# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
KATAKLYSM – Unconquered
| 29.09.2020

Sopayla at ölüsü döven grubun 7 telli gitar gog gog’u eşliğinde kendiyle hesaplaşması.

Doksanların ilk yarısında gizemli, sembolizm odaklı, ezoterik ve okült temalarla bezeli, büyücülü müyücülü başladığı kariyerini yıllar içerisinde daha et kafalı bir yere doğru sürükleyen Kanadalı KATAKLYSM’le birlikteyiz bugün. Kapaklarına baktığımda aklıma direkt olarak “dünyanın zevk sahibi olmaktan en uzak grubu” ifadesi gelen KATAKLYSM, adını geniş kitlelere duyurmadan önce yaptığı özel albümlerle değil, adını duyurduktan sonra yaptığı ortalama albümlerle parladı nasıl olduysa.

1995’ten bu yana her 1, 2 ya da en fazla 3 senede bir çıkardıkları albümlerle tutarlı ve istikrarlı çizgisini koruyan grup, müzikal karakterini değiştirdiği bazı mihenk taşı albümler dışındaki diğer albümlerinde genelde hep benzer çizgiler izledi. Death metalin daha çirkin taraflarından yola çıkıp melodikleştirdikleri tarzları zaman zaman ortalamanın biraz üstü, zaman zamansa bildiğin sıkıcı işler şeklinde karşımıza çıktı ve üretkenlik konusunda hakkını vermemiz gereken grup bugünlere geldi.

“Shadows & Dust” ve “Serenity in Fire” zamanlarındaki death metal hitleri sayesinde kitlesini genişleten ve akabinde tüm festivallerin aranılan grubu olan KATAKLYSM, müzikal perspektifte en büyük sıkıntısını akılda kalıcılık konusunda bocaladığını hissettiren nispeten statik beste tarzı ve rif yazım tarzıyla gösterdi. Zaman içerisinde dinleyiciler de grubun böyle bir derdi olmadığını anlayınca KATAKLYSM olduğu gibi kabul edildi ve en azından kendi adıma “üç albümlerinden biri ortalamayı aşsa yeter” gibisinden bir yere konumlandı.

“Unconquered” KATAKLYSM’in aralara giren müzikal mihenk taşı albümlerinden biri mi, ortalamayı aştığı çalışmalarından biri mi, bundan az sonra bahsederiz. Albümün KATAKLYSM açısından önem taşımasını ve önceki işlerinden farklı bir yerde durmasını sağlayan başlıca konu, grubun bu albümde 7 telli gitara geçmiş olması. 7 telli gitar biraz alengirli bir konu.

Şöyle ki, eğer bu enstrümanı beste ve rif yazma tarzınıza bir şeyler katmak için verimli kullanabilirseniz elbette ki gayet iyi sonuçlar alabilirsiniz. Ancak 7. tel sadece sertliği artırma aracı olarak görülürse ve boş basılan 7. telin gog gog gog’lu groove unsuruna âşık olur ve bunu ikide bir kullanırsanız, müzik bir anda death metalin alengirli ve çetrefilli karakterinden çıkıp bir nevi perküsyon vazifesi görmeye başlayabiliyor. Bunu djent olsun, nu metal olsun, groove metal olsun pek çok türde gördük, görüyoruz. “Unconquered”da KATAKLYSM bu duruma tamamen kapılıp albümü tamamen konserlerde adam zıplatma şölenine çevirmemiş olsa da bazı şarkılarda fazlasıyla düz, sadece 7. tel gog gog’una yaslanan rifler gördüğümüzü de söyleyebilirim.

Bu durumun yerinde kullanıldığı daha büyük kısımda ise KATAKLYSM’in hem kendi karakterini yansıttığını hem de AT THE GATES temelli, yer yer IN FLAMES’in sert tarafına ve THE BLACK DAHLIA MURDER kimliğine büründüğü olaylara girdiğine tanık oluyoruz. IN FLAMES deyince pek çoklarının aklına gelen kekremsi tadı şimdi yavaşça yere bırakın, çünkü “o tarz” bir IN FLAMES’ten elbette ki bahsetmiyorum. “The Way Back Home”un 1.31’inde başlayan kısım türünde şeylerden, yine sert ama melodik dip notalar barındıran şeylerden söz ediyorum.

