“Tutku” kimileri için “Biskrem”e rakip olması açısından, “ETİ” tarafından çıkarılmış bir fitne abur cuburu olabilir ama müzik açısından “tutku” apayrı bir olay. Müzikte “tutku” olursa tür, zaman, mekân ve diğer ayrıntılar fark etmeksizin ortaya korkunç güzel işler çıkabilir. Yaptıkları işe son drece bir “tutku” bağlı olan, ilk albümleri ile sınavı geçmiş ancak ikinci bir meydan okuma ile icra ettikleri müziğe tam anlamı ile damga vurmak isteyen, her biri çaldıkları grubun en iyi elemanı olan, veteran müzisyenlerin muazzam bir albümünü incelemenin haklı gururunu yaşıyorum şu an.
“Killer be Killed”ı yeniden tanıtma gereği duymuyordum aslında çünkü; ister minnoş mainstream metal, ister ekstrem metal dinliyor olun, bu grubun elemanlarını tanımamanız imkansız. “Lan cidden bu adam hangi grupların, hangi ünlü elemanlarından bahsediyor acaba?” deyip aratırsanız bile “Google” size, “Allah senin gibi metalcinin bin bir türlü belasını versin.” tarzı bir cevap çıkarır. Ama yine de Pasifagresif okurları arasında çok fazla “Z Kuşağı” mensubu olduğunu düşünerek, nezaketen bilmeyenlere bir ön bilgi geçeyim madem.
Grubun elemanlarından biri “Max Cavalera”. Kendisi “1984” yılında Brezilya’nın muazzam götlü ve yanık tenli hatunlarını göz ardı ederek, death/thrash ve kısmen black metale öncülük eden ve halen kendisi o grupta olmasa dahi, mainstream metalin vazgeçilmezi olan bu grubu kurdu. Max, büyük “Motörhead” fanı olduğu için; bana halen unutamadığım ve çok sevdiğim bir insan tarafından plağı hediye edilen, grubun “1983” yapımlı “Another Perfect Day”de adlı albümündeki, “Dancing on Your Grave” şarkısında geçen “Grave” adlı kelimenin Portekizce karşılığı olan, “Sepultura” adlı kelimeyi hepinizin bildiği üzere grubun adı yaparak metal tarihine damga vurdu.
Gubun diğer bir elemanı ise “Greg Puciato” adlı bir ruh hastası. Kendisi yeni bir tür yaratan; 1997 yılında kurulmuş, “The Dillinger Escape Plan”in tarihindeki ikinci ve en uzun süreli vokalisti. 2001 yılında gruba dâhil olan “Greg Puciato” şahsi fikrim; pop, rock, elektronik, alternatif, ekstrem metal gibi onlarca tarz dâhil, akla gelen bütün türlerde gelmiş geçmiş en iyi ve en özel seslerden biridir bence. Umarım tür fark etmeksizin kendisini her daim aktif olarak görebilirim. Bunu “The Dillinger Escape Plan”in veda turnesinde kendisine aşırı gıcık olduğum hâlde söylüyorum (nedenini merak eden varsa anlatabilirim). Cidden bu adam yaşayan bir efsane. Ne yapsa yeridir.
Grubun diğer bir elemanı “Troy Sanders” ise muhtemelen hayatınız boyunca hiç duymadığınız, aşırı underground bir grup olan “Mastodon”da bas gitar çalıyor ve şarkı söylüyor. Son yıllarda neredeyse “Mastodon” seven ve dinleyen herkesten şunu duyuyorum; “Neden Troy Sanders gibi muazzam bir adam varken sürekli davulcu LAVUK vokal yapıyor?” diye. Benim de cevabım şu oluyor; “Çünkü eşşeğin sikinden dolayı”. En sevdiğim “Mastodon” albümleri; “The Hunter” ve “Blood Mountain” olan biri olarak aksini söylemem pek mümkün değil gerçekten.
Grubun bahsedeceğim son elemanı olan davulcuların şahı “Ben Koller” ise; yer aldığı her proje ile beraber, hayatım boyunca duyduğum ve dinlediğim en mükemmel davulculardan biri olduğu için kendisi ile alakalı fazla gevezelik yapmayacağım. Çünkü “Converge” diye bir gerçek var. Bu grubu bilmeyene ve dinlemeye çok büyük geçmiş olsun. Acil şifalar.
Tüm elemanlardan bahsettiğimize göre biraz da “Killer be Killed” müziği neye benziyor ondan bahsedelim. Kısaca belirtmem gerekirse, bu dört müzik duayeni icra ettiği müzik hiç bir şeye benzemiyor. Tıpkı ilk albümleri olan self-titled (Killer be Killed) albümlerinde olduğu gibi kendi gruplarında yaptıkları müziğe aşırı benzetebileceğiniz bir durum yok. Çok çok minik kısımlarda belki zorlarsak “Aha! Soulfy” ya da ”Aha! Eski dönem Mastodon” Diyebiliriz ama “Killer be Killed” bu kafadan uzak duran bir proje olduğu için bu kanalı kurcalamaya hiç gerek yok bence.
