Bu albümün incelemesini hem işlerimin yoğunluğundan dolayı hem de albümü daha çok dinleme fırsatı bulduktan sonra yazmak için hafta sonuna atmayı planlıyordum. Ne var ki çıktığı günden beri başka pek bir şey dinleyemiyorum, bu yüzden de geciktirmeye gerek olmadığına karar verdim. Üstelik bugün benim doğum günüm. 40 yaşıma basışımı, çok ama çok sevdiğim bir grubun yeni albümünü yazarak kutlayarak kendime minik bir hediye vermek istedim sanırım.
Hediye olarak gördüğüm şey sadece yeni GOJIRA albümünün incelemesini yazmak değil elbet. Olayı benim için değerli kılan ve küçük çaplı bir hediye hâline getiren şey, 16 yıldır dinlemekte olduğum bu grubun bugüne kadarki en az beklentiyle, merakla, heyecanla beklediğim; hatta muhtemelen tadımı kaçıracağına inandığım yeni albümünün beni pek çok anlamda tatmin eden bir şekilde karşımda durması.
Albümden bir yıl önce yayımlanan “Another World”ün GOJIRA song generator’dan çıkma olduğunu düşünmüş ve kendisine karşı herhangi bir pozitif his taşımamıştım. Sonradan gelen “Born for One Thing”i son derece sıradan, “Amazonia”yı ise en iyi ifadeyle SEPULTURA’ya saygı duruşu olarak görmüş ve kesinlikle içselleştirememiştim. Son single “The Chant”in de bir şey ifade etmemesiyle albümün 11’de 4’lük kısmından tat alamamış bir dinleyici olarak “Fortitude”u beklemeye başlamıştım. Albümün çıkmasına bir gün kala “Fortitude”a dair beklentilerim, albümün en iyi ihtimalle “Magma” ayarında bir şey olacağı, hatta “The Chant”ten de gördüğümüz üzere daha da ılıman sulara yelken açacağıydı. Albümün ishale yakın kaka rengi kapağını da beğenmemiştim, kısacası beni üzecek ve muhtemelen “Magma”dan sonra azalan heyecanımı daha da aşağılara çekecek bir şeyler gelecekti.
Keşke boşa çıkan her tahminimiz böyle olsa… Keşke her umutsuzluğumuz böyle karşılıksız kalsa…
Böylesine olumsuz bir ilk intiba ve beklentisizlik ile dinlemeye başladığım “Fortitude”, ikinci üçüncü dinlemenin ardından bana kendini açtı ve GOJIRA’nın bu albümde ne yapmak istediğin görmeye başladım. Başlangıçta albümden birkaç şarkının öne çıktığını düşünüyordum. İlk dinlemede çarpanlar “Fortitude”un karakterini en iyi yansıtan şarkılardan biri olan “New Found”, eski GOJIRA’ya en yakın duran “Sphinx” ve yine “Fortitude”daki hüznü ve sertliği bir arada sunan “Grind”dı. Sonrasında single’lar dışındaki şarkılar da yerlerine oturmaya ve farklı özellikleriyle öne çıkmaya başladılar. “Hold On”, “The Chant” ve ilk dinleyişte çok bir şey ifade etmeyen “Into the Storm”un albümün en özel anlarından bazılarını barındırdığını düşünmeye başladım. Başta mırın kırın ettiğim, albümün en zayıf üç şarkısını en başa koymuşlar diye düşündüğüm şarkıların bile yerlerini bulduklarını gördüm. Bu durumun tek bir anlamı vardı.
Bütünün kendisini oluşturan parçaların toplamından daha fazla olduğunu ifade eden Holizm mi dersiniz, sinerji mi dersiniz bilmem, ama “Fortitude” bana kalırsa GOJIRA’nın “The Way of All Flesh”ten bu yana yaptığı en bütünlüklü atmosfere sahip albümü. İçerdiği şarkıların değerlerini topladığınızda oluşan toplamdan daha fazla bir değere sahip ve bu yüzden de önceden yayımlanan şarkılar albümde dinlendiklerinde esas kimliklerini kazanıyorlar. Bunun esas sebebi, önceden yayımlanan şarkıların hem birbirlerine benzemeyen karakterlerde oluşları hem de daha önce GOJIRA’dan görmediğimiz bazı şeyler içermeleriydi. Başta bu şarkıları nasıl bir düzleme oturtacağımızı bilemediğimizden bizi dağınık, yeni arayışlar içinde bir GOJIRA beklediğini sanmış olsak da olayın bütününü görünce grubun başka bir amacı olduğunu anlamış olduk.
“Bilemediğimizden”, “olsak da”, “anlamış olduk” gibi birinci çoğul şahısta konuşmamın sebebi gerek PA’da gerek internetin diğer mecralarında bu tarz bir fikir değişikliğine, kavrayışa ulaşan çok sayıda insan görmem. Görünüşe göre pek çok insan beklediğinden fazlasını bulmuş ve albüme dair “o kadar da kötü değil” ile “gayet iyi” arasında bir yerde konumlanmış. Tabii bu “biz”in bir de “siz” kısmı var. Açık ara en sevdiği grup GOJIRA olan tanıdıklarım arasından albümü sevmeyenler, hayal kırıklığına uğrayanlar da var. Bu noktada onları da anlayabiliyorum, çünkü “Fortitude” gerçekten de atmosfer odaklı bir albüm ve yaratılmak istenen havaya giremediğiniz takdirde benim burada övgüyle bahsettiğim birtakım şeyler sizin için pek de bir şey ifade etmeyecektir. Bu sebepten, “Fortitude”un GOJIRA’nın kariyerindeki en ayrıştırıcı albümlerden biri olduğu ve bu bağlamda bir dönüm noktası olduğu ortada.
Albümün detaylarına indiğimizde karşımıza pek çok şey çıkıyor. Bunların başında “Fortitude”un Joe’nun şarkı söyleme anlamında en çok öne çıktığı albüm olması geliyor. Clean vokaller, armonik vokaller gibi pek çok şeyle Joe bu albümde GOJIRA’nın başka bir düzleme çıkmasını sağlıyor. Albümün öne çıkan diğer bir unsuru, önceki albümlerde belki de grubun en geri plandaki dinamiklerinden biri olan basların “Fortitude”da çok baskın, yerinde ve akıllıca kullanılmış olması. Jean-Michel Labadie kesinlikle albümün en çok dikkat çeken taraflarından biri ve misal “Amazonia”nın dördüncü dakikasından sonraki berimbau bölümünde aralara giren baslar bile atmosfere katkıda bulunan, renk ve tat katan olaylar.
“Magma”daki denemeler ve yerinde sayma emareleri göz önünde bulundurulduğunda, bunu yapmış olmalarının gayet iyi bir şey olduğunu düşünüyorum. “Magma”yı bir geçiş albümü olarak kullanıp, bundan sonra kendilerine yepyeni kapılar ve bestesel anlamda özgürlük alanı açacak “Fortitude”u yapmış olmaları bana kalırsa hem başarılı hem de mantıklı bir hareket. Sonuçta GOJIRA tüm o sertliğine, agresifliğine rağmen bir his grubu ve bunca yıldır oturttukları müzikal karakterleriyle bu hissi ifade etmenin farklı yollarını bulmuş olmaları onlar adına da bizim adımıza da sevindirici bir şey. Bunu böyle bir albümle kotarmış olmaları, grubun geleceği açısından son derece önemli. Artık ilk kez “Stranded”da gözümüze soktukları ve bu albümde de yer verdikleri whammy pedalını da daha özgürce kullanabilirler, “The Chant”in, “The Trails”ın de ötesinde bir kırılganlık sunabilirler. Bu albümle bunun temellerini atmış oluyor ve belki de geleceklerini kurtarmış oluyorlar.
Tüm bu dediklerimin tamamen karşısında duran dinleyiciler olduğunun farkındayım. Misal bence albümün sıcak prodüksiyonunda hiçbir sorun yok, ama bazı dinleyiciler bu durumdan hiç hoşlanmamışlar. Kimileri “Fortitude”un GOJIRA’nın geçmişte yaptıklarından ekmek yeme çabası olduğunu düşünüyor, ben ise tam tersine geleceğe yatırım olarak görüyorum. Bu yüzden, yukarıda da dediğim gibi albümün ayrıştırıcı bir tarafı olduğu ortada. Ama daha da ortada olan, pek çok insanın albüm çıkmadan önceki olumsuz atmosferi aşıp beklediğinin ötesinde bir şey bulmuş olduğunu ifade ediyor oluşu. Ben “Fortitude”un güzel yıllanacağını, uzun ömürlü olacağını ve GOJIRA’nın şarkı şarkı dinlemekten ziyade baştan sona bir bütün olarak dinlenen albümlerinden biri olacağını düşünüyorum. En azından benim için böyle olacak.
Ben GOJIRA’yla 2005 yılında tanıştım. Kendilerini 16 yıldır dinliyorum ve 40 yaşına bastığım bugüne dek dinlediğim en güzel müziklerden bazılarını da kendilerinden duyma şansına eriştim. O albüm daha iyi, bu daha üstün diyemeyeceğim ama “The Way of All Flesh”ten beri en yoğun hisleri beslediğim, kendime en yakın bulduğum, 2008’den bu yana “bu albüm gelecekte de benimle birlikte olacak” dediğim ilk GOJIRA albümü “Fortitude” oldu. “L’Enfant Sauvage”dan iyi, kötü demiyorum; sonuçta GOJIRA çok iyi bir grup ve herkes farklı bir albümünü kendine bir diğerinden daha yakın bulabilir. Ben “Fortitude”u çok sevdim, bu yüzden de mutluyum.
