İnsanın yaşı ilerledikçe daha karamsar bir hale gelmesi artık sıradan bir durum hepimiz için. Hayat deneyimlerimiz sayesinde insanlara, kurumlara, kavramlara olan inancımız her geçen vakit daha da dibe çöküyor. Anormal bir durum yok ortada. Neden zamanında sayısız şey tarafından aldatılmış, incinmiş, hayal kırıklığına uğratılmış bir kişi ilk gün ki saflığı ile herkese ve her şeye dört kolla sarılsın ki? Hele ki bir de “Memleketi ben mi kurtaracağım ya?” mantığı ile bakıyorsa artık hayata, ilgisizlik sendromu da buyurmuş, hoş gelmiş.
Hayata bu zihniyet ile bakıp bakmadığınız bir yana, depresiflik kavramıyla azıcık bile yakınlığınız varsa ve metal müzik seviyorsanız muhakkak depressive black metal ile yollarınız bir noktada kesişmiştir. Bu kesişme tahminen Silencer, Lifelover, Coldworld, Happy Days veya Woods of Desolation ile olmuştur. Bu repertuvar içerisine Autumn’s Dawn da eklenmeli mi yoksa eklenmemeli mi gelin hep birlikte bakalım (Nasıl bir cümle oldu bu ya sanki 3 yaşındaki çocuklara masal anlatıcam şimdi…).
Tim Yatras isminde çok beyefendi, imam hatip mezunu bir müzisyen kardeşimiz var. Kendisi Avusturya doğumlu olup Austere, Grey Waters, Germ, Pestilential Shadows gibi birçok irili ufaklı black metal grubunda boy göstermiş. Ayrıca bazı enteresan pop-rock-metal kırması projeleri de mevcut. Örneğin Grey Waters isimli grubu ile bir EP çıkardı 2010 yılında. Black metal deseniz değil. Rock deseniz eh işte. Fakat o kadar kendine bağlayan, müthiş akıcı bir çalışma ki hayran kalmaktan başka çareniz yok. Aynı şekilde Autumn’s Dawn ile çıkardığı ilk albüm tamamen rock ve black metal karışımı, oldukça farklı bir çalışma. Akılda kalıcı bir çok şarkı mevcut. Lakin yine ortada belli bir kalıba sokması imkânsız bir albüm var. Ne desek yalan olur sözü cuk diye oturur. O albümü 2014 yılında piyasa sürdükten sonra sessizliğe gömülen Tim, bu sene ansızın ağustos ayında yeni albümü ortamlara saldı. Şaşırtıcı bir şekilde deneysellikten birazcık daha uzak, daha bilinen bir formül ile geldi Dying Ember.
Albüm dedim ama Dying Ember bir EP tadında, 5 şarkı, 36 dakika ile sunulmuş bizlere. Az önce daha bilinen bir formül dedim fakat her şeye rağmen bu albüm klasik bir depressive black metal albümü değil. Bolca temiz vokal, klavye ve synth melodi mevcut ve bunlar daha ilk şarkıdan boy gösteriyor. Özellikle şarkıların giriş bölümleri çok vurucu olduğu için dinleyici kendine çekme konusunda oldukça başarılı bir çalışma. Tek veya iki kanka şeklinde oluşturulan gruplarda beni en çok rahatsız eden şu şarkıların 20 dakika olma olayını da burada görmüyoruz. Adamlar az ama öz olsun demişler ve harbiden de öyle olmuş. Gerçekten tek/iki kişilik projelerde hatim indirir gibi bir buçuk saatlik, sırf yapmış olmak için yapılan albümler artık kanser aşılıyor vücuduma. Dying Ember’ın öyle olmadığını bildirdiğim için mutluyum.
Şarkılara bireysel olarak baktığımızda özellikle vokaller çok çabuk sindirilebilir olduğu için akılda kalıcılığı oldukça yüksek, kısa vadede çokça dinleme isteği uyandıran şarkılar. En başta Wandering Aimlessly bir sakız misali aklınızın bir köşesine yapışıp kalıyor. Hemen girişteki gitar+davul kombosu ve synth melodi üzmeye geldiğini çokça belli ediyor. Temiz vokal kullanımı bazı kişileri rahatsız edebilir fakat şarkılarla gayet uyumlu olmuş. Albümün bir diğer hit parçası Movie Scene de aynı mantıkta fakat az daha agresif kıyılarda geziyor. Kapanışın yapıldığı The End of It All ise tam bir hüzün deryası kıvamında. Albümün ilk iki şarkısı bunlara göre biraz daha vasat kalıyor maalesef. Bu da albümün en büyük sıkıntısı diyebilirim.
İşin özeti Autumn’s Dawn pek bilinmeyen ama özünde çabuk alışıp, sindirebileceğiniz bir grup. Pop misali akla sakız gibi yapışan şarkılar yapmada usta adamlardan oluşuyor. Dying Ember ise kısa ama öz bir çalışma. Her bir şarkının aynı kalitede olmaması en büyük eksisi olmuş. Aksi olsaydı zaten yas evinde falan oturuyor olurduk şu an. Ayrıca hem grubun hem de Tim Yatras’ın öbür çalışmalarına bakmanızda fayda var. Muhakkak seveceğiniz bir şeyler çıkacaktır. Kısa vadede dinleyici hüzne boğan bir albüm Dying Ember.
kritik için teşekkürler, grubu takibe aldım.
DSBM müptelası bünyelere, artık griye dönen havalara son derece uygun bir albüm. 3. parçayı ayrı bir sevdim.
Güzel kritik, eline sağlık.
11.11.2020
@Ece, BDSM müptelası sandım bi an, aklım gitti