“Killer be Killed” adlı self-titled albümden, bu albümün en büyük farkı kesinlikle vurmalılar üstadı, büyük davulcu “Ben Koller”ın ta kendisi. Farkını muazzam konuşturmuş. Bu dört mükemmel adamın sanki aynı grupta çaldıklarını unuturcasına, bireysel performanslarını zorlamaları, sanki birbirleri ile yarışıyor gibi tutku ile çalmaları, bu projeyi ne derece sevdiklerini, ciddiye aldıklarını ve icra ederken keyif aldıklarını gösteriyor.
Bir önceki albüm olan “Killer be Killed”e kıyasla çok daha sert ve ruhlu bir müzik var bu albüm de. Sanki “Killer be Killed” albümü pilot bölümmüş de, asıl olaylar “Reluctant Hero” ile başlıyormuş gibi düşünün. Daha önce de dediğim gibi albümü aşırı beğenmemin en büyük sebebi “Ben Koller” denen hayvan oğlu hayvanın muazzam davulları ve “Greg Puciato” delisinin sınır tanımayan vokal performansı. Bu saydıklarım benim kabardığım kısımlar. Az önce de belirttiğim gibi; “Max”, “Greg”, “Troy” ve ”Ben” korkunç biçimce bir tutkuyla beraber birbirleri ile yarışıyor, bu da “Reluctant Hero”yu kusursuza yakın bir albüm yapıyor.
Albüm yazılarında en sevmediğim kısma gelirsek, o da “spoiler” vermek veya maç anlatmak misali şarkı anlatmak ama bu seferlik tekrardan kendimi mazur göreceğim, idare edin. Dikkat ettiyseniz mümkün olmadıkça bunu yapmıyorum.
Albümdeki favori şarkım uzak ara “From a Crowded Wound”, diğer favorim ise bir önceki şarkı “Filthy Vagabond”. Özellikle “From a Crowded Wound” hem “Ben Koller”ın davullarda, hem de “Greg Puciato”nun vokal olarak tam anlamıyla şov yaptığı bu şarkı, “Alice in Chains” esintileri içeriyor. Yürek söken gitar solosu ise cabası.
“Filthy Vagabond” ise grubun bugüne yaptığı en ilkel ve en hardcore/punk şarkı olmakla beraber en kuduz şarkısı. Üçlü vokal atışmaları grubun neden var olduğunu kanıtlar nitelikte. Diğer sevdiğim şarkılar da şunlar demem mümkün değil çünkü albümde boş yok.
Bu albümün türü “metal-archives” hazretlerinin buyurduğu gibi “Metalcore/Groove Metal” değil. Grup elemanlarının çaldığı esas gruplarının türlerinin karışımı da kesinlikle değil. Tür falan yok aslında, bu albümde dört adet aşırı üst klasman müzisyenin icra ederken keyif aldıkları, sapına kadar kaliteli bir müzik var. Bu adamları bir arada bu kadar tutku dolu müzik yazmaya ve icra etmeye ne teşvik ediyorsa, asla tükenmesin. Çünkü ortada “bilmem ne metal” diye adlandıramadığım muazzam bir iş var ve umarım yıllar sonra da olmaya devam eder.
Kadro Greg Puciato: Vokal, gitar
Max Cavalera: Vokal, gitar
Troy Sanders: Vokal, bas
Ben Koller: Davul
Şarkılar 1. Deconstructing Self-Destruction
2. Dream Gone Bad
3. Left of Center
4. Inner Calm from Outer Storms
5. Filthy Vagabond
6. From a Crowded Wound
7. The Great Purge
8. Comfort from Nothing
9. Animus
10. Dead Limbs
11. Reluctant Hero
@12ParmakBağırsağı, biraz uzun hikaye ama anlatayım.
Grubu ilk “One of Us Is the Killer” turnesinde izlemiştim ve aklım çıkmıştı. “Option Paralysis” yüzünden TDEP dünyanın en iyi grubu dediğim dönemlerdi aslında.
Ben normalde moshpit adamıyım ama konu TDEP olunca en önde “Lan acaba Weinman mı yoksa Puciato mu en önce boynunu kırıp sahnede ölecek?” diye tepinmek yerine pür dikkat sahneye baktığım bir grup oldular hep.
Bu bahsettiğim veda turnesinde yerimi aldım, moshpitle alakam yok, saatler öncesinden en önde yerimi tutmuşum ve grubu bekliyorum. Neyse konser başladı Puciato ve Weinman yine kendini yerden yere atıyor, fakat tam olarak yanımda iki tane hatun vardı, böyle metal müzikle alakasız, baya bildiğin Beyonce konserine gelmiş gibi, gayet şıkırtılı giyimli, süslü püslü hatunlar. Bildiğin taş ötesi manken gibi iki hatun yani.
Konser boyunca Puciato sanki o iki hatuna özel konser verir gibi binlerce insanı gözardı ederek, sürekli o iki hatunla göz teması kurdu, “bu şarkı size” tarzı el kol hareketleri yaptı, göz kırptı, öpücükler attı.
