Hep bahsi geçen bir konudur. “O kadar zengin geçmişimiz, mitolojimiz var ama bir türlü bunları düzgün işleyen bir grup çıkmıyor”. Yok efendim “elin Amerikalısı nasıl oluyor da Mısırlının geçmişini Mısırlıdan iyi işliyor”… Bunun sebebi bu müziğin GÂVUR İCADI olması arkadaşlar.
Olay mitolojide, geçmişte bitse Çinlisinden Güney Amerikalısına her coğrafyada büyük bir metal sahnesi olurdu. Ama yok. Çünkü kültürel birtakım DNA’lar, alışkanlıklar, yatkınlıklar var. O yüzden sen sağa sola bakınırken elin İtalyan teknik death metal grubu ORDER OV RIVEN CATHEDRALS ta 2018’de çıkıyor “Göbekli Tepe” adında albüm yapıyor.
Bugün (muhtemelen) Araplardan oluşan ve isminde “Arab” kelimesi geçen bir grupla birlikteyiz (gerçi Mısır’ın sadece %17 kadarı Arap ama olsun). 15 yılı geride bırakan Mısırlı death metal grubu SCARAB zamanında bu ismi sadece antik Mısır’da ölümsüzlüğü ve yeniden doğuşu simgeleyen bok böceğinden (scarab) mi aldı, yoksa içine “Arab” kelimesinin geçmesi de onları bu adı almaya itti mi bilmem (yakında yapacağımız röportajda sorarım), ama bildiğim bir şey varsa o da bu adamların yaptıkları şey konusunda ciddi oldukları ve müziklerini hakkını vererek yaptıkları.
Grup Mısırlı olunca ve death metal yapınca ister istemez akla NILE referansları geliyor. Metal-Archives’a baktığımda SCARAB’ın en çok benzediği grup olarak NILE’ın yazıldığını ve aşırı benzer olarak notlandırıldığını gördüm. Böyle bir şey elbette ki yok. Müzikal açıdan SCARAB’la NILE’ın tek benzerliği iki grubun da death metal yapıyor olması. Zira death metal var death metal var ve bu iki grubun buluştuğu tek ortak payda temalarında yatıyor, ki o temayı da Mısırlı olan SCARAB değil, Amerikalı olan NILE çok daha derinlemesine ve akademik referanslar eşliğinde işliyor.
Grubun üçüncü albümü olan “Martyrs of the Storm”da SCARAB’ın orta tempo ile yüksek tempo arasında gidip gelen bir death metal yaptığını görüyoruz. Şahsen metale Orta Doğu ezgileri yedirilmesinden, her yanına armonik minörler bulaştırılmasından pek hazzettiğimi söyleyemem lakin antik Mısır uygarlığından bahsediyorsanız bu kaçınılmaz oluyor. Neyse ki SCARAB, çok kolay düşülebilecek bu oryantal + NILE çakması olmaya çalışıp altına sıçma tuzağına düşmüyor ve kendini bilir mizacını albüm boyunca sürdürüyor.
SCARAB müziğine baktığımızda ve Mısır, Arap müziği vb. etkilerini bir kenara ayırdığımızda, grubun özünü oluşturan death metalin MORBID ANGEL’dan vücut bulduğunu söyleyebiliriz. Şu anda 1992’de değil 2020’de olduğumuzdan, bu etkiler doğal olarak “Blessed are the Sick”, “Covenant” vb. bağlamından ziyade MORBID ANGEL’ın günümüzdeki yansımaları şeklinde önümüze dökülüyor. Dolayısıyla “Martyrs of the Storm”u dinlerken GOJIRA’nın daha pis, sevimsiz hâlini de bulabilirsiniz, teknik death metalden arınmış DECAPITATED’I da. BEHEMOTH’un belirli hâllerini anımsatan fikirlerle de karşılaşabilirsiniz, enteresan şekilde NEURAXIS yansımalarına da rastlayabilirsiniz.
