Ekstrem müziği derinlikli ve akılda kalıcı sunmak metal dediğimiz şeyin en maharet isteyen şeylerinden biri diye düşünüyorum. Hem death metal ve black metalden tatlar barındıracaksın hem herhangi bir ucuzluğa kaçmayacaksın hem de akılda kalıcı olup üstüne bir de atmosfer yaratacaksın. Bunların hepsini bir arada yapmak çok ama çok zor bir şey. Yapabilen adını duyuruyor, kral oluyor o ayrı.
Övgülere mazhar olan pek çok grupta bu bileşenlerinin bir araya geldiğini görüyoruz. İllaki death veya black olmasına da gerek yok. VEKTOR’u bu kadar çekici yapan şey sadece 20 saniyede bir rif değiştirmesi veya progresif bir karakter benimsemesi değil. Aynı şekilde BLOOD INCANTATION’ı özgün kılan tek şey de grubun bir sürü iyi rif yazması değil. Bu gruplar kendi atmosferlerini, yoğunluklarını yaratmayı başaran oluşumlar. Tıpkı şu anda incelediğim ve yıl sonu listeme gireceğine kesin gözüyle baktığım ABD’li grup SUFFERING HOUR gibi.
“The Cyclic Reckoning” ile ikinci albümüne imza atan SUFFERING HOUR, uzun zamandır duyduğum en akılda kalıcı ve zekâ dolu death metallerden birini yapıyor. Saykodelik unsurlarla süslü, yer yer black metal dokunuşlarından yardım alan, progresif, melodik, pek çok duyguyu içinde barındıran çok zengin bir death metalle karşı karşıyayız. Bunu laf olsun diye söylemiyorum; albümü 2 kez dinleyip gaza gelmiş falan da değilim. Son 1 haftadır abartısız 35-40 kez dinlediğim, daha doğrusu sayesinde başka bir şey dinlemekte zorlandığım bir albüm “The Cyclic Reckoning”.
Grubun yaptığı death/black metal kırmasını açıklamak için referans verebileceğim gruplar arasında DEATHSPELL OMEGA da yer alıyor DsO’dan çok daha lineer yapıda müzik yapan daha melodik oluşumlar da. Metal-Archives’daki benzer gruplar listesine bakıyorum, bu sayfalarda incelediğimiz GOLGOTHAN REMAINS, HOWLS OF EBB, CONVULSING, BÖLZER, SERPENT COLUMN, ZHRINE, SINMARA, SVARTIDAUÐI, IMPERIAL TRIUMPHANT, ULCERATE, IMMOLATION, GORGUTS gibi bir dolu deneysel/tekinsiz oluşumu koymuşlar, ancak bunların yanına INQUISITION gibi gayet kalıpları belli müzik yapan bir grubu da koymuşlar. Bunun sebebi SUFFERING HOUR’ın deneyselliğini fazlasıyla akılda kalıcı, kaostan uzak ve tane tane sergiliyor oluşu.
Eğer black/death metal dendiğinde aklınıza sadece DSKNT, ALTARAGE, SEPULCHRAL CURSE, NEXION, PROSCRIPTION, NOVAE MILITIAE, AMNUTSEBA, ULTHAR, OF FEATHER AND BONE gibi full HD yıkım grupları geliyorsa SUFFERING HOUR sizin için biraz fazla uysal ve melodik kalabilir. Sonuçta vurguladığım gibi kaostan, buhrandan, Kiev karambolünden kaçınan bir yaklaşım var. Ama ortaya çıkan şeyin amiyane tabiriyle klaslığı ve üst düzeyliği bana kalırsa olayın bu noktasına takılmayı yersiz kılıyor. Sonuçta adamlar başta da belirttiğim gibi kotarması gerçekten zor bir şeyi hakkını vererek yapıyor ve deneysel, progresif bir death/black metal anlayışını son derece uzun ömürlü, akıllara kazınacak bir karakterle sunuyorlar. “The Cyclic Reckoning”u dinledim, bir daha dinledim, dinledikçe dinledim ve şu noktada albümde eleştirilecek herhangi bir şey bulamıyorum. İstisnasız her dinleyişimde albümün ne ara son şarkıya geldiğine şaşırmaktan kendimi alıkoyamıyorum. Ve o son şarkı ki, SUFFERING HOUR’ın bundan sonra da ne kadar heyecan verici işler yapabileceğini 16,5 dakika boyunca dinleyicilerin aklına yerleştiriyor, “yok aga bu adamlar harbiden başka” dedirtiyor. Albümün ne kadar iyi olduğunu sadece son şarkı “The Foundations of Servitude”un 11.38’inde giren bölümden bile anlamak mümkün.
Kendi adıma yılın albümlerinden biriyle karşı karşıya olduğumu düşünüyorum. SUFFERING HOUR burada 44 dakika boyunca her şeyi doğru yapıyor, baştan sona mükemmel bir iş ortaya koyuyor. “The Cyclic Reckoning” öyle bir albüm ki yazıda adını andığım bir dolu gruptan herhangi birini seviyorsanız bu albüme de bayılabilirsiniz. İlginç şekilde, yazıdaki grupları tanımıyor ya da sevmiyorsanız da “The Cyclic Reckoning”in köpeği olabilirsiniz. Mutlaka zaman ayırın ve yıl sonu listelerini yaparken “keşke önceden duysaydım” dememek için fırından yeni çıkmışken hemen yumulun.