Daha önce TDEP izlediğim zamanlarda yine en önde bütün şarkıları ezbere söylerdim, yanımdaki insanlar keza, Puciato sahneden atlar, ağzımıza mikrofon tutardı, en kötü “çak” yapardı. Fakat o konserde o iki hatuna tutuldu kaldı ve veda konserine binlerce insana saygısızlık yaptı.
Konser bitince sahneden aşağı indi ve seyirciyi alkışladı sonra güvenliklerin kulağına bişiler söyledi. Güvenlikler demir setleri açıp o iki hatunu içeri aldı. Ve muhtemelen Puciato o iki hatunu değiştire değiştire sabah kadar duvardan duvara vura vura hunharca sikti.
Yahu kardeş tamam, bu senin hakkın da, senin o iki hatunu sabahlara kadar amından götünden kanırta kanırta sikmek için ekstra çaba sarfetmene gerek yok ki. Senin veda konserin için binlerce insana eşit ilgi göstersen de o karıları sikeceksin zaten. O günden itibaren ben Puciato’nun sikişmek amaçlı vücut yaptığını anladım. Umarım fazla steroid yüzünden erkekliği ölmez. Amsalak ibne seni.
@ismail vilehand, Hahaha herif amcı çıktı. Şarkı sözlerinden belliydi zaten.
Bu adamın sevgilisi de Jenna Haze’di, hala öyle mi bilmiyorum. Overdose olup hastaneye kaldırıldığında Haze ziyarete gelince paramedikler “Abi biz senin yengeyi tanıyoruz ehuehuehue” yapmışlar.
Müthiş albüm. ‘Tür falan yok’ cümlesine sonsuz katılıyorum. kesinlikle her albümü bir kalıba sokmamak gerekiyor ki adamlar da hiç bunun için kasmamış. 47 dakikalık çok kısa olmayan çalma süresine rağmen daha kısaymış gibi hissettirmek ve loopa aldırmak son derece saygı duyulasi bir konu.
Eline sağlık. Albümü henüz dinleyemedim. Greg Puciato konusunda, canlı izlerken kendimi amca gibi hissettiğim tek insan kendisi. 2005′te Kanada’da Miss Machine turnesinde izledim, sütuna tırmanıp tavandan yarasa gibi baş aşağı sarkmıştı, sahnede hayvan gibi TDEP çalarken “aman çocum aman bak gözünü seveyim” diye tedirgin olmuştum.
Ben çok sevdim albümü. Favorilerim çıktığından beri dinlediğim Deconstructing Self Destruction’la From A Crowded Wound. FACW gerçekten muhteşem şarkı, sabah açıp akşama kadar dinleyebilirim.
3 vokal olayı çok iyi. Genelde böyle 2 3 vokalli gruplarda illa ki birini sevmeme durumum oluyor ama bunda öyle bir şey olmadı.
Gözlemlediğim kadarıyla böyle süpergruplarda şarkılarda kopukluk olabiliyor, bu albümde o yok. Albüm dinlediğinizi hissediyorsunuz
@Rzeczom, aslında çok daha fazla yazmak istiyorum ama bu ara hayatım pandemi yüzünden GTA Vice City gibi. Normal işimi kısmen kaybettiğim için geçinebilmek adına çevirdiğim dümenleri ve girdiğim riskleri ben bile anlamakta güçlük çekiyorum. Ondan zor yetişiyor kritikler. Misal bu çarşamba çıkacaktı, cumaya anca yetiştirebildim.
Herkes kendi grubunu katıp şarkılar yapmış resmen, sevdiğimiz elemanların müzikal füzyonu olması ilginç anlar yaratıyor ancak ben türler üstü diyemeyeceğim. Bildiğin metalkor.
From a crowded wound son zamanlarda dinlediğim en sıkıcı parça. Zaten sevdiğim bir tarz değil bu müzik. Ayrıca Max’in Sepultura dışındaki hiçbir performansını sevmemem de bu müziği dinlememem için yeterli bir sebep.
@deadhouse, Max’in Sepultura sonrası işlerinden Soulfly ve Killer be Killed’in sevilmemesi sıradışı bişi değil elbette, gayet anlaşılabilir bir durum ama Cavalera Conspiracy son albümü de mi sevmiyorsun? Yoksa şans vermek mi istemedin?
Soulfly konusunda ise nu-metal ile başlayıp, thrash, groove falan derken death metale kadar uzandı grup. Son albümleri “Ritual” keza sevilmesi çok zor bişey değildi kanımca.
@ismail vilehand, Şans vermek istemedim sanırım. Kendisine Sepultura gibi eşsiz, mükemmel bir gruba yaptıkları ve grubu terketmesi dolayısıyla ezeli bir antipatim var. Bunun dışında gerçekten de Sepultura sonrası işleri bana hitap etmiyor. Nu-metal, alternatif metal (bu tabirden nefret ediyorum) metalcore, groove metal soslu müzikleri bana uzak oldu hep. Peki ben bir soru sorayım sana. Sepultura sonrası projelerinde Max’in bu albüm gerçekten başyapıt dediğin bir albümü var mı?
@deadhouse, Soulfly conquer,dark ages,prophecy mükemmeldir.Cavalera conspiracyin son albümü ise aşırı mükemmel Hatta sepulturadan sonra en iyisi bence.
