“Rzeczom” ile 2020’nin soundtrack’lerinden birini yaratan Polonyalı grup ODRAZA’nın yeni bir EP çıkaracağı haberi ortamlara düştüğünde hepimiz heyecanlanmıştık. Grup pek çoklarının gözünde bir anda kült mertebesine yükselen bir albüm çıkarmış ve aşırı karakteristik bir black metal anlayışı ortaya koyarak kendini bambaşka bir yerde konumlandırmıştı.
Sonradan yapılan açıklamalarda “Acedia” EP’sinin grubun denemek isteyip henüz fırsat bulamadığı bir kimlikte olacağı açıklanmış ve “albüme benzemiyor ama yine her şeyiyle ODRAZA” diye ifade edilmişti.
“Acedia”yı dinleyip de bunun aksini düşünen kimse olduğunu sanmıyorum. ODRAZA gerçekten de “Rzeczom”la herhangi bir ilgisi olmayan karakterde bir iş ortaya koymuş ve yine dediği gibi hâlâ kendi kimliğini yansıtmayı başarmış. Bu tarz çalışmaları yorumlamak -dinlemek bile yeterince zorken- kolay değil aslında. Öylesine kişisel, öylesine sübjektif bir müzik var ki burada, nereye kadar “müzik” olduğu bile tartışılabilir. “Acedia” Antik Yunan’a kadar uzanan bir düşünce yapısını, ruh hâlini ifade ediyor ve tam bir umursamazlığı, cansızlığı ifade ediyor. İnsanın hayatta bulunduğu konumu önemsememesi, herhangi bir şeye yönelik üzüntü ya da mutluluk duymaması anlamına geliyor.
ODRAZA gibi bir grubun bu temayı ele alışı çok da şaşılası değil tabii. “Rzeczom”u ve “Esperalem tkane”yi bilenler, adamların ne tür bir sefillik, boşvermişlik, perişanlık içerisinde müzik yaptığını zaten biliyorlar. Bunu yapmak için illa kendinin de boşvermiş, perişan olmuş olman gerekmiyor. Bilakis ODRAZA müziğiyle son derece dominant ve güç gösterisi yapan taraflara da kayıyor. Lakin özünde yitiklik ve ızdırap daima baki kalıyor.
“Acedia”da ODRAZA’yı müzik yapmaktan ziyade sesler ve efektlerle oynarken buluyoruz. 21 dakika boyunca türlü türlü gelgitler sunuyor ve farklı ruh hâlleri yansıtıyorlar. Tüm bu harala gürele arasında en az, hatta yoka yakın karşımıza çıkan şey black metal. Gerçek anlamda davul duyduğumuz ilk an 15.20’ye denk geliyor ve grup burada bile bize bir rif gösterme niyetinde olmadığını, bunun da EP’deki epizotlardan biri olduğunu net şekilde hissettiriyor. Bir trans hâli içerisinde yansıtılan bu bölüm bile, duygu dalgalanmalarından ibaret olan EP’nin 2 dakikalık bir kısmını işgal edip tekrar perdelerin arkasına dönüyor.
Ortasından itibaren söylenebilecek her şey söylendi
Ortasında herhangi bir sır gizli değil
Bulutlar hayalet değil
Bunun yeri, gece değil
Ve Ay da sadece bir yer
O DEĞİL | BU DEĞİL | BURASI DEĞİL
Cübbelerini giymiş tüm erkek kardeşlerim
Ve kokularını sürünmüş tüm kız kardeşlerim
Acedio
21 dakikalık EP sadece bu sözleri içeriyor ve görüleceği üzere bu kadarcık sözle bile bizi “kim bilir neden bahsediyorlar” diyeceğimiz kadar öznel sulara atıveriyorlar. “O DEĞİL” kısmından önceki sözler şarkının başında bir çocuk tarafından söyleniyor ve sonraki 20 dakikadaki vokaller de -açıkçası- “ADAM GİBİ EP YAPAYDINIZ DA STAWROGIN’İ, PRIEST’İ DOYASIYA DUYAYDIK VİCDANSIZLAR” dedirtmekten öteye geçmiyorlar. Kısacası sözlerinden kapağına, genel tavrından içindeki müziğin her molekülüne dek “Acedia” deneysellik kavramının ansiklopedik karşılığı olarak bizi sersemletiyor ve çekip gidiyor.
