# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
UNLEASH THE ARCHERS – Abyss
| 27.08.2020

Günümüze uygun, üst düzey icralar içeren, akılda kalıcı mis gibi metal.

Kadın vokalisti olan metal grupları konusunda biraz mızmız, daha doğrusu seçici bir insanım. Bunun başlıca sebebi senfonik metale gönül vermemiş bir insan olmam ve opera tarzı vokalleri metal içerisine yakıştıramamam. Kadın vokalisti olan death metal gruplarını, böğüren kadınları bir kenara ayırırsak, yoğun şekilde dinlediğim son kadın vokalli albüm SINERGY’nin 2002 çıkışlı leziz albümü “Suicide by My Side” olabilir. O zamandan bu yana dinlediğim onlarca kadın vokalli grup, hatırladığım kadarıyla hep ekstrem işler yapan ya da böğüren gruplar. Misal Angela Gossow’un ARCH ENEMY’yle olan ilk albümü “Wages of Sin”e bayılırım. He ne kadar Johan Liiva’cı olsam da Gossow’un “Enemy Within”in girişinde “Dark thoughts rise up” diye girdiği anda tüylerimin nasıl ürperdiğini ben bilirim.

Bugünkü konuğumuz UNLEASH THE ARCHERS doğal olarak vokalisti Brittney Slayes ile öne çıkan bir grup. Burada iyi olan taraf Slayes’in bu öne çıkışı imajıyla değil tamamen sesiyle yapıyor oluşu. Yazıya böyle girince grupta kadın vokalist oluşuna büyük önem veriyormuşum gibi gelebilir, ancak bu konu benim için biraz sıkıntılı olduğundan ilk andan vurgulamak istedim. Slayes ve UNLEASH THE ARCHERS bu noktada bana büyük bir iyilik yapıyor ve 2002’den bu yana böğürme içermeyen kadın vokalli bir grubu defalarca dinleme zevkini yaşatıyor.

Adını sık sık duyduğum ancak yakın zamana kadar tanışma şansına erişemediğim Vancouverlı grup UNLEASH THE ARCHERS power metal, melodik death metal, progresif tınılar, modern yaklaşımlar gibi pek çok şeyi bir potada eriten capcanlı bir müzik yapıyor. Şimdi gelin son bir haftada en az 30 kez dinlediğim “Abyss”te ne var ne yok bakalım.

Her şeyin öncesinde albümde kusursuz bir vokal performansı var. Slayes sadece çığlıklar, üst oktavlar, kadın sesinin dokunabileceği noktalarda değil, peslerde de son derece yerinde işler yaparak müziğin dinamik yapısını destekliyor. Bu sayede arkadaki cayır cayır metali her an destekleyen bir vokal kullanımı ortaya çıkıyor ve ortalık şenlendikçe şenleniyor. Bunun yanında “Abyss”te yine kusursuz bir gitar ve davul kullanımı var. Adamlar ve kadın albüm boyunca gövde gösterisi düzeyinde bir müzisyenlik sunuyorlar ve değişken yapıdaki şarkılar sayesinde “Abyss” -en azından benim için- bittiği anda başa alınan bir albüme dönüşüyor.

Buradaki en önemli nokta grubun “Apex” albümüyle ulaştığı düşünülen zirvesini, daha da deneyimli ve oturaklı fikirlerle yukarıya taşımış olması. “Apex”teki yaratıcı fikirlerin benzerlerini ve daha da geliştirilmişlerini “Abyss”te bulmak mümkün. Bunu akılda kalıcı, yaratıcı ve zevk sahibi minik fikirlerle destekliyor olmaları, sıradan gibi görülebilecek şarkıların bile bir şekilde öne çıkan yanlara kavuşmasını sağlıyor.

UNLEASH THE ARCHERS’la ilgili hoşuma giden şeylerden biri de grubun kendini hiç sınırlamadan müzik yapması. Elbette ki power metal temeli üzerinden ilerliyorlar ama bunu klişelere kaçmadan ya da kaçsalar bile akıllıca rötuşlarla tatlandırarak yapmaları. Ben albümü ilk dinleyişimde de yirmi küsuruncu dinleyişimde de belli türde bir albüm dinliyormuş hissine kapılmadım, gayet özgür ve rahat bir metal albümü dinliyor olmanın rahatlığını hissettim. Bunun oluşmasını sağlayan şey, muhtemeldir ki grubun sahip olduğu pek çok ilham kaynağını ustalıkla içselleştirmiş ve kendi içine yedirmiş oluşu. “Abyss”teki şarkıları dinlerken kimi yerlerde başka değerli isimleri anımsatan fikirler duyuyor ve bunları takdir ediyorum. Bunlar benzerlik, “miş gibi yapma” noktasına varmadıkları ve fikir olarak kaldıkları için, dinleyiciyi -en azından beni- gülümseten parıltılar olarak albümü renklendiriyorlar.

Albüme adını veren şarkının nakaratında son iki albüm karakterinden enfes MERCENARY tatlarıyla karşılaşmak, “Legacy”nin 1. dakikasından itibaren Devin Townsend ferahlığına çok yakın duran (zaten aynı şehirde yaşıyorlar) lezzetler almak, “Faster Than Light”ta ise doksanlar ortası STRATOVARIUS’un katıksız power metal karakterine doymak mümkün. Grubun müzikal anlayışı melodiye ağırlık verse ve nakaratlar olması gerektiği düzeyde önem taşısa da UNLEASH THE ARCHERS’ın riflere de gereken önemi vermesi ve “melodi + ilk duyuşta sevilecek nakarat” formülüyle yetinmemesi, grubu da albümü de daha uzun ömürlü kılıyor.