Bu sertlik, kodu mu oturtanlık içerisinde en enteresan şey ise KATAKLYSM gibi nispeten “düz” bir grubun albümün, “Unconquered”daki en değerli anlardan bazılarını albümün en hisli şarkısı olan “Icarus Falling”de sergiliyor oluşu. Sopayla at ölüsü döven karakterde bir müzik yapan KATAKLYSM’in piyanoya miyanoya bulaşması her ne kadar bir yağlı güreş pehlivanının boş zamanlarında origami melek, kedi yavrusu, kelebek figürleri yapmasına benzese de grup bu şarkının altından öyle ya da böyle kalkmayı başarmış. Daha da enteresanı, albümü kapatan “When It’s Over”da da KATAKLYSM’i yine kendisinden sıkça görmediğimiz şeyler yapıyor ve araya klavye destekli bir nakarat sıkıştırarak biraz olsun farklı bir dinamik katmayı başarıyor.

Bu anlattıklarım elbette ki öyle atla deve şeyler değil, ancak KATAKLYSM’in bunca yıldır kendisinden sıkılmamasına hayret ettiğim genel yapısı içerisinde, en azından bahsedilmeyi hak edecek şeyler. Yoksa grup yine tembel tembel rifler yazıyor, yine “Sevgili Tanrı, düştüğüm yerden ayağa kalktım, terk edildim, şimdi beni duyabiliyor musun? Ben umutsuzluk getiriyorum, soğuk hava getiriyorum, bu tıpkı senin gibi ölen bir günahkârın ruhu” gibisinden sözler yazmayı sürdürüyor.

KATAKLYSM “Ben umutsuzluk getiriyorum, soğuk hava getiriyorum” diyerek sadece canı istediği zaman çalışan Çin malı bir klima olduğunu mu anlatmaya çalışıyor bilemem ama insan 25 yıllık bir gruptan çeşitli konularda daha fazlasını bekliyor.

Yazıda vurguladığım üzere KATAKLYSM her attığını vuran bir grup değil. Kendilerini 17-18 yıldır dinleyen bir insan olarak ben KATAKLYSM’in bir çılgınlık yapıp üç, hatta dört albümde bir iyicene bir iş sunmasına ve benim de buna olumlu anlamda şaşırmama razıyım. Bu hissi en son 2013’te çıkan “Waiting for the End to Come”da yaşamış ve albüme iyice bir not vermiştim. “Unconquered” bu iniş çıkış trendinin zirve noktalarından biri değil, ancak “Meditations”dan da “Of Ghosts and Gods”dan da iyi bir albüm. Daha fazlası var mı, bence yok. Yine de en azından bundan sonrakinin daha iyi olabileceğine dair de küçük ışıklar, minik mumlar yakıyor; olmaz olsun böyle albüm falan dedirtmiyor.

6,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (6.09/10, Toplam oy: 22)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2020
Şirket
Nuclear Blast
Kadro
Maurizio Iacono: Vokal
Jean-François Dagenais: Gitar
Stéphane Barbe: Bas
Olivier Beaudoin: Davul

Konuk:
Tuomas Saukkonen: Vokal (2)
Şarkılar
1. The Killshot
2. Cut Me Down
3. Underneath the Scars
4. Focused to Destroy You
5. The Way Back Home
6. Stitches
7. Defiant
8. Icarus Falling
9. When It's Over
  Yorum alanı

“KATAKLYSM – Unconquered” yazısına 21 yorum var

  1. ozzy says:

    bu işten ekmeklerini kazanmalarını anlıyorum ancak kataklysm’in verebileceği pek birşey kalmadı,dağılsalar artık.

    deadhouse

    @ozzy, Metallica’nın da 30 yıldır verebileceği bir şey kalmadı. Ama dağılmıyorlar.

    Emre Görür

    @ozzy, grupların müziğine ağzımıza geleni söyleyebiliriz tabii, ama onlara “bırak” demek haddimize değil bence.
    Şöyle düşünün: Çocuk denebilecek yaştan itibaren bu müziğin içerisindesiniz, on yıllar geçmiş ve yaptığınız müziğin çok başarılı olmadığını biliyor olsanız bile ya bir şekilde ekonomik olarak olayı döndürmeyi başarıyorsunuz ya da hayata bu şekilde tutunuyorsunuz, sahnede olup albümler çıkarmak size saçmasapan gündelik yaşamınızdan uzaklaşma fırsatı sunuyor. Bu durumda birileri kalkıp size “Yapamıyorsun, bırak artık” dese ne düşünürsünüz? “Benimle derdin ne, sana ne zararım var?” demez misiniz? Ya işleri yoksa, bir şekilde metalden kazandıklarıyla geçiniyorsa bu insanlar? Ne yapacaklar bu yaştan sonra? Sıfırdan iş mi arayacaklar, garsonluğa falan mı başlayacaklar?
    Aklıma Anvil belgeseli geliyor mesela. Lips’e müziği bıraktırsan ya kanser olur ya intihar eder!
    Dramatize ediyorum tabii, ama çok sayıda grup bu durumda ve onların varlığının bize hiçbir zararı yok.