Bu noktada “böyle bir şeye ne gerek vardı”, “ben bunu bir daha dinlemem”, “black metalle alakası yok” gibi düşüncelerin ortaya çıkması gayet normal, çünkü EP’nin başkaları için değil de direkt grup elemanlarının kendileri için yapıldığı aşikâr. Ancak böyle dengesizlikler, beklenmedik birtakım hareketler olmadan da ODRAZA olamıyorsunuz, “Rzeczom” gibi bir albüm çıkaramıyorsunuz işte. Grubu bu kadar karakteristik, o albümü bu kadar etkileyici yapan düşünsel altyapının, bu adamlara bu müziği yazdıran rahatsızlığın hayat bulabilmesi için bu tarz dengesiz, bipolar olayların da -demek ki- olması gerekiyor. “Acedia” herhangi bir şarkı olarak sık sık açılıp dinlenilecek bir yapıt olmayabilir, ancak adamların yani ODRAZA’nın ne olduğunu veya ne olabileceğini göstermesi açısından da önemli diye düşünüyorum. EP’de “Bakın biz sizi hiç beklemediğiniz şekilde üzebiliriz, tadınızı kaçırabiliriz, size beklediğiniz şeyi vermeyerek beklentilerinizi boşa çıkarabilir ve bundan memnuniyet duyabiliriz” tarzı bir yaklaşım mevcut ve “Acedia”nın umursamazlığı, hissizliği düşünüldüğünde adamların bundan sonra “Rzeczom” gibi konvansiyonel anlamda bir black metal albümü yapmaması bile beni şaşırtmaz. Umarım bu yolu seçmezler, umarım bildiğimiz anlamda black metal yapmaya devam ederler, ama yapmazlarsa da
Çok bilmiş gibi konuşmak istemiyorum ama böyle bir şeyin geleceğini tahmin etmiştim. O yüzden haberlerin altına yorum girme ihtiyacı duymadım. Tahmin etme sebebim kritikteki bir cümlede cevap bulmuş resmen:
‘Ancak böyle dengesizlikler, beklenmedik birtakım hareketler olmadan da ODRAZA olamıyorsunuz, “Rzeczom” gibi bir albüm çıkaramıyorsunuz işte.’
2000 kelimelik kritik gibi cümle. Olay bu işte, olay bunu anlayabilmiş olmak.
Beğenilir beğenilmez o çok ayrı bir konu. Rzeczom ile odraza’yı tanıyan birine neden beğenmiyorsun? diye sorulamaz, aynı şekilde beğendim diyen birine nesini beğendin aq? denemez/denmemeli. Altta link vereceğim örnekte de görebileceğiniz üzere, delilik kötü bir şey değil bence:
Ben albümü sevdim. Müzisyenlerin bazen “içlerindekini dökme” ihtiyaçları olduğuna ve bu tip ürünlerle bunu atlattıktan sonra çok daha nitelikli işler yapabildiklerine inanıyorum. Bir sonraki albümü de merakla beklemekteyim. Aynı türde olsa bile çok daha oturaklı olacağını tahmin ediyorum.
adamlar bilerek ep yi önceden heyecan yaratmadan bir anda çıkarttı ki hayranları sövmesin, ben şahsen Rzeczom dan bu kadar kısa bir süre sonra yine bir şaheser çıkaracaklarını zaten beklemiyordum
15.20 den sonrası fena değil, bir de acaba şarkının süresi olan 20.51 günün saatlerini temsil ediyor olabilir mi ki, kalan 3 saat 9 dakkada da uyuyolardır
Ben beğendim ya. Araya sıkıştırmışlar bir şeyler. Katatonia’nın 90′ların sonlarında yaptığı albüm dışı “Hacı napsak ya” tarzı işlere benzettim hissiyat olarak.
Valla ne yalan söyliyim ben Ep yi beğendim. Albümdeki şehir varoşluğunu alkol uyuşturucu bir yandan da karanlık bir şehir de ayakta kalma mevzusunu bu Ep de baya dibe vurdurarak bedeni sanki uyuşturusu komasındayken beynin türlü türlü hayaller gördürüp koşar adımlarla flaş belleklerde sürünürken, bedenin kılını kıpırtamayacak kadar yorgun bıkmış hiçbir şeyi umursamayan veya hiçbirşey umrunda olmayan dibe vurmuşluğu sanki anlatıyor gibi kendimce.
Ben şahsen öyle hissediyorum.
O 15.20 lerde başlayan biraz kıpırdanmada ko uyuşukluk halinden kendini ayıkma çabası ama tekrardan o trans haline dönmesi gibi bedini yorgunluğundan.
