Üniversiteye başlayıp yeni arkadaşlıklar edinmeye başlanılan dönemde öğrencilerin birbirine sorduğu o harika soru: ‘’Ee ne tarz müzik dinliyorsun?’’. Ben 18 yaşımdayken içinde gitar ve davul olmayan hiçbir şeyi dinleyemediğim için bu soruya cevabım çoğunlukla ‘’Modern metal.’’ şeklinde olur, eğer karşımdaki hoş bulduğum bir kız ise araya ‘’Ya işte post-punk, indie-pop, shogaze falan da dinliyorum.’’ eklenirdi. Defalarca karşımdakilerin gülümsemeleri yüzlerinde, şu tepki ile karşılaşırdım: ‘‘Modern metal?’’. ‘’Evet. Mastodon, Gojira, Meshuggah falan…’’. Sözü geçen gruplar ‘Crack The Skye’, ‘The Way of All Flesh’ gibi magnus opuslarını 2000’lerin ikinci yarısında çıkardılar, ben 2016 yılında ‘modern metal’ sıfatını birçoğumuz gibi bu gruplara birçok metal müzik sever genç gibi yapıştırdım ve kimlik arayışımı sürdürerek büyümeye çalıştım. Şimdi 2021 yılında ‘modern metal’ desek yine bu grupları sayarım. Üstelik bu tanımlamanın, 2010’ların başında Ghost, Baroness, Kvelertak gibi farklı sularda kendi özgün sound’larını oluşturan gruplara, 2010’ların ikinci yarısında ise daha çok djent ya da progressive metal yapan ekiplere atfedilmesine rağmen. Ancak benim için ‘modern metal’ hep Mastodon olarak kaldı işte…
Girişteki zırvalamalarımı aklımdan geçirmeme sebep olan grup, bugün Fail to Be albümleri ile göz gezdireceğimiz Yashira. ‘Modern’ kavramı ve metal müzikte kategorileştirme işleviyle kullanılması üzerine olan bir tartışma güzel olurdu. Fakat bunu burada tek başıma beceriksizce yapmak yerine, sitede henüz grubun adı bile geçmemişken bu güzel albümü incelemeye başlamam çok daha hoş olacak diye düşünüyorum.
Jacksonville-Florida çıkışlı ekip 2015 yılında kuruluyor. 2018’de çıkardıkları ilk albümleri ‘Shrine’ sık sık Mastodon’un ilk dönemlerine gerektiğinden fazla selam çaksa da grup, geçtiğimiz yılın uzatma dakikalarında çıkardığı ‘Fail to Be’ ile sludge/death/chaotic hardcore seyrindeki parçaları ile oldukça geniş yelpazede şarkılar sunuyor. Bence albümün talihsizliği, dinleyicilerin artık yıl sonu listelerini oluşturup defterlerini kapattıkları bir dönemde ortaya çıkmış olması ve bu yüzden çok ses getirememiş olması oldu.
Yashira’nın şarkılarını güzel yapan ve albümü beğenmeme sebep olan şey inanılmaz akılda kalıcı olması. Albümü ikinci kez döndürmeye karar verdiğinizde, grubun nasıl bu kadar fazla rifi kısa süreli belleğinizde aktif olarak tuttuğuna şaşıracaksınız. İşi daha da başarılı kıran nokta, şarkıların verse/chorus/verse düzeninde gitmiyor olması. Bunun bir meziyet olduğunu düşündüğümden değil elbette. ‘The Constant’, ‘Impasse’ gibi şarkılarda yazdıkları kompozisyonun etrafındaki davul oyunlarıyla, tempo düşüşleriyle içimizi baymadan bize güzel partisyonlar sunabiliyorlar ve çaldıkları bir riffle işlerini bitirdikten sonra arkalarına bakmadan devam ediyorlar.
