1960 yılında 15 yaşında iki kız ve 18 yaşındaki bir erkek, Finlandiya’daki Bodom Gölü kıyısındaki bir çadırda kafalarından bıçaklanmış şekilde bulunmuştu. 18 yaşındaki bir diğer erkek ise çadırın dışında, kafa kemikleri kırılmış ve defalarca bıçaklanmış hâlde yatıyordu…
Günümüze dek aydınlatılamayan bu cinayetlerden 37 yıl sonra, Finlandiya’nın Espoo şehrinde adını bu çocuklardan alan bir grup kuruldu. Kısa sürede metal dünyasının en bilindik oluşumlarından birine dönüşecek olan CHILDREN OF BODOM adlı bu grup, esasında 1993 yılında INEARTHED adı altında müzik yapmaya başlamıştı.
INEARTHED’ın iki kurucusundan biri olan Alexi Laiho, grubun temelleri atıldığı sırada 14 yaşındaydı ve hem gitar hem bas gitar hem de klavye çalmakta ve bir de vokal yapmaktaydı. Dolayısıyla bu çocuğun bir grubu sahiplenip hayatını buna adayacağı daha 14-15 yaşlarındayken belliydi.
“Something Wild”la son çeyrek asrın en önemli ilk albümlerinden birine imza atan, “Hatebreeder”la çok büyüyeceğinin sinyallerini veren CHILDREN OF BODOM, “Follow the Reaper” ile birlikte Avrupa’nın en gözde gruplarından biri hâline gelmiş ve sonrasında da ivmesini giderek artırmıştı.
Yıllar içerisinde kendilerini tekrar ettikleri için de tekrar etmemek adına saçma şeyler yaptıkları için de eleştirildiler. Seveni de çoktu sevmeyeni de. Yeri geldi ergen grubu yaftası yapıştırıldı yeri geldi CHILDREN OF BODOM dinlemek metal dünyasının en kolay hor görülen eylemlerinden birine dönüştü.
Kesin olansa, CHILDREN OF BODOM’un 22 yıl boyunca metal dünyasının en çok konuşulanları arasında yer alan, yüz binlerce insanı peşine takan, binlerce konser veren, deli gibi albüm satan ve en önemlisi de kimselere benzemeyen özgün bir sound yaratmayı başarmış bir grup olduğuydu.
Özellikle ilk 3 albümüyle metal tarihine adını yazdıran bu adamlar, hiçbir şey yapmadılarsa bile en azından Finlandiya’nın Oittaa bölgesindeki Bodom adlı gölün metal tarihinin en ünlü gölü olmasını sağlamayı başardılar.
Bu yazıyı kişisel bir Alexi güzellemesi olarak tasarlamayı düşünmüyorum. Tek cümlede geçecek olursam grubun ilk üç albümüne, özellikle de “Hatebreeder”a bayılıyorum ve eşi benzeri olmadığını düşünüyorum. CHILDREN OF BODOM sonradan beni epey bir hayal kırıklığına uğratmış olabilir, ancak zamanında yapacaklarını yaptılar o yüzden kendilerini 22 senedir dinleyen, epey bir albümlerinin orijinaline sahip olan, 4-5 kez de canlı izleyen bir dinleyici olarak hakkımı helal ediyorum.
Grubun 2019’daki dağılmasının ardından, 1993 yılından beri bu işe baş koyan Alexi’nin tası tarağı toplayıp Helsinki’de bir stüdyo açması falan beklenmezdi elbet. Yarattığı Bodom markasının isim hakkını kaybettiğinden, her albümde bulunan ve içinde “Bodom” kelimesi geçen şarkılarından birini yeni grubunun adı olarak seçerek yola devam dedi. Ancak bildiğimiz gibi o yol ne yazık ki çok ama çok kısa sürdü. Son 25 yıldır penası elinden, Flying V’si omzundan düşmeyen Alexi son eserinin çıkışını göremeden aramızdan ayrıldı. 29 Aralık 2020’de hayata gözlerini yuman Alexi, vedası olarak da arkasında 2 yeni şarkı ve bir de cover bıraktı.