Zamanında 20 yaşlardayken girdiğim alkol komalarını hatırlattı. Ep yi dünden beri belki 50 defa 20 veya 30 defa döndürdüm. Bence yeni albüm bomba gibi gelecek “Rzeczom” gibi. Ha öyle birşey olmazsa da. Şaşırmam başka sularda başka hayallerin geçmiş zamanda bir zaman dilimini hatırlatıcağı kesin. Böyle oldu diyede sinirlenip kızacağım yada bir daha Odrazanın yüzüne bakmam olayı olmaz çünkü bu black olayını yapan sayısız çok iyi icra eden gruplar var…
He şunu yazmadan da geçemicem. Priest beyin pırıl pırıl amk. En ufak blastlarda bile manyak davul yazımları yapmış. Hem synth de hem akustik sette. O blastlarda bile zil oyunları. Tom kartelası trampet ton sesleri filan. Gerçekten bambaşka bir kafa. O kısacık blast yürüşünde bile tatatatatata koyalım olsun bitsin yok bambaşka bir hikaye.
Şimdi fark ettim de pasifagresif’in beni en çok mutlu eden yönlerinden biri, Polonyalı bir black metal grubunun deneysel EP’sine Şeyma Svbaşı’nın bir sözünü başlık olarak atabiliyor olmak.
İyi ki böyle rahat, geniş mezhepli bir siteyiz. Oh mis.
Açıkçası deneysel bir iş olduğunu bildiğimden beklentimi olabildiğince düşürdüm ve bayağı keyif aldım. Rzeczom’u dibine kadar beğenen biri olarak bu da benden geçerli not aldı.
8/10
Bir dahaki albümlerde bu atmosfer işlerini geçiş pasajı vs. olarak da kullanabilirler bence.
Ergenlikte rap, rnb, pop, hiphop, vb. Müzik dinleyip sonradan metal müziğe geçiş yaşamış insanlar, Genelevde çalışıp sonradan tövbekar olup kapanan kadınlara benzer, o utanç hep kalır. Saf değillerdir.!
@Asil, farkında mısın bilmiyorum (belli ki değilsin) ama sürekli saçma sapan şeyler yazıyorsun. Şu ana kadar onayladığım yorumlarının hepsinde sakat, yanlış bir şeyler var. Üstelik trol de değilsin, bildiğin saçmalıyorsun.
Bir de cümle sonlarına .! koyma çok rica edeceğim. Kaçıncı yorumun, hep aynı cahilce hata. Böyle bir noktalama yok. Hayatında hiç mi Türkçe bir metin okumadın;?”.
@Ahmet Saraçoğlu, abi bence bunlar troll ya. Amaçları ne bilmiyorum ama böyleleri çıkıyor arada. Biri de “clean vocal soytarılığı” gibi saçma sapan bir şey demişti bir ara. Cevap yazmamak lazım bunlara
@Rust in Peace., Avcı o. Site açıldığından beri buralarda. 100 günde bir siteye girer, birkaç yorum atar çıkar. Death metalden başka bir şey asla dinlemez. Brutal olmayan her şeyden nefret eder. Trollden ziyade kendine has bir kişilik.
@Rust in Peace., Troll değilim. İçimden gelenleri yazıyorum. Son 11 yılda Türkiye’de gerçekleşen bir sürü konsere de gittim (dinlediğim gruplara gittim tabiki). Ahmet’i, Berca’yı, İsmail Vilehand’i ve siteden 1-2 kişiyi daha şahsen tanıyorum. Cevap yazıp yazmaman beni ilgilendirmez ama yazdıklarımı trollük olsun diye değil düşüncelerimi belirtmek için yazıyorum.
@Avcı, clean vokal sevmemek normal bir şey ama bunu soytarılık olarak tanımlamak benim için gayet de troll bir şey. Arkasındaki motivasyonu da anlayamıyorum açıkçası. Benzer şekilde Judas Priest’i overrated bulmak da normal bir şey ama direkt kötü bir grup, hiçbir etkisi yok metal tarihine falan demek de öyle.
@Asil, savunuyormuşum gibi duracağım ama adam cahil dememiş, yaptığın imla hatasına cahilce demiş. Ayrıca cahil kötü bir kelime değil. Sözlükteki karşılığı ”Belli bir konuda yeterli bilgisi olmayan” yani o yüzden yaptığın hata cahilce oluyor.
