Birçok müzik türünün, piyasadaki sayısız grubun, işlenen temaların, verilmek istenen hislerin ve daha nice değişkenin hepsinin birbirinin kopyası olduğunu söylemek bir klişe haline dönüştü değil mi? Sakız gibi herkesin ağzında. Her şeye rağmen bu söylenenlerin ne kadar doğru olduğunu da yine hepimiz çok iyi biliyoruz. Zamanında tarihe adını altın harflerle yazdıran gruplar bile artık ya çok sıradan ya da sırf para için kendini tekrarlayan zavallı insanlar topluluğuna dönüşmüş durumda. Sizin bile zevk alarak yapmadığınız albümleri biz nasıl iştahla dinleyelim ki? Müzik piyasasında devrim yapmak zaten şu an için imkânsıza yakın bir şey. Yenilikçilik için ise çölde vaha denebilir.
İkinci can sıkıcı nokta ise insanların her şeye yetişme sevdasından dolayı artık müzik dinlemenin bir külfet haline gelmesi. Tıpkı bir iş gibi her yeni çıkan albümü dinleyip, tüketip, bir kenara atıyor, bir daha da yüzüne bakmıyoruz. Hâlbuki yakın geçmişte über yavaş internet bağlantılarımızla, zar zor garip sitelerden bulduğumuz albümleri büyük bir hevesle indirip, onları haftalarca, aylarca ilk günkü heyecan ile dinlerdik. Ondan öncesinde CD basma olayı, öncesinde ise kaset doldurma… Teknoloji geliştikçe bizim açlığımız da aynı ölçüde bastırılamaz bir hale geldi. Bu doyumsuzluğun sonu ne olacak büyük bir merak içerisindeyim.
“Kadın vokalli metal grubu”, gibi başka bir klişe kavram mevcut artık müzik âleminde. Hepimiz birçok müzik/plak şirketini internet üzerinden takip etmekteyiz. Her yeni çıkan şarkıya fırsatımız oldukça bakıyoruz. Özellikle paragrafın başında belirttiğim tarzda bir grup ile karşılaştık mı direkt olarak ön yargı ile o şarkıyı kapatıyoruz. Bu tabi ki de her türden müzik için söylenebilir ama özellikle son yıllarda bu bıkkınlık insanlarda patlama yapmış durumda. Oceans of Slumber ise tam bu noktada biz dinleyicileri çok fena şaşırtıyor.
2011 yılında ABD, Texas’da kurulan ve progressive metal icra eden bir grup Oceans of Slumber. Bu sene dördüncü albümlerini yayınladılar ve de ne yayınlayış öyle… Tam progressive metal desen değil… Gothic desen şimdi… Death metal etkileşimi çok yüksek fakat yine de bir şeyler garip bu işin içerisinde… Tür olarak kesinlikle tek bir kalıba sokamayacağımız, özel bir müzik icra ediyor Oceans of Slumber.
Öncelikle bahsetmem gereken kişi grubun ana vokalisti, Cammie Gilbert. Ses tonundan ziyade vokal tekniklerini bu kadar ustalıkla kullanabilen, aklınızı başınızdan alıp da bir daha geri getirmeyen, tek bir şarkı içerisinde birden çok renge bürünen vokalleri ile büyüleneceğiniz bir vokalist. Bu harika sesin hayat arkadaşı olan müthiş davulcu ve grubun ana bestecisi Dobber Beverly de eşlik edince bu sene dinleyeceğiniz en kaliteli işlerden biri ortaya çıkmış.
Albüme bütün olarak da baksanız, tek tek şarkı şeklinde de baksanız her türlü harika bir 1 saat 11 dakika geçireceksiniz. Zaten en başta albüm, kapağından dikkatinizi bir güzel çekiyor. OoS’ı oynattığınız andan itibaren başta ne olduğunu tam anlayamadığınız lakin zaman geçtikçe merakınızın giderek katlandığı bir durum söz konusu.
Bunu söylememin sebebi ise albümün oldukça depresif ve alışması zor bir karaktere sahip olması. Antimatter’dan Mick Moss’un eşlik ettiği Colors of Grace ve To the Sea gibi radyo dostu şarkılar da mevcut fakat albüm bütünlüğü konusunda harika bir iş çıkarılmış. Bir kere başlattınız mı sonunu görmeden kapatmak istemiyorsunuz.
