2000-2015 arası metalin gelişim süreci içerisinde “yapılabilecek her şey yapıldı, artık farklı bir şeyler yapmak lazım” düşüncesinin en çok öne çıktığı dönemlerden biriydi. Deathcore, metalcore, djent gibi türlerin ortamlara atıldığı; progresif metalin bile progresif olma vasfını kaybedeli çok olduğunu anladığı bu dönemin içerisinde, bir yandan da eskileri günümüze taşıma furyası baş gösterdi. Bunun bir tarafı zamanında yapılan işleri birebir kopyalayıp nostaljik bir hava getirirken, bir kısım grup ise zamanında yapılanların günümüzdeki versiyonlarına yöneldi.
Nihayetinde kazanan samimiyet ve yapılan işin hakkını vermek oldu. Günümüzde metal dinleyicileri masaya yeni bir şey koyup koymadığına bakmaktansa yapılan işin ne kadar samimi ne kadar tutkulu şekilde yapıldığına daha fazla önem veriyor. Bu durum ilginç şekilde gruplara farklı bir özgürlük sağladı. Normalde eskinin zincirlerini kırıp yarınlara bakmak özgürlük olarak görülecekken, günümüzde pek çok grup, müzisyen, sanatçı eskinin güzelliklerini aktararak, yansıtarak, hatırlatarak kendisine bir kariyer inşa edebiliyor.
İlk albümü “Chapel of Abhorrence” ile retro olmaya kasmadan doksanların ilk yarısındaki saf death metali kulaklarımıza sokan Belçikalı grup CARNATION, geçen iki yılın ardından yeni çalışması “Where Death Lies” ile karşımızda. Açıkçası kritiği yazmadan önce bu albüme dair ne yazmam gerektiği konusunda biraz kararsızdım. “Chapel of Abhorrence” için yazdığım incelemeyi okudum ve yazıdaki albüm isimlerini “Where Death Lies” olarak değiştirerek aynı yazıyı birebir yayınlamayı dahi düşündüm. Bunun sebebi CARNATION’ın kendini tekrarlamış olması değil, grubun anlayış olarak hatları belirlenmiş bir death metal icra etmesi (ilk albüm incelemesinde söyleyebileceğim her şeyi söylemiş olmam da diğer bir faktör).
Şimdi “Where Death Lies”dan bahsetmeye başlayalım ve yazının başlığı da anlam kazanmış olsun. “Carnation” kelimesi genelde “karanfil” anlamında kullanılır ve pembe renkli bir çiçektir. Bunun bir death metal grubuyla ilişkili hâle gelmesiyse, aynı kelimenin esasında “insan etinin rengi” anlamına da gelmesiyle anlam kazanıyor. Latince “caro”dan (et) gelen bu kelime, bu sayede grubun bu tercihini de anlaşılır hâle getiriyor. Etimolojik giriş yapmam sadece şov amaçlı değil; CARNATION’ın müziği gerçekten de baştan sona bir ölüm, bir deri soyma, etten et koparma karakterine sahip. Tıpkı yakın zamanda incelediğim NECROT ve SKELETAL REMAINS’de olduğu gibi CARNATION da yaptığı death metalin yeni coğrafyalar keşfetmesiyle ilgilenmiyor ve çat, çat, çat vura vura köpek gibi death metal yapıyor.
Bu albümü ilk albümden ayıran şeylere gelirsek, bir kere “Where Death Lies”ın daha organik, daha nefes alan ve etli bir prodüksiyonu var. Yazının başından beri vurguladığım eskiler muhabbeti bu albümde ilk albümdeki “BLOODBATH’ten daha iyi BLOODBATH albümü yapma” olaylarına bulaşmadan, kendi bildiği kemik kıran death metali yapıyor. Groove’sa groove, dayaksa dayak, kazımaysa kazıma… Bu sayede albüm oldu bittiye getirerek bir anda son şarkıya geliveriyor ve play tuşuna tekrar basmak hiç de zor olmuyor.
Aslında çok bile yazdım. CARNATION ne yapması gerektiğini iyi biliyor ve bu doğrultuda ikinci bir taş gibi albüm çıkarıyor. Doksanlarda İsveç’te ve ABD’de death metal adına yapılan her şeyin bir miksere konup karıştırılması sonucunda ortaya çıkacak şeyi günümüzün konforunda sunan “Where Death Lies”ı death metal seven herkese istinasız önerebilirim. Ne bekleyeceğinizi, ne alacağınızı biliyorsunuz ve bence bunu zerre yanılmadan alıyorsunuz.
Kana susamış, her şeyi yerli yerinde death metal dinlemek istiyorsanız CARNATION’ın bu yıl başvuracağınız gruplardan biri olmaması için hiçbir neden yok. Adamlar lafı ağızlarında bir saniye bile gevelemeden, araya bir intoruymuş geçiş pasajıymış falan koymadan çatııır çatııır death metal yapıyorlar. Bu hakkını veriş ve samimiyet, hiç de zorlanmadan “dinleyici tarafından kucaklanır olma” hissini ortaya çıkarıyor ve death metale hâkim biriyseniz -bence- grubu takdir edip bağrınıza basmamanız için bir bahane kalmıyor.
Kadro Simon Duson: Vokal
Jonathan Verstrepen: Gitar
Bert Vervoort: Gitar
Yarne Heylen: Bas
Vincent Verstrepen: Davul
Şarkılar 1. Iron Discipline
2. Sepulcher of Alteration
3. Where Death Lies
4. Spirit Excision
5. Napalm Ascension
6. Serpent's Breath
7. Malformed Regrowth
8. Reincarnation
9. In Chasms Abysmal
Bir “death metal” albümünden ne bekliyorsam onu da alıyorum bu albümden. Baştan sona harika bir albüm. Yaknızca Simon’ın vokalleri için bile dinlenir bu albüm.
Sepulcher of Alteration’un manyak bir canlı performans videosunu koymuş grup. Sayelerinde canım deli gibi death metal konseri çekti.
https://www.youtube.com/watch?v=bNCVl9c3o2s
25.09.2020
@Merdomerdo, öküz gibiymiş harbiden.
Bir “death metal” albümünden ne bekliyorsam onu da alıyorum bu albümden. Baştan sona harika bir albüm. Yaknızca Simon’ın vokalleri için bile dinlenir bu albüm.
Yeni albümleri müthiş.