@Asil, Madvillainy, To pimp a butterfly, deltron 3030, my beautiful dark twisted fantasy ve pinata gibi albümler büyük ihtimalle senin en sevdiğin albümlerden net daha iyi. Açıp da rap dinle diye demiyorum, belli ki nefret ediyorsun ama haber vereyim dedim.!
Günümüzde sanatçılar bile artık tarzlar arasına acayip saygı gösteriyorken, işi harici sertlik çabasına girmiyorken, müzik tarzları bu kadar iç içe geçmişken böyle taş kafalı, eğilmemiş odun, yeni nesil dinleyici nasıl olunabiliniyor aklım almıyor. Sevmiyorsan da sevmediğini söylersin, dinlemediğini söylersin. Bu tarz bir düşünceye seni iten ne olabilir ki? Bide ”rap, rnb, pop, hiphop, vb. Müzik” ne demek oluyor tam olarak? Bu tanım şuna benziyor ”heavy metal, metal, glam rock, hard rock, brutal dm vb. Müzik” Dışarıdan senin dinlediğin müzik böyle görülse, böyle kategorize edilse hoşuna gider mi? Bence gitmez, o yüzden yorum yapmasan daha iyi diye düşünüyorum.
@owlbos, Saf metal müzikten başka müziğe saygı duymam, benim yaşam tarzım. Siz üniversitede solcu olup mezun okduktan sonra kapitalist düzene çark olanlar gibi, 30 dan sonra her müziği dinleyebilirsiniz.
@Asil, Dedi müzik dinlemeye ne ile başladığını bilmediğimiz ama metal dinlemeye çok muhtemel Linkin Park ile başlayan güruh temsilcisi. Saf metal müzik ne ola ki la? Öyle bir şey de mi var?
@Asil, bir şeyden emin olduğum yok. Büyük ihtimalle daha iyidir demişim gördüğün gibi. Ama senin gibi düşünen birisinin de metal de dahil müzikten pek anladığını düşünmüyorum.
Kraków müzesi ile ortak çalışmışlar, gelecek ay sergilenecek olan Covid’in toplum üzerindeki etkileri sergisi için soundtrack olacakmış.
Böyle bir sergi için gayet güzel ep olmuş, Rzeczom 2 veya onun üstünde bir iş çıkarmaları beklentisinde olmadığım için baya beğendim.
Birde umarım yeni albümlerinde 15:20 de başlayan kısım gibi bir şeyler olur. Saksafon black metal’e yakışıyor, Behemoth ve Carpathian Forest’da kullanmıştı güzel oluyor bence.
Ben cok begendim. 8/10. Belki de dinlerken kafam cok guzeldi ondan. Tavsiye edebileceginiz benzer seyler varsa dinlemeyi cok isterim. Ayrica cok guzel inceleme. Tesekkur ederim.
Priest abimizden blast duymak yetti. Kir albümü tadında olsa daha güzel olabilirdi diye düşünüyorum. Covid döneminde yeni bir albüm çıkarıp vursunlar masaya lütfen
Alkolik sokak serserileri dedik “fularlı” çıktılar! Haha. Geyik bir yana, böyle ikili bir pozisyonlarının olması çok enteresan ve bence bu EP’de de seçtikleri konuyu gayet iyi işlemişler.
Ukalaca bir yorum olacak belki ama hissiyatım böyle olduğu için konuşacağım, ben bu Ep’de Odraza’nın ne yapmaya çalıştığını anlıyorum, onu hissedebiliyorum. 20 dakikalık süresinde modern insanın yaşadığı buhranlar, teknolojik kirlilik (anladınız) hatta pandemiyi bile akıllara getiren bir manifesto bu. O sıkışmışlık hissini net alabildim ben özellikle gözlerim kapalı kulaklıkla dinlediğimde. Kapağı bile o kirli urban havaya gönderme bence.
