Antisosyal kişilik bozukluğu. Kronik depresyon. Stres. İlgisizlik sendromu. Çağımızın en büyük hastalıklarından sadece birkaç tanesi olur kendileri. Maalesef ki hem ülkemizde hem de dünyamızda pek kâale alınan problemler değiller. “Ergenlik, toyluk, saçmalık, marjinal olmaya çalışmak, ilgi çekme çabaları” gibi tanımlarla geçiştirilir her fırsatta. “Aman be, su akar yolunu bulur bir şekilde” kafası ile yaklaşır birçok insan bu durumlardan şikâyetçi olan sayısız kişiye. Reddit gibi geniş çapta kullanılan platformlarda, dünyanın dört bir tarafından, bu konudan yakınan ve aileleri, arkadaşları tarafından ciddiye alınmadıkları için intihar eden veya intiharın eşiğinde olan o kadar çok genç, yaşlı, her milletten, ırktan insan var ki…
İnanılmaz derece mutsuz olduğunuz bir an hayal edin. Çok fena şekilde biriyle dertleşesiniz vardır ve bu biri tahminen en yakın arkadaşınız, eşiniz veya ailenizden bir fert olacaktır. Siz daha anlatacaklarınızı bitirmeden alacağınız, “Takma ya, boş ver” tarzı bir cevap beyninize isabet edecek bir kurşundan daha ölümcüldür. İşte tam da o an her şeye olan inancınız biter ve bu dünyada yalnız başınıza olduğunuzu fark edersiniz. En azından o an için öyledir. Bunun ne kadar yükü ağır bir durum olduğunu eminim ki birçoğumuz deneyim etmiştir. Bu tarz anlar sayesinde ister istemez hepimiz daha içine kapanık, sinik bireylere dönüşüyoruz. Sosyal medya, modern teknoloji, dünyanın koca nüfusu derken kâğıt üzerinde kimsenin yalnız olmadığını düşünürüz ama o kadar çok insan içerisinde o kadar çok yalnız hissederiz ki.
2017 yılında, Varg ve Sintech grupları ile tanınan Timo Schwammlein tarafından kurulan Oceans, iç mücadelelerimizi anlatmak adına kaliteli bir konsept albümü olan The Sun and the Cold ile karşımızda. İnternette biraz araştırma yapınca grubun türü için Post-Metal deniyor. Çok fazla türü barındırdığı için bu söylem az çok doğru bulunabilir fakat alevler içerisinden çıkan bir metalcore albümü bu. “Bu devirde metalcore mu?” dediğinizi duyar gibiyim. Evet doğru, metalcore! Tür adına bir devrim yapmıyor bu arkadaşlar fakat türe olan kaliteli içerik açlığımızı çok iyi bir şekilde gideriyor.
Albüm kapağı dikkatlice incelendiğinde bir göz bebeğinin içine düşen umutsuz bir adamın öyküsü bu. Bir çok hit parça barındıran, hem güvenli hem de riskli yollara başvurulmuş 11 adet şarkı ile karşı karşıyayız bu albümde. Tipik bir metalcore albümünün ötesine geçmek için ellerinden geleni yapmışlar. Hem bir death metal grubunu aratmayacak seviyede sert vokaller, ağır pasajlar hem de yanık sesli bir doom metal vokalistinin haykırışları, arabeskvari bölümler mevcut. Eşlik edilesi bir çok şarkı mevcut.
Şarkılarda sadece tempo değil komple tür değişimleri mevcut. Bir bölümde metalcore dinlerken öbüründe doom, nu-metal, heavy metal, death metal dinlerken bulabiliyoruz kendimizi. Özellikle vokaller çok çeşitli ve kaliteli bir şekilde icra edilmiş. Resmen grupta iki vokalist varmış gibi hissediyorsunuz.
Albüm ile ilgili bir başka olumlu hadise ise şarkılar her ne kadar kolay yutulup sindirebilir olsa da ömürleri oldukça uzun. Ocak ayından beri ortalıkta “We are the silent ones!!!”, deyip geziyorum ben. Her türlü derde deva bir albüm bu. Adamlar içinizdeki bütün sıkıntıyı, pisliği alıp atıyor (Biraz da Sörfayvır 2018 göndermesi yapalım). Dark dinlerken death metal sularında yüzüyor, Polaris dinlerken girişteki piyano melodisi ile kendinizden geçiyor, müthiş bir kapanış parçası olan Hope ile duvarları yumruklamak istiyorsunuz.
