Herkesçe bilinen sert grubundan daha da sert başka gruplarda da çalan müzisyenleri seviyorum. Adam yüz binlere ulaşan sert bir müzik yapıyor, festivallerde on binlerce kişiye konser eriyor, dünyayı turluyor, maliyetli klipler çekiyor, sonra gidip daha ziyade bilenin bildiği daha underground oluşumlarda da yer alıyor. Sanki esas sert grubu kesmiyormuş, yetmiyormuşçasına. Misal Zbigniew Robert Promiński, namıdiğer Inferno. 22 yıldır BEHEMOTH’la ortalığı yıktığı yetmiyormuş gibi bir de zamanında kendi kurduğu AZARATH’ta, üstüne bir de WITCHMASTER’da çalıyor. Hem de ne çalma. Şu albümü dinleyin, sanırsınız BEHEMOTH’ta Inferno’nun her istediğini yapmasına izin verilmiyor, o da gelip sinirini stresini burada atıyor.
Daha dinlemeden, şöyle bir koklayarak MORBID ANGEL’dan etkilendiğini hissedebileceğiniz AZARATH 20 yıldır müzik yapan bir death/black metal grubu. Diyeceksiniz ki bu adam BEHEMOTH’ta da bu tür müzik yapmıyor mu, evet yapıyor. Lakin AZARATH’ta yaptığı müzik BEHEMOTH’un giderek sofistikeleşen ve ağır başlı hâle gelen karakterinin yanında çok daha zehir saçan, vahşi, ifrit gibi bir şey.
Kapağı Inferno’nun eşi Marta Promińska’nın imzasını taşıyan “Saint Desecration” ile yedinci albümüne imza atan AZARATH, şöyle bir bakınca yoğun ANGELCORPSE etkili, zaman zaman NILE teknikliğine, KRISIUN bodosluğuna ve VITAL REMAINS soluk aldırmazlığına ulaşan bir müzik yapıyor. BEHEMOTH’un atmosfere yaslanma yoluna gittiği, Nergal’in felsefe yapmayı seçtiği noktalarda AZARATH olduğu gibi yıkım odaklı bir şeye dönüşüyor ve adeta kötülük kusuyor. 2017’de çıkan bir önceki çalışması “In Extremis” sonrasında, 2019 çıkışlı son albümü “Evil Dead” ile müthiş bir işe imza atan EMBRIONAL’ın vokalisti Marcin Sienkiel’i vokalist/gitarist olarak kadrosuna katan AZARATH, kendisinin frontman’liğinde çıkardığı bu yeni albümünde bakalım neler yapmış.
Bir kere çok iyi, çok güzel yapmış. Özellikle ekstrem metal dinlerken, zamanımızın karşılığını almak ve o ekstremliğe doymak isteriz ya, AZARATH o noktada amiyane tabirle kendisine ayrılan süreyi sonuna kadar hak ediyor. Blast beat’se blast beat, yardırmaysa yardırma… Ne bir atmosfer arayışı ne arada gereksiz bir dinlenme imkânı. Vuruyor da vuruyor, saplıyor da saplıyor AZARATH. Üstelik bunu Kiev karambolü gibi akılda kalıcılıktan uzak kuru sertliklerle değil, nakış gibi işlenmiş hayvanlıklarla yapıyor. Rif üstüne rif, haykırış üstüne haykırış, tekme üstüne tekme.
Bu bitmek bilmeyen saldırganlığı sağlamak adına, yukarıda verdiğim NILE referansının altını dolduran kazımasyon rifler pek çok şarkıda karşımıza çıkıyor. Taramadan uzak, kısa sürede fazla sayıda farklı notaya basılarak çalınan bu hoyrat rifler albüme son derece agresif ve yırtıcı bir kimlik kazandırıyor.
Inferno’nun tartışılmaz dominasyonu altında seyreden “Saint Desecration”ı dinamik ve heyecan verici kılan diğer bir husus da albümdeki death metal ve black metal kimliklerinin yer yer birbirinden arınmış şekilde de sunuluyor oluşu. Grup death/black metal çatısı altında müzik yapsa da bazı şarkılarda bu iki türün daha baskın şekilde yansıtıldığına tanık olduğumuz da oluyor.
