamaya girmeden, doğal olarak bu yola girdiğini belli edercesine organik bir beste karakteri sunuyor olması. Adamlar şarkılara nelerin güç kattığını biliyorlar ve bu doğrultuda ilerliyorlar. Gerektiğinde kafa kopartan bir groove’a bağlıyorlar (“Itika”), kimi zaman minimal takılıp dümdüz bir thrash metal rifiyle ilerliyorlar (“6: 7”), ihtiyaç duyulduğunda hissiyata abanıp atmosferli olaylara giriyorlar (“Zarathustra”), çoğu zaman da dellenip zehirlerini kusuyorlar (“Inferior Elegane”).
Albümü defalarca dinlemiş ve sunduğu death metal şiddetine doyamamış biri olarak, “Imperial Congregation” kariyeri albümlerle dolu olan BLOOD RED THRONE’un en başarılı işlerinden biri. Misal MONSTROSITY’nin “The Passage of Existence”ı gibi -bana kalırsa- son yılların en kusursuz death metal albümleri arasında değil, ancak death metal dinlemek isteyen ve 46 dakika boyunca heyecanının diri kalmasını dileyen bir dinleyiciyi hayli hayli ihya edecek tıynette bir çalışma. Temeli güçlü, mayası sağlam, icra edeni tecrübeli olunca ortaya çıkan sonuçta işte böyle balyoz gibi oluyor, dinleyiciyi oradan oraya savuruyor.
Sayfadaki ilk şarkı harika geldi dün akşam bakarken. 2. o kadar vurmadı ama indireceğim sanırım. ^.^ Böyle katırlı kütürlü DM dinlemiyorum epeydir. Immolation dışında DM dinlemiyorum gerçi ne zamandır.
Davul = fenriz/faust kırması,
Bass = akarı yok kokarı yok moddayım.
Bana deseler ki; hafız matrix’teki yükleme gibi sana 2021 yılı içinde çıkan bir albümde çalabilmen için gitar skill i yüklemesi yapıcaz, istediğin gitarları çalacaksın, seç beğen. Direkt olarak bu albümün RİTİM GİTARLARINI çalmayı seçerdim. Deliriyorum…
Death metal seviyorsanız bu albümü dinleyin arkadaşlar. Sesini açın dinleyin.
Çıktığı günden beri her gün en az 1 tur dinliyorum. Kılçıksız death metal adına senenin en klas işlerinden biri kesinlikle.
6 ve 10.şarkılarla aşk yaşıyoruz, diğerleri hazım istese de iyi albüm 7,5/10
Çift kick pedalı aşktır, gerisi heyecandır.
Bende bu grup hem melodic hemde tam gazlı müzik yapıyor beğendim
Hakikatten kütük gibi çok sağlam bir albüm. Taş üstünde taş boyun üstünde baş bırakmıyor. Kütür kütür. Katıksız kılçıksız yerleştiriyor nımısızlar.
Sayfadaki ilk şarkı harika geldi dün akşam bakarken. 2. o kadar vurmadı ama indireceğim sanırım. ^.^ Böyle katırlı kütürlü DM dinlemiyorum epeydir. Immolation dışında DM dinlemiyorum gerçi ne zamandır.
Sitenin sahibi ve ben hariç 5 yorum var. Arkadaşlar, death metal sevmiyor musunuz aq? Ayıp ulan.
Pirinç ayıklarken arkaya bu albümü açtım ve taşların hiçbirini ayıklamadım.
Sene sonunda en iyi death metal albümü budur dersem kimse kusura bakmasın.
31.10.2021
@P L A G U E, Bu albüme eyvallah ama Carcass siker baba.
31.10.2021
@Erhan, carcass son albüm? ben surgical steel ile mutlu mesut yaşamaya devam ediyorum bro teşekkürler:)
son şarkı çok iyi en fazla onu dinleyin
Güncel hayatımda,
Davul = fenriz/faust kırması,
Bass = akarı yok kokarı yok moddayım.
Bana deseler ki; hafız matrix’teki yükleme gibi sana 2021 yılı içinde çıkan bir albümde çalabilmen için gitar skill i yüklemesi yapıcaz, istediğin gitarları çalacaksın, seç beğen. Direkt olarak bu albümün RİTİM GİTARLARINI çalmayı seçerdim. Deliriyorum…
Uzun zamandır death metalin groovy tarafının bu kadar iyi kullanıldığı bir albüm dinlemedim. Mükemmel.
Harbiden çok iyi albüm lan.
6: 7 şarkısının 1:42 ve sonrasına hastayım özellikle o kapı gıcırtısına benzeyen riffe fena tutuldum.