Kapağında CHILDREN OF BODOM’un maskotu Reaper’ın tırpanını Bodom Gölü’nün kıyısına bırakılmış hâlde gördüğümüz “Paint the Sky with Blood” EP’sinde sunulan bu yeni şarkılara baktığımızda elbette ki saf bir CHILDREN OF BODOM karakteriyle karşılaşıyoruz. “Hexed” ile bence gayet makul bir kapanış yapan CHILDREN OF BODOM’un bu son dönemi ile kapağındaki renk tercihinden dolayı da akıllara gelen “Hate Crew Deathroll” arasında bir karaktere sahip bu iki şarkı, Alexi yaşasaydı CHILDREN OF BODOM’un alışık olunan kimliğiyle yola devam edeceğini gösteren yine gayet makul vedalar.
Sondaki cover’a geldiğimizdeyse, genç yaşta kaybettiğimiz bir diğer efsane müzisyenin en önemli eserlerinden biriyle karşılaşıyoruz. “Reinkaos” çıktığında yaşananları, yapılan yorumları ve birkaç ay sonrasında bir anda Jon Nödtveidt’in intihar haberlerini okuduğum anları çok net şekilde hatırlıyorum. Alexi de muhtemelen DISSECTION’ın bu klasiğinin insanlara ulaştığını göremeden aramızdan ayrılacağını tahmin etmiyordu. Ancak ne yazık ki böyle bir ortak sonda buluştular ve yılların Alexi Laiho’sundan duyduğumuz son notalar da yine genç yaşta kaybedilen bir diğer müzisyenin notaları oldu.
Daha fazla nostalji yapmak istemiyorum. Alexi çok hızlı yaşadı, çok hızlı çaldı ve 41 yaşını tamamlayamadan da göçtü gitti. Ben onu 1999’da CHILDREN OF BODOM’u ilk kez duyduğumdaki hayranlığımla, tek başına bir sound yaratmayı başarmış olmasıyla ve muazzam sololarıyla hatırlayacağım.
CHILDREN OF BODOM’un ilk albümünün ilk şarkısı olan “Deadnight Warrior”ın ilk dizesi ile Alexi’den duyduğumuz son şarkı olan “Where Dead Angels Lie”ın son dizesini birleştirdiğimizde şu ifade ortaya çıkıyor ve sanki tüm bu serüveni tek cümlede özetliyor:
“Gün ışığı mezarların üstüne düşmeden önce, ölü meleklerin yattığı yerde…”
Limewire’den teker teker COB şarkıları indirip, albümleri oluşturduğum günler aklıma geldi. İndiriğin şarkılar arasında Lost to apathy vardı. Oradan DT, At the gates… -> İsveç Death, Melodeath… falan derken bu günlere geldik.
Yaklaşık 15-20 yıldır bu müziği dinliyorum. Cob, bu müziği dinlememde, dahasını ve dehasını merak etmemde benim için bir basamak oldu. Yazıyı çok da uzatmadan, ”Bodom Beach Terror” eşliğinde, her şey için teşekkürler…
Late night you party until it’s light
While pointing at the sky
Wash your hands in the lake of your blood
Just before you die
where dead angels lie coverı gerçekten hayal ettiğimden çok daha güzel ve daha iyi olmuş. batırmasalar bile beni pek tahmin etmeyeceği kanısındaydım ama hoşuma gitti.
Ellerine sağlık Ahmet, Alexi ve Children of Bodom benim için de çok önemliydi. Anlatabileceğim yığınla anı var grupla ve şarkılarıyla ilgili. Keşke böyle erken bitmeseydi Alexi’nin yolculuğu.
Kırmızı kapaklı Something Wild(Çıraklık Eseri) metal dünyasında COB’un ilk albümü olarak yeni bir dönem başlattı.