“Reigning over the Death”e baktığımızda, şarkının DEATHSPELL OMEGA’vari habis bir arpejle başladığını ve bir süre black metal olarak devam ettiğini görüyoruz. BEHEMOTH’un “The Satanist”ten beri ustalıkla yaptığı bu yavaş ilerleyen black metal karanlığı formülü, AZARATH tarafından da çok başarılı şekilde kullanılıyor. Hemen sonrasındaki “Life is Death, Death is Life”ı başlattığımızda ise black metalle alakası olmayan net bir death metal karakteri görüyoruz. Grup “Fall of the Blessed”de hemşerileri VADER’ı anımsatan taramalı bir giriş yaparken, “Inflicting Blasphemy upon the Heavens”a ise sözlük anlamında bir MORBID ANGEL’cılık oynayarak girişiyor. Bu gibi detaylar albümün pislik dozunu, kötülük raddesini alttan alttan fokurdatıyor.
Yukarılarda bir yerlerde dediğim “ekstrem metal albümünden istenen ekstremliği almanın verdiği tatmin” duygusu “Saint Desecration”da acımasızca, fütursuzca yansıtılıyor. Eğer hazırda bekleyen, boşta duran bir 38 dakikanız varsa ve kulaklarınızı azıcık adrenalinle doldurmak fena bir fikir olarak gelmiyorsa, pis işlerdeki ustalığı kanıtlanmış bu Polonyalıların ağzımıza yüzümüze dayattığı bu şiddete kayıtsız kalmayın.
Kadro Inferno: Davul
Skullripper: Vokal, gitar
Bart: Gitar
Peter: Bas
Şarkılar 1. Death-at-Will
2. Sancta Dei Meretrix
3. Let them Burn…
4. Fall of the Blessed
5. No Salvation
6. Profanation
7. Reigning over the Death 0
8. Life Is Death, Death Is Life
9. Inflicting Blasphemy upon the Heavens
10. Beyond the Gates of Burning Ghats
Albümü aşırı beğendim resmen dayak.Ekstrem müziği damarlarınıza kadar işliyor.Inferno, Arog filminde uzun süredir top görmeyen carlos gibi davul çalmış.
Embrional vokalistinin gruba dahil olduğunu bilmiyordum. Şampiyonlar ligi gibi olmuş Azarath
Inferno’nun iki kişilik projesi Terrestial Hospice’ın yeni albüümü de gayet iyi. Azarath gibi müzikal saldırganlık pek yok yine de bu albümü dinleme keyfinden bir şey götürmüyor. Kritiğini gelecek mi bilmiyorum ancak isminden bahsetmiş olayım.
Dayak kelimesini açıklaması bu albüm olmalı. Nile müziği yapıp ama Nile kadar notalar içinde boğulmuyorlar ve üzerine de biraz Behemoth karanlığı ekliyorlar. Taş gibi albüm, duvara vursan duvar yıkılır.
Albümü aşırı beğendim resmen dayak.Ekstrem müziği damarlarınıza kadar işliyor.Inferno, Arog filminde uzun süredir top görmeyen carlos gibi davul çalmış.
Embrional vokalistinin gruba dahil olduğunu bilmiyordum. Şampiyonlar ligi gibi olmuş Azarath
Inferno’nun iki kişilik projesi Terrestial Hospice’ın yeni albüümü de gayet iyi. Azarath gibi müzikal saldırganlık pek yok yine de bu albümü dinleme keyfinden bir şey götürmüyor. Kritiğini gelecek mi bilmiyorum ancak isminden bahsetmiş olayım.
nergal’da instagram’da sürekli tişört reklamı yapıp; hocasıyla beraber taytlı yogasını paylaşsın.
helal sana inferno.
Bazen fazla ‘Nile’ olması dışında albümle alakalı bir sıkıntım yok. Death/black seven adamı asla üzmez.
Dayak kelimesini açıklaması bu albüm olmalı. Nile müziği yapıp ama Nile kadar notalar içinde boğulmuyorlar ve üzerine de biraz Behemoth karanlığı ekliyorlar. Taş gibi albüm, duvara vursan duvar yıkılır.
Bloodbath bu.
Blasphemers malediction ve in extremis kritikleri yapılmalı.. ikisi de yüce albümler.
07.07.2022
@kerigma, neden olmasın.
Olsun :)