24’ümde “Ocean Planet”ı ilk kez duyup büyülendiğim andan, 40’ımda “Grind”ın son notalarıyla yaşadığım mutluluğa kadar geçen bu sürede yaşattıkları için GOJIRA’ya bir teşekkür borcum var, onu da bu vesileyle etmiş olayım.
Kadro Joe Duplantier: Vokal, gitar, sözler
Christian Andreu: Gitar
Jean-Michel Labadie: Bas
Mario Duplantier: Davul
Şarkılar 1. Born for One Thing
2. Amazonia
3. Another World
4. Hold On
5. New Found
6. Fortitude
7. The Chant
8. Sphinx
9. Into the Storm
10. The Trails
11. Grind
Gojira şu an yaşadığımız dönemin en değerli yeni gruplarından. Hâlâ bir sonraki işlerinde yeni ve iyi şeyler katabilmesi bunun göstergesi. İster istemez bu albümü Magma ile kıyasladığımız zaman ise Magma’da iki büyük hit(Silvera, Stranded) görüyoruz. Fortitude’da böyle bir hit yok, ama bir bütün olarak Fortitude Magma’dan çok daha iyi. Gojira müziğine yaptığı katkılar açısından L’enfant Sauvage’dan daha yenilikçi, ama daha iyi değil, gözümde ikisi eşit şu an.
İlk dinlediğimde banal gelen Born For One Thing, ilk dinlediğimde kişiliksiz bulduğum The Chant, albümün içinde gayet güzeller.
Amazonia, Hold On, The Chant, Sphinx, Grind (albümün neredeyse yarısı) şu an favorilerim. Bu albümü dinleyin dinletin, herkes kendinden bir şeyler bulacak.
Abi öncelikle doğum günün kutlu olsun; Güzi’yle birlikte nice mutlu, metalli, sağlıklı yaşlara \o/
İçimden 7.5 veya 8 vereceğini düşünüyordum albüme, nitekim puanı görünce de şaşırmadım.
İlk yayınlanan single’larda baya sevdiğim ve orta derecede sevdiğim parçalar olduğu için ben albüme dair bir kötü beklenti içinde değildim açıkçası. Beni olumlu şaşırtan şey, yayınlanmayan parçaların arasında ‘sert’ diyebileceğim bestelerin oluşu ve nispeten ılımlı şarkılarla bu gaz parçaların iyi bir ahenk oluşturduğunu düşünüyorum.
Hold On’dan bahsedeceğim, intro sonrası 1.41′de giren rifle zaten ”bu sağlam bir şey çıkacak” dedirtmişti bana ve şu an benim favori parçam konumunda. Setlist’lerine kesinlikle almalılar. Ve aynı parçanın basları beni benden geçirdi.
En sevdiğim albümleri TWOAF, ama kendilerinden bir TWOAF veya FMTS beklemiyordum zaten. Magma’da denedikleri şeylere, ılımlı sularda yüzmeyi tercih etmelerine de herhangi bir tepki vermemiştim aksine Magma’yı da severim fakat dediğin gibi bütün olarak bu albümün etkisi Magma’dan üstün kesinlikle.
Bu adamlar Türkiye’de mekan konseri vermek istiyordu, 2015 Rock Off’ta demişlerdi. Şu pandemi sonrası umarım gelirler de artık bu hasret biter.
The Way of All Flesh en çok dinlediğim ve en sevdiğim albüm. Her bir şarkıdaki her an bilinçaltımda ara ara yankılanıyor adeta. Her bir davul vuruşundaki detaya taptığım, atmosferi, sözleri ve temasıyla ölmeden hemen önce dinlemek istediğim şey.
TWOAF öncesinin de pek bir aşağı kalan yanı yok. In the wilderness, Inward movement, Rise gibi en underrated gojira şarkılarını bile albümün haricinde 100 kere dinlemişimdir.
L’Enfant Sauvage da aynı şekilde çok, çok iyi bir albüm. Maalesef FMTS ve TWOAF’den sonra geldiği için istemsizce o albümlerle kıyaslandı fakat bu sitedeki kritikte hakkının yendiğini düşünüyorum.
Magma ise… garip. Bu albümde Gojira’dan ilk defa gördüğüm ve “anlamsız” olarak nitelendirdiğim şarkılar mevcut. Örneğin The Cell şarkısı, o kadar lineer ve bayık ki. Veya Pray’in son kısmı, ilk dinlediğimde bu bölümün amacı ne diye sorguladığımı hatırlıyorum. Silvera ve Stranded albümden aklımda en çok kalan ikili ve bence çok da iyi şarkılar değiller.
Fortitude’a gelirsek eğer, çok düşük bir beklentiyle açtığım ve bayıldığım bir albüm oldu. Kritiğe de harfi harfine katılıyorum. L’Enfant Sauvage ile çekişen bir albüm benim için.
New Found, uzun zamandır Gojira’dan dinlediğim en güzel şarkılardan birisi. Albüm çıktığından beri her gün arka arkaya dinliyorum resmen. Sphinx ise TWOAF’te olsa bile sırıtmayacak bir parça. Into the storm, bu şarkıyı single olarak yayınlandığı zaman neyse ki dinlememişim. İlk dinlediğim anda direkt şarkı sözlerini açıp eşlik etme isteği getiren şarkı oldu. Grind, bir nevi hasret kaldığımız Gojira sertliğiyle başlayan ve yine Gojira imzalı şarkıya hasret bırakmalık tekrarlı ritimlerle biten bir parça. Belirtmediğim diğer şarkılar da “yeni” Gojira’nın bize sunduğu gayet güzel parçalar.
Bir diğer nokta ise, bu albümü daha çıkmadan yerden yere vuran bir kesimin oluşu. Örneğin birisi ilk şarkıların yayınlanmasıyla aynen şöyle diyor: “Bir Esoteric Surgery’e bakıyorum bir de şu şarkılara”, sonra da Into the Storm yayınlandığı zaman Esoteric Surgery’e benzemesini eleştiriyor. İlginç.
Albümde gerçekten beğenmediğim tek şarkı Another World, single olarak çıktığı zaman 5 kere falan dinledim ve albüm çıktığında da neredeyse her seferinde atladım. Bana kalırsa bayık bir şarkı. Biraz daha varyasyon katılarak çok daha iyi hale getirilebilirdi.
Kısaca, albümden gayet memnunum ve uzun süre dinleyeceğim. Umarım bu insanlar daha çok müzik yapmaya devam ederler.
Kritik aşırı iyi olmuş. Ben de albümü çok sevdim hatta bana Gojira’yı sevdiğimi hatırlattı. Gojira’dan istediğimin Stranded, Silvera gibi düz gazdan ziyade(ki severim bu şarkıları) duygu ve atmosfer(kahretsin ya yine bu lanet kelime) olduğunu fark ettim.
Bence bu albüm Dark Tranquillity Projector veya Metallicanın kara albümü gibi çıktığı dönem karışık tepkiler alıp ileride takdir edilecek ve zamanla kendi kitlesi oluşacak bir albüm. Fortitude ile ilk kez Gojira dinleyen çok olacak diye düşünüyorum.
Çok keyifli bir albüm. Ilk başta ben de endişelenmistim fakat bütün halinde dinleyince Fortitude’un son iki albümden bile iyi olduğunu düşündüm. Eksikleri elbet var ama o eksikler grubun yeni imajına katkı yapan minimal ve atmosferik beste anlayışı ile bayağı bir kapatılmış.
@Erhan Yiğit, Herhalde 8, 8.5, 9 verdiğin bu seneki 90. albüm falandır. Haftalık 4-5 albüme 8,9 veriyorsun. Eleştirmek için söylemiyorum. Dikkatimi çekti sadece.
@Ahmet Saraçoğlu, Bu arada her ne kadar albümle ilgili düşüncelerimiz farklı olsa da kritiği severek okudum. Çok iyi bir kritik olmuş. Doğum günün kutlu olsun abi. 40 yaşına basmak nasıl bir duygu acaba.
@deadhouse, sağ olasın. Atiba gibi “yaş sadece bir sayı dostum” demeyeyim ama 39′dan bir farkı yok şu an için, yine de farklı bir şeyler olursa diye tetikte bekliyorum ahah
@deadhouse, çoğunlukla sevdiğim albümleri yazıyorum o yüzdendir. İşin arka planında yazmayıp 3 ya da 4 puandan fazla vermediğim albümlerden hareket dahi edemiyorum mesela.
Örneğin Evile’in son albümüne düşük bir puan verdim.
@Erhan Yiğit, Beğenmediğin bir albümün kritiğini de bekleriz. Bir albümün neden 5 puandan fazlasını hak etmediğini ya da neden kötü olduğunu, dinlenecek şey olmadığını da okumak isterim. Olaya salt fayda olarak bakmıyorum. 9 puan verilmiş bir albüm bulayım da dinleyeyim. Bence olay sadece bu değil. Sürekli övülen, yüksek puan ve eleştiri alan albüm okumak ufkumu daraltıyor. Arada olumsuz eleştiriler okuyorum bazı sitelerde. İyi geliyor. Bunları senin özelinde söylemiyorum sadece.
Abi valla kritiği şiir gibi yazmışsın ekleyecek bişey bulamadım. Albüm çıkmadan önce okadar yerlere vurulduki albüm bian ben bile çıkan single ları seven biri olarak ümitsizliğe kapıldım ama albğm çıktıktan sonra o hissettirmek istedikleri havayı sonuna kadar aldım ve beni aşırı şekilde taymin etti. Magma ile kıyaslarsak magmadan çok daha iyi bi albüm olduğunu düşünüyorum şöyleki magmadan dinlemeyeceğim 4 şarkı falan vardır ama bu albümde dinlemeyeceğim şarkı yok fortitude yi(şarkı olan) bile dinliyorum
öncelikle yeni yaşında mutluluklar dilerim..
