ismail vilehand

Genelde köpek gibi içtiğim için başlıkta belirttiğim tarife benim kahvaltım oluyor. 50’lik Arjantin bira bardağına önce maden suyunu boşaltıyorum, sonra çok köpürmesin diye biraz su ekliyorum, o arada 1 adet taze limonu sıkıp çekirdeklerine maruz kalmamak için süzgeçten geçiriyorum (mevsime göre tarifi neşelendirmek için 1 adet mandalina suyu da ekleyebilirsiniz.) ve taze limon suyunu ekledikten sonra biraz daha su ekliyorum. Bu basit ama muhteşem şeyi fondipleyince kendimi cennette gibi hissediyorum, içimin yangını sönüyor. Çok basit ama inanılmaz bir reçete bu. Güne alkol sonrası oluşan dehidratasyon sorununu bu şekilde çözerek başlayınca akşama daha çok içesiniz geliyor. Süper gerçekten.

Şimdi bunu niye anlattığıma gelirsek az sonra bahsedeceğim Fin black/death metal grubu “Sepulchral Curse” son albümleri “Only Ashes Remain” ile pislik bir müzik icra ederek, gecenizin sıkıntılı geçmesine sebep olabilir. Bu tarz gecelerin sabahında ise “ismail vilehand”in spesiyali “1 adet taze limon + 200 ml maden suyu + 100 ml su” formülü kolayca herkesin ulaşabileceği ve dertlere derman olabilecek bir içecek. Şakası bir yana su çok önemli arkadaşlar. Alkol alın veya almayın bol sıvı tüketmek sağlığınız için sizin yararınıza olur.

Finlandiya’dan ekstremlik açısından son dönemde korkunç derecede iyi gruplar çıkıyor. Aklıma gelenlerden bazıları; “Proscription”, “Gorephilia”, “Desolate Shrine”, ”Lantern”, ”Corpsessed”, “Hooded Menace”, “Krypts” ve daha niceleri (Son dönemde Finlandiya’dan çıkan ölü götü parçalayan gruplardan unuttuğum ve sizin de aklınıza gelen gruplar varsa yorumlarda belirtebilirsiniz.), korku filmi gibi işler yapıyorlar. “Sepulchral Curse” ise bunlardan biri.

“Sepulchral Curse” icra ettiği black/death metal türü adı altında çok dengeli işler yapıyor aslında. Yani şöyle söyleyeyim; kâfi miktarda karanlık ve boğucu, kâfi miktarda hayvanlık barındıran, keza yine kâfi miktarda gaz ve üst baş parçalatan beste yapılarına sahip şarkılar yapıyorlar. Bu konuyu daha da açmak gerekirse kısmen karambol başlayan albüm sonlara doğru ağır ve süründürmeli black/death metale eviriliyor. Ancak albüm genel olarak her ne kadar hayvansal bir iş barındırsa da, “melodik ve yaratıcı” kısımlar ise arada inci gibi parlıyor.

Yo dostum yo, hemen heveslenme. “melodik ve yaratıcı” dediysem çiğ et yiyen old school death metal ve black/death metal sevenlere göre “melodik ve yaratıcı”. Pek umutlanma yani. Hatta o fuları boynundan çıkar ve burayı derhal terk et. Bir köşede varoluşsal sancılar geçir. “Sepulchral Curse” her ne kadar işin sanatsal tarafını öttüre öttüre konuştursa da hala ölü götü ısıran tayfanın grubu ve net bir şekilde “Only Ashes Remain” ile icra ettikleri şey; son derece amansız ve ölüm kokuyor. Çalan adamların çok yetenekli olması ve ortaya konulan icraatın türdeşlerine göre kısmen bir tık daha dinlenebilir olması, grubu sevimli yapmıyor, aksine saçtıkları pisliğin geniş kitlelere yayılmasını kolaylaştırıyor.

“Only Ashes Remain” ile alakalı pek güzel ayrıntılara gelirsek; benim ne derece bir bas gitar sevdalısı olduğumu herkes bilir. Albümdeki bas gitar performansı ve sound’u türe göre en olması gerektiği şekilde. Vokaller türe göre çok çeşitli. Düz ve aynı tarzda devam etmeden, şarkılar içinde anlık değişimler gösteriyor. Vokal konusunda size “Spoiler” vermeyeceğim. Dinleyin kendiniz görün vokal geçişlerini. Hepsi muazzam.

Ulan Finlandiya’da yaşıyorsunuz; işsizlik maaşı yaklaşık 700 Euro, en çirkin hatun 1.75 boyunda, ÖTV yok, İslamiyet yok. Hala neye sinirlisiniz hiç anlamıyorum. Ama iyi ki bu kadar sinirli ve kafayı yemişsiniz ki ekstrem müzik adına muazzam işler yapıyorsunuz. Yürüyedurun soluk benizli Fin kardeşlerim. Doğuştan boka batmış Ortadoğulu kardeşleriniz olarak sizi çok seviyoruz ve yaptığınız işleri takdir ediyoruz. Böyle devam etmeniz dileğiyle.