@deadhouse, benim sana tavsiyem Soulfly’dan ziyade Cavalera Conspiracy albümleri olur. Arise ve öncesi 80′lerin ilkel, kudurmuş, aklını kaybetmiş Sepultura’nın biraz endüstriyel katkılı hali gibi düşün. Ki hani sen Sepultura’ya ayıp etti diyorsun da Cavalera Conspiracy şimdiki Sepultura’dan daha fazla Sepultura zaten. Grubun kurucuları olan Cavalera kardeşler orada.
Başyapıt konusuna gelirsek evet, “Psychosis’ modern bir başyapıt olabilir. Kritiği sitede var, haber başlığında da çok övmüştüm. Nefes kesici bir albüm.
Soulfly konusunda ise 2004 çıkışlı Prophecy ve sonrasına kefilim ama sever misin net bişi diyemem. Diğer arkadaşların da dediği gibi Conquer süper albüm. Benim sana tavsiyem ise 2018 çıkışlı “Ritual”. Soulfly’ın senin sevmediğin türlerden arınmış, en net death/thrash metal albümü. Keza kritiği yine sitede var, albümden favori şarkım ise “Under Rapture”. Konuk vokal Immolation’dan Ross Dolan abimiz. Bunları yazarken açtım şarkıyı dinliyorum ve duvara kafa atmamak için kendimi zor tutuyorum.
Daha önce başka bir başlıkta da aynı konuyu tartışmıştık sanırım. Bence Soulfly, Roots sonrası Sepultura’dan bin kat daha iyi. Cavalera Conspiracy yüzbin kat daha iyi. Hani ben sadece fikir belirtiyorum, gerisi sana ve müzik zevkine kalmış.
Her biri çaldıkları grubun en iyi elemanı ibaresine katılmıyorum. Bill Kelliher ve Brann Dailor’ın olduğu bir grupta o iş zor. Kritik şahane, kalemine sağlık. Greg Puciato cidden eşsiz bir vokal. Çok özel bir ses. Sesinin değdiği her yer güzelleşebiliyor. Ben Koller, gruba muazzam bir derinlik katmış ve seviyeyi yükseltmiş. Farkını net bir şekilde ortaya koymuş. Albümdeki favorim net From A Crowded Wound. 05:40 sonrası muazzam. Koller siker. Puciato’nun vokal melodisinin sınırı yok! Vokaller ders niteliğinde. Bu konuda birbirlerini çok iyi tamamlıyorlar. Umarım 3. albüm için 6 sene beklemezler. Son olarak Killer Be Killed kesinlikle metalcore değil.
@Black Thunder, müzik konusundaki bir çok tartışmaya ve zıt fikre gerek sempati, gerekse de empati ile bakarak karşıt görüşteki tarafı elimden geldiğince anlamaya çalışan biri olarak Killer be Killed’in metalcore yaptığı iddia edenleri zerre anlayamıyorum. Ki metalcore tu kaka bişi değil zaten.
@ismail vilehand, metalcore’a tu kaka dediğimi nerden çıkardın. ama bu albüme türer üstü demeni abartılı buldum,
orası doğru. bu sene tüm kritiklerde bi abartı var o da ayrı mesele gerçi.
albüm güzel anlar barındırsa da genel olarak duymadığımız bir şey değil. hatta aşağıdaki röportaj yorumunu da okuyunca ’2 ay’ gibi bir sürede yazılmış olması çok mantıklı geldi bile diyebilirim. şarkılardaki olmamışlık, yapıştırılmışlık, ‘sonunu da şöyle uyduruverelim’mişlik hissini açıklıyor bana göre.
ve hatta Troy’un ‘abi şöyle şöyle bestelerim var ama Mastodon’daki ibneler çok sert olduğu için çaldırmıyorlar bunları artık bana’ diye çoğu şarkıya katkı yaptığını iddia edebilirim ancak kanıtlayamam.
@Dysplasia, yanlış anlaşılmayı düzeltmek adına araya gireyim: albümün kayıt aşaması iki ay sürmüş, şarkıların ne kadarlık sürede ve nasıl bestelendiğiyle alakalı bir bilgi veya bir demeç yok. Bahsettiğiniz gibi şarkıların yazılma süreci iki ay olsaydı bu kısıtlı bi zaman dilimi olarak ele alınabilir ve “özensizlik” argümanınızın bir unsuru olabilirdi ama o süre kayıt süresi, bestelenme değil. Kayıt için de iki ay kısa veya uzun değil, normal bir süre. Tartışmayı harlamak, polemik yaratmak için söylemedim; sadece yanlış anlaşılmayı düzeltmek istedim.
@Marvin Yanbasanyan, Olabilir, ben o yorumu görmeden önce de aynı şeyleri düşünüyordum şarkılarla alakalı. 2 sene boyunca yazmış olsalar da bir tutkalla yapıştırılmışlık hissi mevcut bana göre.