Şarkılar 1. Strongholds of Awakening
2. Transcending Antecedent Visions
3. The Abrasive Black Dust Part II
4. Obscuration
5. The Foundations of Servitude
Yazıya 1000 tane referans grup adı koydum ama hemen evden çıkmak durumunda olduğumdan planladığım gibi link’lerini koyamadım, merak eden siteden aratıp bakabilir.
Bu albüm ile beraber Profound Lore etiketli her işi en az bir defa dinleme kararı aldım. 3. parça duygu seli resmen, çok pis etkilendim. Muazzam ve ötesi. Harikalar harikası. Söyleyecek başka sözüm yok. Teşekkürler.
Albüm kapağına ve elemanların imajına bakınca Teitanblood veya Adversarial ayarı bir gaddarlık bekledim ama fazla minnoş çıktılar. Beni pek sarmadı şimdilik.
Evet çok iyi bir iş ortaya koymuşlar. Fakat kritikte denildiği gibi “tane tane” sergilenen, kaostan uzak deneysellik size göre değilse, albümü pek sevemezsiniz. Ben sevemedim.
Akılda kalıcı beste anlayışı ile ekstrem metal ilişkisi ilginç bir konu. Normalde popüler kültür için akılda kalıcı beste ile iyi beste neredeyse özdeştir ve metal de bir anti-kültür olmasına rağmen bir anti-müzik olmadığı için bu kriteri genel olarak benimser. İşin ekstrem metal tarafında ise birçok dinleyici bu durumu hiç önemsemiyor, hatta bundan rahatsız oluyor. Özellikle müzik iyice punk’a yaklaştığında olay kaos temelli bir reddiyeye dönebiliyor. Ben de birçok grup özelinde bu yaklaşımı çok sevsem de şu hususu akılda tutmak gerekir: Metalin tarihsel başarısı -punk’ın aksine- daima “tavır” ile “estetik” arasında denge kurabilmiş olmasına dayanır.
Bilindiği üzere, özellikle DsO ile birlikte metal çok daha gelişkin ve komplike bir form kazandı ve bu durum da akılda kalıcı beste yapabilmeyi iyice zorlaştırdı. Ciddi emek isteyen, anca defalarca dinlendikten sonra kendisini açan albümler bu alandaki grupların tipik bir özelliği oldu. Ancak hem komplike olup hem de kolay anlaşılır olmayı başaranlar da var. Mesela Svartidauði’nin son albümü öyleydi bence. Daha saniyesinde beni yakalamıştı. Bu albüm için de aynı şey geçerli. Anında çok iyi bir işle karşı karşıya olduğunuzu anlıyorsunuz. Müziğin içine girmek için özel çaba sarf etmeye gerek kalmıyor. Albümü dinlerken süre inanılmaz hızlı akıyor ve besteler parça parça zihninize kazınıyor. Bana göre nadir görülen çok önemli bir albümle karşı karşıyayız.
bayıldım. bazı yerler öyle zevkime uygun ki ilk dinlediğimde bazı riflerin devamını zihnim tamamladı. ayrıca bazı anlarda mithras benzeri tatlar da aldım sanki. albümün etkisi kalıcı olursa benim için büyük bir keşif olacak.
The Abrasive Black Dust Part II uzun zamandır dinlediğim en müthiş parça olabilir. İki tepeli roller coaster gibi. Hazırlıyor, heyecanlandırıyor, tepeye çıkarıyor, çoşturuyor ve bırakıyor. Özellikle 06.25′teki kısımda kendimden geçiyorum, ayılıp bayılıp tekrar dinliyorum.
@Horrendous, The Abrasive Black Dust Part II benim de bu yıl dinlediğim en müthiş şarkı olabilir. Bambaşka kafalarda bir şey. Albüme de doyamıyorum çıktığından beri.
Albümü iki kez dinledikten sonra direk 7′ni yapıştırdım ama kritiği okuyunca haksızlık etmişim hissine kapıldım. Bir kaç kez daha dinleyince hatalı olduğumu anladım. İçine girmesi zor bir albüm ama girince de kafalar bi milyon moduna geçiyor insan.
Bende her yılın aynı dönemlerinde aynı albümleri dinlemek gibi bir huy var. Albümü açınca yorum yapayım diye girdim geçen sene tam bu dönemde yorum atmışım :)
Harika bir albüm hakikaten.
Yazıya 1000 tane referans grup adı koydum ama hemen evden çıkmak durumunda olduğumdan planladığım gibi link’lerini koyamadım, merak eden siteden aratıp bakabilir.
Bu albüm ile beraber Profound Lore etiketli her işi en az bir defa dinleme kararı aldım. 3. parça duygu seli resmen, çok pis etkilendim. Muazzam ve ötesi. Harikalar harikası. Söyleyecek başka sözüm yok. Teşekkürler.