Ama bu Ep de yapılanı yeni albümlerinde duymak ister miyim? Cevabım hayır olur :D
dayanamadım ve dinledim. hayatımda gerçekten ilk defa bu kadar önyargılı bir tavır içerisinde olduğum bir yeni adımı, bu kadar çok sevmeye çalıştım. ve sonunda başardım.
artık sadece Rzeczom değil ODRAZA’nın da köpeğiyim.
rzeczom’a bayılmamıştım ama bu ep beni etkiledi. sanat her şeyden önce bir deneyimdir ve her ne yapıyorsanız yapın; bazen uğraştığınız sanat dalının unsurları alıcıya ulaştırmak istediğiniz şeyleri ifade etmenizde yetersiz kalabilir. tıpkı bu ep’de notaların odraza’ya yetmediği gibi (her ses bir notadır tabii, orası ayrı mesele). black metal yapısı itibarıyla karanlık bir müzik türü olsa da karanlığı yansıtmanın tek yolu değil (haliyle). zaten odraza’nın tek derdi black metal yapmak olsaydı ortaya böyle sinematik bir ep de çıkmazdı. dinlediğim şeylerin büyük çoğunluğunu film müzikleri oluşturduğu için olsa gerek; ep’yi dinlerken “deneysellik” aklımın ucundan dahi geçmese de grup için deneysel bir iş olduğunu kabul etmek gerek.
kendini ispatladıktan hemen sonra bu ep’yi yayınlamanın riskli olduğunun eminim kendileri de farkındadır. işte tam olarak bu yüzden bu ve bunun gibi işler benim için çok kıymetli. bu yoldan devam etmelerini değil; neye inanıyorlarsa onu yapmaya devam etmelerini umuyorum.
Çok bilmiş gibi konuşmak istemiyorum ama böyle bir şeyin geleceğini tahmin etmiştim. O yüzden haberlerin altına yorum girme ihtiyacı duymadım. Tahmin etme sebebim kritikteki bir cümlede cevap bulmuş resmen:
‘Ancak böyle dengesizlikler, beklenmedik birtakım hareketler olmadan da ODRAZA olamıyorsunuz, “Rzeczom” gibi bir albüm çıkaramıyorsunuz işte.’
2000 kelimelik kritik gibi cümle. Olay bu işte, olay bunu anlayabilmiş olmak.
Beğenilir beğenilmez o çok ayrı bir konu. Rzeczom ile odraza’yı tanıyan birine neden beğenmiyorsun? diye sorulamaz, aynı şekilde beğendim diyen birine nesini beğendin aq? denemez/denmemeli. Altta link vereceğim örnekte de görebileceğiniz üzere, delilik kötü bir şey değil bence:
https://youtu.be/VIQNUVTfKQM
Ben albümü sevdim. Müzisyenlerin bazen “içlerindekini dökme” ihtiyaçları olduğuna ve bu tip ürünlerle bunu atlattıktan sonra çok daha nitelikli işler yapabildiklerine inanıyorum. Bir sonraki albümü de merakla beklemekteyim. Aynı türde olsa bile çok daha oturaklı olacağını tahmin ediyorum.
adamlar bilerek ep yi önceden heyecan yaratmadan bir anda çıkarttı ki hayranları sövmesin, ben şahsen Rzeczom dan bu kadar kısa bir süre sonra yine bir şaheser çıkaracaklarını zaten beklemiyordum
15.20 den sonrası fena değil, bir de acaba şarkının süresi olan 20.51 günün saatlerini temsil ediyor olabilir mi ki, kalan 3 saat 9 dakkada da uyuyolardır
Yazıp yazıp sildim. Umarım ikincisi gelmez.
Ben beğendim ya. Araya sıkıştırmışlar bir şeyler. Katatonia’nın 90′ların sonlarında yaptığı albüm dışı “Hacı napsak ya” tarzı işlere benzettim hissiyat olarak.
Terminator 2:Judgment Day, The Matrix.
Bu iki efsane filme de soundtrack olabilirdi bu albüm.
Çok övülen Rzeczom’u sevmemiştim. Bu Ep’yi çok sevdim. Bence kusursuz bir iş. Her şey yerli yerinde, olması gerektiği gibi.
22.05.2021
@deadhouse, Alman elektronik müzik ekolü Ep’nin temel sosu. Tangerine Dream, Klaus Schulze, Kraftwerk, Eloy. Çok lezzetli.
22.05.2021
@deadhouse, przepraszam?
22.05.2021
@deadhouse, Genel hatlarıyla terminator 2. yer yer matrixten ziyade blade runner soundtracklerine yakın gibi geldi.
odraza size black metal veremedi teselli olsun diye ben vereyim , çok bi benzerlik yok ama şimdilik bunla idare edin, hayvan gibi underrated bir albüm
https://open.spotify.com/album/5aJR9XznroTV3CpKyhO8EQ?si=iVcQK_StRTiqb3ECWnU-4g
Valla ne yalan söyliyim ben Ep yi beğendim. Albümdeki şehir varoşluğunu alkol uyuşturucu bir yandan da karanlık bir şehir de ayakta kalma mevzusunu bu Ep de baya dibe vurdurarak bedeni sanki uyuşturusu komasındayken beynin türlü türlü hayaller gördürüp koşar adımlarla flaş belleklerde sürünürken, bedenin kılını kıpırtamayacak kadar yorgun bıkmış hiçbir şeyi umursamayan veya hiçbirşey umrunda olmayan dibe vurmuşluğu sanki anlatıyor gibi kendimce.