Joe’ benim için çok ayrı bir karakterdir.bu sene şu albümü her gün hadi artık 30 nisan gelsin diyenlerdendim çok puşt bir sezon geçirdim ! işim gereği de dipte ve çok yüksekte olma hazzını yaşayan birisiyim (spor sektörü) bu nedenle müzik en büyük ilham kaynağım.ancak şunu söylemek isterim 2014 rock off’ta benim için dönüm noktası oldu canlı görüp o andaki ruhu hissedip bağdaş kurabildiğim müzik piyasasından 2 kişiden biri oldu. şu ana kadar 4 kez izleme şansım oldu hepsinde de süper iş çıkardılar ! hatta en kötü performansı rock off 2014 diyebilirim ki , o kötü performansa da şapka çıkartırız…
elemanların yeni deneysel çalışmalarını eleştirebilirsiniz bu çok doğal ! yine de düşüncelerini net bir şekilde yapma faaliyetini göstermelerini seviyorum !
magma geçişi sonrası , fortitude beklediğim gibi bir albüm oldu ve bence magma’da iyi bir albüm. bu albüm içinde bir Low lands tarzı bir şey verseler çok iyi olurdu demiştim ve bu şarkıda the trails diye tahmin etmiştim ve tutturdum :)
adamların düşünce yapısını bundan seviyorum. ses tonundaki eski hırçınlık olgunluk dönemiyle beraber bazen hüzünlü bir isyan bazen de doğanın kayboluşuna haykırışıylarıyla harmoniyi iyi bir şekilde bize hissettiyor müziklerinde , joe .
fortitude’ albümünde ayrım yapmadan tüm şarkıları sevdim.
üstelik ; bbc ‘de 4 şarkıyı live çaldılar. grind ile amazoina’yı canlı izlemek için sabırsızlanıyorum..
bence joe Ahmet’e küçük bir doğum günü hediyesi verdi bu live performanslarıyla..
dinlemek isteyenlere ;
47.34 Amazonia
53.20 Joe+ Another World
1.23.20 Born For One Thing
1.31.10. Grind
Doğum günün kutlu olsun abi. Nasıl bir heyecanla yazdığın çok rahat okunuyor.
Fakat ben pek katılamadım. Bu albüm 8/8.5 ise 9-10 nedir diye düşünüyorum. Bence Magma 5.5, bu albüm 6.5, Lenfant ise 7 olur. 9-10′u yapıştırdığımız albümlerden ciddi farkları var benim gözümde. Yine de beklentimin üstünde bir albüm kesinlikle.
Pandemi sonrası konser vermelerini istediğim ilk 3 gruptan biridir sanırım. Öyle ya da böyle iyi ki Gojira var.
@Yiğit, teşekkürler. Evet yahu 40 yaşına geldim hâlâ bazı albüm kritiklerini çocuk gibi heyecanla yazıyorum ahah. Ama muhtemelen aksi olsaydı PA bu zamana kadar gelmezdi.
Sadece çok çok uzun zamandır bir albümü 4 gün boyunca aralıksız olarak şarkı atlamadan dinleme iştah ve arzusunu hatırlattıkları için bile benden helalinden bir 10. Ben ilk yayınlanan şarkıların da vasat olduğu fikrinde değilim, Born for One Thing özellikle enfes bir albüm açılışı. Albümü de benim de favori Gojira albümüm olan TWOAF’dan sonraya değil, yanına koyuyorum. Bunlar farklı yaşların, farklı başyapıtları. Şİmdi tadını çıkarmaya gideyim:).
Benim de bir teşekkür borcum var :)
Thrown to the Sun ile 2011′deki Of Oceans and Raindrops ile tanışmamla grubu merak etmiş ve Facebook sayfasından fotoğraflarını kurcalarken provada çektikleri bir resmi görmüştüm. Tapping evet çok popüler bir teknik ama iki gitarcının da en üst telden tapping yaptığını görünce şaşırmış ve bunun bir riff olabileceğini düşünmüştüm. Çünkü o zamanlar hiç popüler değildi o tarz riffler. Açıklamada ise Oroborus cover diye yazıyordu sanırım. Hemen Youtube’dan Oroborus u dinledim ve hayatımın en ilginç anlarından birini yaşadım. Gojira, sayende hayatıma girmiş oldu Ahmet abi. Ama sadece bununla da kalmadı, 2015′te şu anda grup arkadaşım olacak kişi ile de tanışmama vesile oldun Pasifagresif sayesinde :) Sana bundan dolayı büyük bir teşekkür borcum var, nice mutlu sağlıklı yıllar diliyorum ve bütün bunlar için teşekkür ediyorum :)
(Albüm ile ilgili ise neredeyse aynı düşünüyoruz hatta ben de son dinleyişimde bu albüme bi 8 çalışır herhalde demiştim:)
@Spacedementia, sağ olasın, rica ederim. Oroborus çaldığımızı tamamen unutmuşum. Muhtemelen stüdyoda eğlenmek için çalmışızdır, çünkü sahnede hiç çalmadık.
Albümü tüm düşüncelerden arınmış şekilde tekrar dinleyip sevmeye çalıştım, boşa çabalıyorum, sonu zor geldi. Tüm zamanların en sevdiğim gruplarından biri olan Gojira’nın en yaratıcılıktan uzak albümü bence.
Şimdi LEnfant Sauvage dinliyorum, her ne kadar çıktığı dönem pek ısınamasamda şu son 2 albümü tokatlar bu albüm.
@owlbos, Albümü haber sayfasında da kritiğin altında da ileri derecede eleştirdim. Ama bir şeyi de söylemesem olmaz. Gojira’nın şuanda piyasanın belkide en büyük metal grubuna yükseliyor olmasından gurur ve mutluluk duyuyorum. Gojira’nın şarkılarda işlediği temaları düşününce özellikle.. Mesela bu albümde özellikle Amazonia, Hold on yada The Chant gibi şarkıların çağımızın en popüler metal şarkılarından olması düşüncesi ”duyarlı” bir nesli ateşleyebilir. Çünkü dünyanın her zamankinden daha fazla düşünceli, iyi insanlara ihtiyacı var.
Ayrıca hayatında sadece bir kaç kez Gojira şarkısı dinlemiş insanların bu albümü taparcasına sevebileceğini düşünüyorum. Gojira’nın çok daha teknik, çok daha samimi ve ”ilk” anlarına önceden şahit olanlar için çoğunlukla ”tatmin edici” bir albüm olarak kalacağını düşünüyorum.
@owlbos, Gojira ile ilk kez tanıştığım dönemde günlerce aralıksız şekilde FMtS dinlerken bu müziğin dünyadaki en popüler müzik olmasını düşünürdüm ve asla bunun olabileceğine inanmazdım. Gojira bunu başarıyor gibi, youtubea giriyorum övülüyor, herkes olumlu eleştiriler paylaşıyor, spotify’a giriyorum alaksız insanlar albümü sömürüyor. Bu albüme olan saygımın en büyük sebebi bu.
Adı sanı bilinmeyen bir grup çıkarsa baya baya öveceğimiz bir albüm, ben şahsen çok beğendim, fanboyluk bunu gerektirir. Şunu da belirtmekte fayda var Magma’yı dinleyip beğenmemiş biri grubu biraz takip ediyorsa yeni albümün de benzeyeceği işin Magma gibi bir şey olduğunu bilir ve beklentisini ona göre kurar, hala 15 sene önce çıkan albümler gibi bir şey beklemek mutlak hayal kırıklığından başka bir şey getirmez.
Başta Ahmet hoca olmak üzere bugün doğum günü olan bütün insanların doğum gününü kutlarım.
Albüm hak ettiği kritiğe ve nota ulaşmış, elinize sağlık. Her sabah uyandığımda “new found” diye mırıldanıyorum, bu da benim açımdan albümün gayet başarılı olduğunu gösteriyor.
Gerek müzik mecralarında gerek de burada bu albüm beğenildiğine göre bu albüm ile Gojira hedeflediği şeye ulaşmış gibi görünüyor. Çünkü Fortitude grubun en ‘herkesin dinleyince seveceği albüm’ ü bana göre. Ben sevmedim o ayrı. Gojira’yı Terra Incognita döneminden beri yakından takip ediyorum. From Mars to Sirius hayatımın albümlerinden biridir. Magma albümünden itibaren ivmelerinin düştüğü ortada ama Fortitude resmen kakofonik bir çorba. Bir kere uzak ara yaptıkları en vasat şarkı (The Chant) ile Magma ve Fortitude’un toplamından daha iyi bir şarkı (Grind) içeriyor ki bu bile albümün bütünlüksüzlüğüne kanıt. Ama Grind bile albümü kurtarmaya yetemiyor. 100 kere dinledikten sonra ancak ısınabildiğim Born for one Thing ve Amazonia sınıfı zorlukla aşarken Another World ile Muse-vari hard rock tınılarıyla gaza gelmeye çalışıp ordan hoop ağlamaklı rifflerle dolu Hold On’a geçiyoruz. Sözleri de ayrı bir bayık ama seveni çok olacaktır eminim ama bence birçok metalcore grubunun yazabileceği kadar basit bir şarkı. Fortitude ise Unicorn veya The Silver Cord’un ancak getir götürünü yapabilir. Böyle böyle duygudan duyguya atlarken albüm bitiyor. Albümün en iyileri büyükten küçüğe Grind, New Found (özellikle ikinci yarısı şahane), Sphynx. Ama bunlar yetmez be koçum. Video kliplerde de bariz düşüş var. Tamam Gojira her daim toplumsal sorunlara dokunan bir grup oldu ama misal nerde Silvera’nın çarpıcılığı, nerde The Chant’ın kör göze parmak klibi. Neyse tamam sakinim
Birkaç çok iyi şarkı içeren ortalama bir Gojira. Yeni fanlara hayırlı uğurlu olsun. 6/10
Doğum günün kutlu olsun.