12.03.2021
@Horrendous, kaliteli karar
Albüm kapağına ve elemanların imajına bakınca Teitanblood veya Adversarial ayarı bir gaddarlık bekledim ama fazla minnoş çıktılar. Beni pek sarmadı şimdilik.
Evet çok iyi bir iş ortaya koymuşlar. Fakat kritikte denildiği gibi “tane tane” sergilenen, kaostan uzak deneysellik size göre değilse, albümü pek sevemezsiniz. Ben sevemedim.
Akılda kalıcı beste anlayışı ile ekstrem metal ilişkisi ilginç bir konu. Normalde popüler kültür için akılda kalıcı beste ile iyi beste neredeyse özdeştir ve metal de bir anti-kültür olmasına rağmen bir anti-müzik olmadığı için bu kriteri genel olarak benimser. İşin ekstrem metal tarafında ise birçok dinleyici bu durumu hiç önemsemiyor, hatta bundan rahatsız oluyor. Özellikle müzik iyice punk’a yaklaştığında olay kaos temelli bir reddiyeye dönebiliyor. Ben de birçok grup özelinde bu yaklaşımı çok sevsem de şu hususu akılda tutmak gerekir: Metalin tarihsel başarısı -punk’ın aksine- daima “tavır” ile “estetik” arasında denge kurabilmiş olmasına dayanır.
Bilindiği üzere, özellikle DsO ile birlikte metal çok daha gelişkin ve komplike bir form kazandı ve bu durum da akılda kalıcı beste yapabilmeyi iyice zorlaştırdı. Ciddi emek isteyen, anca defalarca dinlendikten sonra kendisini açan albümler bu alandaki grupların tipik bir özelliği oldu. Ancak hem komplike olup hem de kolay anlaşılır olmayı başaranlar da var. Mesela Svartidauði’nin son albümü öyleydi bence. Daha saniyesinde beni yakalamıştı. Bu albüm için de aynı şey geçerli. Anında çok iyi bir işle karşı karşıya olduğunuzu anlıyorsunuz. Müziğin içine girmek için özel çaba sarf etmeye gerek kalmıyor. Albümü dinlerken süre inanılmaz hızlı akıyor ve besteler parça parça zihninize kazınıyor. Bana göre nadir görülen çok önemli bir albümle karşı karşıyayız.
bayıldım. bazı yerler öyle zevkime uygun ki ilk dinlediğimde bazı riflerin devamını zihnim tamamladı. ayrıca bazı anlarda mithras benzeri tatlar da aldım sanki. albümün etkisi kalıcı olursa benim için büyük bir keşif olacak.
Teneke black metal soundu yerine daha temiz bir prodüksiyonu hakediyor kesinlikle.
Alıcısına hayırlı olsun tam enişte albümü olmuş beni pek yakalayamadı.
Umduğumu bulamadım, daha iyisini buldum.
8,5′tan 9/10.
The Abrasive Black Dust Part II uzun zamandır dinlediğim en müthiş parça olabilir. İki tepeli roller coaster gibi. Hazırlıyor, heyecanlandırıyor, tepeye çıkarıyor, çoşturuyor ve bırakıyor. Özellikle 06.25′teki kısımda kendimden geçiyorum, ayılıp bayılıp tekrar dinliyorum.
18.04.2021
@Horrendous, The Abrasive Black Dust Part II benim de bu yıl dinlediğim en müthiş şarkı olabilir. Bambaşka kafalarda bir şey. Albüme de doyamıyorum çıktığından beri.
Kritik yayınlandığından bu yana başka albüm dinleyemez oldum.
Albümü iki kez dinledikten sonra direk 7′ni yapıştırdım ama kritiği okuyunca haksızlık etmişim hissine kapıldım. Bir kaç kez daha dinleyince hatalı olduğumu anladım. İçine girmesi zor bir albüm ama girince de kafalar bi milyon moduna geçiyor insan.
Şiir gibi albüm
Bu yıl dinlediğim en kendine özgü albüm olmaya devam ediyor. Çok net yıl sonu listemin ilk 5′inde, ilk 3′ünde olacak.
14.05.2021
@Ahmet Saraçoğlu, Grey Aura – Zwart Vierkant’ı dinlemeden önce ben de ilk cümledeki gibi düşünüyordum :)
Sene sonu geliyor bu albümü halan dinlemeyen varsa çok üzülür sonra
Yıl içinde birkaç kez baştan sona dinlemiştim. Bayılıyorum bu albüme. Çok da ilginç ve hoş bir sounda sahip olmasından ötürü belki bu kadar sevdim.
9/10 tertemiz.
Transcending Antecedent Visions 2021′de çıkmış en iyi şarkılardan birisi
Bende her yılın aynı dönemlerinde aynı albümleri dinlemek gibi bir huy var. Albümü açınca yorum yapayım diye girdim geçen sene tam bu dönemde yorum atmışım :)
Harika bir albüm hakikaten.
Yeni albüm haberini beklerken davulcularının 26 yaşında lenf kanseri olduğunu öğrendim az önce. Tedavi süreci başlayacakmış. Umarım iyileşir.