    Boba Fett

    @Emre Görür, Bir de illa seveni vardır.

  2. crowkiller says:

    Bu grup sürekli yaprak gibi albümler çıkarıyor. Bence Kanadalılar sadece thrash ve speed metal ile uğraşmalı.

    Börbır

    @crowkiller, Gorguts

    enemyofgod

    @Börbır, + diğer bütün kanadalı tech-death grupları.
    (En geniş ama risksiz tanım olarak tech-death dedim siz anlarsınız)

    crowkiller

    @Börbır,eski Cryptopsy

    Kubilay Suiçmez

    @crowkiller, 2008 albümleri en iyi albüm

  3. chuck says:

    grubu dinlemeye hangi albümden başlamalıyım? kataklysm konusunda zayıfım.

    Katliamci58

    @chuck, baslama

    crowkiller

    @chuck, böyle boş gruplarla zaman kaybedeceğine aç dead congregation dinle

    kujeste

    @chuck, kesinlikle temple of knowledge.
    ruhlu, yetenekli ve açken kataklysm neler yapabiliyor görün. tüm zamanlar death metal listesi yapsam ilk 10a koyarım.

    TAAKE

    @kujeste, Victims of This Fallen World

    cotard delusion

    @chuck, Dinlemeye değer olduğunu ben de düşünmüyorum. Hayatında görebileceğin en psikopat canlı performanslardan birkaçını izlemek istersen grubun Sylvain Houde varkenki konserlerine bak

    OblomoV

    @chuck, Ben 2000′li yıllardaki albümleriyle tanımıştım grubu. Shadows&Dust, Serenity In Fire ve In the Arms of Devastation albümlerini dinlemeden karar verme derim.

  4. Alondate says:

    Tuomas hatrına ikinci şarkıyı dinledim. Fena değil. Onun dışında albümü dinleyeceğimi sanmıyorum. Hep aynı şeyi yapıyorlar. Onlar bile sıkılmıştır eminim :)

    Müzisyenlik bazı gruplar için artık bitmiş, yaşlanmış adamların ısrarla emekli olmayıp mebde öğretmenlik yapmalarına devam etmelerine dönmüş resmen.

  5. dice says:

    ben severek dinliyorum, çığır açıp kapatmalarına gerek olduğunu düşünmüyorum. müziği niye bırakıyorlar onu hiç anlamıyorum. her albüm 9 ya da 10/10 olmak durumunda değil.

  6. ismail vilehand says:

    Daha önce defalarca farklı başlıklarda belirttiğim gibi Kataklysm’in herhangi bir albümünü veya dönemini zerre sevmiyorum ama bu albümü çıktığından beri ara ara açıp dinliyorum. Müzik zevkime göre dinlenebilir bulduğum ilk ve tek Kataklysm albümü oldu.

  7. OblomoV says:

    7 telli gitar olayının getirdiği farklılık ilk dikkatimi çeken unsur oldu albümde. Onun haricinde Maurizio’nun eski sertliğinden uzaklaşmış bir vokal performansı var.

    İlk dinlemeye başladığım birkaç death metal grubundan biridir Kataklysm. O yüzden duygusal bir değeri de vardır bende. Kritikte anlatılanların hepsine katılıyorum. Özellikle Prevail albümünden sonra fazla takip edemedim, dinleme isteği uyandıran vurucu işler yapamadılar. Belki albüm sıklığını azaltıp daha demlenmiş albümler sunsalar daha iyi olabilirdi. Veya ellerindeki güzel fikirleri tüketmiş de olabilirler ki bu da çok normal. Lakin zaman kaybı, dinlenmeyi hak etmiyor gibi söylemleri de aşırıya kaçmış buluyorum. Kesinlikle kalitesiz işler değil hiçbiri.

  8. Ouz says:

    Bu heriflerin geldiği nokta çok üzücü.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.