Ben şahsen öyle hissediyorum.
O 15.20 lerde başlayan biraz kıpırdanmada ko uyuşukluk halinden kendini ayıkma çabası ama tekrardan o trans haline dönmesi gibi bedini yorgunluğundan.
Zamanında 20 yaşlardayken girdiğim alkol komalarını hatırlattı. Ep yi dünden beri belki 50 defa 20 veya 30 defa döndürdüm. Bence yeni albüm bomba gibi gelecek “Rzeczom” gibi. Ha öyle birşey olmazsa da. Şaşırmam başka sularda başka hayallerin geçmiş zamanda bir zaman dilimini hatırlatıcağı kesin. Böyle oldu diyede sinirlenip kızacağım yada bir daha Odrazanın yüzüne bakmam olayı olmaz çünkü bu black olayını yapan sayısız çok iyi icra eden gruplar var…
He şunu yazmadan da geçemicem. Priest beyin pırıl pırıl amk. En ufak blastlarda bile manyak davul yazımları yapmış. Hem synth de hem akustik sette. O blastlarda bile zil oyunları. Tom kartelası trampet ton sesleri filan. Gerçekten bambaşka bir kafa. O kısacık blast yürüşünde bile tatatatatata koyalım olsun bitsin yok bambaşka bir hikaye.
Şimdi fark ettim de pasifagresif’in beni en çok mutlu eden yönlerinden biri, Polonyalı bir black metal grubunun deneysel EP’sine Şeyma Svbaşı’nın bir sözünü başlık olarak atabiliyor olmak.
İyi ki böyle rahat, geniş mezhepli bir siteyiz. Oh mis.
22.05.2021
@Ahmet Saraçoğlu, ben de başlığı çok beğendiğimle ilgili bu tarz bir şey yazacaktım ama ep’yi dinlemediğim için boş bir yorum atmak istememiştim.
22.05.2021
@Ahmet Saraçoğlu, @Yiğit, bence de başlık çok yerinde olmuş.
Açıkçası deneysel bir iş olduğunu bildiğimden beklentimi olabildiğince düşürdüm ve bayağı keyif aldım. Rzeczom’u dibine kadar beğenen biri olarak bu da benden geçerli not aldı.
8/10
Bir dahaki albümlerde bu atmosfer işlerini geçiş pasajı vs. olarak da kullanabilirler bence.
Ergenlikte rap, rnb, pop, hiphop, vb. Müzik dinleyip sonradan metal müziğe geçiş yaşamış insanlar, Genelevde çalışıp sonradan tövbekar olup kapanan kadınlara benzer, o utanç hep kalır. Saf değillerdir.!
22.05.2021
@Asil, farkında mısın bilmiyorum (belli ki değilsin) ama sürekli saçma sapan şeyler yazıyorsun. Şu ana kadar onayladığım yorumlarının hepsinde sakat, yanlış bir şeyler var. Üstelik trol de değilsin, bildiğin saçmalıyorsun.
Bir de cümle sonlarına .! koyma çok rica edeceğim. Kaçıncı yorumun, hep aynı cahilce hata. Böyle bir noktalama yok. Hayatında hiç mi Türkçe bir metin okumadın;?”.
22.05.2021
@Ahmet Saraçoğlu, abi bence bunlar troll ya. Amaçları ne bilmiyorum ama böyleleri çıkıyor arada. Biri de “clean vocal soytarılığı” gibi saçma sapan bir şey demişti bir ara. Cevap yazmamak lazım bunlara
22.05.2021
@Rust in Peace., Avcı o. Site açıldığından beri buralarda. 100 günde bir siteye girer, birkaç yorum atar çıkar. Death metalden başka bir şey asla dinlemez. Brutal olmayan her şeyden nefret eder. Trollden ziyade kendine has bir kişilik.
22.05.2021
@deadhouse, 😉 seviyorum, kızmalarını.