@Dysplasia, zincirleme yanlış anlaşılmalar yaşıyoruz şu an. Birincisi yorumu Black Thunder’ın “Son olarak Killer Be Killed kesinlikle metalcore değil.” demesine katıldığım için ona cevap olarak yazdım ve senin metalcore’a tu kaka dediğin aklımın ucundan dahi geçmedi. Kimsenin senin bişi dediğini/düşündüğünü çıkarttığı yok yani.
İkincisi benim “türler üstü” diye bir ifadem yok. Asıl sen onu nereden çıkarttın anlamadım. Grubun “X metal” veya “X core” diye kolayca etiketlenebilen bir müzik yaptığını düşünmediğimi söyledim.
Metalcore’u zerre sevmediğim halde kötü bişey olduğunu düşünmüyorum ama tanımlanamayan her mainstream metale metalcore deyip geçilmesini de saçma buluyorum. 2004-2006 arası Mastodon’a bile metalcore denildiği karanlık bir dönem yaşadık sonuçta.
@ismail vilehand, ya harbiden bakıyorsun between the buried and me de metalcore diyorlar, killswitch engage de. amerika’dan cikip black metal yapmayan her seye metalcore denen o karanlık donem harbiden de.
@ismail vilehand, Kesinlikle değil. Killer Be Killed’in metalcore yaptığını iddia edenler ile konuşmak çok gereksiz geliyor abi.
“Müzik konusundaki bir çok tartışmaya ve zıt fikre gerek sempati, gerekse de empati ile bakarak karşıt görüşteki tarafı elimden geldiğince anlamaya çalışan biri olarak” çok güzel demişsin ama bir yerden sonra cidden çekilmiyor. Bildiğin metalcore değil. Çok iyi core grupları var ama bu gruplar için, türün üzerindeki ön yargı kolay kolay kalkmayacak maalesef.
Müthiş albüm. İlk albümün bir hayranı olarak ilkinden daha çok sevdim. Kabul etmek gerekir ki ilk albüm müthiş bi açılış yaptıktan sonra ortalardan itibaren dozunu düşürüyordu. Bu sefer öyle değil, baştan sona kütük gibi albüm
Puciato apple music’e demeç vermiş, gruptan ve albümden bahsetmiş. Editör notları kısmında bu demeçlerin tamamını okuyabilirsiniz. Troy Sanders’ın gruba katılma şekli çok hoşuma gitti.
“Hadi öyle bi süpergrup kuralım” diyerek kurulmamış grup, öyle bi anda oluvermiş sadece. Puciato’yla Cavalera takılıyoken, bi odanın içinde 1 hafta boyunca öylesine çalıyoken oluşmuş grup. Sonrasında TDEP ve Mastodo’un beraber turladığı günlerden birinde Troy duymuş projeyi. Puciato’ya sormuş “basçınız kim diye”, Puciato da “sanırım Max da bas çalıcak, ben de bas çalıcam. Şu an davulcu bulmaya çalışıyoruz.” deyince Troy da “Hayır, basları ben çalıyorum” demiş. Bunun üzerine Puciato da “Ov pek ala. Sanırım vokal de yapıcaksın. O zaman 3 vokalistimiz var artık, müthiş oldu amına koyim” demiş.
Albümü 2 ayda kaydetmişler ve bu iki aylık süre içinde ayrı ayrı otel odalarında kalmaktansa bi ev kiralayıp iki ay beraber yaşamışlar. Sabah kahvaltı, stüdyoya gidiş, akşam yemeği ve sonrasında da barda takılarak geçirmişler günleri.
“Bunu “The Dillinger Escape Plan”in veda turnesinde kendisine aşırı gıcık olduğum hâlde söylüyorum (nedenini merak eden varsa anlatabilirim).”
Merak ettim. Greg Puciato açık ara en sevdiğim vokal ama bazı emo hareketleri var, acaba öyle bir şey mi?
05.12.2020
@12ParmakBağırsağı, biraz uzun hikaye ama anlatayım.
Grubu ilk “One of Us Is the Killer” turnesinde izlemiştim ve aklım çıkmıştı. “Option Paralysis” yüzünden TDEP dünyanın en iyi grubu dediğim dönemlerdi aslında.
Ben normalde moshpit adamıyım ama konu TDEP olunca en önde “Lan acaba Weinman mı yoksa Puciato mu en önce boynunu kırıp sahnede ölecek?” diye tepinmek yerine pür dikkat sahneye baktığım bir grup oldular hep.
Bu bahsettiğim veda turnesinde yerimi aldım, moshpitle alakam yok, saatler öncesinden en önde yerimi tutmuşum ve grubu bekliyorum. Neyse konser başladı Puciato ve Weinman yine kendini yerden yere atıyor, fakat tam olarak yanımda iki tane hatun vardı, böyle metal müzikle alakasız, baya bildiğin Beyonce konserine gelmiş gibi, gayet şıkırtılı giyimli, süslü püslü hatunlar. Bildiğin taş ötesi manken gibi iki hatun yani.
Konser boyunca Puciato sanki o iki hatuna özel konser verir gibi binlerce insanı gözardı ederek, sürekli o iki hatunla göz teması kurdu, “bu şarkı size” tarzı el kol hareketleri yaptı, göz kırptı, öpücükler attı.
