Geçenlerde yayınlanan POUNDER kritiğinin başında, PA takipçileri arasından belirli türlere yönelik mail’leştiğim, iletişimde olduğum bazı arkadaşlar olduğundan bahsetmiştim. Şu anda incelemekte olduğum albümü de bu sayede, normalde çok büyük oranda black metal tutkusu ve kemikten et sıyıran playlist’leriyle tanıdığımız P L A G U E aracılığıyla keşfettim.

MEGATON SWORD 2018’de kurulan, sanki 30 yıllık bir grupmuş gibi duran ve ilk albümü “Blood Hails Steel – Steel Hails Fire”ı geçtiğimiz yıl çıkaran bir epik heavy metal grubu. MEGATON SWORD’u dinlemeye başladığınız anda adamların çok net bir hedef doğrultusunda ilerlediklerini ve albüm boyunca sizi neyin beklediğini anlıyorsunuz. Bekleyen bu şey konusunda son derece mahir olduklarını fark ettiğinizde de kendinizi grubun ihtişamına bırakıp müziğin keyfini çıkarıyorsunuz.

Akıllara heavy metalin bu görkemli, destansı tarafını işleyen grupları getiren MEGATON SWORD, yukarıda da dediğim gibi gayet yeni bir grup olmasına rağmen size eskiye ait havası veriyor. Bunun sebebi artık büyük ölçüde kanıksadığımız retro muhabbeti değil aslında. Bana kalırsa bunu sağlayan başlıca şeyler 1) albümün prodüksiyonun tam olarak bu duyguya hizmet etmesi ve 2) Uzzy Unchained mahlaslı vokalistin adeta bu türü icra etmek için doğmuş olması.

Adamın yorumu ve daha da önemlisi ses rengi, ortaya yadsınamaz bir epik heavy metal kimliği çıkarıyor. Akıllara Ozzy Osbourne’un seksenlerdeki vokal tarzı da geliyor, belli oranda SUMERLANDS/MAGIC CIRCLE vokalisti Brendan Radigan da geliyor, yer yer John Arch’ın karakteristik yorum tarzı da geliyor.

Toplam süreleri 41 dakikayı bulan 8 şarkıdan oluşan “Blood Hails Steel – Steel Hails Fire”ın yukarıda bahsettiğim güven hissi esasında bu unsurlardan dolayı oluşuyor. Grup hem beste anlayışı hem vokal karakteri hem de prodüksiyonunun lezzetiyle öyle bir bütünlük sunuyor ki sanki 40 yıl öncesinin metal tanrılarının gözetiminde yapılan; bu yüzden de bizi yüzüstü bırakmayacak bir şey dinlemenin rahatlığını yaşıyoruz. Grup olayın epik kısmını gayet iyi kotarıyor, iyi yazılmış vokaller sayesinde akıcılığını her an koruyor ve nakaratların gücü sayesinde dinleyiciyi avucunun içinde tutmayı başarıyor. MANILLA ROAD’u anımsatan çeşitli düzenlemeler, yer yer CIRITH UNGOL’ü dahi akıllara getirebilecek büyücülü kılıçlı metal hissiyatı ve diğer pek çok zenginlikle “Blood Hails Steel – Steel Hails Fire” heavy metalin bu tarafını sevenler için gerçek bir keyfe dönüşüyor.

Her şeyiyle kusursuz diyebileceğim açılış şarkısı, giriş rifini aralarda tekrar kullanarak çok tatlı, nostaljik bir hisse bürünen “General Bloodust”, vokalistin 2.10’da “our souls are chained” derken tam bir John Arch göndermesi sunduğu “Crimson Skies”, baştan sona dinamizmini koruyan “In the Black of Night” ve adını anmadığım tüm şarkılarla birlikte MEGATON SWORD tepeden tırnağa iyi düşünülmüş, iyi bestelenmiş ve iyi icra edilmiş bir çalışma. Vurguladığım olumlu noktalar zaten öylesine baskınlar ki albümü başlattıktan sonra sizi bekleyen şeyi sevip sevmeyeceğinizi saniyesinden anlayabilirsiniz. Eğer türe yatkınlığınız, hatta genel olarak heavy metale karşı bir gönül ilişkiniz varsa bence “Blood Hails Steel – Steel Hails Fire”ın sizi ilk andan etkilememesi, gelecekleri merak ettirmemesi epey enteresan olur diye düşünüyorum.

MEGATON SWORD yeni kurulmuş olsa da metalin çok derin köklerinden beslenmesinden mütevellit pek çok şeye hâkim bir şekilde yola çıkmış bir grup. Aslında çok da uzatmaya lüzum yok; heavy metalin ihtişamlı, destansı tarafını seviyorsanız hemen şu an albümü dinlemeye başlayın.