Savaşı konu eden black metal albümlerinin farklı bir çekiciliği oluyor diye düşünüyorum. Şeytan, Cehennem, türlü türlü huyu olan birtakım zebaniler, şunlar bunlar hoş olsa da cehennemi ayağımıza getiren gerçek olayların, savaşların metal bağlamında işlenmesinin ayrı bir çekiciliği oluyor. MARDUK’un “Panzer Division Marduk” ve “Frontschwein”ı, 1914’in “The Blind Leading the Blind”ı, ENSTILLE’nin “Verführer”i, MINENWERFER’in “Alpenpässe”si, PANZERFAUST’un “The Suns of Perdition – Chapter I: War, Horrid War”u ve daha bir dolusu, dinleyiciyi cepheye götürmek ve savaşın sıcaklığını betimlemek amacıyla yola çıkan yapıtlardı.

Bu savaş temalı black metali en iyi yapan milletlerden biri de şüphesiz ki Almanlar. Belki yakın sayılabilecek geçmişlerinde Avrupa tarihinin gördüğü en büyük savaşlardan birinin ana aktörü olmalarından, belki başka sebepten Alman black metal grupları savaşlı black metali daha bir inanarak ve inandırarak işliyorlar. Bugünkü konuğumuz olan KANONENFIEBER de kimliği belirsiz kişi ya da kişiler tarafından net olmayan bir tarihte kurulmuş ve ilk albümü “Menschenmühle”yi de 20 Şubat’ta çıkarmış bir grup.

Tema olarak tıpkı 1914 gibi I. Dünya Savaşı’nı ele alan KANONENFIEBER, sözlerini gerçeklere; hayatta kalan ya da hayatını kaybeden askerlerin o dönemden kalan raporlarına, mektuplarına dayandırıyor. “Top ateşi (cannon fever)” gibi bir anlamı olan (vücut ısısı anlamındaki ateş, topun patlaması değil) KANONENFIEBER, “İnsan Değirmeni” anlamına gelen “Menschenmühle”de savaşın insanları nasıl öğütüp yok ettiği temasından hareketle bizi savaşın derinliklerine çekiyor. I. Dünya Savaşı dönemindeki propaganda posterlerinden ilham alan kapağıyla başta ufak da olsa bir punk hissiyatı uyandıran albümde, bunun aksine çok net bir black metal/death metal evliliği var. Blackened death metal değil; black metal + death metal var.

1914-1918 arasında kullanılan ve döneminin kalibresine göre en büyük toplarından olan “Big Bertha” lakaplı obüsü konu alan “Dicke Bertha”dan, Almanya’nın I. Dünya Savaşı’ndaki en mutlak zaferi olarak bilinen Tannenberg Muharebesi’ne veya I. Marne Muharebesi’ne kadar çeşitli alt konuları işleyen albümde KANONENFIEBER’in direkt olarak “Revigny Cephesi’ndeki istasyona doğru ilerledik, birliklerin büyük kısmı orada konuşlanıyordu” gibisinden başkasının ağzından alıntıladığı türde sözler yer alıyor. Grup, misal “Grabenlieder”ın ortalarında bir yerde davulu ve makineli tüfeği unison şekilde kullanarak etkileyici fikirler sunmayı da başarıyor. Trampet vuruşlarına makineli tüfek trigger’lamak, bu tür bir albüm için gayet yerinde bir fikir olmuş.

“Menschenmühle”yi “Panzer Division Marduk” tarzı bir yıkıma dönüştürmek yerine savaşın dramatik tarafını da yansıtma yoluna giden KANONENFIEBER, bu açından bakınca yer yer PANZERFAUST’u veya ANCST’ı anımsatabiliyor. 1914 gibi görkemli bir black metalden ziyade daha kolay dinlenir diyebileceğim türde; melodisi falan yerinde bir müzik yapan grup, misal “Grabenkampf”da gitarları bir anda yumuşatmayı; distortion’ı, davulu ve black metal vokallerini işin içinden çekmeyi ve cepheden çıkmış izlenimi veren telsiz kayıtları kullanarak albümün sinematografik yönünü artırma yoluna gidiyor. Eğer black metal ve savaş dendiğinde aklınıza sadece MARDUK’un tavizsiz şiddeti gelmiyorsa ve daha tematik bir savaş tasvirini de çekici buluyorsanız, bence KANONENFIEBER’e mutlaka şans vermelisiniz. Albümdeki varyasyon, şarkılara katılan fikirlerin seviyesi, hepsi de “Menschenmühle”nin bunu hak etmesini sağlıyor.

Yukarıda adı geçen grupları, bahsettiğim temaları seviyor ve özellikle black metal + savaş birlikteliğinden hoşlanıyorsanız KANONENFIEBER’le tanışın. Yukarıda adını andığım kimi klasikler kadar baştan çıkarıcı olmayabilir ancak yine de giriştiği işi hakkını vererek yapan, gayet lezzetli bir albüm.