Bu yıl içerisinde power metalle ilişkili olarak çıkan albümler arasında dinlediğim en iyilerden biri şüphesiz ki MANTICORA’nın türe epey sert bir yönden yaklaştığı yeni çalışması “To Live to Kill to Live”di. Grup o albümde power metal ve heavy metalin progresif bir yorumunu, yanında death metale kadar varan bir agresiflikle sunmuş ve o tarz bir şeye ihtiyacı olanları ihya etmişti.
Bu türler dâhilinde yılı kafamda sadece MANTICORA eşliğinde kapatacağımı tahmin ederken, bir anda COMMUNIC çıkageldi. 2006’da çıkan “Waves of Visual Decay” albümlerinden beri takip ettiğim Norveçli grup, yılların birikimini önümüze serdiği ve kariyerlerinin en başarılı işlerinden biri olarak gördüğüm “Hiding from the World”le dikildi karşımıza. 2003’te kurulan ve 17 yıldır aynı kadroyla yoluna devam eden COMMUNIC, büyük oranda NEVERMORE, SANCTUARY arası, yer yer SCARIOT’u da akıllara getiren progresif bir power/heavy metal yapıyor. Lakin bu power metal elbette ki klasikleşmiş Avrupa heavy metali şeklinde değil, Amerikalıların power metal olarak adlandırdığı ve ICED EARTH, JAG PANZER vb. gruplara daha yakın duran bir yaklaşımla sunuluyor. Bunu NEVERMORE progresfliğiyle harmanlayarak ortaya çok etkileyici bir müzik çıkaran COMMUNIC, frontman Oddleif Stensland’in adeta Darrel Wane düzeyinde bir Warrel Dane benzerliği taşımasından mütevellit müthiş bir NEVERMORE nostaljisi yaşatmayı da başarıyor.
Bu vokal konusuna en başta değinmekte fayda var. Bildiğimiz gibi rahmetli; vokaliyle deliliği, şizofreniyi, acıyı, kederi aynı anda verebilen ve bu açıdan tüm metal vokalistlerinden farklı bir yerde duran müstesna bir abimizdi. Stensland’ın vokali sadece ses rengi açısından Warrel’a benzemekle kalmıyor, üstüne bir de onun yorum tarzını da yansıtarak Warrel’dan başka kimseden duyamadığımız dramatik bir etkiyi de şarkılarına katıyor. Bu hiçbir şekilde bir klonlama çabası, taklit değil. Adamın sesi böyle ve şarkı söylemeye başlayınca Warrel Dane’e çok yakın bir kimliğe bürünüyor. COMMUNIC de bundan ziyadesiyle yararlanıyor.
Bir öncesindeki “Where Echoes Gather“ın üzerine çıkmayı başaran “Hiding from the World”e baktığımda COMMUNIC’in belirli konularda gerçekten çok üst düzey bir kimliğe büründüğünü ve beste konusunda kendini çok iyi eğittiğini görüyorum. İlk albümlerde ara ara görülen kendini edit’leyememe durumu ve biraz fazla tekrara düşerek uzayan şarkılar artık tamamen rafine bir biçimde sunuluyor. Albümdeki şarkılar 7 ila 10 dakika arasında seyrediyor ve 1 saat süren bu 8 şarkılık albümde sevmediğim tek bir şarkı bile yok. Son 4-5 gün içerisinde günde ortalama 5-6 kez dinlediğim “Hiding from the World”, sırf bu durumla bile bana kendini ne kadar çok sevdirdiğini gösteriyor.