En başından beri metalde ticari açıdan başarılı olmanın formülü aynı: ABD’de tutunmak. Gojira örneğindeki gibi, Fransa’nın en büyük metal grubu da olsanız ABD pazarında yer edinmeden gerçek anlamda para kazanamıyorsunuz.
Bütün orta ölçekli metal grupları gibi bu sorunla yüz yüze kalan Gojira 2011′de Roadrunner ile anlaşarak ticari açıdan çok mantıklı bir hamle yaptı. Amaca uygun albümler ve dev gruplarla gerçekleştirdikleri turneler de grubu gittikçe büyüttü.
Bu konuda orta ölçekli grupların dört tipik -ve çok eleştirilen- tavrından bahsetmek mümkün sanırım. Birincisi Amon Amarth gibi risk almayıp aynı pilavı ısıtıp durmak ve görece sınırlı bir gelirle yetinmek. İkincisi, maddiyatı değil grubun müzikal evrimini temel almak ve gene kısıtlı bir kazançla iktifa etmek. Bu alanda örneğin Amorphis hayranlarını rahatsız etmeden yoluna devam ediyorken Opeth onlarla çatışmayı göze alabiliyor. Ama özünde bu alt kategorideki grupların tutumu aynı. Sadece ilk örnekte fanların beklentileriyle grubun evrimi uyumluyken ikincide değil.
Üçüncü ve dördüncü tavırlar ise yüzlerini tamamen ABD’ye dönmüş olmalarıyla öncekilerden ayrılıyor. Üçüncü için In Flames örneği verilebilir. In Flames ABD piyasasında tutunabilme amacıyla kendi köklerinden kopmayı göze aldı. Hiç değilse tutumu dinleyicilerinin büyük bir kısmı tarafından bu şekilde algılandı. Ve evet, tahmin edeceğiniz gibi son tavrın örneği olarak Gojira’yı anacağım. Gojira kendi köklerinden kopmadan, otantik tınısını kaybetmeden ABD yolculuğunda başarılı oluyor. Zaten In Flames’in anlamadığı veya başaramadığı da bu: Köklerini yitirmeyi göze alıyorsan hiç değilse yöneldiğin tarzı -Sepultura gibi- özgün bir şeylerle sentezlemen lazım. Diğerlerinin bir benzeri olarak başarı elde etme ihtimalin neredeyse hiç yok.
Ben bu albüme ölüp bittiğimi söyleyemeyeceğim, ama Gojira’nın amaçladığı şeyi başardığı da açık. Muhtemelen bu albümle birlikte ölçek büyütmüş olacaklar.
Son olarak şunu da söyleyeyim: Saydığım dört kategorideki gruplar arasında bana en sempatik gelenler ikinciler (Amorphis, Opeth). Bunu dördüncü (Gojira), birinci (Amon Amarth) ve üçüncü (In Flames) kategoridekiler izliyor. İlk iki kategorideki grupların yaptıkları işleri merakla takip ediyorum, ama yeraltı sahnesinde bu kadar fazla albüm çıkıyorken diğerleri için ayıracak vaktim yok açıkçası.
7/10
@Emre Görür, teşekkürler. Dış basındaki kimi yorumlarda, yaptığı ve yapabileceği müziğin yapısı ve etkisi bakımından günümüzün Metallica’sının Gojira olduğunu söyleyen şeyler gördüm. Elbet 80′ler 90′lardaki Metallica başka bir şeydi ve müzik dünyasının değişen dinamikleri yüzünden aynı etkiyi yaratmak artık mümkün değil ama Gojira’nın metal dünyasının yeni lideri olabileceğine dair fikirler var. Bilmem katılır mısın. Gojira da New York’ta stüdyo açarak, o tarafa kayarak ABD piyasasına tutunuyor ve bana sanki daha esas “büyümüş Gojira”yı görmedik gibi geliyor.
@Ahmet Saraçoğlu, ben de Gojira’nın bu albümle “günümüzün Metallica’sı” olacak kadar büyüyeceğini sanmıyorum. Bu konuda bir sonraki albümleri belirleyici olacak gibi geliyor bana da, ama diğer yandan, müzikal yapıları buna ne kadar izin verir emin değilim.
Bilindiği üzere ’90′lara kadar popülerleşmeye çalışmak yumuşamak, aşk şarkıları yapmak falan demekti. Lakin esas olarak Nirvana ile birlikte rock müzik endüstrisinin yapısı değişti. Bu yeni ABD gerçekliğine en iyi uyum sağlayan metal grubu da Pantera oldu. “Yeni Metallica” bir şekilde bu gelenekle bağlantılı olmalı mantıken. Gojira öyle ama hala yeterince ABD’li olmadığı gibi “fazlasıyla” da progresif. Bu özellikleri onların büyümesine bir noktadan sonra ket vurur mu? Yeterince risk alırlarsa Gojira olarak tınlamaya devam edebilirler mi? Gerçek anlamda büyümek istiyorlarsa yeni albümde işleri pek kolay olmayacak gibime geliyor benim.
1995-2000 sonrasında metal dünyasına liderlik eden gruplar çıktı mı sence? Sanki bu iş giderek imkansızlaşıyor.
@Emre Görür, kusura bakma 1 haftadır cevap veremedim ama vaktim yok bu aralar. 2 satır yazıp geçmek de istemedim, o yüzden bir kez daha, müsait olunca yazacağım.
@Ahmet Saraçoğlu, yok yahu, ne olacak. Fırsatını bulursak konuşuruz konuya dair, yoksa önemli değil.
Bu mesaj vesilesiyle şu haberi de buraya iliştirmiş olayım:
dinledikçe sevmeye başladım ve gerçekten de hüzünlü bir albümmüş. hatta öyle ki, albümü 15-16′ıncı döndürüşten sonra bu daha fazla hissediliyor. pasifagresif sayesinde yüzlerce müthiş grup keşfettim, halen de etiketleri sayfa sayfa gezerim. elbette ahmet saraçoğlu yazanları okuyorum, iyi ki doğmuşsun.
@Noumena, Albüme dair en aklıma yatan, duygularımı yansıtan yorum oldu.
Magma’dan hiç bir şarkıyı daha sonra özgür irademle açıp dinlemişliğim yok. Bu albümde en azından 3 adet güzel şarkı var. Sadece bu Magma’dan iyi olması için yeterli.
Peki albüm olarak? Bu noktada, bütünün parçalar toplamından daha fazlası olduğu görüşünde Ahmet abinin kritiğine katılmıyorum.
İlk aklıma gelen örnek Fortitude-The Chant ikilisi benim de. 7 dakika boyunca devam eden aynı vokal melodisine tahammül edemedim bilmiyorum.
Sanırım Magma kritiğinin sitede notu değişmiş. Bu konuda kesinlikle tutucu değilim, hatta iyi ki ara ara böyle güncellemeler oluyor. Ancak sanki bir 5 sene sonra yeni Gojira albümünde “Fortitude’dan sonra pek beklentim yoktu ama…” şeklinde yorumlar okuruz gibi geliyor.
Metal müzik hakkında tartışmak, paylaşmak dünyada en sevdiğim şeylerden biri. Ahmet abi; ben de böyle müthiş insanları aynı sitede toplamayı başardığın ve bütün kritik/yorumların için teşekkür edip doğum gününü kutlayayım bu fırsatla. Nice senelere :)
@All2, sağ olasın. PA siz olduğunuz için bugünlere geldi. Hep birlikte var ediyoruz bunca yıldır. Siz olduğunuz ve benim de beynim/parmaklarım/gözlerim/kulaklarım işlediği sürece devam edecek.
@hammerfall, Cryptic Writings ya da Load’u bir Türk grubu çıkarsa tabiki de herkes 10 verecekti ama gruplar Rust in Peace ve Master Of Puppets gibi şaheserler çıkarmış gruplar yapınca 8′den fazla veremiyorsun. Saçma bir yorum olmuş o yüzden, tüm işleri aynı klasmanda değerlendiremezsin. Her 8 aynı değildir.
Magma’yı seven biri olarak, albüme çabuk ısındığımı söyleyebilirim. Ben Gojira’nın kendini tekrar etmemek ile kendine has şeyleri (tapping riffler, aksak ritmler, vb.) mutlaka bir yerlere serpiştirmek arasında sıkıntı yaşadığını düşünenlerdenim. 20 sene sonra gruptan hala The Link gibi bir şey bekleyenleri bazı akıl sağlığı kuruluşlarına sevk etmek lazım. Bunca yıl hiç mi bir şey değişmesin, hiç mi insanlar değişmesin? Dozunda, kafa karışıklığına fazla düşmeden kotarılmış ve biraz da piyasaya oynanmış bir hamledir bence Fortitude. Pasifagresif’teki puan sistemini hiç anlayamadığım için elbette verilen puanı çok buldum ama bu, albümün kötü olduğu anlamına gelmiyor. Bence albümde o puanı hak eden tek şey “Hold On”.
Ben hala bu albüme ısınamadım, deniyorum, denemeye devam edeceğim haha. Magma’dan iyi olması da kurtarmadı şimdilik. Kimse bahsetmemiş ama benim şu ana kadar en çok sevdiğim şarkı “Hold on” oldu.
Gojira’ya belki bu albümle ısınırım dedim yine olmadı. Stranded dışında aklımda yer etmiyorlar resmen.
Bayıklık var albümde. Gojira’ya anlam yüklememiş birisi olarak bunu diyebilirim ki çok da fifi.
Magma’dan daha iyi olduğunu tartışmaya gerek bile yok bence.
Albümün benim için zirve anları New Found’un ikinci yarısı ve Sphinx’in 2:15 2:42 arası.
