Dinlediğim depresif, hüzünlü, aşağı çeken grupları düşündüğümde hiçbirinde kadın vokalist olmadığını fark ediyorum. Şöyle bir bakınca, dinlediğim gruplar, sanatçılar arasında hüzün duygusunu baskın şekilde verebilen belki de tek kadın Haris Alexiou. Metal dünyasına bakınca, kadın vokalli doom metal grupları elbette ki yabancı olduğumuz bir şey değil. Bunun SUBROSA’sı da vardı, MESSA’sı da var, başka türlü türlü grup var.
Bugün incelemekte olduğum KING WOMAN da Kristina Esfandiari tarafından tek kişilik bir oluşum olarak kurulan ve sonradan katılan müzisyenlerle bir gruba dönüşen bir oluşum. İranlı bir baba ile Sırp bir annenin kilisede yetiştirilen kızı olan Esfandiari, çocukluğunda baskılanmış pek çok özgür ruh gibi çıkış noktasını sanatta, müzikte bulmuş bir isim.
Şu anda incelemekte olduğum albümün kapağına, kliplere veya promo fotoğraflarına baktığınızda Esfandiari’nin küçük yaşta taşıması uygun görülen prangalarından kurtulduğunu ve özgürlüğünü ilan ettiğini rahatlıkla görebiliyoruz.
İlk paragrafa dönecek olursam, KING WOMAN -hatırladığım kadarıyla- vokalleriyle bana mahvolmuşluğu, acıyı, kederi, öfkeyi yansıtabilen çok ama çok ender kadın vokalli gruplardan biri. Esfandiari’nin aşırı dominant şekilde hükmettiği albümde, kendisinin çocuklukta yaşadığı süreçler de dâhil olmak üzere bir silkinme, deri değiştirme gösterisiyle karşılaşıyoruz.
“Celestial Blues”da karşımıza doom metal, sluge metal, shoegaze, post-rock, grunge gibi farklı türlerin iç içe geçmiş bir harmanı çıkıyor. Besteler, vokal yazımı ve elbette ki vokal performansı açısından “Celestial Blues”un çok büyük bir albüm olduğunu düşünüyorum. İlk birkaç dinlemede adeta kendini saklayan albüm, birkaç dinlemenin ardından resmen demlenmeye başlıyor ve mutluluk düzeyiniz %49’a düştüğü anda da sizi yakalayıp bir anda dibe çekiyor. Şahsen kolay üzülmeyen, morali bozulmayan, kendini her zaman yukarıda tutmaya çalışan bir insanım. Ama burada bunu yapamayacak insanları çok rahat şekilde sarsabilecek, aşağı çekebilecek, içini oyabilecek bir albüm var.
41 dakika süren bu 9 şarkılık albümde boş şarkı olmadığını, bazılarının bu tür müzik adına küçük çaplı hit’ler olduğunu düşünüyorum. Esfandiari kesinlikle ne yaptığını çok iyi biliyor ve bence kesinlikle geçmişine giderek söylüyor şarkılarını. 4 yıl önce çıkan ilk albümleri “Created in the Image of Suffering”daki müziğe bakınca tartışmasız bir olgunlaşma, o albümdeki havaya bakınca da bariz bir aydınlığa çıkma ve özgürleşme var. Çok dibe çeken şarkıların yanı sıra “Coil” ve “Psychic Wound” gibi grunge etkili harika bir şarkı da var. Bu şarkıda ve benzerlerinde Esfendiari’nin çok farklı vokalleri döndüre döndüre kullandığını ve karizmatik bir performans ortaya koyduğunu görüyoruz.
Albümdeki gitar kullanımı, aralara atılan birkaç notalık bıçaklar, sound’un da etkisiyle genişleyen atmosfer, post-rock ve shoegaze’den minik minik beslenen aşırı narin dokunuşlar ve sludge’ın çamuruyla ezen agresif anlar; hepsi de KING WOMAN’ın yılın en iyi albümlerinden birini çıkardığını düşünmemi sağlayan unsurlar. Yıl sonu listemde kesin yer vereceğim “Celestial Blues” bence her açıdan gerçek, içe işleyen, dibe çeken, mükemmele yakın bir albüm.
Şarkı şarkı gitmeye gerek olmayacak düzeyde iyi şarkı içeren albümde adını anmadan geçemeyeceğim “Celestial Blues”, “Morning Star”, “Boghz”, “Golgotha”, “Coil”, “Entwined”, “Psychic Wound”, “Ruse” ve “Paradise Lost” gibi enfes şarkılar var. Adını andığım şarkılara, ardından da şarkı listesine bakarsanız albüme dair düşüncemi daha rahat görebilirsiniz.
Tek ihtiyacınız olan, albümün sizi biraz olsun kırılmaya müsait ya da mutluluktan ölmediğiniz bir anınızda yakalaması ve sizin de albümün birazcık içinizde demlenmesine müsaade etmeniz. Geri kalanını zaten o halledecektir.
İlgimi çekti. Böğüren erk*klerden gına gelmişti. Aslında metal dünyasında Anathema bir aralar epey kadın vokal kullandı. Parisien Moonlight, A Natural Disaster parçaları efsanedir.
