Oğuz Sel
Hayat dalından bir yaprak gibi düşüşüyle mevsimimizi sonbahara çeviren, sohbetine doyamadığım beyefendi ağabeyim, müzik birikimiyle hayranlık duyduğum metal kardeşim, bir gün bir yerlerde buluşacağımıza, yarım kalan müzik muhabbetlerini sürdüreceğimize gönülden inandığım Kaan Ünal’a ithafen.
Sadece Türkiye’de değil dünya çapında hemen hemen hiç kimsenin umurunda olmayan gruplara takmamın nedenini açıklamakta güçlük çekiyorum. Yıllardır silmeye kıyamadığım mp3 arşivimde, çoğu dağılmış olan ama ürettikleri eserlerle zihnimin bir köşesindeki kral dairesinin daimî üyesi kıldığım gruplar var. Ama işletim sistemindeki klasör düzeni gereği alfabetik olarak sıralattığımda aktif olan ve dağılmış durumdaki grupların iç içe durmasını da istemiyorum. Bu nedenle alfabeye katılmadan, dağıldıklarını da anlayabileceğim bir ön ek getirdim klasörlerin başlarına “+ex-“ şeklinde. Bunun neticesinde gruplar şöyle sıralanıyor, karışık yazıyorum: +ex-Aeba, +ex-Cephalectomy, +ex-Dark, +ex-Diabolical Masquerade, +ex-Fall of The Leafe, +ex-Liar of Golgotha, +ex-Twin Obscenity…
Eskisine kıyasla bu klasörleri daha az ziyaret ediyorum tabii, Spotify’dır, YouTube’dur, müzik ihtiyacımı fazlasıyla karşılıyor. Ama bu klasörlere ara sıra göz attığım zaman canım sıkılmıyor da değil. Grupların nice hayallerle başlayan müzik serüvenleri, kim bilir nasıl durumlar neticesinde sonlanmıştır (bazılarını biliyoruz), grup üyeleri kim bilir nasıl hayal kırıklıkları, üzüntüler yaşamışlardır. Bunları düşünüp düşünüp dertlenirim kendi kendime. Uzaktan bakınca saçma gelebilir elbette ama müziği biraz da duygu durumumuz doğrultusunda dinleriz ya hani. Hüzünlendiğimizde hüzünlü parçalara sarılır, daha normal ruh hâllerinde gaz parçalarla alevlenip coşarız. İşte bizim duygu ve düşünce dünyamıza bir biçimde dokunmayı başarmış müzisyenlerin karşılaştığı güçlükleri ve girdikleri çıkmazları tahayyül ettikçe az önce bahsettiğim dertlenmelere yelken açarım.
Toplaması, düzenlemesi temizinden 15 yıldan fazla süren albüm arşivindeki bazı grupların dağılma haberlerini alıp o baştaki “+ex-“ ön ekini getirirken içimin acıdığını belirtmeme sanırım gerek bile yoktur. Mesela Bolt Thrower, mesela Rush, mesela Ephel Duath… Eskisi kadar sık dinlemesem de bu gruplar keşke ölümlerle ve ayrılıklarla dağılmasalardı derim hep. Bazen klasörlerin üzerine bir aydınlık gelir, kimi gruplar “+ex-“ ön ekinden kurtulur. Geçtiğimiz günlerde bomba gibi bir albümle dönen Liquid Tension Experiment gibi, yeniden toplandığını öğrendiğim Mystic Circle gibi uzun süre “+ex-“ şeklinde kaldıktan sonra çok etkin gruplar arasına dönen At the Gates gibi.
Bazı gruplar ise bana arafta gibi gelir. Sanki hiç dağılmamışlar ama sessizliğe bürünmüşler, günün birinde yeniden aramıza döneceklermiş gibi düşünürüm. O grupların albümlerini çok fazla dinlememin, yıllardır çok fazla dinlememin ve muhtemelen yıllarca çok fazla dinleyecek olmamın da bunda etkisi vardır büyük ihtimalle. Bu oluşumlardan biri, tahmin edeceğiniz üzere, ilk iki albümüyle gönlümü kazanıp geri kalan albümleriyle hayatımın bir dönemine âdeta fon müziği sunan Fall of the Leafe.
Evet, daha önceki demo yazısının giriş paragrafında da söylediğim gibi “Bir şey çok isteyince oluyor, belki biraz geç oluyor ama oluyor.” Belki Fall of the Leafe tekrar toplanmadı ama “Fall of the Leafe tarz değiştirmeyip ilk iki albüm ayarında bir albüm yapsa nasıl olurdu?” şeklindeki yanıtını yıllardır merak ettiğim sorunun cevabını, muhteşem şarkılarla dolu “Ghosts of Light” ile almış oldum. Eğer bu zamana kadar ucundan kıyısından Fall of the Leafe dinlediyseniz, bu albümü ıskalamayın.
İlk paragrafa kalbimi bıraktım Oğuz. Eline sağlık.
Grubu daha önce duymamıştım, sadece ismine ve kapağına bakarak, Fin bi MDM grubunun işidir diye tahmin yürüttüm. Yorumum bu kadar.
Kritiğe verilen puanla, okur puanlaması ne kadar manidar.! Soruyorlar neden 1 yıldız verenler var diye, siz niye hef kritiğe 8,9 yıldız veriyosanız o yüzden veriyor olabilirler.!
10.05.2021
@Asil, Öyle mi? O hâlde ben de bundan sonra istisnasız her kritiğe 10 vereceğim. 1 verenler bakalım o zaman ne yapacaklar?
Latife yapıyorum elbette.
Eğer imkânınız varsa bir temiz hava almanızı öneriyorum. Bu tip durumlarda işe yaradığını bizzat deneyimledim. Albüme ve 1 bastığınız albümlere dair diyecek sözünüzü, 1 vermenizi gerekçelendirecek yorumlarınızı da mesajınıza eklerseniz sevinirim tabii.
10.05.2021
@Ouz, zaten öyle istinasız 8 yıldız altı vermiyorsunuz, kritikler yüzde 90 – 8 yıldız ve üstü.
10.05.2021
@Asil, Acaba bunda, değeri “bana göre” 8 ve üstü albümleri yazıyor olmamın bir etkisi olabilir mi?
Kritiği beğenmedim. Albümle alakalı yalnızca hayatının bir dönem fon müziği olduğundan bahsetmişsin, bunun dışında hiçbir şey yok. İlk paragraftaki, dinlendiğin grupları listeleme meselesini kritiğin büyük bir bölümüne yaymışsın.
10.05.2021
@Cem, Aslında “albümle alakalı” dediğin kısım da albümle değil, Jussi’nin önceki grubuyla ilgiliydi. İçimden böyle bir yazı yazmak geldi ve yazdım, hepsi bu. Zaten Autumnfall da ikinci paragrafın başında yazdığım “Sadece Türkiye’de değil dünya çapında hemen hemen hiç kimsenin umurunda olmayan gruplar”dan biri. Aslında Autumnfall, daha çok ilk dönem Fall of the Leafe hayranlarına bir şeyler ifade eden bir grup. Bu nedenle 3 sayfa boyunca albüme güzelleme de yapsam, tamamen yalan beyanla bahse konu 3 sayfayı albüme boklamayla da doldursam, Autumnfall yine aşağı yukarı bu kadar ilgi görecekti.
İçinde herhangi bir şekilde merak uyanan kişi döner albümün birkaç dakikasına bakar, kendisini çeken bir şeyler varsa albüme şans tanır. Geri kalanlar da isterlerse “Bu ne sikik albüm ve bu ne sikik kritik” diyerek sayfayı kapatır giderler.