Görebileceğiniz üzere ben albümü çok sevdim. Herkese göre mi, elbet değil. Ama kliplerindeki kasıntıdan uzak yaklaşımları, kendilerini gereğinden fazla ciddiye almamaları ve imaj açısından kadın vokalisti öne çıkarmaya çalışmadan taş gibi performanslar sergilemeleri, bana UNLEASH THE ARCHERS’ı destekleme ve bundan sonra yapacakları işleri takip etme isteği verdi. Günümüze uygun, üst düzey icralar içeren, akılda kalıcı ve kendini olduğundan büyük satmadan mis gibi metal içeren bir albüm dinlemek isterseniz (eyvah korktuğum kapanışı yapacağım şu an), siz de okçularla bir an önce tanışın.

8/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.38/10, Toplam oy: 21)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2020
Şirket
Napalm Records
Kadro
Brittney Slayes: Vokal
Grant Truesdell: Gitar, vokal
Andrew Saunders: Gitar, vokal, synth
Scott Buchanan: Davul

Konuk:
Ben Arscott: Bas
Francesco Ferrini: Orkestrasyon (10)
Şarkılar
1. Waking Dream
2. Abyss
3. Through Stars
4. Legacy
5. Return to Me
6. Soulbound
7. Faster than Light
8. The Wind That Shapes the Land
9. Carry the Flame
10. Afterlife
  Yorum alanı

“UNLEASH THE ARCHERS – Abyss” yazısına 5 yorum var

  1. ismail vilehand says:

    Yıllar önce gruptan ilk haberim olduğundan beri Brittney Slayes ablanın Türk olduğunu düşünüyorum. Tip olarak bildiğin standart lisans mezunu rock/metal dinleyen Anadolu kadını.

    Grubun müziğiyle alakam yok ama klipleri çok iyi. Her yeni albüm yaptıklarında albümü dinlemeyip sadece kliplerini açıp izliyorum.

  2. Emre Görür says:

    Albümü henüz dinlemedim, ancak mutlaka bakacağım.
    Bana göre power metalin bir tür olarak gelişememesi onun müzikal yapısıyla alakalı bir sorun değil. Tersine gelişime gayet uygun bir yapısı var bu türün. Klasik death metalin kalıplarının daha dar olduğunu düşünüyorum ben. Sıkıntı power metal müzisyenlerinin pembe-mor gömlekleri! Öyle bir elitizmle hareket ettikler ki sırf brutal vokal bile onlar için dalga geçme malzemesi oldu. Metalin gelişimine kendilerini kapadılar ve sonrasında eski standartlarını bile sürdüremez hale geldiler.
    Bu grupla birlikte bu yıl albüm çıkaran Falconer, Ensiferum gibi isimler de power metalin sentezlendiğinde nasıl da “canlandığını” gösteriyor olsa gerek. Size çok garip görünebilir ama ben power metalin tekrar yükseleceği bir dönemin de geleceğini düşünüyorum. Yeter ki onu üretenler metalin genel evrimine sırtlarını dönmesin.

    deadhouse

    @Emre Görür, Başka türlerle etkileşime girdiği zaman Power metal olma özelliğini kaybettiğindendir. Bunca yıldır bu kadar grup dediğin şeyi düşünmüşlerdir ve denemişlerdir de. Power metale ekstra bir şeyler kattığında bir anda kendini Progresif Metal, Thrash Metal, Heavy Metal grubu olarak bulabiliyorsun. Bence tam da bu yüzden gelişime açık bir tür değil. A.Saraçoğlu bir kritiğinde yazmıştı. Black metal diğer türlerle akrabalık kurduğu zaman Black Metal olma özelliğini kaybetmiyor diye. Çünkü çok baskın bir tür. Power metal de Black metalin tam tersi. Bir başka tür, Power metali yok ediyor. Baskınlığın zıttı.

    Emre Görür

    @deadhouse, katılmıyorum. Power ile black ana tarzlar açısından metalin iki ucunda bulunuyor denebilir ve ikisi de gayet baskın. Black daha gerçek anlamda evrimleşmeye başlamamışken power’ın senfonik, melodik, epik, progresif, neoklasik gibi bir dolu alt türü vardı. Klasik heavy ve folk ile çok kolay iç içe geçebiliyor. Ayrıca speed, thrash ve doom ile sentezi de gayet leziz oluyor. ’80′lerde buna başvuran çok grup vardı. Melodeath’i çok kolay power’a çevirebilirsin. Ayrıca henüz çok parlak bir örneği çıkmamış olsa da blackened power metal diye bir alt tür de mevcut. Mevzu sentez işini hakkıyla yapıp ilgi çeken grup sayısının çok az olması.

  3. şeyh hulud says:

    İsmi kadar zıt olmasa da Apex’ten oldukça farklı Abyss. Beslendikleri yerlerde değişikliğe gitmişler. Apex’teki agresif enerji burada yok ama çeşitlilik bakımından daha zengin. Mesela, Through Stars ve Carey the Flame normalde Night Flight Orchestra’dan bekleyeceğim tarzda şarkılar.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.