Daha önce TDEP izlediğim zamanlarda yine en önde bütün şarkıları ezbere söylerdim, yanımdaki insanlar keza, Puciato sahneden atlar, ağzımıza mikrofon tutardı, en kötü “çak” yapardı. Fakat o konserde o iki hatuna tutuldu kaldı ve veda konserine binlerce insana saygısızlık yaptı.
Konser bitince sahneden aşağı indi ve seyirciyi alkışladı sonra güvenliklerin kulağına bişiler söyledi. Güvenlikler demir setleri açıp o iki hatunu içeri aldı. Ve muhtemelen Puciato o iki hatunu değiştire değiştire sabah kadar duvardan duvara vura vura hunharca sikti.
Yahu kardeş tamam, bu senin hakkın da, senin o iki hatunu sabahlara kadar amından götünden kanırta kanırta sikmek için ekstra çaba sarfetmene gerek yok ki. Senin veda konserin için binlerce insana eşit ilgi göstersen de o karıları sikeceksin zaten. O günden itibaren ben Puciato’nun sikişmek amaçlı vücut yaptığını anladım. Umarım fazla steroid yüzünden erkekliği ölmez. Amsalak ibne seni.
05.12.2020
@ismail vilehand, Hahaha herif amcı çıktı. Şarkı sözlerinden belliydi zaten.
Bu adamın sevgilisi de Jenna Haze’di, hala öyle mi bilmiyorum. Overdose olup hastaneye kaldırıldığında Haze ziyarete gelince paramedikler “Abi biz senin yengeyi tanıyoruz ehuehuehue” yapmışlar.
05.12.2020
@12ParmakBağırsağı, ben olsam intikam niyetine jenna haze’e bi 31 çekerdim.
05.12.2020
@Rzeczom, hahaha hiç sanmıyorum bundan rahatsız olacağını. Çoktan yaptım bile.
Müthiş albüm. ‘Tür falan yok’ cümlesine sonsuz katılıyorum. kesinlikle her albümü bir kalıba sokmamak gerekiyor ki adamlar da hiç bunun için kasmamış. 47 dakikalık çok kısa olmayan çalma süresine rağmen daha kısaymış gibi hissettirmek ve loopa aldırmak son derece saygı duyulasi bir konu.
Eline sağlık. Albümü henüz dinleyemedim. Greg Puciato konusunda, canlı izlerken kendimi amca gibi hissettiğim tek insan kendisi. 2005′te Kanada’da Miss Machine turnesinde izledim, sütuna tırmanıp tavandan yarasa gibi baş aşağı sarkmıştı, sahnede hayvan gibi TDEP çalarken “aman çocum aman bak gözünü seveyim” diye tedirgin olmuştum.
Ben çok sevdim albümü. Favorilerim çıktığından beri dinlediğim Deconstructing Self Destruction’la From A Crowded Wound. FACW gerçekten muhteşem şarkı, sabah açıp akşama kadar dinleyebilirim.
3 vokal olayı çok iyi. Genelde böyle 2 3 vokalli gruplarda illa ki birini sevmeme durumum oluyor ama bunda öyle bir şey olmadı.
Gözlemlediğim kadarıyla böyle süpergruplarda şarkılarda kopukluk olabiliyor, bu albümde o yok. Albüm dinlediğinizi hissediyorsunuz
şu sıralar sitede vilehand kritikleri epey bi’ arttı ve ben bu durumdan epey memnunum. eline sağlık.
04.12.2020
@Rzeczom, aslında çok daha fazla yazmak istiyorum ama bu ara hayatım pandemi yüzünden GTA Vice City gibi. Normal işimi kısmen kaybettiğim için geçinebilmek adına çevirdiğim dümenleri ve girdiğim riskleri ben bile anlamakta güçlük çekiyorum. Ondan zor yetişiyor kritikler. Misal bu çarşamba çıkacaktı, cumaya anca yetiştirebildim.
Herkes kendi grubunu katıp şarkılar yapmış resmen, sevdiğimiz elemanların müzikal füzyonu olması ilginç anlar yaratıyor ancak ben türler üstü diyemeyeceğim. Bildiğin metalkor.
From a crowded wound son zamanlarda dinlediğim en sıkıcı parça. Zaten sevdiğim bir tarz değil bu müzik. Ayrıca Max’in Sepultura dışındaki hiçbir performansını sevmemem de bu müziği dinlememem için yeterli bir sebep.
04.12.2020
@deadhouse, Max’in Sepultura sonrası işlerinden Soulfly ve Killer be Killed’in sevilmemesi sıradışı bişi değil elbette, gayet anlaşılabilir bir durum ama Cavalera Conspiracy son albümü de mi sevmiyorsun? Yoksa şans vermek mi istemedin?
Soulfly konusunda ise nu-metal ile başlayıp, thrash, groove falan derken death metale kadar uzandı grup. Son albümleri “Ritual” keza sevilmesi çok zor bişey değildi kanımca.