Bunlar Gojira nın o ağır ağır insanı içine çeken müthiş kalitesini barındıran yerler.
Özellikle Sphinx’in o bölümünü neden şarkının başka yerlerine de yedirmemişler anlamak mümkün değil.
Joe Duplantier birazdan beni telefonla arayıp izah etse bile anlamam.
Albümün genelinde dinleyeni yattığı yerde ters döndürtecek bass partisyonları var ,kulaklıkla dinlemenizi öneririm.
Kritikde söylemek istediğim her şeyi söylemiş zaten Ahmet abi. Bana çok olgun bir albüm hissi verdi Fortitude. Ne yapmak istediklerini, hangi yola yelken açmak istediklerini belirlemişler ve her albümle beraber kafalarındakı müziğe bir adım daha yaklaşıyorlar gibi. Özellike “The Chant” sonrası şarkılar muazzam olmuş. Tamam biraz durgunluk gelmiş ama yine de daha ilk notadan Gojira şarkısı olduğunu belli ediyorsa benim için hiçbir sorun yok. :D
Aslında birkaç zayıf şarkı olmasa çok iyi albüm ama bu haliyle 8 verdim. Asıl şey demeye geldim. Bu trails nasıl bir şarkı yaa, çok fena hoşuma gitti loopundan çıkamıyorum
@Erhan, diğer albümlerine nazaran kolay tüketilebilir olduğundan dinledik, sevdik ve bitti. İlk çıktığında ben de hayvan gibi dinledim ve şu an hiç aramıyorum ama aklımda iyi bir yer bıraktığı kesin
Çıktığın dönemden beri belki de ilk kez albümü dönderiyorum. Kulağıma o kadar yumuşak geldi ki “ılık” yorumunu yapma ihtiyacı duydum. Aslında o kadar ılık da değil ama hissiyat olarak ılık lan bu işte bildiğin.
Bakın beyler kimse kusura bakmasın, uzun bir aradan sonra bugün son iki albümü dinledim, çok net şahane albüm. Zamanında boşa eleştirilmişi yersiz gömülmüş. Mis gibi müzik. Beğenmeyen Peri Peri dinlesin.
@Boba Fett, Periphery son iki albümlük Gojira’nın çok üstünde bir müzik yapıyor. O iğrenç vokallere rağmen böyle düşünüyorum. Zaten o garip vokaller olmasa bence müzikalite olarak günümüz müziğinin ötesinde bir anlayışa sahipler.
Vay be 3 sene olacak neredeyse bu albüm çıkalı. Çıktığı gece heyecanla dinlemiştim, çok yakın bir zamanmış gibi hissettiriyor. Hala arada açıp dinliyorum.
Gojira şu an yaşadığımız dönemin en değerli yeni gruplarından. Hâlâ bir sonraki işlerinde yeni ve iyi şeyler katabilmesi bunun göstergesi. İster istemez bu albümü Magma ile kıyasladığımız zaman ise Magma’da iki büyük hit(Silvera, Stranded) görüyoruz. Fortitude’da böyle bir hit yok, ama bir bütün olarak Fortitude Magma’dan çok daha iyi. Gojira müziğine yaptığı katkılar açısından L’enfant Sauvage’dan daha yenilikçi, ama daha iyi değil, gözümde ikisi eşit şu an.
İlk dinlediğimde banal gelen Born For One Thing, ilk dinlediğimde kişiliksiz bulduğum The Chant, albümün içinde gayet güzeller.
Amazonia, Hold On, The Chant, Sphinx, Grind (albümün neredeyse yarısı) şu an favorilerim. Bu albümü dinleyin dinletin, herkes kendinden bir şeyler bulacak.
8/10
Abi öncelikle doğum günün kutlu olsun; Güzi’yle birlikte nice mutlu, metalli, sağlıklı yaşlara \o/
İçimden 7.5 veya 8 vereceğini düşünüyordum albüme, nitekim puanı görünce de şaşırmadım.
İlk yayınlanan single’larda baya sevdiğim ve orta derecede sevdiğim parçalar olduğu için ben albüme dair bir kötü beklenti içinde değildim açıkçası. Beni olumlu şaşırtan şey, yayınlanmayan parçaların arasında ‘sert’ diyebileceğim bestelerin oluşu ve nispeten ılımlı şarkılarla bu gaz parçaların iyi bir ahenk oluşturduğunu düşünüyorum.
Hold On’dan bahsedeceğim, intro sonrası 1.41′de giren rifle zaten ”bu sağlam bir şey çıkacak” dedirtmişti bana ve şu an benim favori parçam konumunda. Setlist’lerine kesinlikle almalılar. Ve aynı parçanın basları beni benden geçirdi.
En sevdiğim albümleri TWOAF, ama kendilerinden bir TWOAF veya FMTS beklemiyordum zaten. Magma’da denedikleri şeylere, ılımlı sularda yüzmeyi tercih etmelerine de herhangi bir tepki vermemiştim aksine Magma’yı da severim fakat dediğin gibi bütün olarak bu albümün etkisi Magma’dan üstün kesinlikle.
Bu adamlar Türkiye’de mekan konseri vermek istiyordu, 2015 Rock Off’ta demişlerdi. Şu pandemi sonrası umarım gelirler de artık bu hasret biter.
06.05.2021
@Ece, sağ ol Ece, eksik olma.
06.05.2021
@Ece, Teşekkürler Ece
06.05.2021
@Güzide Arslaner, @Ahmet Saraçoğlu, παρακαλώ \o/
Gojira… kesinlikle hayatımın gruplarından birisi.
The Way of All Flesh en çok dinlediğim ve en sevdiğim albüm. Her bir şarkıdaki her an bilinçaltımda ara ara yankılanıyor adeta. Her bir davul vuruşundaki detaya taptığım, atmosferi, sözleri ve temasıyla ölmeden hemen önce dinlemek istediğim şey.
TWOAF öncesinin de pek bir aşağı kalan yanı yok. In the wilderness, Inward movement, Rise gibi en underrated gojira şarkılarını bile albümün haricinde 100 kere dinlemişimdir.
L’Enfant Sauvage da aynı şekilde çok, çok iyi bir albüm. Maalesef FMTS ve TWOAF’den sonra geldiği için istemsizce o albümlerle kıyaslandı fakat bu sitedeki kritikte hakkının yendiğini düşünüyorum.
Magma ise… garip. Bu albümde Gojira’dan ilk defa gördüğüm ve “anlamsız” olarak nitelendirdiğim şarkılar mevcut. Örneğin The Cell şarkısı, o kadar lineer ve bayık ki. Veya Pray’in son kısmı, ilk dinlediğimde bu bölümün amacı ne diye sorguladığımı hatırlıyorum. Silvera ve Stranded albümden aklımda en çok kalan ikili ve bence çok da iyi şarkılar değiller.
Fortitude’a gelirsek eğer, çok düşük bir beklentiyle açtığım ve bayıldığım bir albüm oldu. Kritiğe de harfi harfine katılıyorum. L’Enfant Sauvage ile çekişen bir albüm benim için.
New Found, uzun zamandır Gojira’dan dinlediğim en güzel şarkılardan birisi. Albüm çıktığından beri her gün arka arkaya dinliyorum resmen. Sphinx ise TWOAF’te olsa bile sırıtmayacak bir parça. Into the storm, bu şarkıyı single olarak yayınlandığı zaman neyse ki dinlememişim. İlk dinlediğim anda direkt şarkı sözlerini açıp eşlik etme isteği getiren şarkı oldu. Grind, bir nevi hasret kaldığımız Gojira sertliğiyle başlayan ve yine Gojira imzalı şarkıya hasret bırakmalık tekrarlı ritimlerle biten bir parça. Belirtmediğim diğer şarkılar da “yeni” Gojira’nın bize sunduğu gayet güzel parçalar.
Bir diğer nokta ise, bu albümü daha çıkmadan yerden yere vuran bir kesimin oluşu. Örneğin birisi ilk şarkıların yayınlanmasıyla aynen şöyle diyor: “Bir Esoteric Surgery’e bakıyorum bir de şu şarkılara”, sonra da Into the Storm yayınlandığı zaman Esoteric Surgery’e benzemesini eleştiriyor. İlginç.
Albümde gerçekten beğenmediğim tek şarkı Another World, single olarak çıktığı zaman 5 kere falan dinledim ve albüm çıktığında da neredeyse her seferinde atladım. Bana kalırsa bayık bir şarkı. Biraz daha varyasyon katılarak çok daha iyi hale getirilebilirdi.
Kısaca, albümden gayet memnunum ve uzun süre dinleyeceğim. Umarım bu insanlar daha çok müzik yapmaya devam ederler.
Magma’dan iyi,ama Lamb of God’ın son albümü misali dinlemeyen birşey kaçırmaz bence.
Kritik aşırı iyi olmuş. Ben de albümü çok sevdim hatta bana Gojira’yı sevdiğimi hatırlattı. Gojira’dan istediğimin Stranded, Silvera gibi düz gazdan ziyade(ki severim bu şarkıları) duygu ve atmosfer(kahretsin ya yine bu lanet kelime) olduğunu fark ettim.
Bence bu albüm Dark Tranquillity Projector veya Metallicanın kara albümü gibi çıktığı dönem karışık tepkiler alıp ileride takdir edilecek ve zamanla kendi kitlesi oluşacak bir albüm. Fortitude ile ilk kez Gojira dinleyen çok olacak diye düşünüyorum.
05.05.2021
@Opethsevenbiri, Doğum günün kutlu olsun bu arada abi. İş, aile, ev, araba, hayat tecrübesi… 40′lar güzel yaşlar valla. Özellikle erkekler için.
06.05.2021
@Opethsevenbiri, teşekkürler.