Yukarıda progresif anlayış dedim, power metal dedim, heavy metal dedim. Lakin burada esas olan şey grubun beste konusundaki akılda kalıcı ve karakterli yaklaşımı sayesinde ortaya çıkan kudretli, görkemli yapı. Adamlar bir şarkıyı nasıl inşa edeceklerini, onu vokallerle nasıl eğip bükeceklerini, tansiyonu nasıl zirveye çıkaracaklarını ve tüm bunları nasıl son derece akılda kalıcı şekilde sunacaklarını çok iyi biliyorlar. Bir albümdeki şarkıların hepsinin nakaratı mı nakış gibi işlenmiş olur? Hepsi mi kolay formüllere kaçılmaksızın devleşir? İşte COMMUNIC burada bunu başarıyor. Hiçbir şarkıda nakarat gelsin de eşlik edeyim diye beklemiyorsunuz, nakarat kendisini şarkının en önemli kısmı olarak satmaya çalışmıyor, buna rağmen her seferinde müthiş güzel düşünülüp tasarlanmış bir nakaratta kendinizi Stensland’ın haykırışlarına eşlik eder gibi yaparken buluyorsunuz.
Tüm bu enfes vokal performansına bir de yaratıcı rifler ve kütür kütür davullar eklenince ortaya gerçekten de çok sağlam bir albüm çıkıyor. Eğer bu türe yatkınsanız; progresif bir anlayışla sunulan ve kükreyen vokaller eşliğinde giderek büyüyen bir metal albümü dinlemek isterseniz, COMMUNIC istediğiniz pek çok şeyin cevabı olabilir. Yaklaşık 15 yıldır devam eden yolculuklarını takip eden bir dinleyicileri olarak “Hiding from the World”ün grubun bugüne dek yaptığı en oturaklı, en ayakları yere basan, en gurur duyulası albüm olduğunu düşünüyorum.
Bugüne kadar beni bir kez olsun hayal kırıklığına uğratmayan COMMUNIC’i ve yıl sonu listeme alacağım albümlerden biri olan “Hiding from the World”ü taş gibi bir metal albümü dinlemek isteyen herkese öneririm. Tıpkı NEVERMORE gibi COMMUNIC de nedenini anlamadığım şekilde hep geri planda kalıyor ve bence bu bildiğin ayıp, günah, hatta insanlık suçu. Siz böyle olmayın, metal seviyorsanız albümü es geçmeyin. Tutku, deneyim, zekâ, yaratıcılık… Burada hepsinden fazlasıyla var.
Kadro Oddleif Stensland: Gitar, vokal
Erik Mortensen: Bas
Tor Atle Andersen: Davul
Şarkılar 1. Plunder of Thoughts
2. Hiding from the World
3. My Temple of Pride
4. Face in the Crowd
5. Born Without a Heart
6. Scavengers Await
7. Soon to Be
8. Forgotten
Giderek extremleşen metal ortamında böyle albümlerin değeri çok azaldı. Taş gibi albüm gerçekten. Öyle ihtiyacım varmış ki böyle bir albüme. Bir dönemini sadece Nevermore ve Warrel Dane ile geçirmiş bi insan olarak da Communic’in varlığı aşırı tatmin ediyor beni
Kötü değil de… Kulağa aşırı taklit gelmiyor mu ya? Esinlenmek başka şey, kopyalamak bambaşka sanki:( İkincisi olunca, insan ister istemez eksik olana, olmamışa, negatife konsantre oluyor. Warrel’ın ölüm yıldönümü yaklaşırken, bunu dinlemeyi hiç ama hiç istemiyorum ben.
Giderek extremleşen metal ortamında böyle albümlerin değeri çok azaldı. Taş gibi albüm gerçekten. Öyle ihtiyacım varmış ki böyle bir albüme. Bir dönemini sadece Nevermore ve Warrel Dane ile geçirmiş bi insan olarak da Communic’in varlığı aşırı tatmin ediyor beni
Kötü değil de… Kulağa aşırı taklit gelmiyor mu ya? Esinlenmek başka şey, kopyalamak bambaşka sanki:( İkincisi olunca, insan ister istemez eksik olana, olmamışa, negatife konsantre oluyor. Warrel’ın ölüm yıldönümü yaklaşırken, bunu dinlemeyi hiç ama hiç istemiyorum ben.
Böyle “temel” müzik yapan gruplar nedense ilgimi çekiyor.