22.05.2021
@Asil, Seni kastetmedim yalnız. Rust in Peace’in “clean vokal soytarılığı” yazan kişi dediği “Avcı” kullanıcı adlı kişiyi söyledim. Seni tanımıyorum.
23.05.2021
@Rust in Peace., Troll değilim. İçimden gelenleri yazıyorum. Son 11 yılda Türkiye’de gerçekleşen bir sürü konsere de gittim (dinlediğim gruplara gittim tabiki). Ahmet’i, Berca’yı, İsmail Vilehand’i ve siteden 1-2 kişiyi daha şahsen tanıyorum. Cevap yazıp yazmaman beni ilgilendirmez ama yazdıklarımı trollük olsun diye değil düşüncelerimi belirtmek için yazıyorum.
23.05.2021
@Avcı, clean vokal sevmemek normal bir şey ama bunu soytarılık olarak tanımlamak benim için gayet de troll bir şey. Arkasındaki motivasyonu da anlayamıyorum açıkçası. Benzer şekilde Judas Priest’i overrated bulmak da normal bir şey ama direkt kötü bir grup, hiçbir etkisi yok metal tarihine falan demek de öyle.
22.05.2021
@Ahmet Saraçoğlu, bence insanları kısıtlamamalısın. site yöneticisi olabilirsin heekes düşündüğünü yazsın, ben sana cahil desem engellersin.!
22.05.2021
@Asil, savunuyormuşum gibi duracağım ama adam cahil dememiş, yaptığın imla hatasına cahilce demiş. Ayrıca cahil kötü bir kelime değil. Sözlükteki karşılığı ”Belli bir konuda yeterli bilgisi olmayan” yani o yüzden yaptığın hata cahilce oluyor.
22.05.2021
@Asil, neyse ki 6 yaşımdan beri Dream Theater dinliyorum.
22.05.2021
@Asil, bilemedin. Metal dinlemeden önce neredeyse hiç müzik dinlemiyordum.
23.05.2021
@Asil, Madvillainy, To pimp a butterfly, deltron 3030, my beautiful dark twisted fantasy ve pinata gibi albümler büyük ihtimalle senin en sevdiğin albümlerden net daha iyi. Açıp da rap dinle diye demiyorum, belli ki nefret ediyorsun ama haber vereyim dedim.!
23.05.2021
@TanSolo, +1
Günümüzde sanatçılar bile artık tarzlar arasına acayip saygı gösteriyorken, işi harici sertlik çabasına girmiyorken, müzik tarzları bu kadar iç içe geçmişken böyle taş kafalı, eğilmemiş odun, yeni nesil dinleyici nasıl olunabiliniyor aklım almıyor. Sevmiyorsan da sevmediğini söylersin, dinlemediğini söylersin. Bu tarz bir düşünceye seni iten ne olabilir ki? Bide ”rap, rnb, pop, hiphop, vb. Müzik” ne demek oluyor tam olarak? Bu tanım şuna benziyor ”heavy metal, metal, glam rock, hard rock, brutal dm vb. Müzik” Dışarıdan senin dinlediğin müzik böyle görülse, böyle kategorize edilse hoşuna gider mi? Bence gitmez, o yüzden yorum yapmasan daha iyi diye düşünüyorum.
23.05.2021
@owlbos, Saf metal müzikten başka müziğe saygı duymam, benim yaşam tarzım. Siz üniversitede solcu olup mezun okduktan sonra kapitalist düzene çark olanlar gibi, 30 dan sonra her müziği dinleyebilirsiniz.
23.05.2021
@Asil, Dedi müzik dinlemeye ne ile başladığını bilmediğimiz ama metal dinlemeye çok muhtemel Linkin Park ile başlayan güruh temsilcisi. Saf metal müzik ne ola ki la? Öyle bir şey de mi var?
23.05.2021
@owlbos, Aynaya bakarak dudaklarını büküp devil’s hornsda yapıyorsundur sen şimdi, çünkü saf ve sert metalci olmak bunu gerektirir.
23.05.2021
@owlbos, saf metal derken kimya ile karıştırıyor sanırım.
Ayrıca bkz. don’t feed the troll
23.05.2021
@Yiğit, @owlbos 👎
23.05.2021
@TanSolo, 🤯 o kadar eminsin yani
23.05.2021
@Asil, bir şeyden emin olduğum yok. Büyük ihtimalle daha iyidir demişim gördüğün gibi. Ama senin gibi düşünen birisinin de metal de dahil müzikten pek anladığını düşünmüyorum.