Yine kırmızı kapaklı Hate Crew Deathroll(Kalfalık Eseri) COB içinde yeni bir dönem başlattı ve COB en büyük metal gruplarından biri haline geldi.
Ve yine kırmızı kapaklı Paint The Sky With Blood(Ustalık Eseri), sadece Alexi’nin vedası değil, Alexi’nin 1993 yılından bu yana yaptığı her şeyin bir sonucu olarak bizlere ulaştı.
Belki de albüm çıksaydı daha büyük bir şey çıkacaktı, Alexi’nin bizlere ulaştıramadığı bir sürü şey vardı belki de. Ama şu an bunların hiç bir önemi yok, önemi olan tek şey şu an bu EP.
Bodom gölü sensiz
Eskisinden de sessiz
Yasını tutuyor Pasifagresif
Elveda, Alexi
Limewire’den teker teker COB şarkıları indirip, albümleri oluşturduğum günler aklıma geldi. İndiriğin şarkılar arasında Lost to apathy vardı. Oradan DT, At the gates… -> İsveç Death, Melodeath… falan derken bu günlere geldik.
Yaklaşık 15-20 yıldır bu müziği dinliyorum. Cob, bu müziği dinlememde, dahasını ve dehasını merak etmemde benim için bir basamak oldu. Yazıyı çok da uzatmadan, ”Bodom Beach Terror” eşliğinde, her şey için teşekkürler…
Late night you party until it’s light
While pointing at the sky
Wash your hands in the lake of your blood
Just before you die
Bodom beach terror!
where dead angels lie coverı gerçekten hayal ettiğimden çok daha güzel ve daha iyi olmuş. batırmasalar bile beni pek tahmin etmeyeceği kanısındaydım ama hoşuma gitti.
ayrıca RIP Alexi.
Çok güzel bir yazı olmuş Ahmet, ellerine sağlık. Ep’yi nasıl gözlerim dolarak dinlediysem yazıyı da öyle okudum.
01.05.2021
@Bloodshot, sağ olasın.
Toprağın bol olsun Alexi ❤️🙏 Huzur içinde uyu . İyiki bu dünyadan senin gibi bir mücevher gelip geçti .
Ellerine sağlık Ahmet, Alexi ve Children of Bodom benim için de çok önemliydi. Anlatabileceğim yığınla anı var grupla ve şarkılarıyla ilgili. Keşke böyle erken bitmeseydi Alexi’nin yolculuğu.
02.05.2021
@Ouz, sağ ol Oğuzum.
Kırmızı kapaklı Something Wild(Çıraklık Eseri) metal dünyasında COB’un ilk albümü olarak yeni bir dönem başlattı.
Yine kırmızı kapaklı Hate Crew Deathroll(Kalfalık Eseri) COB içinde yeni bir dönem başlattı ve COB en büyük metal gruplarından biri haline geldi.
Ve yine kırmızı kapaklı Paint The Sky With Blood(Ustalık Eseri), sadece Alexi’nin vedası değil, Alexi’nin 1993 yılından bu yana yaptığı her şeyin bir sonucu olarak bizlere ulaştı.
Belki de albüm çıksaydı daha büyük bir şey çıkacaktı, Alexi’nin bizlere ulaştıramadığı bir sürü şey vardı belki de. Ama şu an bunların hiç bir önemi yok, önemi olan tek şey şu an bu EP.
Bodom gölü sensiz
Eskisinden de sessiz
Yasını tutuyor Pasifagresif
Elveda, Alexi
10/10
Extreme metalde çok az insanın ulaştığı bir seviyeye çok genç yaşında ulaştı Alexi, çok erken göçüp gitti.
Gençliğimiz, çocukluğumuz gözümüzün önünden akıp gidiyor, ölümden sonra hayata inanmasamda, yaşadığım sürece Alexi hep iyi anacağım.
Duymayacağını bilsem bile her şey için çok teşekkürler Alexi.