Kritik yazarken en çok dikkat ettiğim şey özellikle belirli şarkılara yoğunlaşmamak ama “I Mourn These Yellowed Leaves” hakkında birkaç şey yazmazsam gerçekten büyük terbiyesizlik olur. Bu şarkıyı hangi kafayla, nasıl bir ruh haliyle yazmış grup hiç bilmiyorum fakat bu kadar arabesk bir girişle başlayıp, naif bir şekilde ilerlerken birden cinnetullah modunu açıp tekrar süründüren başka bir şarkı dinlediğimi hatırlamıyorum. Beyninize kazınmasına engel olmak oldukça zor olacak, üzgünüm.
Sonuç olarak bana kalırsa gerçek sanat eserleri sevgi, nefret, yalnızlık gibi çok yoğun hissedilen hisler ile ortaya çıkan çalışmalardır ve belli ki bu albüm büyük bir aşk ile yoğrulmuş… Gerçekten müzik dinlemek istiyorum diyen herkesin ayırdığı zamana değecek, sıra dışı bir eser Oceans of Slumber.
Kadro Cammie Gibert: Vokal
Alexander Lucian: Gitar, Vokal
Jessie Santos: Gitar
Semir Özerkan: Bass, Vokal
Mat V. Aleman: Klavye
Dobber Beverly: Davul, Piyano
Konuk:
Mick Moss: Vokal (7)
Şarkılar 1. Soundtrack to My Last Day
2. Pray for Fire
3. A Return to the Earth Below
4. Imperfect Divinity
5. The Adorned Fathomless Creation
6. To the Sea (A Tolling of the Bells)
7. The Colors of Grace
8. I Mourn These Yellowed Leaves
9. September (Momentaria)
10. Total Failure Apparatus
11. The Red Flower
12. Wolf Moon (TYPE O NEGATIVE cover)
İncelemeyi başarılı buldum özellikle doyumsuzluk üzerine eleştiri çok iyiydi, yakın zamanda dinlemeyi planlıyorum fakat bu hızla gidersem bu albüm biraz daha bekleyecek gibi duruyor.
Muzikteki kriterler epey degisti son 10-15 senede. Guzel vokalli iyi gitaristli iyi davulculu gruba carpiyor elimizi sallasak. Oncelikli olarak vokaller ikinci olarak ise enstrumanlar belirliyor bir muzigin fani olunmasini. Bu gruptaki hersey vasat ya da vasatin bir tik ustu. Dolayisiyla maziye gonderilen gruplar kervanina gonderiyoruz kendisini.’
Kritik oldukça güzel, fakat ne yazık ki bir türlü sevemedim. Hatta 30 saniye dinlemeye çalıştığımda bile tiksinti uyandırdı. Vokal o kadar kötü geliyor ki bana. Yine de elinize sağlık.
Melezlik iyidir! Melezleşme hem sağlık katar hem güzelleştirir. Melezleşmeye direnen çürümeye kucak açmış demektir. Kendine hayran “safkan” bir kültür kendi sınırlı ufkunun tutsağıdır ve zamanın törpüsüne direnemez.
Heavy metalin son 20-25 yıldaki yükselişinin (Aklıma gelmişken belirteyim: Yenilenen Heavy Blog’un sloganı “Documenting the golden age of underground music” olmuş) temelinde de bu dinamik vardır. Metal hem kendi içerisindeki, hem dışa dönük sınırlarını ciddi şekilde kaldırdığı için yeniden yükselişe geçebildi. Ancak daha işin çok başındayız. Hala metalin kendini açabileceği çok fazla alan var. Mesela siyah toplumu!
Oceans Of Slumber’ın Solitude yorumunu ilk dinlediğimde bayılmıştım (https://www.youtube.com/watch?v=e91SnsQS1O8). Şarkının o soğuk yapısına siyahi bir kadın vokalistin çok iyi gittiğini düşündüm. Albümleri ise bana biraz karaktersiz geldi. Keşke Solitude yorumundakine benzer bir müzikal karakterleri olsa demiştim. İki gitarist ile basçının ayrılmasından sonra yaklaşık olarak o noktaya gelmişler. Ara ara death’e kayan doom metal. Müzik daha net, odağı belirgin hale gelmiş. Toplam süre göz korkutabilir ve açıkçası bu kadar uzun olması mantıksız, ama albüm akıyor. Siyahi bir vokalistin canınızı sıkması ve yer yer müziğin ciddi şekilde sertleşmesi fikri hoşunuza gidiyorsa kaçırmayın. Metal sahnesinde kesinlikle çok daha fazla siyahi kadın bulunmalı.
