2020 cidden tüm insanlık tarihi açısından unutulmaz bir yıl oldu. Pek de inanmadığım bir senaryo olan, yarasa çorbası içme mevzusu sonucu çıkan bir virüs bizi hem maddi hem de manevi anlamda mahvetti. Özellikle bana verdiği ekonomik zarar o kadar büyük ki; tüm birikimlerim eridi, devlete ve bankalara olan borcumu kapatmam muhtemelen uzun yıllar boyunca imkânsız olacak. Çok zor günler beni bekliyor.
Hayatımın sonuna kadar hayal ettiğim yurtdışı seyahatlerinin hiçbirini gerçekleştiremeyeceğim, yeni bir telefon veya yeni bir oyun konsolu almak için aylarca aç kalacağım, giydiğim ayakkabı artık Adidas yerine “sabibA” olacak ki aynadan bakınca Adidas diye gözüksün. Neyse ki illegal işleri az çok biliyorum, sakata gelmediğim sürece çorbamı kaynatmaya çalışacağım. Bu da işe yaramazsa; birinden mezun olduğum, ikisini yarım bıraktığım toplamda üç üniversite okumuş bir adam olarak sokaklarda gezen işsiz bir suçlu olacağım. Benim durumumdaki insanları yüzbinlerle çarpın ve gelecek ne derece karanlık çok daha iyi anlayın.
Sırf bu yılı an ve an yaşayan bizler için değil; olur da ne olduğu belirsiz aşılardan sonra dalgayı kaldırıp üreyebilecek derman bulursak; çocuklarımıza, torunlarımıza hala bu saçma ve sikko maskeyi neden taktıklarını ve tüm bunların nasıl başladığını anlatabiliriz. Bunları anlatmamız lazım ki, onlar aynı tufaya düşmesinler. Koyun gibi her söylenene inanmasınlar. Kendi konforlarını bozmamak için sessiz kalmasınlar. Keyiflerini bozmamak sessiz kalacakları her saniye onlara yıllar boyu çekecekleri zulüm olarak geri dönecek maalesef. Bu her zaman böyle oldu ve böyle devam ediyor.
2021 ile alakalı tek temennim ise bu söylediklerim ile alakalı yanılmak. Umarım dibine kadar yanılırım ve şu işten komple kurtuluruz da bu söylediklerim yüzünden ismail vilehand o tarihte neyin kafasını yaşamış da, abartmış. Bakın aşıyı olduk; dükkânlar açıldı, festivaller ve konserler başladı, spor müsabakalarında tribünler doldu taştı, dünya artık çiçek gibi. diyenler beni bugün söylediklerim yüzünden linç ederler. Gerçekten çok istiyorum bunu. O günler geldiğinde lütfen karamsarlığım yüzünden acımayın bana, gözümün yaşına bakmayın. Yeter ki normale dönelim de, köpekbalıkları gibi parçalayın beni.
Az önce normale dönmeye olan hasretimizden bahsederken bazı old school ve badass adamlar; hiçbir olumsuzluğu kafaya takılmadan, am ve göt avcılığına çıkıyorlar. Bu muhterem şahıslardan birincisi şüphesiz ki Tom Angelripper . Adam kafayı sıyırıp, 2020 çıkışlı Sodom albümü “Genesis XIX” ile yardı geçti, kanırta kanırta ortadan ikiye böldü bizi. Keza Napalm Death gibi babalardan bahsetmek dahi istemiyorum ama biz dünya çiçek gibi zannederken ve mutlu mesut yaşarken bile onlar hep ne derece bir bok çukurunda olduğumuzu haykırmak için 40 sene çalıştılar. Biz şu an Virüs çıktı, perişan olduk. diye ağlarken ve zor durumda kalınca bazı gerçekleri gördüğümüzde bile konuşmaya çekinirken onlar insanlığın ne derece kokuşmuş olduğunu yıllar önce haykırdı. Peki, biz dinledik mi? Hayır. O zaman başımıza gelen her şey bize müstahak mı? Evet.
