Selamlar, bu yıl adını sıklıkla duyacağımız, başka başka mecralarda övgü üstüne övgüler alacağı belli olan Portlandlı Silver Talon grubunu konuşacağız bugün.
Kadrosuna baktığım da Spellcaster ve Idle Hands gruplarında da çalmışlığı olan iki ayrı gitaristi bünyesinde tutan ve bu yönüyle ortaya boş bir iş atması mümkün olmayan Silver Talon, ilhamının çoğunluğunu Nevermore’dan, özellikle Warrel Dane’den alan bir power metal/heavy metal icra ediyorlar. Ve açıkça söylemem gerekirse kapaklarına yarı çıplak hatun koyan diğer toplulukların aksine bu işi şaşırtıcı derecede iyi yapıyorlar.
Geçen haftalarda kritiğini yazdığım Wheel grubunun Human Resident albümünde ilham alınan sanatçılara benzemekten daha çok onlar gibi olma, onlara dönüşme olayından bahsetmiştim ve bu durumun rahatsız edici olduğunu dile getirmiştim, grubu bir karakter çizgisinin üzerine oturtup kendi özünü bulmaya çalışmakla uzaktan yakından alakası olmayan bu aşırı benzeşme durumu Silver Talon için geçerli değil.
Nevermore başta olmak üzere Witherfall gibi grupların rüzgârını arkasına alan Silver Talon özünde elbette bir heavy metal grubu ama özellikle solo yapıları ve Warrel Dane etkeni neticesinde işin power kısmına da bolca göz kırpıyorlar ve oldukça dominant bir rif yazım şekli ile dark metal ve power metali birleştiriyorlar.
Bünyesindeki kütür kütür bas gitar sound’unun da Decadence and Decay’in sevimliliğini artıran bir başka husus olarak göze çarptığını belirtmeden geçmeyeyim.
Toplamda 8 şarkıdan oluşan Decadence and Decay neredeyse her anında dinleyene 46 dakika boyunca dişe dokunan ve sevenlerini uzun süre idare edebilecek olan bir epikliği ve beste-prodüksiyon anlayışında ele alınan keskin bir berraklığı sunuyor; Albüm gerek şarkıların aralarında gövde gösterisi yapan, işin ehlinin elinden çıktığı belli olan soloları ile olsun gerek kimi şarkıların temposunu düşürerek uğursuz ama çok lezzetli bir atmosfer yaratan akustik gitar pasajları ile olsun birçok şeyi ile beni etkilemeyi başardı.
Bir şarkıya nasıl giriş yapılması gerektiği konusunda dinleyicisine ders veren şarkı açılışlarının ve ilerleyen dakikalarda duyulan net ve pürüzsüz rif-solo geçişlerinin albümün sadece özelini değil genelini de etkileyen ve bu albüme ekstradan 1 puan ekleten durumlardan birisi, misal What Will Be şarkısı hariç diğer 7 şarkının tamamı albümü açabilecek nitelikte introlara sahip.
Üstlerde Warrel Dane ve Nevermore demiştim; Grubun ve özellikle vokalist Wyatt Howell’ın Nevermore’un stilini esas aldığı gayet ortada iken Decadence and Decay’i dinlerken grubu bu etkileşimden güvenli bir uzaklığa taşıyan en önemli şey gitaristlerin kendi tarzlarını unutmamaları, demem o ki Nevermore ve Witherfall’dan farklı olarak Silver Talon power/heavy metal epikliğinin yanı sıra işin içine bir miktar gotikliği ve paçozluğu da katmayı ihmal etmiyor.
Bahsettiğim etkilenme ve ve bunun hakkını verebilme durumu sadece bunlarla sınırlı değil tabii ki, hatta albüm sadece komple bununla da alakalı değil zaten, ele alınan bir ilham odağının evirilip bunu sadece Silver Talon ismi altında yapılabileceği de kanıtlanmış durumda, What Will Be parçasında vokallerin Alice In Chains’i hatırlatması, diğer şarkılardaki Warrel Dane güzellemeleri Decadence and Decay’i yüzde yüz kendine özgü olmasını engellese de (ki öyle olacak diye bir kaide de yok) Silver Talon bunların tamamını albümü olabildiğince enfes hale getirmek için kullanıyor ve bu da benim için şimdilik yeterli.
Ben Silver Talon’un müziğini ve bu müziği sunarken yaptığı şeylerin neredeyse tamamını beğendim. Vokalleri bir kenara atacak olursam metal müzik deyince olmazsa olmazlardan biri olan hatta en önemli şey olan enstrüman hakimiyeti konusunda da Decadence and Decay dinleyiciyi kesinlikle hayal kırıklığına uğratmıyor. Hız ise hız, teknik ise teknik, karanlık romantizm havası mı? o da var, kısaca bir power/heavy metalde aranılan özelliklerin birçoğu bu albümde mevcut, ve öyle görünüyor ki bu albümün en az 4 parçasını bu yıl en çok dinlediğim şarkılar arasına da sıkıştıracağım. Son olarak Decadence and Decay’i Tanker Som Rir Natten ile beraber Mayıs ayının en önemli albümlerinden birisi olarak işaretliyorum.
Kadro Wyatt Howell: Vokal
Bryce Adams Vanhoosen: Gitar
Sebastian Silva: Gitar
Devon Miller: Gitar
Walter Hartzel: Bas
Michael Thompson: Davul
Konuk:
Andy LaRocque: Gitar (2)
Şarkılar 1. Deceiver, I Am
2. Resistance 2029
3. As the World Burns
4. Next to the Sun
5. Divine Fury
6. Kill All Kings
7. What Will Be
8. Touch the Void
Amerikan power metali olarak anılan sert heavy metal stili için iyi bir sene oluyor. Ben bu albümü kalite olarak Todd La Torre – Rejoice in the Suffering’in önünde, Witherfall – The Curse of Autumn’un ise gerisinde görüyorum. Üçü de müziğin unsurları parça parça ele alındığında gayet etkileyici, heyecan verici işler, fakat beste kalitesi açısından tatmin olduğumu söyleyemeyeceğim.
7/10
Akercocke kapakları kadar değil bu kapak ama müzik güzel, çerez gibi.
Amerikan power metali olarak anılan sert heavy metal stili için iyi bir sene oluyor. Ben bu albümü kalite olarak Todd La Torre – Rejoice in the Suffering’in önünde, Witherfall – The Curse of Autumn’un ise gerisinde görüyorum. Üçü de müziğin unsurları parça parça ele alındığında gayet etkileyici, heyecan verici işler, fakat beste kalitesi açısından tatmin olduğumu söyleyemeyeceğim.
7/10