@umarth, 9 dakikalık bir şarkının 41 dakika gibi sürmesi ”Bitmeyen bir işkence”yi çağrıştıyor. Saraçoğlu orada aslında ”Albüm o kadar acı dolu ki geçen her saniye adeta 1 saatmiş gibi geliyor” demek istemiş.
İlk defa grubun ismini, albüm kapağını falan görünce açıkcası beklentim çok düşüktü ama albümü dinledikce ne kadar yanıldığımı anladım. Baştan sona büyük bir keyifle dinledim albümü. Sitede kritiğini görmek de ayrı sevindirdi :D
çıktığı günden beri aralıksız dinliyorum, şu sludge ton ve atmosferi yoğun kadın vokal uyumunun hastasıyım. Feast for Water’ı ilk dinlediğimde de böyle olmuştu. ilk bakışta tek kişilik daha sonra bir topluluğa dönüşen bir oluşum olduğu için açıkçası enstrümental anlamda yavan bir iş çıkacağını düşünmüştüm. Neyse ki öyle olmadı. Şükürler olsun her yıl inanılmaz depresif kadın müzisyenlerle tanışıyoruz. Teşekkürler, teşekkürler.
Ve ufak bir tavsiye. Boghz’u yüksek sesle dinleyip ezberleyin, eşlik edin ve çamura bulanmanın keyfini çıkarın.
Kritiği okuyup albüme şans verdim. Albümü fena bulmadım. Özellikle 4 ve 6. Şarkılar çok hoşuma gitti tekrar tekrar dinlemelik.
Tek şikayetim albümün bütününe yayılan atmosfer çok lineer. Belli atraksiyonlarla biraz daha heyecan verici birşeyler ortaya çıkabilirmiş. Albümün vitesi hep dörtte, beş ve altıyı istiyor insan dinlerken (benzetme için üzgünüm ahah)
İlgimi çekti. Böğüren erk*klerden gına gelmişti. Aslında metal dünyasında Anathema bir aralar epey kadın vokal kullandı. Parisien Moonlight, A Natural Disaster parçaları efsanedir.
12.08.2021
@deadhouse, Ben pek metal dinlemez oldum artik. Ya amci sarkilari ya da pop dinliyorum. Boguren erkekler cok itici.
12.08.2021
@Alondate, positive songs only <333
13.08.2021
@Alondate, askerde ne yaptılar sana? bizimle paylaşabilirsin.
“41 dakika süren bu 9 dakikalık albümde boş şarkı olmadığını, bazılarının bu tür müzik adına küçük çaplı hit’ler olduğunu düşünüyorum.”
Zaman kayması yaşadım bu cümle ile. İzafiyet teorisinin ispatı gibi de bakabiliriz sanırım :)
12.08.2021
@umarth, ahah, düzelttim sağ ol.
12.08.2021
@umarth, 9 dakikalık bir şarkının 41 dakika gibi sürmesi ”Bitmeyen bir işkence”yi çağrıştıyor. Saraçoğlu orada aslında ”Albüm o kadar acı dolu ki geçen her saniye adeta 1 saatmiş gibi geliyor” demek istemiş.
Yoksa sen… Fedöcü müsün?
vokali duyunca kapattım
İlk defa grubun ismini, albüm kapağını falan görünce açıkcası beklentim çok düşüktü ama albümü dinledikce ne kadar yanıldığımı anladım. Baştan sona büyük bir keyifle dinledim albümü. Sitede kritiğini görmek de ayrı sevindirdi :D
çıktığı günden beri aralıksız dinliyorum, şu sludge ton ve atmosferi yoğun kadın vokal uyumunun hastasıyım. Feast for Water’ı ilk dinlediğimde de böyle olmuştu. ilk bakışta tek kişilik daha sonra bir topluluğa dönüşen bir oluşum olduğu için açıkçası enstrümental anlamda yavan bir iş çıkacağını düşünmüştüm. Neyse ki öyle olmadı. Şükürler olsun her yıl inanılmaz depresif kadın müzisyenlerle tanışıyoruz. Teşekkürler, teşekkürler.
Ve ufak bir tavsiye. Boghz’u yüksek sesle dinleyip ezberleyin, eşlik edin ve çamura bulanmanın keyfini çıkarın.
Kritiği okuyup albüme şans verdim. Albümü fena bulmadım. Özellikle 4 ve 6. Şarkılar çok hoşuma gitti tekrar tekrar dinlemelik.
Tek şikayetim albümün bütününe yayılan atmosfer çok lineer. Belli atraksiyonlarla biraz daha heyecan verici birşeyler ortaya çıkabilirmiş. Albümün vitesi hep dörtte, beş ve altıyı istiyor insan dinlerken (benzetme için üzgünüm ahah)
Bu grubun adını ne zaman duysam, görsem, telaffuz etsem aklıma Sertab Erener’in Güle Güle Şekerim şarkısında geçen
“Hoş kadınsın ama yetmez
Ben karar verdim
Ömür boyu o benim
Güle güle şekerim”
kısmı geliyor ve “Kral kadınsın ama yetmez” diye içimden mırıldanıyorum.
Evet bu yapıyorum.
27.09.2022
@Ahmet Saraçoğlu, https://www.goodreads.com/quotes/803468-the-king-was-pregnant