Badass’lik konusunda kara kuşak sahibi olan ve en kralını cebinden çıkaracak old school death metal efsanesi Dave Ingram keza Benediction a geri dönerek am ve göt avcılığına çıkıyor; turnayı klitorisinden, leyleği bızırından vuruyor. İngiliz death metalinin en muazzam gruplarının başında gelen Benediction kendisinin dönüşü ile birlikte uzun yıllardır olmadığı kadar güçlü ve göt ısırıcı olarak yeniden sahalara geri döndü. Az sonra ayrıntıların bahsedeceğim Scriptures ise kesinlikle yılın en iyi death metal albümlerinden biri.
Grubu bilmeyenlere biraz ön bilgi vermem gerekirse; ilk şunu söyleyeyim, Benediction çok köklü ve saygıdeğer bir death metal grubu. Napalm Death in efsane vokali ve azılı Aston Villa FC holiganı Barney Greenway grubun ilk albümü olan Subconscious Terror da vokal yapmıştı. Daha sonra grindcore türünü icat eden ve günümüzde hala türün en önemli grubu olan Napalm Death e geçerek komple hayatımızı kaydırdı. Keza Anaal Nathrakh ın kel ve gözlüklü memur kılıklı vokalisti Dave Hunt 1998-2019 yılları arasında, 21 sene boyunca grubun aktif vokalisti oldu ve “Organised Chaos” ile “Killing Music” albümlerinde hiç de yabana atılmayacak çok güçlü performanslar sergiledi.
Fakat her mekânın bir sahibi vardır. Konu Benediction olunca da mekânın sahibi kuşkusuz ki Dave Ingram . 90’lı yılların başında yaptıkları, death metal tarihini derinden etkileyen “The Grand Leveller” ve “Transcend the Rubicon” albümleri ile efsaneleşen; badass, taşşaklı, korkunç, karizmatik, büyük sikli ve benzeri onlarca sıfat bulabileceğiniz bu adam geri dönüşü ile grubu şaha kaldırıyor. Netflix işin içinde para olduğunu bilse misal sırf bu albüm için The Dave Ingram Experience diye dizi çeker. O derece.
“Scriptures” ile sahaya çıkan diğer bir iddialı isim ise Giovanni Durst. İsmine bakınca Limp Bizkit vokalisti Fred Durst’ün İtalya turnesinde prezervatifsiz sevişmesinden mütevellit kazayla içeri boşalması sonucu doğan bir erkek çocuğu geliyor akıllara (Burada ki tek ruh hastası ben olmamalıyım. İllaki vardır başka aklına gelen.) ama kendisi tüm bu senaryodan alakasız, muazzam bir davulcu. Dave Ingram paşası ile birlikte 2019 yılında gruba gelerek çok muhteşem işler yapıyor. Davul yazımına bakılırsa kendisi çok büyük bir Motörhead fanı diyebilirim. Hem Benediction a hem de Motörhead’e hakim dinleyiciler bağlantıyı çok net yakalayacaklardır.
Motörhead demişken albümde genel olarak ciddi bir etkilenme olduğunu söyleyebilirim. Baştan sonra, an ve an nerelerde Motörhead etkisi olduğunu duymanız için albümü komple dinlemenizi öneririm ama size küçük bir spoiler vermem gerekirse In Our Hands, the Scars şarkısına bakarak ne demek istediğimi anlayabilirsiniz. Kulak koparan bas gitara keza dikkat. İşte bunları hep Motörhead başlattı.
Albümün Benediction’ın kariyerinde nerede durduğundan bahsetmek ise çok zor. Ancak benim fikrim, “The Grand Leveller” ve “Transcend the Rubicon” sonrasında grubun en iyi albümü olduğu yönünde. Günümüz death metalini düşünürsek ise tertemiz prodüksiyon barından ancak güçlü sound olarak farkını ortaya koyan bir albüm var ortada. Şahsen azılı bir ekstrem metal sever olarak hem sound hem de beste yönünde son derece tatmin olduğum bir albüm oldu. Davullar başta olmak üzere Motörhead esintileri ise tatlı üstüne kaymaklı dondurma gibi keyif verdi. Ağzının tadını bilen herkese de bu kaymaklar, dondurmalar, çikolata sosları dinlerken bonus olarak gelecektir zaten. Kaliteli kulaklara özel muazzam ayrıntılar var.