8/10
Grubun kurucusu ve kuruluşundan beri tek sabit üyesi “Insect Warfare” duvulcusu Dobber Beverly. Bakın arkadaşlar, INSECT WARFARE diyorum. Kimse nasıl bunu farketmedi ve dile getirmedi baya enteresan.
Bu arada Cammie Gibert rock/metal tarihinin hem görsel hem de işitsel olarak en iyi kadın vokalisti bence. Sahnedeki performansı ve duruşu kusursuz. Bugüne kadar “bakın ulan pezevenkler benim amım var, tamam mı? ” tarzı “sex sells” tavırlara girmeyen, “bağcılar kızıyız olm, sert metalciyim ben.” tarzı maskülen tavırlara da girmeyen, kendi olduğu gibi olan ve sahnenin hakkını veren tek kadın vokalist kendisi bence.
Dobber Beverly hatrına albümü dinlemedim ama benim alanıma girmediği için iyidir-kötüdür diye bir yorum yapmamayı tercih etmiyorum.
Ancak 2 gün içinde beklediğim durum yaşanmazsa buraya şok edici açıklamalar yapacağım. 22 Eylül salı gecesi 22:00-00:00 arası herkes burada olsun, ajandanıza bakın ve programınızı ona göre ayarlayın. Yer yerinden oynayacak.
Sitede ölü toprağı var, yorum akışı çok yavaş diye Rıdvan Dilmen’cilik oynayayım, ortalığı karıştırayım da siteye hayat gelsin dedim ama gerekli tepki gelmediği için şok edici açıklamalarımı kalbime gömüyorum. Yok size açıklama falan.
@ismail vilehand, 10 dakika izledim 50 defa Sayın Cumhurbaşkanı ve 15 temmuz deyince kapattım. Rezalet gerçekten. Bunu savunan fenerliler neyi savunduklarının farkında değil herhalde.
@deadhouse, Rıdvan Dilmen’in açıklamaları ve sonrasında gelişen olaylarla alakalı söylenecek çok şey var ama beni en çok Ercan Taner’in olaya alkollü yakalanışı ve akabinde Fatih Altaylı ile yaşadıkları güldürdü hahaha.
Bu arada iddialar Fatih Altaylı’nın dediği gibi bence de boş değil ama ŞEYTAN Rıdvan önce kendine bir baksın.
@Rust in Peace., ya bro, site durgun diye makara yaptım. Sen nasıl bir beklentiye girdin ki? Hahaha.
Rıdvan ve Fatih Altaylı’nın korkunç iddiaları bile konuşulmuyorken ben burada “deadhouse nikli arkadaş Cradle of Filth dövmesi yaptırmış.” desem kim inanır?
Arada site yavaşlayınca canlandırma amaçlı kolpa sansasyon yapmayı seviyorum. Ama belki de kolpa yapmayıp hepsini zamanı gelince açıklamak için biriktiyorumdur. Kim bilebilir ki…
@12ParmakBağırsağı, valla o konuda pek üzülemiyorum. Baksana adam mahalle kasaplığından gelen Nusret gibi altın kaplama orta dönem Opeth çakması müzik pazarlayarak paranın anasını ağlatıyor. Lemmy bereketini arttırsın.
@ismail vilehand, O da çok iyi de Insect Warfarenin gaddarlığını vermiyor bana. Gerçi Insect Warfarenin gaddarlığını hiçbir şey vermiyor. Belki Hugo ve Tolga Abi’deki böcek dövüşü. O da bir nevi Insect Warfare ama.
Winter ve The Banishted Heart albümleri muazzamdı ama bu biraz fazla vokal ağırlıklı olmuş. Yanlış anlaşılmasın Cammie’nin vokallerine bayılıyorum ve bence onun gibi vokalistleri daha fazla metal gruplarını görmek isterim ama şarkılar genel anlamda biraz zayıf gibi geldi bana. Keegan-Sean-Anthony üçlüsünün yokluğunu hissetmiş gibi gözüküyorlar bu albümde. Winter ve ya The Decay of Disregard tarzı insanın aklına kazınan şarkı yok bu albümde.