Çok keyifli bir albüm. Ilk başta ben de endişelenmistim fakat bütün halinde dinleyince Fortitude’un son iki albümden bile iyi olduğunu düşündüm. Eksikleri elbet var ama o eksikler grubun yeni imajına katkı yapan minimal ve atmosferik beste anlayışı ile bayağı bir kapatılmış.
The Trails gerçekten çok güzel bir şarkı.
8.5
05.05.2021
@Erhan Yiğit, Herhalde 8, 8.5, 9 verdiğin bu seneki 90. albüm falandır. Haftalık 4-5 albüme 8,9 veriyorsun. Eleştirmek için söylemiyorum. Dikkatimi çekti sadece.
@Ahmet Saraçoğlu, Bu arada her ne kadar albümle ilgili düşüncelerimiz farklı olsa da kritiği severek okudum. Çok iyi bir kritik olmuş. Doğum günün kutlu olsun abi. 40 yaşına basmak nasıl bir duygu acaba.
05.05.2021
@deadhouse, sağ olasın. Atiba gibi “yaş sadece bir sayı dostum” demeyeyim ama 39′dan bir farkı yok şu an için, yine de farklı bir şeyler olursa diye tetikte bekliyorum ahah
05.05.2021
@Ahmet Saraçoğlu, 43′ten sonra çayın tadı değişiyomuş.
Doğum günün kutlu olsun ^.^
06.05.2021
@çaksu, haha sağ ol. :)
05.05.2021
@deadhouse, çoğunlukla sevdiğim albümleri yazıyorum o yüzdendir. İşin arka planında yazmayıp 3 ya da 4 puandan fazla vermediğim albümlerden hareket dahi edemiyorum mesela.
Örneğin Evile’in son albümüne düşük bir puan verdim.
05.05.2021
@Erhan Yiğit, Beğenmediğin bir albümün kritiğini de bekleriz. Bir albümün neden 5 puandan fazlasını hak etmediğini ya da neden kötü olduğunu, dinlenecek şey olmadığını da okumak isterim. Olaya salt fayda olarak bakmıyorum. 9 puan verilmiş bir albüm bulayım da dinleyeyim. Bence olay sadece bu değil. Sürekli övülen, yüksek puan ve eleştiri alan albüm okumak ufkumu daraltıyor. Arada olumsuz eleştiriler okuyorum bazı sitelerde. İyi geliyor. Bunları senin özelinde söylemiyorum sadece.
Doğum günün kutlu olsun Ahmet abi 🤘🏻❤️
Rojbuna te pîroz be Kekê Ahmet 🤘🏻🌺
Happy birthday to you Elder brother Ahmet 🤘🏻🌼
05.05.2021
@Negro Lupus, teşekkürler.
Abi valla kritiği şiir gibi yazmışsın ekleyecek bişey bulamadım. Albüm çıkmadan önce okadar yerlere vurulduki albüm bian ben bile çıkan single ları seven biri olarak ümitsizliğe kapıldım ama albğm çıktıktan sonra o hissettirmek istedikleri havayı sonuna kadar aldım ve beni aşırı şekilde taymin etti. Magma ile kıyaslarsak magmadan çok daha iyi bi albüm olduğunu düşünüyorum şöyleki magmadan dinlemeyeceğim 4 şarkı falan vardır ama bu albümde dinlemeyeceğim şarkı yok fortitude yi(şarkı olan) bile dinliyorum
05.05.2021
bu arada doğum günün kutlu olsun abi.
05.05.2021
@metal.tr, sağ olasın.
Gojira’nın en kötü albümü olduğunu düşünüyorum.
Doğum günün kutlu olsun Ahmet abi.
06.05.2021
@Zeitgeist, sağ ol.
öncelikle yeni yaşında mutluluklar dilerim..
Joe’ benim için çok ayrı bir karakterdir.bu sene şu albümü her gün hadi artık 30 nisan gelsin diyenlerdendim çok puşt bir sezon geçirdim ! işim gereği de dipte ve çok yüksekte olma hazzını yaşayan birisiyim (spor sektörü) bu nedenle müzik en büyük ilham kaynağım.ancak şunu söylemek isterim 2014 rock off’ta benim için dönüm noktası oldu canlı görüp o andaki ruhu hissedip bağdaş kurabildiğim müzik piyasasından 2 kişiden biri oldu. şu ana kadar 4 kez izleme şansım oldu hepsinde de süper iş çıkardılar ! hatta en kötü performansı rock off 2014 diyebilirim ki , o kötü performansa da şapka çıkartırız…
elemanların yeni deneysel çalışmalarını eleştirebilirsiniz bu çok doğal ! yine de düşüncelerini net bir şekilde yapma faaliyetini göstermelerini seviyorum !
magma geçişi sonrası , fortitude beklediğim gibi bir albüm oldu ve bence magma’da iyi bir albüm. bu albüm içinde bir Low lands tarzı bir şey verseler çok iyi olurdu demiştim ve bu şarkıda the trails diye tahmin etmiştim ve tutturdum :)
adamların düşünce yapısını bundan seviyorum. ses tonundaki eski hırçınlık olgunluk dönemiyle beraber bazen hüzünlü bir isyan bazen de doğanın kayboluşuna haykırışıylarıyla harmoniyi iyi bir şekilde bize hissettiyor müziklerinde , joe .
fortitude’ albümünde ayrım yapmadan tüm şarkıları sevdim.
üstelik ; bbc ‘de 4 şarkıyı live çaldılar. grind ile amazoina’yı canlı izlemek için sabırsızlanıyorum..
bence joe Ahmet’e küçük bir doğum günü hediyesi verdi bu live performanslarıyla..
dinlemek isteyenlere ;
47.34 Amazonia
53.20 Joe+ Another World
1.23.20 Born For One Thing
1.31.10. Grind
https://www.bbc.co.uk/sounds/play/m000vnbh?fbclid=IwAR3agAV2eu_Fq_E0F7BYFTtg2l-9Di5hu6hk0dmuEGU0MmaAujk_P7GHJ_I
06.05.2021
@coolwater, teşekkür ederim.
Doğum günün kutlu olsun abi. Nasıl bir heyecanla yazdığın çok rahat okunuyor.
Fakat ben pek katılamadım. Bu albüm 8/8.5 ise 9-10 nedir diye düşünüyorum. Bence Magma 5.5, bu albüm 6.5, Lenfant ise 7 olur. 9-10′u yapıştırdığımız albümlerden ciddi farkları var benim gözümde. Yine de beklentimin üstünde bir albüm kesinlikle.
Pandemi sonrası konser vermelerini istediğim ilk 3 gruptan biridir sanırım. Öyle ya da böyle iyi ki Gojira var.
06.05.2021
@Yiğit, teşekkürler. Evet yahu 40 yaşına geldim hâlâ bazı albüm kritiklerini çocuk gibi heyecanla yazıyorum ahah. Ama muhtemelen aksi olsaydı PA bu zamana kadar gelmezdi.
Sadece çok çok uzun zamandır bir albümü 4 gün boyunca aralıksız olarak şarkı atlamadan dinleme iştah ve arzusunu hatırlattıkları için bile benden helalinden bir 10. Ben ilk yayınlanan şarkıların da vasat olduğu fikrinde değilim, Born for One Thing özellikle enfes bir albüm açılışı. Albümü de benim de favori Gojira albümüm olan TWOAF’dan sonraya değil, yanına koyuyorum. Bunlar farklı yaşların, farklı başyapıtları. Şİmdi tadını çıkarmaya gideyim:).
Benim de bir teşekkür borcum var :)
Thrown to the Sun ile 2011′deki Of Oceans and Raindrops ile tanışmamla grubu merak etmiş ve Facebook sayfasından fotoğraflarını kurcalarken provada çektikleri bir resmi görmüştüm. Tapping evet çok popüler bir teknik ama iki gitarcının da en üst telden tapping yaptığını görünce şaşırmış ve bunun bir riff olabileceğini düşünmüştüm. Çünkü o zamanlar hiç popüler değildi o tarz riffler. Açıklamada ise Oroborus cover diye yazıyordu sanırım. Hemen Youtube’dan Oroborus u dinledim ve hayatımın en ilginç anlarından birini yaşadım. Gojira, sayende hayatıma girmiş oldu Ahmet abi. Ama sadece bununla da kalmadı, 2015′te şu anda grup arkadaşım olacak kişi ile de tanışmama vesile oldun Pasifagresif sayesinde :) Sana bundan dolayı büyük bir teşekkür borcum var, nice mutlu sağlıklı yıllar diliyorum ve bütün bunlar için teşekkür ediyorum :)
(Albüm ile ilgili ise neredeyse aynı düşünüyoruz hatta ben de son dinleyişimde bu albüme bi 8 çalışır herhalde demiştim:)
06.05.2021
@Spacedementia, sağ olasın, rica ederim. Oroborus çaldığımızı tamamen unutmuşum. Muhtemelen stüdyoda eğlenmek için çalmışızdır, çünkü sahnede hiç çalmadık.
Albümü tüm düşüncelerden arınmış şekilde tekrar dinleyip sevmeye çalıştım, boşa çabalıyorum, sonu zor geldi. Tüm zamanların en sevdiğim gruplarından biri olan Gojira’nın en yaratıcılıktan uzak albümü bence.
Şimdi LEnfant Sauvage dinliyorum, her ne kadar çıktığı dönem pek ısınamasamda şu son 2 albümü tokatlar bu albüm.
09.05.2021
@owlbos, Peki Another World’un ucuz bir In Defense of Our Good Name olması?