Acısıyla, tatlısıyla hayatımızı sikti 2020. Hayatta olmak her zaman en kötüsünden daha iyidir. Sonuçta hala hayattasın ve nefes alıyorsun. Buna da şükretmek lazım. Ancak geleceğimiz o kadar karanlık ve tehlikeli ki, bireysel silahlanmaya karşı bir insan olarak iyi ki arkadaşlarımın zoruyla zamanında pompalı tüfek alıp yatağımın altına koymuşum diyorum şimdilik. Tüm dileğim her şeyin en kısa zamanda yoluna girmesi o tüfeğin yatağın altından hiç çıkmaması.
2020 yılı boyunca yazılarımı ve yorumlarımı okuyan, okumayan, beğenen, beğenmeyen, benimle aynı fikirde olan, olmayan herkese çok teşekkürler. Pasifagresif çatısı altında iyi-kötü birçok muhabbet çevirdik, bunu kaybetmememiz dileğiyle yeni yılda hepinize ailenizle birlikle önce sağlık ve sonra huzur diliyorum. Ocak ayının son haftasına kadar yeni yazı yazmayacağım ama yorumlara 7/24 devam. Eğer hâlâ hayatta kalırsam, Asphyx – Necroceros kritiğinde görüşmek üzere. Sağlıcakla kalın.
Kadro Dave Ingram: Vokal
Peter Rew: Gitar
Darren Brookes: Gitar
Dan Bate: Bas
Giovanni Durst: Davul
Konuk:
Kam Lee: Vokal (5)
Şarkılar 1. Iterations of I
2. Scriptures in Scarlet
3. The Crooked Man
4. Stormcrow
5. Progenitors of a New Paradigm
6. Rabid Carnality
1. In Our Hands, the Scars
2. Tear Off These Wings
3. Embrace the Kill
4. Neverwhen
5. The Blight at the End
6. We Are Legion
Aga son paragrafi okurken garip oldum. Yilbasi gecesi ozel programi gibi. Son cumlede “saka lan saka hepinizin amk” diyeceksin diye bekledim. Hayal kirikligi :/ Pompali fikrini benim de aklima dusurdun simdi bak.
Herkes gibi ben de hem yorumlarini hem de kritiklerini oldukca samimi buluyorum. Maddi sikintilarini en kisa zamanda cozmen dilegiyle.
Albume gelirsek cidden PA ahalisi olarak gozden kacirdik bunu. Gayet tas oglu tas bir calisma olmus. Hala dinlemeyen varsa kosarak ulassin albume.
Kritiği okuyunca birden tüm sene gözümün önünden film şeridi gibi geçti. Harika bir kritik daha eline sağlık.
Güzel dileklerin için teşekkürler aynılarını senin için de temenni ediyorum. Umarım en kısa zamanda atlatırsın sıkıntılarını.
Politik bilinçsizlik insanları bu noktaya getirdi. Bu yüzden bize müstahak kısmına kesinlikle katılıyorum. Bencillik, korkaklık, zayıflık, kulluk, otoriteye biat o kadar yaygın ki düşünsel ve eylemsel bağlamda anti-otoriter yaklaşım içerisinde olanlar ile iktidar yalayıcıları arasında fark kalmadı. Çünkü sonuç olarak herkes ama herkes korkuyor ve devrim düşüncesi akıllardan bile geçmiyor. Sinmişlerin çağı.
@deadhouse, Çok ilgim ya da bilgim olan mevzular değil ama yine kaşındım. Savunduğun şeyin tam olarak ne olduğunu da bilmiyorum. Neyse belki bişeyler öğrenirim.
Politik devrim ile birşeylerin çözülebileceği fikri çok absürt geliyor bana.
1. İnsan aynı insan olduğu sürece politik sistem ne olursa olsun aynı sorunlar bi şekilde devam eder. Sistem yüzeysel bi parça.
