Şu anda bu satırları okuyorsanız muhtemelen metale sevgi ve saygı duyuyor, onu hayatınızın önemli bir noktasına koyuyorsunuzdur. Kimimiz bu müziği sadece bir deşarj aracı olarak görüyor, kimimiz bir felsefe olarak benimsiyor olabilir. Metalin kendisine yöneltilen her tür duyguya karşılık verebilmesinin sebebi, bu sanat türünün var olan ya da olmayan her şeyi konu edebiliyor ve bu konular sonsuzluğunu çok farklı yaklaşımlarla sunabiliyor oluşudur.
Bu noktada metalin ne kadar ciddi olması gerektiği konusu zaman zaman akıllara gelen ve dinleyiciler tarafından sorgulanan bir durum. Pek çok grubun kendisini ve yaptığı şeyi gereğinden fazla ciddi aldığı bilinen bir gerçek. Akbil basıp stüdyoya giden adam da konser vereceği stadyuma limuzinle giden adam da benzer fotoğraflar çektiriyor, yeri geliyor benzer konuları işleyen şarkılar yazıyor.
40 yaşına basmasına 100 gün kalan bir insan olarak, şu anda metalde belki 19-20 yaşımdaki hâlim kadar ciddiyet arıyor, “metal bey diyeceksiniz” diye dolanıyor olmayabilirim, ama parodi ve cıvıklık noktasına ilk gün olduğu gibi şu anda da pek katlanamıyorum.
Bugün Ankaralı yeni bir grup olan KAPTAN KADAVRA’nın kendi adını taşıyan ilk albümünden bahsedeceğim. Metale mizah katma noktasındaki tavrını yukarıda özetlemiş bir insan olarak, bahsettiğim bu yaklaşımın takdir edilesi şekilde yapılabiliyor olmasını da ayağa kalkıp yavaş alkışla kutlayacak kadar da kadirşinas bir insanım.
Sludge metal ve death metali bir potada eriten, yeri geldiğinde buna bilinçli bir baştan savmalık hissi barındıran yan dokunuşlar katan KAPTAN KADAVRA, bana kalırsa ülkemizde klas ve olması gerektiği gibi yapmanın zor olduğu bir şeyi klas ve olması gerektiği gibi yapıyor diyerek başlayayım.
Tamamen Türkçe sözler kullanan grup, ülkemizin kanayan yarası olan ve ne yazık ki pek çok örnek tarafından da haklı çıkartılan “Türkçe söz metale yakışmıyor” anlayışını ender görülen Osasuna atakları gibi tersine çeviren ve “bu müziğe/bu gruba ancak Türkçe söz olurdu” dedirten bir işe imza atıyor. Vokalist Oset Kankoç’un vokali çoğu zaman Tomas Lindberg’in “Terminal Spirit Disease” ve öncesindeki çiğ çığlıkları ile John Tardy’nin ilk birkaç OBITUARY albümündeki sündürmeli, kusturmalı vokalinin bir karışımını hatırlatıyor, yeri gelince de çok daha tok ve gürbüz şekilde kükrüyor. Tıpkı KVELERTAK’ın Norveççeden şaşmayıp dünyayı alt üst ettiği ilk albümünde olduğu gibi, KAPTAN KADAVRA da vokalleri bir meram anlatma veya bir mesaj iletme aracı olarak görmek yerine hem üslup hem de tema olarak adeta vurmalı bir enstrüman olarak kullanıyor. Dolayısıyla artikülasyondan veya sözlerde ne dendiğinden ziyade vokal performansının sunuluşuna odaklanıyorsunuz. Bu açıdan bakınca “Kaptan Kadavra”, metalin bu tarzı özelinde dinlediğim en başarılı Türkçe örneklerden biri.
Yukarıda bahsettiğim mizahi, satirik, müstehzi, sinik, artık ne derseniz deyin yaklaşıma gelince; KAPTAN KADAVRA hem kendi hayatlarından hem de Türkiye’nin saçmalıklardan kolaj olarak sunduğu bir alt metinle işliyor müziğini. Şarkılardaki gayet okkalı rifler, şunlar bunlar devam ederken aralarda Muharrem İnce’den Ahmet Çakar’a, Ozan Güven’den Sagopa Kajmer’e kadar pek çok meşhur repliği duyabiliyor; grubun stüdyodaki geyiklerine tanık olabiliyoruz. Bunu dinleyiciyi soğutmadan ve taşak muhabbetinin hakkını vererek sunuyor olması, albümün kırık camlar ve paslı çiviler üzerinden ayakları kanamadan yürümesini sağlıyor.