09.05.2021
@owlbos, Tanıdık geliyordu en başından beri, As the Palaces Burn yardırayım dedim demez olaydım. Işıkları da açık bırakmıştık oysa! :(
13.05.2021
@owlbos, Albümü haber sayfasında da kritiğin altında da ileri derecede eleştirdim. Ama bir şeyi de söylemesem olmaz. Gojira’nın şuanda piyasanın belkide en büyük metal grubuna yükseliyor olmasından gurur ve mutluluk duyuyorum. Gojira’nın şarkılarda işlediği temaları düşününce özellikle.. Mesela bu albümde özellikle Amazonia, Hold on yada The Chant gibi şarkıların çağımızın en popüler metal şarkılarından olması düşüncesi ”duyarlı” bir nesli ateşleyebilir. Çünkü dünyanın her zamankinden daha fazla düşünceli, iyi insanlara ihtiyacı var.
Ayrıca hayatında sadece bir kaç kez Gojira şarkısı dinlemiş insanların bu albümü taparcasına sevebileceğini düşünüyorum. Gojira’nın çok daha teknik, çok daha samimi ve ”ilk” anlarına önceden şahit olanlar için çoğunlukla ”tatmin edici” bir albüm olarak kalacağını düşünüyorum.
13.05.2021
@owlbos, Gojira ile ilk kez tanıştığım dönemde günlerce aralıksız şekilde FMtS dinlerken bu müziğin dünyadaki en popüler müzik olmasını düşünürdüm ve asla bunun olabileceğine inanmazdım. Gojira bunu başarıyor gibi, youtubea giriyorum övülüyor, herkes olumlu eleştiriler paylaşıyor, spotify’a giriyorum alaksız insanlar albümü sömürüyor. Bu albüme olan saygımın en büyük sebebi bu.
Adı sanı bilinmeyen bir grup çıkarsa baya baya öveceğimiz bir albüm, ben şahsen çok beğendim, fanboyluk bunu gerektirir. Şunu da belirtmekte fayda var Magma’yı dinleyip beğenmemiş biri grubu biraz takip ediyorsa yeni albümün de benzeyeceği işin Magma gibi bir şey olduğunu bilir ve beklentisini ona göre kurar, hala 15 sene önce çıkan albümler gibi bir şey beklemek mutlak hayal kırıklığından başka bir şey getirmez.
Başta Ahmet hoca olmak üzere bugün doğum günü olan bütün insanların doğum gününü kutlarım.
06.05.2021
@Boba Fett, teşekkürler.
Albüm hak ettiği kritiğe ve nota ulaşmış, elinize sağlık. Her sabah uyandığımda “new found” diye mırıldanıyorum, bu da benim açımdan albümün gayet başarılı olduğunu gösteriyor.
Gerek müzik mecralarında gerek de burada bu albüm beğenildiğine göre bu albüm ile Gojira hedeflediği şeye ulaşmış gibi görünüyor. Çünkü Fortitude grubun en ‘herkesin dinleyince seveceği albüm’ ü bana göre. Ben sevmedim o ayrı. Gojira’yı Terra Incognita döneminden beri yakından takip ediyorum. From Mars to Sirius hayatımın albümlerinden biridir. Magma albümünden itibaren ivmelerinin düştüğü ortada ama Fortitude resmen kakofonik bir çorba. Bir kere uzak ara yaptıkları en vasat şarkı (The Chant) ile Magma ve Fortitude’un toplamından daha iyi bir şarkı (Grind) içeriyor ki bu bile albümün bütünlüksüzlüğüne kanıt. Ama Grind bile albümü kurtarmaya yetemiyor. 100 kere dinledikten sonra ancak ısınabildiğim Born for one Thing ve Amazonia sınıfı zorlukla aşarken Another World ile Muse-vari hard rock tınılarıyla gaza gelmeye çalışıp ordan hoop ağlamaklı rifflerle dolu Hold On’a geçiyoruz. Sözleri de ayrı bir bayık ama seveni çok olacaktır eminim ama bence birçok metalcore grubunun yazabileceği kadar basit bir şarkı. Fortitude ise Unicorn veya The Silver Cord’un ancak getir götürünü yapabilir. Böyle böyle duygudan duyguya atlarken albüm bitiyor. Albümün en iyileri büyükten küçüğe Grind, New Found (özellikle ikinci yarısı şahane), Sphynx. Ama bunlar yetmez be koçum. Video kliplerde de bariz düşüş var. Tamam Gojira her daim toplumsal sorunlara dokunan bir grup oldu ama misal nerde Silvera’nın çarpıcılığı, nerde The Chant’ın kör göze parmak klibi. Neyse tamam sakinim
Birkaç çok iyi şarkı içeren ortalama bir Gojira. Yeni fanlara hayırlı uğurlu olsun. 6/10
Doğum günün kutlu olsun.
En başından beri metalde ticari açıdan başarılı olmanın formülü aynı: ABD’de tutunmak. Gojira örneğindeki gibi, Fransa’nın en büyük metal grubu da olsanız ABD pazarında yer edinmeden gerçek anlamda para kazanamıyorsunuz.
Bütün orta ölçekli metal grupları gibi bu sorunla yüz yüze kalan Gojira 2011′de Roadrunner ile anlaşarak ticari açıdan çok mantıklı bir hamle yaptı. Amaca uygun albümler ve dev gruplarla gerçekleştirdikleri turneler de grubu gittikçe büyüttü.
Bu konuda orta ölçekli grupların dört tipik -ve çok eleştirilen- tavrından bahsetmek mümkün sanırım. Birincisi Amon Amarth gibi risk almayıp aynı pilavı ısıtıp durmak ve görece sınırlı bir gelirle yetinmek. İkincisi, maddiyatı değil grubun müzikal evrimini temel almak ve gene kısıtlı bir kazançla iktifa etmek. Bu alanda örneğin Amorphis hayranlarını rahatsız etmeden yoluna devam ediyorken Opeth onlarla çatışmayı göze alabiliyor. Ama özünde bu alt kategorideki grupların tutumu aynı. Sadece ilk örnekte fanların beklentileriyle grubun evrimi uyumluyken ikincide değil.
Üçüncü ve dördüncü tavırlar ise yüzlerini tamamen ABD’ye dönmüş olmalarıyla öncekilerden ayrılıyor. Üçüncü için In Flames örneği verilebilir. In Flames ABD piyasasında tutunabilme amacıyla kendi köklerinden kopmayı göze aldı. Hiç değilse tutumu dinleyicilerinin büyük bir kısmı tarafından bu şekilde algılandı. Ve evet, tahmin edeceğiniz gibi son tavrın örneği olarak Gojira’yı anacağım. Gojira kendi köklerinden kopmadan, otantik tınısını kaybetmeden ABD yolculuğunda başarılı oluyor. Zaten In Flames’in anlamadığı veya başaramadığı da bu: Köklerini yitirmeyi göze alıyorsan hiç değilse yöneldiğin tarzı -Sepultura gibi- özgün bir şeylerle sentezlemen lazım. Diğerlerinin bir benzeri olarak başarı elde etme ihtimalin neredeyse hiç yok.
Ben bu albüme ölüp bittiğimi söyleyemeyeceğim, ama Gojira’nın amaçladığı şeyi başardığı da açık. Muhtemelen bu albümle birlikte ölçek büyütmüş olacaklar.
Son olarak şunu da söyleyeyim: Saydığım dört kategorideki gruplar arasında bana en sempatik gelenler ikinciler (Amorphis, Opeth). Bunu dördüncü (Gojira), birinci (Amon Amarth) ve üçüncü (In Flames) kategoridekiler izliyor. İlk iki kategorideki grupların yaptıkları işleri merakla takip ediyorum, ama yeraltı sahnesinde bu kadar fazla albüm çıkıyorken diğerleri için ayıracak vaktim yok açıkçası.
7/10
06.05.2021
@Emre Görür, teşekkürler. Dış basındaki kimi yorumlarda, yaptığı ve yapabileceği müziğin yapısı ve etkisi bakımından günümüzün Metallica’sının Gojira olduğunu söyleyen şeyler gördüm. Elbet 80′ler 90′lardaki Metallica başka bir şeydi ve müzik dünyasının değişen dinamikleri yüzünden aynı etkiyi yaratmak artık mümkün değil ama Gojira’nın metal dünyasının yeni lideri olabileceğine dair fikirler var. Bilmem katılır mısın. Gojira da New York’ta stüdyo açarak, o tarafa kayarak ABD piyasasına tutunuyor ve bana sanki daha esas “büyümüş Gojira”yı görmedik gibi geliyor.
06.05.2021
@Ahmet Saraçoğlu, ben de Gojira’nın bu albümle “günümüzün Metallica’sı” olacak kadar büyüyeceğini sanmıyorum. Bu konuda bir sonraki albümleri belirleyici olacak gibi geliyor bana da, ama diğer yandan, müzikal yapıları buna ne kadar izin verir emin değilim.
Bilindiği üzere ’90′lara kadar popülerleşmeye çalışmak yumuşamak, aşk şarkıları yapmak falan demekti. Lakin esas olarak Nirvana ile birlikte rock müzik endüstrisinin yapısı değişti. Bu yeni ABD gerçekliğine en iyi uyum sağlayan metal grubu da Pantera oldu. “Yeni Metallica” bir şekilde bu gelenekle bağlantılı olmalı mantıken. Gojira öyle ama hala yeterince ABD’li olmadığı gibi “fazlasıyla” da progresif. Bu özellikleri onların büyümesine bir noktadan sonra ket vurur mu? Yeterince risk alırlarsa Gojira olarak tınlamaya devam edebilirler mi? Gerçek anlamda büyümek istiyorlarsa yeni albümde işleri pek kolay olmayacak gibime geliyor benim.
1995-2000 sonrasında metal dünyasına liderlik eden gruplar çıktı mı sence? Sanki bu iş giderek imkansızlaşıyor.
06.05.2021
@Emre Görür, detaylı konu, müsait olunca cevap yazacağım ilk fırsatta.
