Ellerimizi yıkayıp sofraya oturmadan önce hemen önceki albüm “Into the Vast Uncharted” için yazdığım incelememin girişine gidelim.
“Melodik black metalin son yıllarda biraz kolaya kaçtığını düşündüğüm için türle arama biraz mesafe koydum. Pek çok grup “iyi melodi buldum mu iş tamamdır” anlayışıyla çok benzer, heyecanı az albümler yapıyor ve bu da beni black metalin daha karanlık taraflarına yönelmeye itiyor.
Ancak arada bu monotonluğu kıran ve dinamizm sunmayı başaran gruplar da çıkıyor. 15 yıldır ortamlarda olan İsveçli NETHERBIRD, çok saf bir melodik black metal grubu. Lakin grup bu durumu bir anayasa olarak benimsemediğinden kendisine gayet mantıklı ve akılcı bir hareket alanı yaratmasını biliyor.”
Ekim 2019’da çıkan “Into the Vast Uncharted”ın incelemesini ne zaman, nerede, nasıl bir anda yazdığımı net şekilde hatırlıyorum. Sabah 09.00 sularında bir kafede oturmuş o sofistike melodik black metal albümünden bahsediyor, bir yandan da dinlediğim şeyden aldığım zevkle Americano’mu yudumluyordum.
Aradan 2 yıl bile geçmeden NETHERBIRD “Arete” ile çıktı karşımıza. Şu anda o Americano’yu içtiğim mekândan bir miktar uzakta, evimdeyim. Bakalım grup bu albümde de bana benzer zevkler yaşatabilmiş mi, gecenin 00.00’sinde bana filtre kahve yaptırtabilmiş mi…
NETHERBIRD yukarıda da vurguladığım üzere melodik tarafı güçlü, taramalarla dolu bir black metal yapıyor. Bunu yapan zibilyon tane grup var, neden NETHERBIRD’ü tercih etmeliyiz? Güzel bir soru. Neden etmelisiniz… Bunun “çünkü NETHERBIRD adamı evinden aldırır” gibisinden beylik bir cevabı yok elbet. Grup yaptığı şeyi çok iyi yapıyor ve bunun sonucunda da özellikle black metalin bu tarafına ilgi duyanlar için gayet lezzetli bir sonuç ortaya çıkıyor. Albümü dinlerken aklıma gelen referanslar arasında NAGLFAR, UNANIMATED, yer yer DISSECTION, depreşilen kimi anlarda DARK FUNERAL, THULCANDRA gibi isimler var. NETHERBIRD bunların hepsi ve hiçbiri şeklinde özetlenebilir. Zaman zaman, atıyorum “Reinkaos” dönemi DISSECTION’a çok yakın dururken bazı anlarda ise SACRAMENTUM’a bağladıkları olabiliyor. Sonuçta melodik death metal dünyanın denemeler yapmaya en müsait türü olmadığından, bu tarz benzeşmeler de son derece normal.
NETHERBIRD’ü dinlemesi zevkli yapan şey ise önceki albüm yazısında da vurguladığım lezzetlendirme girişimleri. Grup işin içine yan enstrümanlar, atmosferik klavyeler falan sokmadan müziğini renklendirmeyi başarıyor. Bunu bazen “Mystes”in girişinde gördüğümüz gibi akıllara TRIBULATION’ı getirebilecek olaylarla yapıyor yeri geliyor akustik bir dokunuşla birden iklim değişikliğine imza atıyor. Bunlar NETHERBIRD’ün türdaşı pek çok isimden -bence- daha renkli ve sürükleyici bir melodik black metal yapmasını sağlayan dinamiklerden sadece bazıları.
Geçenlerde yazdığım THIS ENDING albümünde de gayet iyi bir iş çıkaran eski AMON AMARTH davulcusu Fredrik Andersson’un baget salladığı grubun bu tarz bir müziğe cuk oturan gayet sıcak ancak black metale de uygun bir sound’u ve tonları var. Sırf bu prodüksiyon sebebiyle albümü dinlerken albümün içerdiğinden daha da epik, görkemli bir şeyler dinliyor havasına kapılmanız gayet olası. WATAIN karakteriyle dolu “The Silence of Provenance” gibi şarkıların olayın bilindik, kötücül ve soğuk rüzgârlar estiren black metal tarafını pekiştirdiği albüm, kendini “aşırı black metal olacam en kötücül ben olacam en karanlık ben olacam!” diye sınırlamaması sebebiyle de size her anlamda melodik black metal tatminini yaşatacaktır diye düşünüyorum.
Belli bir saatten sonra kahve içersem 5 gün falan uyuyamadığımdan, bu yazıyı yazarken kafeinden uzak durdum ve sadece su içtim. “Arete”nin güzelliklerini düşününce, muhtemelen bir sonraki albümün incelemesinde de “o gece evde “Arete”yi yazarken içtiğim su neydi öyle” gibisinden cümleler kuracak ve NETHERBIRD’den yine övgüyle bahsedeceğim.
Kadro Nephente: Vokal
Bizmark (PNA): Gitar, klavye, vokal
Tobias Jacobsson: Gitar
Micke André: Bas, vokal
Fredrik Andersson: Davul
Şarkılar 1. Âme damnée
2. Towers of the Night
3. Void Dancer
4. Infernal Vistas
5. Carnal Pentiment
6. Mystes
7. The Silence of Provenance
8. Atrium of the Storm
Towers of the Night’ın solosu aşırı güzel. hatta diğer sololar da genel olarak iyi. Ama Towers’ınki başka olmuş.
bana göre tek eksiği fazla iyi prodüksiyonu, özellikle çok temiz davulları. Bu tarzda bu kadar doygun prodüksiyon sevmiyorum, kişisel sınırım lawless darkness. Bunun dışında albüm mis.
Towers of the Night’ın solosu aşırı güzel. hatta diğer sololar da genel olarak iyi. Ama Towers’ınki başka olmuş.
bana göre tek eksiği fazla iyi prodüksiyonu, özellikle çok temiz davulları. Bu tarzda bu kadar doygun prodüksiyon sevmiyorum, kişisel sınırım lawless darkness. Bunun dışında albüm mis.
Geçen albümlerini sıfır beklentiyle açıp bayaa sevmiş idim, bu albümle de dolu dolu gelmişler.
Unutulmasın.