Mısır denilince aklıma, başkenti Kahire olan Mısır’dan ziyade gizemlerle dolu Antik Mısır geliyor. Merak etmeyin, konuyu bir şekilde dallandırıp budaklandırıp “Giza Piramitleri’ni uzaylılar mı yaptı?”ya getirmeyeceğim. Bildiğiniz üzere bu medeniyet, hâlâ nice sanat eserine ilham kaynağı olmayı sürdürüyor. Müzik tarafında da bahse konu durum geçerliliğini koruyor. Mısır’ı notalarla tasvir etmek isteyen bir müzisyen; Orta Doğu esintili melodiler üreten bir obua, armonik dolgu oluşturan bir arp, staccato stiliyle çalan güçlü yaylılar ve yine bu coğrafyaya özgü perküsyonları bir araya getirip müziğini inşa edebiliyor. Bana artık biraz klişe gelse de bu formülü uygulayan müzisyenler başarıya da ulaşabiliyor, üretimlerini; film, dizi, oyun gibi eserlere destek unsuru olarak yedirebiliyor. Kendine tema olarak Antik Mısır medeniyetini seçen ve bizzat Mısırlı olan Osiris de senfonik melodik black metal ile olan münasebetinde az önce söz ettiğim formülden istifade ediyor.
Bundan 25 yıl önce kurulan ve 1998’de dağılan Osiris, 2014’te, grubun kurucusu olan Ali Zeid Shinsi tarafından yeniden toplanmış. Grubun ilk kadrosunda, Ahmet’in geçen yıl kritiğini yazdığı Scarab basçısının da olduğunu belirtelim. Heriflerin içlerindeki müzik yapma ve yayma arzusu, ülkelerinin çeyrek asırlık politik ve ekonomik çalkantılarına rağmen tükenmemiş. Bu harika bir olay.
Osiris’e dönecek olursak, eğri oturup doğru konuşmam icap ederse grubun, masaya yeni bir şey koyduğunu söylemem güç. Senfonik black metalin zaman içerisinde çok iyi örneklerini gördük ve çoğu, Avrupalı grupların ellerinden çıkma işlerdi. Peki ne yapalım, Osiris’in üretimini, “Meanders a Soul…”u dövelim mi, Avrupalı mevkidaşlarıyla kıyaslayıp topa mı tutalım? Tabii ki hayır. Zira Osiris, hem metal hem de Mısır tasviri yapan müzikler özelinde belirli klişelere sırtını yaslasa da grubun beyni konumundaki yarı Mısırlı yarı Japon Ali Shinsi’nin müzikal maharetlerini görmezden gelmemiz mümkün değil. Piyano ve vokal hariç aklınıza gelen her şeyden sorumlu olan Shinsi yeri geliyor melodik rifleriyle müziğe anında kilitlenmenizi sağlıyor, yeri geliyor çok katmanlı ve üzerine uğraşılmış otomasyonlu orkestrasyonuyla takdirinizi kazanıyor.
Yapıma destek veren konuk müzisyenin Mustis tadında vurucu piyano partları sunduğunu özellikle vurgulamalıyım. Evet, yazının girişindeki obua, yaylı muhabbetinden Osiris müziği de nasiplenmiş olsa da en azından bu “klişe”yi uygulayanların Mısırlı olduğunu bilmek, o coğrafyanın havasını soluyan birilerinin elinden çıktığını işitmek, biraz daha farklı hissettiriyor. Vokal tarafında da öyle yürek dağlayan, ciyak ciyak vokaller yok, sound’a uyacak, daha tok bir vokal stili mevcut. Tabii vokal, kontrast oluşturacak şekilde çok katmanlı.
“Meanders a Soul…”daki parçaların ne zaman üretildiğine dair net bir bilgim olmamakla birlikte albümdeki bazı eserlerin 1990’lı yılların sonu 2000’lerin başlarında üretildiğine yemin edebilirim ama bunu kanıtlayamam. Hani bazı albümler için “Bundan 20 yıl önce çıksaydı daha fazla şansı olabilirdi,” deriz ya, albümün bir kısmı için bu cümleyi kurduğumu itiraf etmeliyim. Ne var ki bu ifade, “Our Essence” parçasına kadarlık kısmı için daha geçerli. Yapıt, “Our Essence” ile kendini daha bir heyecanla dinlettiriyor ki ilk yarıda geniş kapsamlı orkestrasyona abanan Shinsi’nin bu parçadan itibaren melodi yaratımı ve melodik rif üretimine daha çok kafa yorduğu sonucunu çıkarıyorum. Çünkü bahse konu şarkı da dâhil olmak albümün geri kalanında çok daha albenili, dinlemesi keyifli eserler var. Hatta illaki bir benzetme isterseniz, altıncı parçadan itibaren albümü, Grand Alchemist eseri “Intervening Coma-Celebration”a benzetebilirim kalite ve dinlenebilirlik açısından.
Yalnızca kapağı ilgimi çektiği için döndürmeye başladığım ve sonrasında hakkında bir şeyler yazmaya karar verdiğim “Meanders a Soul…” türün takipçilerini üzmez, senfonik black metal ile münasebeti sınırlı olanları ihya eder, bu müziğin gediklilerinin yüzlerini de belirli oranda güldürür. Ama bana kalırsa albümü en az bir defa baştan sona çevirin. Hem tek kişilik orkestra ayarındaki Ali Shinsi’nin hünerlerine kulak kabartın hem de dinlemediğiniz takdirde kaçıracağınız bazı süper eserleri deneyimlemiş olun.
Kadro Ali Zeid Shinshi: Gitar, bas, davul, orkestrasyon
Scott Taylor: Vokal
Konuk
Patricia Gonzalez-Peña: Piyano, vokal
Walid Waked: Ek vokal
Miral El-Hussieny: Ek vokal
Şarkılar 1. Seasons of Flooding Chaos (Akhet nw Isfet)
2. Of Hate, Passion and Eternity
3. Forgotten Stones of Time
4. Faceless Men
5. Self Destructive Nature
6. Our Essence
7. Tears of Isis
8. Night Sky
9. Endless Sands