Sonuçta ortaya ne kadar akılda kalıcı, uzun ömürlü bir şey çıkıyor derseniz bu biraz göreceli. SCARAB’ın unutulmaz death metal klasikleri yaratmaya çalışmak gibi bir derdi yok ve bu minvalde gayet yeterli düzeyde bir kalite sunuyor. Yeri geliyor “Circles of Verminejya”da olduğu gibi arkaya döşediği senfonik dokunuşlarla müziğine derinlik katıyor, yeri geliyor “Bloodmoon Shadows”daki staccato riflerle yürek hoplatıyor. Albüme dair söylenebilecek diğer bir şey de SCARAB’ın çoğu şarkıda fazla acele etmeden, “ver ordan blast’i! Bas bas blast’e bas!” diye gaza gelmeden orta tempolarda dolanarak kafa boyun kırma yoluna gitmesi. Yeri gelince blast yok mu, var. Deli gibi twin pedal yok mu, var. Ama albümün temeli 100-110 bpm arasında gidip geliyor, yer yer 120’lere 130’lara çıkıyor.
Fazla grup çıkmayan ülkelerden çıkan iyi gruplara karşı bir ilginiz varsa, Orta Doğu/Kuzey Afrika konseptlerinin ve müzikal dokunuşlarının yer kapladığı death metal örneklerini seviyorsanız, SCARAB bence sizi ziyadesiyle memnun edecektir. Adamlar çatır çatır çalıyorlar, kimse gibi olmak için özel bir çaba sarf etmiyorlar ve ortaya eli yüzü düzgün bir death metal albümü çıkarıyorlar. Albümdeki konuklar da cabası.
Kadro Sammy Sayed: Vokal, programlama, orkestrasyon
Al-Sharif Marzeban: Lead gitar, geri vokal
Tarek Amr: Ritim gitar
Ahmed Abdel Samad: Bas
Amir El-Saidi: Davul
Konuk:
Joe Haley: Lead gitar
Karl Sanders: Lead gitar
Stephen Moss: Lead gitar
Paul Nazarkardeh: Lead gitar
Amduscias: Lead gitar
Achraf Loudiy: Lead gitar
Şarkılar 1. Martyrs of the Storm
2. Necropotence
3. Kingdom of Chaos
4. Blood Moon Shadows
5. Circles of Verminejya
6. The Dwellers Beneath
7. Oblivious Sanctum
8. Coffin Texts
9. Saturnian
10. Upon the Pagan Lands
Adamlar Mısırlı arkadaşlar. Ramazan programı orkestrası gibi bir kadro olması gayet doğal. Grubun iki kurucusundan biri ve lead gitaristi olan Al-Sharif Marzeban’la Facebook’ta bayağı muhabbet ediyorum arada. Kendisi Arap değilmiş, atalarının Türk olduğunu ve Osmanlı zamanında Ankara’dan Mısır’a göçmüş olduğunu anlattı bana.
Kendisinden birkaç haberim var: Öncelikle kritik için teşekkür edip, pandemi sonrasında mutlaka ülkemizde sahne almak istediğini söyledi. Yeni albümün yazım sürecinde olduklarını ve soundun bu kez bayağı değişik olacağını, bilmemiz gereken bir şey varsa o da sonraki albümün melodikten öte cehennemvari bir atmosfere sahip olacağı.
Ha şunu da söyledi “Scarab and arab have nothing to do with each other :D :D”
yalnız kadro ramazan programı orkestrası gibi
10.09.2020
@ozzy, Mossad’ın ölüm listesi de olabilir :D
Adamlar Mısırlı arkadaşlar. Ramazan programı orkestrası gibi bir kadro olması gayet doğal. Grubun iki kurucusundan biri ve lead gitaristi olan Al-Sharif Marzeban’la Facebook’ta bayağı muhabbet ediyorum arada. Kendisi Arap değilmiş, atalarının Türk olduğunu ve Osmanlı zamanında Ankara’dan Mısır’a göçmüş olduğunu anlattı bana.
Kendisinden birkaç haberim var: Öncelikle kritik için teşekkür edip, pandemi sonrasında mutlaka ülkemizde sahne almak istediğini söyledi. Yeni albümün yazım sürecinde olduklarını ve soundun bu kez bayağı değişik olacağını, bilmemiz gereken bir şey varsa o da sonraki albümün melodikten öte cehennemvari bir atmosfere sahip olacağı.
Ha şunu da söyledi “Scarab and arab have nothing to do with each other :D :D”