Verilmek istenen mesaj ile şarkıların bize hissettirdikleri doğrusal paralellikte. Müzisyen olarak adamlar çok rahat, profesyonel. Kendilerine olan güvenleri tam. Yeni bir grup ve genç olmalarına rağmen albümde amatörlük havası hissetmiyorsunuz. Uzun süredir bu işi yapıyormuş gibi kendilerinden eminler. Zaten daha yolun başındayken Nuclear Blast Records ile anlaşmaları oldukça umut vaat edici bir hadise.
İlerde bu arkadaşların adını çok daha fazla duymayı temenni ediyorum. Bir giriş albümü için oldukça sağlam bir çalışma The Sun and the Cold.
Kadro Timo Rotten: Vokal, gitar, sözler, besteler
Patrick Zarske: Gitar
Thomas Winkelmann: Bas
J. F. Grill: Davul
Şarkılar 1. The Sun and the Cold
2. We Are the Storm
3. Dark
4. Paralyzed
5. Take the Crown
6. Shadows
7. Legions Arise
8. Polaris
9. Truth Served Force Fed
10. Water Rising
11. Hope
Seven seviyor eyvallah da Leprous 2 vakası benim için. Devasa bir tema ile karşımızdalar. Müzik içinse öyle söyleyemeyeceğim. Yukarıdaki arkadaşın dediği gibi yapay, ruhsuz bir müzik.
Bu sene, sonuna kadar dinleyebildiğim birkaç metalcore albümünden birisi bu oldu. Oldukça umut vaadeden bir ilk albüm ileride neler yapıcaklarını merakla bekliyorum. Ayrıca yazar arkadaşa da kritik için teşekkür ederim, güzel bir grup daha keşfettim.
Not: “The Sun and the Cold” olacak albümün adı orada bir yanlışlık olmuş galiba :)
@Ece @Muhammet @Ahmet Saracoglu, duzeltmeler icin cok tesekkurler. Yazimi bitirdikten sonra en az 5 kere okurum. Virgulune kadar nerde yanlisim var diye kontrol ederim. 100 kere dinledigim bir albumun ismini yanlis yazmak bana simdi cok garip ve komik geldi :D Dalginligin da boylesi…
Bu sene ocean isimli grupların senesi.
The Ocean, …And Oceans, Oceans
06.10.2020
@enemyofgod, + Oceans of Slumber
sadece kritikte görülen şarkıları dinledim ve bomboş ekrana baktım.
ne yeni bir şey veriyor ne de tekrar açma isteği uyandırıyor. o kadar sentetik, o kadar yapay bir müzik ki. gerçekten hiç bir şey hissettirmedi bana.
Seven seviyor eyvallah da Leprous 2 vakası benim için. Devasa bir tema ile karşımızdalar. Müzik içinse öyle söyleyemeyeceğim. Yukarıdaki arkadaşın dediği gibi yapay, ruhsuz bir müzik.
08.10.2020
@deadhouse, Bu ne lan jeolojik olaylar nerede? Ben Alman grup için yazmıştım bunu. Bu metalcore grubuymuş amk.
09.10.2020
@deadhouse, Ahahhahahaha. Bu sene en az 5 tane oceansli grup cikti dogaldir karistirman
Bu sene, sonuna kadar dinleyebildiğim birkaç metalcore albümünden birisi bu oldu. Oldukça umut vaadeden bir ilk albüm ileride neler yapıcaklarını merakla bekliyorum. Ayrıca yazar arkadaşa da kritik için teşekkür ederim, güzel bir grup daha keşfettim.
Not: “The Sun and the Cold” olacak albümün adı orada bir yanlışlık olmuş galiba :)
10.10.2020
@Muhammet, yanlışlık olmuş, düzelttik sağ ol.
Ahmet abi albümün adı ”The Sun and the Cold”, yanlışlık olmuş (:
10.10.2020
@Ece, sağ ol Ece, düzelttim. Bildiğim bir grup olmadığı için geneli koymuştum. :)
@Ece @Muhammet @Ahmet Saracoglu, duzeltmeler icin cok tesekkurler. Yazimi bitirdikten sonra en az 5 kere okurum. Virgulune kadar nerde yanlisim var diye kontrol ederim. 100 kere dinledigim bir albumun ismini yanlis yazmak bana simdi cok garip ve komik geldi :D Dalginligin da boylesi…