Yanlış ellerde cringe’e dönüşebilecek, “bizim oğlanlar da bu ara metale heves etti” dedirtebilecek şeyler, gayet kıvamında ve artı puan olarak işlenmiş. Bunu sağlayan şey, KAPTAN KADAVRA’nın şarkılarını gayet inanarak ve yaptıkları müziğe değer verdiklerini hissettirerek bestelemiş oluşu. Misal “Güller Açar”ın ilk yarısında gerçekten çok lezzetli bir keder bulurken, ikinci yarısında öfke ve isyanla doluyor ve şarkıyı bambaşka yerlere götürüyorlar. Ozan Güven’in “kaç yaşındasın?” efsanesiyle başlayan “Buhar Gücü”nde ve “Katiyen”de daha sludge çamurlarda yüzerken, kapanışı yapan “Et ve Kemik”te ise albümün en akılda kalıcı sözleri eşliğinde albümün belki de en çok öne çıkan hit’ine imza atıyorlar.
Albümdeki dozunda ve pragmatik baştan savma karakter, hiçbir şeye fazla bir değer atfetmeyen üslüp, yitik edebiyatı yapılmamasına rağmen hissedilen o hava bir araya gelince, grubun Ankaralı oluşunu da göz önünde bulundurarak, ilginç şekilde albümden bir Behzat Ç. havası aldığımı da belirtmek isterim. Belki Behzat amirimin sürekli bira içmesinden, belki Pilli Bebek’in dizideki clean gitarlı kentli perişanlığı müziğinden olacak, misal “Bira (Tombul)” şarkısından garip bir Behzat Ç. veya en azından Ankara griliği, Ankara statikliği hissediyorum. KAPTAN KADAVRA böyle bir şey amaçladı mı bilmiyorum, ancak bu 1,5 dakikalık enstrümantal bana bu hissi veriyor. Pek çoğumuzun hayatında az ya da çok yer etmiş bu gibi detayların izlerinin albümde olması, ister istemez “Kaptan Kadavra”ya yönelik bir empati oluşmasını sağlıyor; yeri geliyor bir şarkıda kullanılan bir ses kaydına yönelik yaptığımız geyikleri hatırlıyoruz, yeri geliyor stüdyoya gidip mikrofonda saçmaladığımız bir anı anımsıyoruz.
Kapanışa geldiğimde KAPTAN KADAVRA’nın son derece olumlu ve ilerisini merak ettiren bir ilk adım attığını düşünüyorum. Grup adından albüm kapağına, şarkı introlarından 33 dakikanın geneline baktığınızda zaten grubun unutulmaz bir müzik şöleni, doyumsuz bir metal ziyafeti, ufuk açan sofistike bir sanat eseri vadetmediğini görebiliyorsunuz ve albümü dinlediğinizde -bence daha ilk seferden- önemli olanın aslında bunlar olmadığını; zekice sunulan samimi bir şeyin zaten dinleyiciyi tatmin etmek adına yeterli olduğunu da anlıyorsunuz. KAPTAN KADAVRA’yı kıvamında ve takdir edilesi şekilde sunması kolay olmayan bu anlayışı iyi bir biçimde sunmalarından ötürü tebrik ediyorum. Keşke ortam müsait olsa da o sahne senin bu sahne benim tepinseler, adlarını daha kısa sürede duyursalar. Bu şu an için mümkün olmadığından, eğer yaptıkları şeyi beğendiysek onları çevremizdekilere önerebilir; özlediğimiz o konser zamanları geri döndüğünde ve sahneye çıkmaya hazır olduklarında onları bekleyen bir kitle oluşmasına minik minik katkıda bulunabiliriz.
Güller Açar gerçekten muazzam bi şarkı. Albümün geri kalanı da böyleyse bence bayağı iyi iş, bakacağım zaten şimdi :) Ama Türkçe söz konusuna katılmıyorum, İngilizce olsa daha uygun olurmuş gibi geldi müziğin hissiyatına baktığımda, ayrıca örneğin nasıl Türkçe’nin şiir yazmak için İngilizce’den fersah fersah daha güzel olduğunu düşünüyorsam, aynı zamanda da gerçekten metale gitmediğini düşünüyorum
Süper albüm. Türkçe olması isabet olmuş, hemen kendimi sözlere eşlik ederken buluverdim ikinci dinleyişte.