05.12.2020
@ismail vilehand, Şans vermek istemedim sanırım. Kendisine Sepultura gibi eşsiz, mükemmel bir gruba yaptıkları ve grubu terketmesi dolayısıyla ezeli bir antipatim var. Bunun dışında gerçekten de Sepultura sonrası işleri bana hitap etmiyor. Nu-metal, alternatif metal (bu tabirden nefret ediyorum) metalcore, groove metal soslu müzikleri bana uzak oldu hep. Peki ben bir soru sorayım sana. Sepultura sonrası projelerinde Max’in bu albüm gerçekten başyapıt dediğin bir albümü var mı?
05.12.2020
@deadhouse, Soulfly – Conquer gerçek bi başyapıt.
05.12.2020
@deadhouse, Soulfly conquer,dark ages,prophecy mükemmeldir.Cavalera conspiracyin son albümü ise aşırı mükemmel Hatta sepulturadan sonra en iyisi bence.
06.12.2020
@deadhouse, benim sana tavsiyem Soulfly’dan ziyade Cavalera Conspiracy albümleri olur. Arise ve öncesi 80′lerin ilkel, kudurmuş, aklını kaybetmiş Sepultura’nın biraz endüstriyel katkılı hali gibi düşün. Ki hani sen Sepultura’ya ayıp etti diyorsun da Cavalera Conspiracy şimdiki Sepultura’dan daha fazla Sepultura zaten. Grubun kurucuları olan Cavalera kardeşler orada.
Başyapıt konusuna gelirsek evet, “Psychosis’ modern bir başyapıt olabilir. Kritiği sitede var, haber başlığında da çok övmüştüm. Nefes kesici bir albüm.
Soulfly konusunda ise 2004 çıkışlı Prophecy ve sonrasına kefilim ama sever misin net bişi diyemem. Diğer arkadaşların da dediği gibi Conquer süper albüm. Benim sana tavsiyem ise 2018 çıkışlı “Ritual”. Soulfly’ın senin sevmediğin türlerden arınmış, en net death/thrash metal albümü. Keza kritiği yine sitede var, albümden favori şarkım ise “Under Rapture”. Konuk vokal Immolation’dan Ross Dolan abimiz. Bunları yazarken açtım şarkıyı dinliyorum ve duvara kafa atmamak için kendimi zor tutuyorum.
Daha önce başka bir başlıkta da aynı konuyu tartışmıştık sanırım. Bence Soulfly, Roots sonrası Sepultura’dan bin kat daha iyi. Cavalera Conspiracy yüzbin kat daha iyi. Hani ben sadece fikir belirtiyorum, gerisi sana ve müzik zevkine kalmış.
Her biri çaldıkları grubun en iyi elemanı ibaresine katılmıyorum. Bill Kelliher ve Brann Dailor’ın olduğu bir grupta o iş zor. Kritik şahane, kalemine sağlık. Greg Puciato cidden eşsiz bir vokal. Çok özel bir ses. Sesinin değdiği her yer güzelleşebiliyor. Ben Koller, gruba muazzam bir derinlik katmış ve seviyeyi yükseltmiş. Farkını net bir şekilde ortaya koymuş. Albümdeki favorim net From A Crowded Wound. 05:40 sonrası muazzam. Koller siker. Puciato’nun vokal melodisinin sınırı yok! Vokaller ders niteliğinde. Bu konuda birbirlerini çok iyi tamamlıyorlar. Umarım 3. albüm için 6 sene beklemezler. Son olarak Killer Be Killed kesinlikle metalcore değil.
04.12.2020
@Black Thunder, müzik konusundaki bir çok tartışmaya ve zıt fikre gerek sempati, gerekse de empati ile bakarak karşıt görüşteki tarafı elimden geldiğince anlamaya çalışan biri olarak Killer be Killed’in metalcore yaptığı iddia edenleri zerre anlayamıyorum. Ki metalcore tu kaka bişi değil zaten.
07.12.2020
@ismail vilehand, metalcore’a tu kaka dediğimi nerden çıkardın. ama bu albüme türer üstü demeni abartılı buldum,
orası doğru. bu sene tüm kritiklerde bi abartı var o da ayrı mesele gerçi.
albüm güzel anlar barındırsa da genel olarak duymadığımız bir şey değil. hatta aşağıdaki röportaj yorumunu da okuyunca ’2 ay’ gibi bir sürede yazılmış olması çok mantıklı geldi bile diyebilirim. şarkılardaki olmamışlık, yapıştırılmışlık, ‘sonunu da şöyle uyduruverelim’mişlik hissini açıklıyor bana göre.
ve hatta Troy’un ‘abi şöyle şöyle bestelerim var ama Mastodon’daki ibneler çok sert olduğu için çaldırmıyorlar bunları artık bana’ diye çoğu şarkıya katkı yaptığını iddia edebilirim ancak kanıtlayamam.
07.12.2020
@Dysplasia, yanlış anlaşılmayı düzeltmek adına araya gireyim: albümün kayıt aşaması iki ay sürmüş, şarkıların ne kadarlık sürede ve nasıl bestelendiğiyle alakalı bir bilgi veya bir demeç yok. Bahsettiğiniz gibi şarkıların yazılma süreci iki ay olsaydı bu kısıtlı bi zaman dilimi olarak ele alınabilir ve “özensizlik” argümanınızın bir unsuru olabilirdi ama o süre kayıt süresi, bestelenme değil. Kayıt için de iki ay kısa veya uzun değil, normal bir süre. Tartışmayı harlamak, polemik yaratmak için söylemedim; sadece yanlış anlaşılmayı düzeltmek istedim.