2. Zorbalıkla, katl ile başlayan bişeyin huzurla devam edebileceğini hayal edemiyorum. Şiddet şiddeti doğurur.
3. Devrimle gelmesi hayal edilen sosyalizm gibi sistemler anladığım kadarıyla şu an olandan bile otoriter ve baskıcı. Ne kadar kural ve yaptırım olursa, uygulandığı durumda o ölçüde zorbalık, uygulanmadığında o ölçüde mental baskı ve korku yaratır. Korku ve sıkışmışlık hissi de çoğu sosyal sorunun kaynağı.
@çaksu, Ne söyleyeyim ki bu yoruma. Bu da müzik gibi zevkler, renkler ahaha. Belli ki çok farklı düşünüyoruz. :)
Aslında yorumuna uzun ve kapsamlı bir cevap yazabilirim. Ancak yazmayacağım. Burada, yazılan uzun ve müzik dışı, hatta müzik içi bazı yorumlara pusuda bekler gibi; keyif kaçırmak isteyen, ti’ye almaya çalışan, direkt hakaret eden, akılları sıra taşak geçen bir güruh var. Ben artık onlarla başa çıkabilecek durumda değilim. Şimdi yine biri bir şey yazar, tadımız kaçar.
Yine de yorumlarını keyifle okuyan ve samimi olduğunu düşündüğüm için kısaca şunu söyleyeyim: (biraz replik ve şifreli gibi olacak ama idare et) Bu hayata çoğu insan kendi penceresinden bakıyor. Ben birkaç senedir hayata kendi penceremden bakmamaya çalışıyorum. (Bakıyorum diyemem ama hiç olmazsa çalışıyorum, sen veya başkası kendi pencerenizden bakıyorsunuz demiyorum, yanlış anlama)
Kritik takvimini tamamen unutup bugun sabah saat 7 den beri albumu döndürdüm. Bunun uzerine de bu klas kritik cok guzel tesadüf oldu. Eline sağlık bro, çıktığı gün dinlememenin acısını sağlam hissettim:)
Ismail abi sen daha evvleki bazı kritiklerde de bu maddi durum meselesine vurgu yapmıştın. sadece merak ettciğim için soruyorum, ne işle uğraşıyorsun acaba, çok spesifik olmasa da genel itibariyla hangi endüstri kolundasın çok merak ediyorum.
nitekim senin yaşadığın sıkıntıları pandemiden ötürü ben de dibine kadar yaşıyorum
Bütün felaketleri bir garip gregoryen takvime yükleyenlere Roma İmparatorları şoku!… 2021′de ısrarla bayiinizden isteyiniz.
Aga son paragrafi okurken garip oldum. Yilbasi gecesi ozel programi gibi. Son cumlede “saka lan saka hepinizin amk” diyeceksin diye bekledim. Hayal kirikligi :/ Pompali fikrini benim de aklima dusurdun simdi bak.
Herkes gibi ben de hem yorumlarini hem de kritiklerini oldukca samimi buluyorum. Maddi sikintilarini en kisa zamanda cozmen dilegiyle.
Albume gelirsek cidden PA ahalisi olarak gozden kacirdik bunu. Gayet tas oglu tas bir calisma olmus. Hala dinlemeyen varsa kosarak ulassin albume.
Yine bu sene çıkan Metalium’um Tenebris albümünden Frozen Souls ve bu albümdeki Tear Off These Wings’in başlarını birbirine benzettim. Ortada çalma olduğunu iddia etmiyorum tabii yanlış anlaşılmasın.
Metalium:https://www.youtube.com/watch?v=5ss4b1o-E1I
Benediction:https://www.youtube.com/watch?v=tqeD9SSlL9c
Ha bu arada Benediction yıkmış. 8,5/10′dan 8.
Kritiği okuyunca birden tüm sene gözümün önünden film şeridi gibi geçti. Harika bir kritik daha eline sağlık.