Sık sık albüm çıkarmalarını temenni ediyorum. Çünkü bu işe çok iyi başlamışlar.
Bence çok iyi bir başlangıç yaptılar. Özellikle sözlerin Türkçe olması albüm için bir artı. Kapak tasarımına bayıldım. Plak ve CD baskısını hak eden bir albüm. Eğer gurup elemanları okuyorsa bu yorumu lütfen ciddiye alsınlar bu isteğimi. Et ve Kemik klibi de seyir zevki yüksek bir klip olmuş. İnşallah devamı gelir ve kült gruplarımızdan biri oluverirler.
Gelecekte iyi yerlere gelmeli. Samimiyetleri müziği daha iyi yapıyor. Umarım bir sonraki işleri daha da güzel olur ve Türkçe sözlü metal deyince akla ilk gelen gruplardan olur.
7,5′tan 8/10
Helal kere helal lan size. Spotify biyografileri bile harika heriflerin. Sinirli müzik icra eden çiçek çocuklar gibiler. Hem saygımı hem sevgimi kazandınız. Yolunuz açık olsun.
Güller Açar gerçekten muazzam bi şarkı. Albümün geri kalanı da böyleyse bence bayağı iyi iş, bakacağım zaten şimdi :) Ama Türkçe söz konusuna katılmıyorum, İngilizce olsa daha uygun olurmuş gibi geldi müziğin hissiyatına baktığımda, ayrıca örneğin nasıl Türkçe’nin şiir yazmak için İngilizce’den fersah fersah daha güzel olduğunu düşünüyorsam, aynı zamanda da gerçekten metale gitmediğini düşünüyorum
Çok iyi albüm.
Süper albüm. Türkçe olması isabet olmuş, hemen kendimi sözlere eşlik ederken buluverdim ikinci dinleyişte.
Sık sık albüm çıkarmalarını temenni ediyorum. Çünkü bu işe çok iyi başlamışlar.
(Beni Hayat Yoruyor? SKIP SKIP NEXT)
Geleceği çok parlak bir grup ve çok zevkli bir albüm!
Tatlı albüm.
Bence çok iyi bir başlangıç yaptılar. Özellikle sözlerin Türkçe olması albüm için bir artı. Kapak tasarımına bayıldım. Plak ve CD baskısını hak eden bir albüm. Eğer gurup elemanları okuyorsa bu yorumu lütfen ciddiye alsınlar bu isteğimi. Et ve Kemik klibi de seyir zevki yüksek bir klip olmuş. İnşallah devamı gelir ve kült gruplarımızdan biri oluverirler.
Gelecekte iyi yerlere gelmeli. Samimiyetleri müziği daha iyi yapıyor. Umarım bir sonraki işleri daha da güzel olur ve Türkçe sözlü metal deyince akla ilk gelen gruplardan olur.
7,5′tan 8/10
15.01.2021
@enemyofgod, Bu arada grubu ilk youtube reklamlarından gördüm.
İlk kez işe yaradı reklamlar.
çok çiğ bir müzik gelişirse fena siker bence
Gayet güzel ve dinlemesi keyifli bir albüm. Ayrıca Pilli Bebek müzikal kalite olarak ülkemizin Pearl Jam’i diye düşünüyorum.
Helal kere helal lan size. Spotify biyografileri bile harika heriflerin. Sinirli müzik icra eden çiçek çocuklar gibiler. Hem saygımı hem sevgimi kazandınız. Yolunuz açık olsun.
Unutmayalım bu grubu. 2021′in en güzel hediyelerinden biriydi.
Taş gibi yeni parça salmışlar bu arada
Yılın en iyi Türkçe Metal albümü.
‘yavşak dünya dönemedin mi?
daha yeni taşşak geçmedin mi?’
yeni albüm çıkarmışlar, oldukça iyi
https://open.spotify.com/album/4YZD3GKTA9qhIUgeYvmjYH
kritiği gelsin
17.08.2023
@crowkiller, gelecek.
18.07.2024
@Ahmet Saraçoğlu, gelmedi…
Dünyanın en iyi albüm açılışı yav hahha. Aynı on saniyeyi sürekli geri alıp dinlerim.