İncelemeyi başarılı buldum özellikle doyumsuzluk üzerine eleştiri çok iyiydi, yakın zamanda dinlemeyi planlıyorum fakat bu hızla gidersem bu albüm biraz daha bekleyecek gibi duruyor.
Çok iyi albüm. 2020′i hafifleten cinsten.
Muzikteki kriterler epey degisti son 10-15 senede. Guzel vokalli iyi gitaristli iyi davulculu gruba carpiyor elimizi sallasak. Oncelikli olarak vokaller ikinci olarak ise enstrumanlar belirliyor bir muzigin fani olunmasini. Bu gruptaki hersey vasat ya da vasatin bir tik ustu. Dolayisiyla maziye gonderilen gruplar kervanina gonderiyoruz kendisini.’
Kritik oldukça güzel, fakat ne yazık ki bir türlü sevemedim. Hatta 30 saniye dinlemeye çalıştığımda bile tiksinti uyandırdı. Vokal o kadar kötü geliyor ki bana. Yine de elinize sağlık.
Melezlik iyidir! Melezleşme hem sağlık katar hem güzelleştirir. Melezleşmeye direnen çürümeye kucak açmış demektir. Kendine hayran “safkan” bir kültür kendi sınırlı ufkunun tutsağıdır ve zamanın törpüsüne direnemez.
Heavy metalin son 20-25 yıldaki yükselişinin (Aklıma gelmişken belirteyim: Yenilenen Heavy Blog’un sloganı “Documenting the golden age of underground music” olmuş) temelinde de bu dinamik vardır. Metal hem kendi içerisindeki, hem dışa dönük sınırlarını ciddi şekilde kaldırdığı için yeniden yükselişe geçebildi. Ancak daha işin çok başındayız. Hala metalin kendini açabileceği çok fazla alan var. Mesela siyah toplumu!
Oceans Of Slumber’ın Solitude yorumunu ilk dinlediğimde bayılmıştım (https://www.youtube.com/watch?v=e91SnsQS1O8). Şarkının o soğuk yapısına siyahi bir kadın vokalistin çok iyi gittiğini düşündüm. Albümleri ise bana biraz karaktersiz geldi. Keşke Solitude yorumundakine benzer bir müzikal karakterleri olsa demiştim. İki gitarist ile basçının ayrılmasından sonra yaklaşık olarak o noktaya gelmişler. Ara ara death’e kayan doom metal. Müzik daha net, odağı belirgin hale gelmiş. Toplam süre göz korkutabilir ve açıkçası bu kadar uzun olması mantıksız, ama albüm akıyor. Siyahi bir vokalistin canınızı sıkması ve yer yer müziğin ciddi şekilde sertleşmesi fikri hoşunuza gidiyorsa kaçırmayın. Metal sahnesinde kesinlikle çok daha fazla siyahi kadın bulunmalı.
8/10
grubu tanımak isteyenler için öncelikle winter albümünü öneririm,bu albümden kat ve kat daha güzel
Grubun kurucusu ve kuruluşundan beri tek sabit üyesi “Insect Warfare” duvulcusu Dobber Beverly. Bakın arkadaşlar, INSECT WARFARE diyorum. Kimse nasıl bunu farketmedi ve dile getirmedi baya enteresan.
Bu arada Cammie Gibert rock/metal tarihinin hem görsel hem de işitsel olarak en iyi kadın vokalisti bence. Sahnedeki performansı ve duruşu kusursuz. Bugüne kadar “bakın ulan pezevenkler benim amım var, tamam mı? ” tarzı “sex sells” tavırlara girmeyen, “bağcılar kızıyız olm, sert metalciyim ben.” tarzı maskülen tavırlara da girmeyen, kendi olduğu gibi olan ve sahnenin hakkını veren tek kadın vokalist kendisi bence.
Dobber Beverly hatrına albümü dinlemedim ama benim alanıma girmediği için iyidir-kötüdür diye bir yorum yapmamayı tercih etmiyorum.
Ancak 2 gün içinde beklediğim durum yaşanmazsa buraya şok edici açıklamalar yapacağım. 22 Eylül salı gecesi 22:00-00:00 arası herkes burada olsun, ajandanıza bakın ve programınızı ona göre ayarlayın. Yer yerinden oynayacak.
21.09.2020
@ismail vilehand, Reis yarına Xenobiotic – Mordrake yazıyorum. Tam senin kalemin diye düşünüyorum. Ben de yarın seni o kritiğin altına bekliyorum.