Güzel dileklerin için teşekkürler aynılarını senin için de temenni ediyorum. Umarım en kısa zamanda atlatırsın sıkıntılarını.
Politik bilinçsizlik insanları bu noktaya getirdi. Bu yüzden bize müstahak kısmına kesinlikle katılıyorum. Bencillik, korkaklık, zayıflık, kulluk, otoriteye biat o kadar yaygın ki düşünsel ve eylemsel bağlamda anti-otoriter yaklaşım içerisinde olanlar ile iktidar yalayıcıları arasında fark kalmadı. Çünkü sonuç olarak herkes ama herkes korkuyor ve devrim düşüncesi akıllardan bile geçmiyor. Sinmişlerin çağı.
31.12.2020
@deadhouse, Çok ilgim ya da bilgim olan mevzular değil ama yine kaşındım. Savunduğun şeyin tam olarak ne olduğunu da bilmiyorum. Neyse belki bişeyler öğrenirim.
Politik devrim ile birşeylerin çözülebileceği fikri çok absürt geliyor bana.
1. İnsan aynı insan olduğu sürece politik sistem ne olursa olsun aynı sorunlar bi şekilde devam eder. Sistem yüzeysel bi parça.
2. Zorbalıkla, katl ile başlayan bişeyin huzurla devam edebileceğini hayal edemiyorum. Şiddet şiddeti doğurur.
3. Devrimle gelmesi hayal edilen sosyalizm gibi sistemler anladığım kadarıyla şu an olandan bile otoriter ve baskıcı. Ne kadar kural ve yaptırım olursa, uygulandığı durumda o ölçüde zorbalık, uygulanmadığında o ölçüde mental baskı ve korku yaratır. Korku ve sıkışmışlık hissi de çoğu sosyal sorunun kaynağı.
4. Gelecek düzen anarşi ise The Walking Dead.
Bence.
Bi de numara falan koydum haha.
31.12.2020
@çaksu, Ne söyleyeyim ki bu yoruma. Bu da müzik gibi zevkler, renkler ahaha. Belli ki çok farklı düşünüyoruz. :)
Aslında yorumuna uzun ve kapsamlı bir cevap yazabilirim. Ancak yazmayacağım. Burada, yazılan uzun ve müzik dışı, hatta müzik içi bazı yorumlara pusuda bekler gibi; keyif kaçırmak isteyen, ti’ye almaya çalışan, direkt hakaret eden, akılları sıra taşak geçen bir güruh var. Ben artık onlarla başa çıkabilecek durumda değilim. Şimdi yine biri bir şey yazar, tadımız kaçar.
Yine de yorumlarını keyifle okuyan ve samimi olduğunu düşündüğüm için kısaca şunu söyleyeyim: (biraz replik ve şifreli gibi olacak ama idare et) Bu hayata çoğu insan kendi penceresinden bakıyor. Ben birkaç senedir hayata kendi penceremden bakmamaya çalışıyorum. (Bakıyorum diyemem ama hiç olmazsa çalışıyorum, sen veya başkası kendi pencerenizden bakıyorsunuz demiyorum, yanlış anlama)
31.12.2020
@deadhouse, Cheers.
^.^
Kritik takvimini tamamen unutup bugun sabah saat 7 den beri albumu döndürdüm. Bunun uzerine de bu klas kritik cok guzel tesadüf oldu. Eline sağlık bro, çıktığı gün dinlememenin acısını sağlam hissettim:)
üç üniversite mi? ben birincisine gidemedim daha. hangi bölümleri okuduğunu çok merak ettim.
bu arada mükemmel bir kritik olmuş. zaten çıktığı günden beri bekliyordum. ağzımdan salyalar akarak okudum resmen.
Ismail abi sen daha evvleki bazı kritiklerde de bu maddi durum meselesine vurgu yapmıştın. sadece merak ettciğim için soruyorum, ne işle uğraşıyorsun acaba, çok spesifik olmasa da genel itibariyla hangi endüstri kolundasın çok merak ediyorum.
nitekim senin yaşadığın sıkıntıları pandemiden ötürü ben de dibine kadar yaşıyorum