23.05.2021
@TanSolo, 👍
Çok ilginç bir EP. Aklıma Pink Floyd’un Echoes şarkısı geldi. Aynı deneysellik, farklı janr. Beğendim ya ben, 8/10 verdim.
Kraków müzesi ile ortak çalışmışlar, gelecek ay sergilenecek olan Covid’in toplum üzerindeki etkileri sergisi için soundtrack olacakmış.
Böyle bir sergi için gayet güzel ep olmuş, Rzeczom 2 veya onun üstünde bir iş çıkarmaları beklentisinde olmadığım için baya beğendim.
Birde umarım yeni albümlerinde 15:20 de başlayan kısım gibi bir şeyler olur. Saksafon black metal’e yakışıyor, Behemoth ve Carpathian Forest’da kullanmıştı güzel oluyor bence.
22.05.2021
@daud, saksafon diyince şu da var, baya severim bu parçayı: https://youtu.be/DMX9AGtB_8A
22.05.2021
@P L A G U E, Bu da güzelmiş, girişteki riff 28 Days Later soundtrack’indeki In The House, In A Heartbeat’e baya benziyor.
22.05.2021
@daud, Birgün herkes saksofonun değerini anlayacak.
Şarkıyı sevdim. Vizyonlu heriflermiş.
Ben cok begendim. 8/10. Belki de dinlerken kafam cok guzeldi ondan. Tavsiye edebileceginiz benzer seyler varsa dinlemeyi cok isterim. Ayrica cok guzel inceleme. Tesekkur ederim.
Priest abimizden blast duymak yetti. Kir albümü tadında olsa daha güzel olabilirdi diye düşünüyorum. Covid döneminde yeni bir albüm çıkarıp vursunlar masaya lütfen
Alkolik sokak serserileri dedik “fularlı” çıktılar! Haha. Geyik bir yana, böyle ikili bir pozisyonlarının olması çok enteresan ve bence bu EP’de de seçtikleri konuyu gayet iyi işlemişler.
Ukalaca bir yorum olacak belki ama hissiyatım böyle olduğu için konuşacağım, ben bu Ep’de Odraza’nın ne yapmaya çalıştığını anlıyorum, onu hissedebiliyorum. 20 dakikalık süresinde modern insanın yaşadığı buhranlar, teknolojik kirlilik (anladınız) hatta pandemiyi bile akıllara getiren bir manifesto bu. O sıkışmışlık hissini net alabildim ben özellikle gözlerim kapalı kulaklıkla dinlediğimde. Kapağı bile o kirli urban havaya gönderme bence.
Ama bu Ep de yapılanı yeni albümlerinde duymak ister miyim? Cevabım hayır olur :D
dayanamadım ve dinledim. hayatımda gerçekten ilk defa bu kadar önyargılı bir tavır içerisinde olduğum bir yeni adımı, bu kadar çok sevmeye çalıştım. ve sonunda başardım.
artık sadece Rzeczom değil ODRAZA’nın da köpeğiyim.
rzeczom’a bayılmamıştım ama bu ep beni etkiledi. sanat her şeyden önce bir deneyimdir ve her ne yapıyorsanız yapın; bazen uğraştığınız sanat dalının unsurları alıcıya ulaştırmak istediğiniz şeyleri ifade etmenizde yetersiz kalabilir. tıpkı bu ep’de notaların odraza’ya yetmediği gibi (her ses bir notadır tabii, orası ayrı mesele). black metal yapısı itibarıyla karanlık bir müzik türü olsa da karanlığı yansıtmanın tek yolu değil (haliyle). zaten odraza’nın tek derdi black metal yapmak olsaydı ortaya böyle sinematik bir ep de çıkmazdı. dinlediğim şeylerin büyük çoğunluğunu film müzikleri oluşturduğu için olsa gerek; ep’yi dinlerken “deneysellik” aklımın ucundan dahi geçmese de grup için deneysel bir iş olduğunu kabul etmek gerek.
kendini ispatladıktan hemen sonra bu ep’yi yayınlamanın riskli olduğunun eminim kendileri de farkındadır. işte tam olarak bu yüzden bu ve bunun gibi işler benim için çok kıymetli. bu yoldan devam etmelerini değil; neye inanıyorlarsa onu yapmaya devam etmelerini umuyorum.
ben beğendim,nedense aklıma abruptum geldi,ama bu daha sanatsal ve atmosferik,sokuk 2020 senesi bu kadar iyi anlatılamazdı