Not: Bu albüme şans ver.
23.09.2020
Sitede ölü toprağı var, yorum akışı çok yavaş diye Rıdvan Dilmen’cilik oynayayım, ortalığı karıştırayım da siteye hayat gelsin dedim ama gerekli tepki gelmediği için şok edici açıklamalarımı kalbime gömüyorum. Yok size açıklama falan.
23.09.2020
@ismail vilehand, Vallahi bekledim 12′yi
23.09.2020
@ismail vilehand, 10 dakika izledim 50 defa Sayın Cumhurbaşkanı ve 15 temmuz deyince kapattım. Rezalet gerçekten. Bunu savunan fenerliler neyi savunduklarının farkında değil herhalde.
24.09.2020
@deadhouse, Rıdvan Dilmen’in açıklamaları ve sonrasında gelişen olaylarla alakalı söylenecek çok şey var ama beni en çok Ercan Taner’in olaya alkollü yakalanışı ve akabinde Fatih Altaylı ile yaşadıkları güldürdü hahaha.
Bu arada iddialar Fatih Altaylı’nın dediği gibi bence de boş değil ama ŞEYTAN Rıdvan önce kendine bir baksın.
23.09.2020
@ismail vilehand, valla ben de bekledim 12ye kadar ne yalan söyleyeyim. Bilsem yorum yapardım ahahahaahahshah
24.09.2020
@Rust in Peace., @enemyofgod, madem öyle yeni tarih veriyorum. 25 Eylül cuma gecesi 22:00-00:00 arası PA’da kartlar yeniden dağıtılacak.
https://bit.ly/33UXAtn
24.09.2020
@ismail vilehand, tamamdır
25.09.2020
@ismail vilehand, abi ben bekliyorum bak sonra beklemediniz deme
28.09.2020
@Rust in Peace., ya bro, site durgun diye makara yaptım. Sen nasıl bir beklentiye girdin ki? Hahaha.
Rıdvan ve Fatih Altaylı’nın korkunç iddiaları bile konuşulmuyorken ben burada “deadhouse nikli arkadaş Cradle of Filth dövmesi yaptırmış.” desem kim inanır?
Arada site yavaşlayınca canlandırma amaçlı kolpa sansasyon yapmayı seviyorum. Ama belki de kolpa yapmayıp hepsini zamanı gelince açıklamak için biriktiyorumdur. Kim bilebilir ki…
28.09.2020
@ismail vilehand, sansasyonel olayları çok seviyorum. Belki burdan da bana bir ekmek çıkar diye şansımı deneyeyim dedim ahaahahash
23.09.2020
@ismail vilehand, Insect Warfare :’(
24.09.2020
@12ParmakBağırsağı, valla o konuda pek üzülemiyorum. Baksana adam mahalle kasaplığından gelen Nusret gibi altın kaplama orta dönem Opeth çakması müzik pazarlayarak paranın anasını ağlatıyor. Lemmy bereketini arttırsın.
Biz benzer amansızlığa buradan devam ediyoruz:
https://bit.ly/3iY2zQh
24.09.2020
@ismail vilehand, O da çok iyi de Insect Warfarenin gaddarlığını vermiyor bana. Gerçi Insect Warfarenin gaddarlığını hiçbir şey vermiyor. Belki Hugo ve Tolga Abi’deki böcek dövüşü. O da bir nevi Insect Warfare ama.
Winter ve The Banishted Heart albümleri muazzamdı ama bu biraz fazla vokal ağırlıklı olmuş. Yanlış anlaşılmasın Cammie’nin vokallerine bayılıyorum ve bence onun gibi vokalistleri daha fazla metal gruplarını görmek isterim ama şarkılar genel anlamda biraz zayıf gibi geldi bana. Keegan-Sean-Anthony üçlüsünün yokluğunu hissetmiş gibi gözüküyorlar bu albümde. Winter ve ya The Decay of Disregard tarzı insanın aklına kazınan şarkı yok bu albümde.
The Colors of Grace Akustik versiyon
https://youtu.be/t2C0GmQo9PU
Pray for fire çok iyi 👍 Semir in baslarını da sevdim albümde.
İlk dinlediğimden beri The Adorned Fathomless Creation şarkısının bağımlısıyım. Yok böyle bir şey.