06.05.2021
@Emre Görür, https://www.youtube.com/watch?v=4D4YSQioh6U
Bu videoda bu konu ele alınıyor ama bence de Gojira bu kalıba girebilecek bir grup değil. Gelecekte ne olacağını bize zaman gösterecek.
12.05.2021
@Emre Görür, kusura bakma 1 haftadır cevap veremedim ama vaktim yok bu aralar. 2 satır yazıp geçmek de istemedim, o yüzden bir kez daha, müsait olunca yazacağım.
12.05.2021
@Ahmet Saraçoğlu, yok yahu, ne olacak. Fırsatını bulursak konuşuruz konuya dair, yoksa önemli değil.
Bu mesaj vesilesiyle şu haberi de buraya iliştirmiş olayım:
https://metalinjection.net/its-just-business/record-sales/gojira-has-the-1-selling-album-in-america-this-week
dinledikçe sevmeye başladım ve gerçekten de hüzünlü bir albümmüş. hatta öyle ki, albümü 15-16′ıncı döndürüşten sonra bu daha fazla hissediliyor. pasifagresif sayesinde yüzlerce müthiş grup keşfettim, halen de etiketleri sayfa sayfa gezerim. elbette ahmet saraçoğlu yazanları okuyorum, iyi ki doğmuşsun.
06.05.2021
@Kastaga, sağ olasın.
@Noumena, Albüme dair en aklıma yatan, duygularımı yansıtan yorum oldu.
Magma’dan hiç bir şarkıyı daha sonra özgür irademle açıp dinlemişliğim yok. Bu albümde en azından 3 adet güzel şarkı var. Sadece bu Magma’dan iyi olması için yeterli.
Peki albüm olarak? Bu noktada, bütünün parçalar toplamından daha fazlası olduğu görüşünde Ahmet abinin kritiğine katılmıyorum.
İlk aklıma gelen örnek Fortitude-The Chant ikilisi benim de. 7 dakika boyunca devam eden aynı vokal melodisine tahammül edemedim bilmiyorum.
Sanırım Magma kritiğinin sitede notu değişmiş. Bu konuda kesinlikle tutucu değilim, hatta iyi ki ara ara böyle güncellemeler oluyor. Ancak sanki bir 5 sene sonra yeni Gojira albümünde “Fortitude’dan sonra pek beklentim yoktu ama…” şeklinde yorumlar okuruz gibi geliyor.
Metal müzik hakkında tartışmak, paylaşmak dünyada en sevdiğim şeylerden biri. Ahmet abi; ben de böyle müthiş insanları aynı sitede toplamayı başardığın ve bütün kritik/yorumların için teşekkür edip doğum gününü kutlayayım bu fırsatla. Nice senelere :)
06.05.2021
@All2, sağ olasın. PA siz olduğunuz için bugünlere geldi. Hep birlikte var ediyoruz bunca yıldır. Siz olduğunuz ve benim de beynim/parmaklarım/gözlerim/kulaklarım işlediği sürece devam edecek.
Gojira ileride klasik olacak son albümü 8.
Her hangi bir Türk grubunun vasat albümü yada EPsi 9-10.
06.05.2021
@hammerfall, Cryptic Writings ya da Load’u bir Türk grubu çıkarsa tabiki de herkes 10 verecekti ama gruplar Rust in Peace ve Master Of Puppets gibi şaheserler çıkarmış gruplar yapınca 8′den fazla veremiyorsun. Saçma bir yorum olmuş o yüzden, tüm işleri aynı klasmanda değerlendiremezsin. Her 8 aynı değildir.
Magma’yı seven biri olarak, albüme çabuk ısındığımı söyleyebilirim. Ben Gojira’nın kendini tekrar etmemek ile kendine has şeyleri (tapping riffler, aksak ritmler, vb.) mutlaka bir yerlere serpiştirmek arasında sıkıntı yaşadığını düşünenlerdenim. 20 sene sonra gruptan hala The Link gibi bir şey bekleyenleri bazı akıl sağlığı kuruluşlarına sevk etmek lazım. Bunca yıl hiç mi bir şey değişmesin, hiç mi insanlar değişmesin? Dozunda, kafa karışıklığına fazla düşmeden kotarılmış ve biraz da piyasaya oynanmış bir hamledir bence Fortitude. Pasifagresif’teki puan sistemini hiç anlayamadığım için elbette verilen puanı çok buldum ama bu, albümün kötü olduğu anlamına gelmiyor. Bence albümde o puanı hak eden tek şey “Hold On”.
Ben hala bu albüme ısınamadım, deniyorum, denemeye devam edeceğim haha. Magma’dan iyi olması da kurtarmadı şimdilik. Kimse bahsetmemiş ama benim şu ana kadar en çok sevdiğim şarkı “Hold on” oldu.
Bu arada iyi ki doğdun abi :)
06.05.2021
@mahakali, Albüm çıktığı günden beri Hold On için çıldırıyorum, baslarına ayrı bitiyorum. Yalnız değilsin (:
06.05.2021
@mahakali, 3 saat dinlememiş olursam, kafamda o kadar fazla dönüyor ki derhal elim mouse’a gidiyor:) muhteşem şarkı.
Gojira’ya belki bu albümle ısınırım dedim yine olmadı. Stranded dışında aklımda yer etmiyorlar resmen.
Bayıklık var albümde. Gojira’ya anlam yüklememiş birisi olarak bunu diyebilirim ki çok da fifi.
Magma’dan daha iyi olduğunu tartışmaya gerek bile yok bence.
Albümün benim için zirve anları New Found’un ikinci yarısı ve Sphinx’in 2:15 2:42 arası.
Bunlar Gojira nın o ağır ağır insanı içine çeken müthiş kalitesini barındıran yerler.
Özellikle Sphinx’in o bölümünü neden şarkının başka yerlerine de yedirmemişler anlamak mümkün değil.
Joe Duplantier birazdan beni telefonla arayıp izah etse bile anlamam.
Albümün genelinde dinleyeni yattığı yerde ters döndürtecek bass partisyonları var ,kulaklıkla dinlemenizi öneririm.
into the storm un kapanışıda harika bu arada, ben galiba gojirayı şarkı şarkı değil bölüm bölüm seviyorum ahah
07.05.2021
@38 yaşındayım, Ben en son bu bölüm bölüm sevme hissini In Flames’in son 4 albümünde yaşamıştım ahah. O yüzden seni anlayabiliyorum.
Grind’in 2:39’dan sonrasına ne demeli peki? Böylesi azman bir şarkı tamamen farklı bir çehreye dönüşüyor. Dinlemeye doyamıyorum.
Kritikde söylemek istediğim her şeyi söylemiş zaten Ahmet abi. Bana çok olgun bir albüm hissi verdi Fortitude. Ne yapmak istediklerini, hangi yola yelken açmak istediklerini belirlemişler ve her albümle beraber kafalarındakı müziğe bir adım daha yaklaşıyorlar gibi. Özellike “The Chant” sonrası şarkılar muazzam olmuş. Tamam biraz durgunluk gelmiş ama yine de daha ilk notadan Gojira şarkısı olduğunu belli ediyorsa benim için hiçbir sorun yok. :D
Aslında birkaç zayıf şarkı olmasa çok iyi albüm ama bu haliyle 8 verdim. Asıl şey demeye geldim. Bu trails nasıl bir şarkı yaa, çok fena hoşuma gitti loopundan çıkamıyorum
Rus roketi gibi yere çakıldı albüm. Kimse o kadar yükselemez dedi, yükseliyorum dedi ve düştü.
Çıktığı Mayıs ayında çok dinledim. Bayağı sevdim de fakat o zamandan beri açıp bir kez bakasım gelmedi.
20.08.2021
@Erhan, Ben hala Born for One Thing dinliyorum, çıkgizel.
20.08.2021
@Erhan, Ben ilk başta bayağı beğenmiştim ama şu an hiç aramıyorum. Bazı albümler çok tuhaf gerçekten
21.08.2021
@Erhan, diğer albümlerine nazaran kolay tüketilebilir olduğundan dinledik, sevdik ve bitti. İlk çıktığında ben de hayvan gibi dinledim ve şu an hiç aramıyorum ama aklımda iyi bir yer bıraktığı kesin
Şu albüme yılın en sikko prodüksiyonu ödülü vermeyi de unutmayalım.
Hazır yıl sonu yaklaşmışken bu albümü bir hatırlatayım dedim. New Found’un başı tam bir Pantera tribute olmuş şimdi aklıma geldi.
“Hold On”da 1:55 sonrası şarkının patladığı yer tam bir “Jump the Fuck Up” durumu oluşturuyor. Bayılıyorum.
Çıktığın dönemden beri belki de ilk kez albümü dönderiyorum. Kulağıma o kadar yumuşak geldi ki “ılık” yorumunu yapma ihtiyacı duydum. Aslında o kadar ılık da değil ama hissiyat olarak ılık lan bu işte bildiğin.
Bakın beyler kimse kusura bakmasın, uzun bir aradan sonra bugün son iki albümü dinledim, çok net şahane albüm. Zamanında boşa eleştirilmişi yersiz gömülmüş. Mis gibi müzik. Beğenmeyen Peri Peri dinlesin.
23.03.2023
@Boba Fett, Periphery son iki albümlük Gojira’nın çok üstünde bir müzik yapıyor. O iğrenç vokallere rağmen böyle düşünüyorum. Zaten o garip vokaller olmasa bence müzikalite olarak günümüz müziğinin ötesinde bir anlayışa sahipler.
Vaktinde 6 verip iyi halt etmiştim bu albüm için. Çok net 8′lik albüm.
Vay be 3 sene olacak neredeyse bu albüm çıkalı. Çıktığı gece heyecanla dinlemiştim, çok yakın bir zamanmış gibi hissettiriyor. Hala arada açıp dinliyorum.