İcra ettiği tarzları yiyip bitirmiş olan grup elemanları, yazdıkları özgün riflerin etrafında sıkıcı olmayacak şekilde dolaşmayı çok iyi beceriyor ve aklımıza iyice kazıdıktan sonra ahenksiz-dissonant geçişler ile ‘Bir sonrakine geçiyoruz.’ diye bize göz kırpıyor. Ahenksiz dediysem öyle Ulcerate veya Gorguts tarzı bir şey gelmesin akıllara. Şarkılar zaten karmaşıklıktan uzaklar, bu ahenksiz geçişler de bunun ile uyumlu şekilde kullanılıyor. Tarzdan tarza koşuşturan Yashira, ‘Shards of Heaven’ gibi Nails-Code Orange arası gaz bir hardcore parçasından ‘Amnesia’ ve ‘Inertia Mines’ gibi sludge karakterli şarkılara sırıtmadan albümü ilerletebiliyor.
‘Fail to Be’ye yönelik olumsuz bir eleştiri düşünmeye başlayınca aklıma gelen ilk şey vokaller. Grubun gitarları ve bas gitarı çalan üç elemanı da vokalleri üstleniyor, ama ben albümü ilk dinleyişimde ‘Shades Erased’ şarkısındaki konuk vokaller (Full of Hell’den Dylan Walker) dahil olana kadar vokallerin aynı kişi tarafından yapıldığını zannettim. Her ne kadar gitar kompozisyonları yaratıcı olsa da tonlar çoğunlukla sabit kaldığı için vokallerin de birbirinden çok farklılaşmaması belli bir süreden sonra ‘Artık farklı bir şey duyabilecek miyim?’ diye sordurtabiliyor.
Vokallere ek olarak davulun mikslenişi beni dinlerken yer yer zorladı. Bu büyük ölçüde kişisel dinleyici zevkimle alakalı olsa da özellikle nefes aldırmak amaçlı yazılan ‘Narrowed in Mirror Light’ ve ‘Kudzu’ şarkılarında chorus efektli clean gitar tonları ile yüksek tuşeli snare sound’u birbirine gerçekten hiç yakışmamış.
Son değineceğim nokta albümün genel atmosferi olacak. Grubun davulcusu Seth Howard, birkaç yıl önce hayatını kaybetmiş. Dolayısıyla arkadaşlarını kaybeden müzisyenlerinin hüznünü ve bazı zamanlarda haklı kızgınlıklarını şarkıların verdiği genel hissiyatta sezinleyebiliyoruz. Şarkıları bu bilgiler doğrultusunda karamsar sözleriyle takip ettiğimizde albümün gri olan atmosferi (albüm kapağı bu noktada güzel bir temsil edişe sahip) daha da koyu bir gri tonuna bürünüyor.
Yazının başında değindiğim noktalar ile ilişkilendirecek olursak, ‘Fail to Be’ günümüzdeki modern metal sound’unu, bundan 15 yıl önceki sludge ağırlıklı modern metal şarkı yapıları ile harmanlayarak sunan bir albüm. Vokaller pek yeni bir şey sunmamakta ve davulun mikslenişi yer yer boğucu olabiliyor. Ancak şarkılardaki rifler yaratıcı bir profile sahip: özgün, akılda kalıcı ve akıllıca tekrar edilmiş. Kritikte bahsi geçen grupları az çok seviyorsanız eminim Yashira dinledikten sonra listelerinize ekleyecek pek çok şarkı bulabileceksiniz.
Modern tamam da “metal” kısmından emin olamadım ben.
Sound iyi, kapak iyi, müzik çok kötü. 4/10
25.03.2021
@deadhouse, :((. ben yine de ilk albümlerine de göz atmanızı öneririm, belki orada hoşunuza giden bir şeyler çıkar
albüm çok iyi olmakla beraber epey bir hard-core punk etkisi hissettim.
iyice dinledikten sonra geri dönerim.
25.03.2021
@Rzeczom, katılıyorum. full of hell vokalisti ile işbirliği yapmalarının sebebi budur büyük ihtimalle. sevindim beğenmenize :’)