07.12.2020
@Marvin Yanbasanyan, Olabilir, ben o yorumu görmeden önce de aynı şeyleri düşünüyordum şarkılarla alakalı. 2 sene boyunca yazmış olsalar da bir tutkalla yapıştırılmışlık hissi mevcut bana göre.
07.12.2020
@Dysplasia, zincirleme yanlış anlaşılmalar yaşıyoruz şu an. Birincisi yorumu Black Thunder’ın “Son olarak Killer Be Killed kesinlikle metalcore değil.” demesine katıldığım için ona cevap olarak yazdım ve senin metalcore’a tu kaka dediğin aklımın ucundan dahi geçmedi. Kimsenin senin bişi dediğini/düşündüğünü çıkarttığı yok yani.
İkincisi benim “türler üstü” diye bir ifadem yok. Asıl sen onu nereden çıkarttın anlamadım. Grubun “X metal” veya “X core” diye kolayca etiketlenebilen bir müzik yaptığını düşünmediğimi söyledim.
Metalcore’u zerre sevmediğim halde kötü bişey olduğunu düşünmüyorum ama tanımlanamayan her mainstream metale metalcore deyip geçilmesini de saçma buluyorum. 2004-2006 arası Mastodon’a bile metalcore denildiği karanlık bir dönem yaşadık sonuçta.
08.12.2020
@ismail vilehand, ya harbiden bakıyorsun between the buried and me de metalcore diyorlar, killswitch engage de. amerika’dan cikip black metal yapmayan her seye metalcore denen o karanlık donem harbiden de.
@ismail vilehand, Kesinlikle değil. Killer Be Killed’in metalcore yaptığını iddia edenler ile konuşmak çok gereksiz geliyor abi.
“Müzik konusundaki bir çok tartışmaya ve zıt fikre gerek sempati, gerekse de empati ile bakarak karşıt görüşteki tarafı elimden geldiğince anlamaya çalışan biri olarak” çok güzel demişsin ama bir yerden sonra cidden çekilmiyor. Bildiğin metalcore değil. Çok iyi core grupları var ama bu gruplar için, türün üzerindeki ön yargı kolay kolay kalkmayacak maalesef.
Müthiş albüm. İlk albümün bir hayranı olarak ilkinden daha çok sevdim. Kabul etmek gerekir ki ilk albüm müthiş bi açılış yaptıktan sonra ortalardan itibaren dozunu düşürüyordu. Bu sefer öyle değil, baştan sona kütük gibi albüm
Puciato apple music’e demeç vermiş, gruptan ve albümden bahsetmiş. Editör notları kısmında bu demeçlerin tamamını okuyabilirsiniz. Troy Sanders’ın gruba katılma şekli çok hoşuma gitti.
“Hadi öyle bi süpergrup kuralım” diyerek kurulmamış grup, öyle bi anda oluvermiş sadece. Puciato’yla Cavalera takılıyoken, bi odanın içinde 1 hafta boyunca öylesine çalıyoken oluşmuş grup. Sonrasında TDEP ve Mastodo’un beraber turladığı günlerden birinde Troy duymuş projeyi. Puciato’ya sormuş “basçınız kim diye”, Puciato da “sanırım Max da bas çalıcak, ben de bas çalıcam. Şu an davulcu bulmaya çalışıyoruz.” deyince Troy da “Hayır, basları ben çalıyorum” demiş. Bunun üzerine Puciato da “Ov pek ala. Sanırım vokal de yapıcaksın. O zaman 3 vokalistimiz var artık, müthiş oldu amına koyim” demiş.
Albümü 2 ayda kaydetmişler ve bu iki aylık süre içinde ayrı ayrı otel odalarında kalmaktansa bi ev kiralayıp iki ay beraber yaşamışlar. Sabah kahvaltı, stüdyoya gidiş, akşam yemeği ve sonrasında da barda takılarak geçirmişler günleri.
Geçen gün 1 kere dinleyebildim henüz. Canavar albüm.
Sevemedim, yola bu sene çıkan diğer gruplarla devam edeceğiz.
Ben Koller’in bahsi geçmişken, Mutoid Man projesi ne alemde acaba, hiç ses yok o taraflardan. Son albümleri müthişti.
07.12.2020
@ihsanoird, War Moans muazzam işti gerçekten. instagram’da aktif gözüküyorlar. Mesaj atıp sormak lazım.
Herkes bir yana Max bir yana.
Vokale girdi mi toplam adrenalini birden üçe beşe katlıyor.
Gelmiş geçmiş en iyi süper gruplardan biri mükemmel kimyaları var elemanların birbirleriyle
kendi isimlerini taşıyan ilk albümlerinin de kritiği gelse tadından yenmez. o da en az bunun kadar iyi bir albüm.